Kategori Arşivi: HÂTIRALAR ARASINDA

• Cuma, Temmuz 21st, 2017

c) MUÅž’da SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi (1961-64)

     GüncelleÅŸtirme: 25.01.2009 [ Ek-1: Ocak 1964 MuÅŸ Toplum Kalkınması Semineri ]

G i r i ÅŸ :

                        1961 Aralık……1964 Haziran tarhleri arasında MuÅŸ İli SaÄŸlık Müdürü idim. 1.AÄŸustos.1963de, SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi çalışmalarının baÅŸlayabilmesi için gerekli hazırlıkları yapmak ve bu tarihten itibaren Pilot Bölgede hizmeti yürütmek, baÅŸarıyla sonuçlandırmak  konusunda SÂHADA tek yetkili ve tek sorumlu idim.

Google`da; Hıfzıssıhha Mektebi WEB SİTE `de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk SaÄŸlığı Anabilim dalı Prof.Dr.Zafer Öztek`in, Nusret FiÅŸek`le (dipnotsuz?!) SöyleÅŸi 2 yi dikkatle okudum. Prof.Dr.Nusret H.FiÅŸek (21.11.1914……3.11.1990)`ın söylediÄŸi kaydedilenlerden, beni ilgilendiren cümleleri köÅŸeli parantez içinde aktarıyorum; dipnotlar bana âitdir :

         [ N.F. MuÅŸ`ta inÅŸaat yapılacak. (…) Abdurrahman Genel Müdür oldu(1) ve MuÅŸ`taki inÅŸaatın baÅŸlamasında çok emeÄŸi geçti. (…) Hakikaten dört başı mamur açıldı MuÅŸ. En önemli problem saÄŸlık müdürü bulmaktı. Cahit diye bir müfettiÅŸ(2) talip oldu. DoÄŸan Benli, Sıtma SavaÅŸ BaÅŸkanı olarak gitti(2). İrfan Özer MuÅŸ`ta tüberküloz dispanseri ekibindeydi.(3) ]         (…)     [ Z.Ö. MuÅŸ`taki hizmetlerin bir yıllık denemesinin deÄŸerlendirilmesini sormak istiyorum.   N.F.  MuÅŸ`ta hizmet denenmedi. Deneyim kazanıldı. Bir deÄŸiÅŸiklik de yapılmadı. Bu arada 154 sayılı Yönerge hazırlandı. ]     ( … )      [ MuÅŸ`taki çalışmalar bilimsel bir ÅŸekilde deÄŸerlendirildi mi?  N.F. Hayır. Sadece gözlem yaptık. Klasik yönetici gibi. Ondan sonra deÄŸiÅŸiklik yapılmadı zaten. Hâlâ aynı Yönerge gidiyor. Fena da yapmamışız yani. ]        .     Nusret H. FiÅŸek`in vefâtı sebebiyle konuÅŸan/yazanlardan Prof.Dr.Cevat Geray : (SaÄŸlık Hizmetlerinin SosyalleÅŸtirilmesi ve Toplum Kalkınması)    [  (…) SaÄŸlık hizmetlerinin toplumsallaÅŸtırılması çalışmalarını tanımak fırsatını ilk kez 1963 yılında MuÅŸ`ta bu amaçla düzenlenmiÅŸ olan bir toplum kalkınması seminerinde bulunmuÅŸtum. [[[ NOTUM: Sözkonusu MuÅŸ Toplum Kalkınması Semineri Ocak 1964'de toplanmıştır. Bakınız: Yazı nihâyetindeki Ek-1  Dr.Cahit Öney ]]] MuÅŸ`taki çalışmalar, saÄŸlık ocağı ve evleri ve atanan görevlilerin bu yerlerde iÅŸe baÅŸlamasıyla belli bir aÅŸamasına gelmiÅŸti. ( … ) Sonradan toplum hekimliÄŸi konusunda öÄŸretim üyeliÄŸine geçen o günkü MuÅŸ SaÄŸlık Müdürü(4), saÄŸlık görevlilerinin toplum kalkınmasına yapabilecekleri katkıları ÅŸöyle özetliyordu. (…) ] 

   (http://www.ttb.org.tr/eweb/224.html) ` den :  [ ( … ) Kanun taslağı, MBK`nin SaÄŸlık İşleri Komisyonu BaÅŸkanlığı`nı sırayla yürütmüÅŸ olan Sami Küçük, Muzaffer ÖzdaÄŸ ile MBK üyesi Suphi Gürsoytrak`ın istekleri üzerine dönemin SaÄŸlık Bakanlığı MüsteÅŸarı Dr.Nusret FiÅŸek tarafından hazırlanmıştır. Nusret FiÅŸek baÅŸlangıçta MBK`ne üç taslak sunmuÅŸtur. ( … ) Yasa taslaklarının hazırlanması sürecinde MBK de bir SosyalleÅŸtirme Çalışma Grubu oluÅŸmuÅŸtur. Bu grup içinde yer alanlar arasında Dr.Nusret FiÅŸek, Dr.DoÄŸan Benli, Dr.Behiç Onul gibi isimler de vardır.( … )] Bunlar, yorumlanması gerekli iddiâlar.. MBK  (bünyesinde) oluÅŸmuÅŸ SosyalleÅŸtirme Çalışma Grubu içinde ve Dr.Nusret FiÅŸek`le birlikde üç yasa taslağının hazırlanmasında görev aldığı iddiâ olunan Dr.DoÄŸan Benli, MuÅŸ`a saÄŸlık müdürü olarak görevlendirilmeyerek, SaÄŸlık müdürü Dr.Cahit Öney emrinde Sıtma savaÅŸ baÅŸkanı olmuÅŸtur; MuÅŸ`da saÄŸlık müdürlüÄŸü bile ona az gelirdi ve SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi özel daire baÅŸkanı; bu da az gelir, müsteÅŸar muavini olması gerekirdi… Sayın müsteÅŸarımız, Dr.İrfan Özer`in ekibinden bahsediyor.. bu ekip, MuÅŸ CHP teÅŸkilâtı mensuplarındandı ve bu ekip, tarafımdan saat gibi iÅŸler hâle getirilmiÅŸ MuÅŸ saÄŸlık teÅŸkilâtının başına Dr.İrfan Özer`i getirmiÅŸti. İdeolojisine uygun olanları zamanla tanımıştı(5) Beni; kuklaları olamayacağım için MuÅŸ`dan uzaklaÅŸtıranlar hiç olmazsa SaÄŸlık grup baÅŸkanı Psikiyatris Dr.Hasan Behçet Tokol`u veyâ Dahiliye mütehassısı Dr.Ali Aydemir Gürçay`ı… müdür yapsalardı ya!.. Böyle tertipleri gerçekleÅŸtirenler, gerçekleri ancak yatsıya kadar gizleyebilirler!.. Haziran 1964`de bu hizmetin daha kaç ile teÅŸmîl edildiÄŸini bile bilmeyenler…

 

Åžimdi; o günkü MuÅŸ saÄŸlık müdürü olarak ben Rad.Dr.Cahit ÖNEY,  GERÇEKLERİ ANLATIYORUM :

 224 sayılı kanunun ana fikri saÄŸlık hizmetlerinin, vatandaÅŸların evine kadar götürülmesi ve saÄŸlık teÅŸkîlât ve yatırımlarının buna göre planlanmasıdır. Son yıllarda, saÄŸlık müesseselerinin kademelendirilmesinde yaygın saÄŸlık ocakları kuruluÅŸlarının ilk basamağı, temeli oluÅŸturması, 224 sayılı kanunun, geçmiÅŸin deÄŸil, geleceÄŸin kanunu olduÄŸu gerçeÄŸini ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple, (Yurdumuzda saÄŸlık reformu çalışmaları târîhi) yazılırken, 224 sayılı kanunun hazırlanışı, pilot bölgede uygulanışının her safhasının deÄŸerlendiriliÅŸi, yaygınlaÅŸtırılmasının ilk yıllarında saÄŸlık müdürlerinin hangi kriterlere göre seçildiÄŸ  konuları (( gerçeklere uygun bir ÅŸekilde! )) ve araÅŸtırma,soruÅŸturma yapılarak anlatılmalıdır!!!.

 224 sayılı kanunun, pilot bölge seçilen MuÅŸ`da hazırlık çalışmalarını ve denenmesini SaÄŸlık Bakanlığı’nı temsîlen yürütmüÅŸ İl SaÄŸlık Müdürü Dr. Cahit Öney olarak gerçekleri yazacak isem de, üslûb-i beyân ayniyle insan sözüne riâyetle yukarıdaki alıntılara kelime kelime cevap vermeyeceÄŸim ve konuya daha geniÅŸ bir açıdan bakarak, .  .MUÅž SAÄžLIK MÜDÜRLÜÄžÜ HÂTIRALARIM baÅŸlığını seçeceÄŸim !.. Babam, annem ve dedem, İstanbullu birer memûr idiler.  Onlardan aldığım terbiyeye göre; Devlet, âmme hizmeti yapar; bu hizmet için görevlendirdiÄŸi memurların vatandaÅŸtan para almaları yasak ve haramdır; müslüman haram yemez ve bakmakla mükellef olduÄŸu kimselere de haram yedirmez!..29 Åžubat 1952 Cumartesi günü sabah ezânı okunurken Rize`de karaya ayak basmış ve Mart ayı maaşımı alabilmek için, SaÄŸlık müdürlüÄŸü ile Merkez hükûmet tabipliÄŸinin müÅŸtereken kullanıldığı binâya saat 9`da varmış ve hemen polikliniÄŸe sokulmuÅŸtum!.. O sıralarda, Devlet hastanesi, bir köÅŸkde çalışıyordu. Birkaç kere Operatör Dr. Fahri Eskiyerli`yi asiste etmiÅŸtim. İkizdere Hükûmet tabipliÄŸim sırasında, ecza dolabıma ilâç almak için, Basri bey`e ait İlin tek eczanesine indiÄŸimde, orada, Eskiyerli`nin beni görmek istediÄŸini öÄŸrendim. Hastanede ziyâretim sırasında Eskiyerli bana çay ikrâm etti ve bir suâl yöneltti: Bir hekimin deÄŸeri ne ile ölçülür?.. Beylik cevaplarımı yarıda keserek: Ben;halkın deÄŸer ölçüsünü sormuÅŸtum, sorumu kendim cevaplandırayım.. Halk; hekimi, kendisinden istediÄŸi ve aldığı paranın mikdârıyle deÄŸerlendirir! İşittiÄŸime göre, İlçede tek hekim olduÄŸun hâlde hastalardan para almıyormuÅŸsun; hattâ muayenehâne bile açmamış ve evine gelenleri de, ‘orada parasız!’ diye hükûmet tabipliÄŸine gönderiyor, fakirlere bedâva ilâç veriyormuÅŸsun.. Hem kendi deÄŸerini düÅŸürüyor, hem de çoluÄŸunun-çocuÄŸunun geleceÄŸini tehlikeye atıyorsun.. Benim diyeceklerim bu kadar.. Haydi aslânım, güle güle ! dedi.  Bu nasîhat da tesirsiz kalmıştı. Ancak, köye dâvetlerde ücret isteyebiliyordum ve ücretin takdîrini de hasta sâhibine bırakıyordum. Birgün, Cimil Ortaköy`den dâvet geldi: EÅŸrafdan Hamza P`nin eÅŸinin, doÄŸumdan sonra hafta geçmesine karşılık plasentası gelmemiÅŸ.. Plasenta akreta gibi öyle türleri vardır ki, jinekolog bile daÄŸ başında bir ÅŸey yapamaz… Ankara SaÄŸlık Memurları Okulundan yeni mezun Necati Ü.`i de yanıma aldım, katır sırtında saatler sonra köye vardık.. AkÅŸam olmak üzere idi.. Krede, tuÅŸe  gibi birkaç manevradan sonra plasenta avucumu doldurmaz mı!? Yanımızdaki yaÅŸlı ve tecrûbeli köy kadınları, plasentayı bir tepsiye koyarak, dışarıdaki kadınlara gösterdiler ve içeride parça kalmadığını îlân ettiler. Enfeksiyon ve kansızlığa karşı ilâç tatbikinden sonra iÅŸimiz sona ermiÅŸti. Hiçbir talepde bulunmadığım hâlde H.P. 100 TL. verdi; bu bir doktorun yarım maaşı kadardı. Ben de bunun yarısını, dönüÅŸde yolda saÄŸlık memuru arkadaşıma verdim. (Bu saÄŸlık memûru, kısa zaman sonra ayrıldı ve Sayıştay murâkıbı oldu.)  

İkizdere`den askere, askerlikten GündoÄŸmuÅŸ`a parasız gittim. SaÄŸlık müdürü olmaÄŸa karar verdim. Pratisyen bir saÄŸlık müdürü çeÅŸitli saÄŸlık kurumlarını, resmî ve özel hastaneleri-eczâneleri nasıl teftiÅŸ edebilirdi?. BaÅŸmüfettiÅŸ Dr.Hasib Yıldırım da, GündoÄŸmuÅŸ teftîÅŸinde bana aynı tavsiyede bulunmuÅŸtu. BaÅŸmüfettiÅŸ Dr.Sabri Basa maiyetinde staj yaptım..

 

(1)   Dr.Abdurrahman Soyarslan Genel Müdür olmadı; SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi özel daire baÅŸkanı oldu.

(2) 5/4/962 tarih, 6/352 sayılı olup 19/7/962 tarihli  Resmî Gazete’de yayımlanan Kararname ile MuÅŸ ili, saÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi hususundaki planın tatbikatına rehber olmak üzere klavuz bölge addedilmiÅŸtir.  Ben ise; SaÄŸlık bakanlığı müfettiÅŸi olarak Bakanlığa gönderdiÄŸim 12.7.1961 tarih, 189 sayılı yazım ile münhâl MuÅŸ saÄŸlık müdürlüÄŸüne tâyînimi istemiÅŸ ve Aralık 1961’de MuÅŸ saÄŸlık müdürü olarak göreve baÅŸlamıştım. T.C. SAÄžLIK ve SOSYAL YARDIM BAKANLIÄžI TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanlığı antetli yazıyı aynen naklediyorum:   Dr.Cahit Öney   SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı MüfettiÅŸi   Elâzığ   21/9/1961 tarih ve 624 sayılı Kararname uyarınca MuÅŸ SaÄŸlık ve Sosyal Yardım MüdürlüÄŸüne 950 lira maaÅŸla naklen ve  terfian tayin kılınmış bulunmaktasınız.            Elinizde bulunan iÅŸlerin hitamını müteakip yeni vazifenize baÅŸlamak üzere yedinizdeki demirbaÅŸ eÅŸyanın usulü dairesinde Bakanlığa teslimini ve görevinizden ayrılacağınız  tarihe kadar tanzim edeceÄŸiniz hesap evrakınızın tevdiini ve MüfettiÅŸlik görevinizden ayrılacağınız tarihin Bakanlığa bildirilmesini rica ederim.     Dr.Selâhattin Arcan   SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanı Yerine   TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanı          “Cahit diye bir MÜFETTİŞ tâlip oldu.” lâfının gerçek-dışı olduÄŸuna baÅŸka delil gerekir mi?..Ben, Aralık 1961’den îtibaren MuÅŸ saÄŸlık müdürü idim!.. Maksat; beni hâfızalardan silmek, unutturmak!..  Nuh GönültaÅŸ, 27 AÄŸustos 2006 Pazar tarihli BUGÜN`de ÅŸöyle diyor :  BİRİNE YAPILABİLECEK EN BÜYÜK HAKARET ONU YOK SAYMAKTIR.     Dîvân ÅŸâirlerimizden beyitler: “Kazârâ bir sapan tâşııı bir_altın kâseyiii kırsa / Ne tâşın kıymetiii artar, ne kıymetden düÅŸer kâse!..”                    EÄŸer ehl-ii basîretsen hüner arz_etme nâdâna / Anâdan doÄŸma a’mâlar deÄŸildir vâkıf_elvâna!            Rûhî-i BaÄŸdâdî’nin Terkîbi bendinden 2 beyit : Erbâb-ı garaz bizden_ırâÄŸ_olduÄŸu yeÄŸdir / DüÅŸmez yere zîrâ okumuz.. sâhib-i ÅŸastiz!             Bû âlem-i fânîde ne mîr üü ne gedâyız / A`lâlara a`lâlanıruz, pest_ile pestiz!”                                               Bâkî’den 2 beyit : “BâÅŸ eÄŸmeziz edâniye dünyâ-yı dûn için / Allàh`adır tevekkülümüz, i`timâdımız!      ;       Biz müttekâ-yı zerkeÅŸ-i câhaa dayanmazız / Hakk`ın kemâl-i lûtfunadır istinâdımız!” Benden bir beyit: Ne gam nâpuhteler baÅŸmış, olunmuÅŸ sahteler tercîh / Bir_âdetdir ki tartarlar demir dirhemle elmâsı!..

Bir yerde de; MuÅŸ Devlet Hastanesi BaÅŸhekimi-SaÄŸlık Grupu BaÅŸkanı Psikiyatrist Dr.Hasan Behçet Tokol’dan “Hasan diye biri!” diye söz ediyor ve Asabiyeci(!) diyor. Kendisinden “Nusret diye biri!”, “İntâniyeci” diye söz eden olsa üzülmez, öfkelenmez mi idi?.. [[ 12.08.2013 ek'i Beylt >

-MüsteÅŸar? SaÄŸlığa!  marksist.. paÅŸa evlâdı imiÅŸ..
Deneyim: Yok..  adı: Nusret ve de intâniyeci!..
VEZİN: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün  …   ]]
 

Dr.DoÄŸan Benli’nin MuÅŸ’a gönderiliÅŸine gelince.. Ben MuÅŸ SaÄŸlık Müdürü Dr.Cahit Öney, 1962’nin başındanberi, münhâl MuÅŸ sıtma savaÅŸ tabipliÄŸine de vekâlet ediyordum. Bitlis de bölgeme dâhil idi. Sıtma SavaÅŸ Bölge BaÅŸkanlığı Siirt’de idi ve BaÅŸkan Dr.Kadri Yamak ara-sıra MuÅŸ’a geliyor ve çalışmaları plânlıyorduk. 1962 Nisan ayı 3. haftası sonunda Bitlis’in Hizan İlçesine gitmem gerekti. Sıtma SavaÅŸ’ın jeepleri son modeldi, ÅŸöförü Bozo Nihat’la, dereler, çamurlar aÅŸarak Tatvan üzerinden İlçeye vardık. Hizanlıların bizden istekleri, çakmakları için benzin oldu. Sohbetlerimizde dinledik: – Etsiz kalmıştık.. Nihayet, bir ineÄŸin bayırdan yuvarlandığı haberi geldi.. BaÅŸta memurlar, kim ne kadar et satın alacağını gösterir bir liste hazırlamıştık. Ölmeden kesmek üzere yanına yaklaÅŸanlardan ürken inek, kalkıp da koÅŸmaya baÅŸladı ve gene etsiz kaldık…  Hizan dönüÅŸünü Mutki üzerinden yaptık. Dr.DoÄŸan Benli, Mayıs 1962’den sonra MuÅŸ’a gelip Sıtma savaÅŸ tabipliÄŸi görevine baÅŸladığı muhakkak ise de ka’î târîhi hatırlamıyorum.

(3) İrfan Özer MuÅŸ`ta tüberküloz dispanseri ekibindeydi; cümlesi hatâlı:  MuÅŸ Verem savaÅŸ dipanserinin tabîbi Dr.İrfan Özer idi; ekip yoktu, yalnızca bir kâtibi vardı.

(4) Sonradan toplum hekimliÄŸi konusunda öÄŸretim üyeliÄŸine geçen o günkü MuÅŸ saÄŸlık müdürü … cümlesi yanlışdır.   İşte doÄŸrusu: Sonradan, toplum hekimliÄŸi konusunda öÄŸretim üyeliÄŸine geçen Dr.DoÄŸan Benli, 1964 Haziranı ortasına kadar MuÅŸ Sıtma SavaÅŸ Tabibi idi; bu tarihe kadar MuÅŸ saÄŸlık müdürü ben Dr.Cahit Öney, AÄŸrı saÄŸlık müdürlÄŸüne tayin edildim; benden boÅŸalan MuÅŸ saÄŸlık müdürlüÄŸüne MuÅŸ verem savaÅŸ dispanseri tabibi Dr.İrfan Özer ve Van saÄŸlık müdürlüÄŸüne de MuÅŸ Sıtma savaÅŸ tabibi Dr.DoÄŸan Benli tâyîn edildiler.                                    

 

NOT: Prof. Dr. Doğan BENLİ hakkında..

    Prof. Dr. DoÄŸan BENLİ'nin 11 Ocak 2011 günü vefât ettiÄŸini Google'dan öÄŸrendim. MuÅŸ'da, âilece görüÅŸen samîmî iki arkadaÅŸ idik. Ailesi efrâdına ve arkadaÅŸlarına, öÄŸrencilerine baÅŸsaÄŸlığı ve sabırlar dilerim. Yalnız; web-sitemden "bianet", "iyihekimlik"ce alınıp GOOGLE'da yer bulan yukarıdaki fotoÄŸrafta, merhùm arkadaşımın  olduÄŸu izlenimi verilmiÅŸ.. 8.10.1962 târîhli fotoÄŸrafta; MuÅŸ Alay Komutanının sağında MuÅŸ Valisi Ahmet GÜMÜÅžLÜ, solunda MuÅŸ İli SaÄŸlık Müdürü Dr. Cahit ÖNEY bulunmaktadır.(17.3.2011)   

Bu düzeltmelerden sonra, hâtırâtıma devâm ediyorum:          

UÅŸak Vilâyeti ve ilçelerindeki saÄŸlık müesseselerini teftîÅŸimizden sonra müstakilen çalışmaya baÅŸladım. İl ve ilçelerde tahkîkat(soruÅŸturma) ve teftiÅŸ yaptım. İki oÄŸlumun Ankara`da suçiçeÄŸi, boÄŸmaca, kabakulak.. geçirdiklerini haber aldıkça huzursuz oluyor ve çok defa yanıma çağırıyordum. Bir pratisyen olarak resmî ve özel bütün saÄŸlık kurumlarını yönetebilecek bilgileri de edinmiÅŸtim. Çankırı`dan, SaÄŸlık Bakanlığı`na gönderdiÄŸim 12.7.1961 tarih, 189 sayılı yazımla MuÅŸ SaÄŸlık müdürlüÄŸüne naklen tayinimi  isteyen dilekçemi postaladım. 1 Ay önce, Elazığ teftîÅŸimde MuÅŸ saÄŸlık müdürlüÄŸünün münhal olduÄŸunu ve bir de lojmanı bulunduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸdim.              Önceleri, TeftiÅŸ kurulu baÅŸkanımız Dr.Bahâ Ener tarafından ,  çalışmamdan memnûniyet bildirilerek, reddedilen dileÄŸim,  ısrârım üzerine, yeni TeftiÅŸ kurulu baÅŸkanımız Dr.Selâhaddin Arcan zamânında kabûl edidi ve 1961 yılı son haftasında MuÅŸ`da SaÄŸlık müdürü olarak göreve baÅŸladım. [[[ T.C. SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanluğı’ndan aldığım yazı: [ Konu: MuÅŸ SaÄŸlık MüdürlüÄŸüne tayininiz   Dr. Cahit Öney  SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı MüfettiÅŸi  Elâzığ    21/9/1961 tarih ve 624 sayılı Kararname uyarınca MuÅŸ SaÄŸlık ve Sosyal Yardım MüdürlüÄŸüne 950 lira maaÅŸla naklen ve terfian tayin kılınmış bulunmaktasınız.     Elinizde bulunan iÅŸlerin hitamını müteakip yeni vazifenize baÅŸlamak üzere yedinizdeki demirbaÅŸ eÅŸyanın usulü dairesinde Bakanlığa teslimini ve görevinizden ayrılacağınız tarihe kadar tanzim edeceÄŸiniz hesap evrakınızın tevdiine ve MüfettiÅŸlik görevinizden ayrıldığınız tarihin Bakanlığa bildirilmesini rica ederim.   Dr. Selâhattin Arcan  SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanı Yerine  TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanı ]]]  1962 ilk ayından itibâren, 224 sayılı kànûnun bir ilde deneneceÄŸi ve sonra da, MuÅŸ`un seçildiÄŸi haberleri geldi. MuÅŸ pilot bölge saÄŸlık müdürlüÄŸüne, vâlîmiz Ahmet G.nün eÅŸinin akrabası Trahom savaÅŸ Malatya Bölge baÅŸkanının düÅŸünüldüÄŸü, fakat bu baÅŸkanın MuÅŸ`u beÄŸenmediÄŸi konuÅŸuldu. Kongo`dan gelen bir hekim de MuÅŸ`a geldi,  gezdi dolaÅŸtı;   onun da aynı sebeple aynı sonuca vardığı söylendi. Benden daha uygun bir MuÅŸ pilot bölge saÄŸlık müdürü bulunamamış olsa gerek ki benim göreve devâmıma ses çıkarılmadı. 224 sayılı kànun, SaÄŸlıkla ilgili yatırımları emrettiÄŸi halde, toplumcu müsteÅŸarımız iÅŸi geniÅŸletmeyi planlamıştı: MuÅŸ`da kalkınma merkezleri tesbit edilecek ve bu köylerde  ziraat, veteriner, saÄŸlık tesisleri inÅŸâ edilecekti; bunun için gerekli 90 milyon lirayı; babasının arkadaşı, kendisiyle aynı ideolojiyi taşıyan İsmet İnönü vasıtasıyle saÄŸlayacağına inanmıştı. Bu sebeple Ankara`dan mühendisler ve bir de jeolog hanım geldi. MuÅŸ`dan da Veteriner müdürü Râzi Akay, Ziraat müdürü V. Hayrettin bey, Defterdar Åžinâsi Arda ve SaÄŸlık müdürü olarak da ben (Dr.Cahit Öney) hey`eti oluÅŸturuyorduk. Köyün neresine hangi te`sîsin yapılacağını seçmede öncelik Ziraat ve Veterinerde idi;  SaÄŸlık ocağı nerede olsa olur!  fikri hâkim idi!. Fakat; bu tesbitler bittikden sonra, 90 milyon yerine 10 milyon saÄŸlanabilince, toplum kalkınma merkezleri düÅŸüncesinden vazgeçildi; o tesbît edilen köylerde yalnızca saÄŸlık ocakları ve baÄŸlı saÄŸlık evleri yapılacaktı. Her ilde her türlü inÅŸââtı Bayındırlık müdürlüÄŸü yaptığı halde, MuÅŸ ilinin, hâfızamda kaldığına göre 42 yerindeki yatırımları BEN yaptıracaktım ve bu husus, 224 sayılı kanunun (sonradan deÄŸiÅŸtirilen)15. maddesi gereÄŸi idi!. Toplumcu hocalarımızın bir kısmının bundan haberi bile yok; bilen 1-2 kiÅŸi de, Dr.Cahit Öney`in çalışmaları unutulsun ve bütün yapılanlar mahallî 1…2 toplumcuya mâl edilsin diye susmuÅŸ, ÅŸeref gaspı yapmıştır. Pek iyi.. SaÄŸlık müdürlüÄŸünün personel durumu ne idi?.. İşte cevâbı: SaÄŸlık müdürü (Dr.Cahit Öney), SaÄŸlık müdürlüÄŸü baÅŸkâtibi Nâci Özkan ile yardımcısı Zihni Bozkurt, Müdürlük ÅŸöförü ReÅŸat Ülgener, hademe Rızâ Karayel. Merkez hükûmet tabîbi Dr.İbrâhim Öztürk (sekreteri, yardımcı saÄŸlık personeli, hademesi yok ve bu hizmetler SaÄŸlık müdürlüÄŸü personelince karşılanıyor!..)   İnÅŸâat için 10 milyon TL saÄŸlanmış; bunun 9 milyonunu, SaÄŸlık müdürlüÄŸü, istihkak(hak ediÅŸ)  bordrolarını, 12 inÅŸâat bölgesinin 12 müteahhidi için hazırlayıp ödemeleri yapacak.. 2490 sayılı kanuna göre ihâlenin îlânât ve pazarlık iÅŸlemlerini SaÄŸlık Bakanlığı yürütüyor.. 1962 yılı Åžubat ayı son günü öÄŸleden sonra Bakanlıkdan bana telefon: MuÅŸ`da da îlân gerekli imiÅŸ, unutmuÅŸuz; aman bunu saÄŸla, mâlî yıl sona erecek ve iÅŸ yatacak!. Rezâlet!.. Ricâm üzerine mahallî gazetenin mükerrer sayısında îlân çıkıyor.

ÖÄŸrencileri geçit törenine hazırlayan: Beden Terbiyesi öÄŸretmenleri H.Mediha ÖNEY

Müteahhitlere, belirli köyler içinde (HAZÎNEYE ÂİT) arsa teslim edilecek.. Defterdar Åžinâsî bey, devlette bunun kaydı yok, diyor!.. Memûrun masasındaki sigara tablasının; port- mantonun, daktilo makinasının.. miktârı, deÄŸeri her sene sonunda Ankara`ya bildirilir;  buna karşılık Devlet/Hazîne, arsasının veyâ arâzîsinin yerini büyüklüÄŸünü deÄŸerini bilmez!  Muhtar, burası hazineye aittir dedi ve inÅŸaat bittikden sonra vafandaşın biri bu arsa benimdir, derse ne olacak?.. MüfettiÅŸ eskisi Cahit; Zihni bey`in de yardımıyle (bu inÅŸâat arsası Hazineye aittir; aksi çıkarsa sorumluluÄŸu kabul ederiz) ÅŸeklinde ve muhtarla ihtiyar heyeti tarafından imzalı mühürlü belgeleri inÅŸaat dosyalarına koyuyor. Bayındırlık Bakanlığı 1 mühendisle, inÅŸaatı mahallerinde kontrol için 42 sürveyan göndermiÅŸ.. Mühendis Bekir Berker bilgili, nâmuslu, çok titiz, çok çalışkan..    İnÅŸâat mahalli mahrûmiyet yerinde mecbûren müteahhidin barakasında yatıp ekmeÄŸini yiyene, suyunu içene güvenemem   diyen Müh.Bekir Berker her safhasında yaz kış demeden her yapıyı ziyâret edyor. Yollar kapanınca MuÅŸ`dan Bulanık’a gitmek için Bitlis, Van, AÄŸrı`ya baÄŸlı ilçelerden geçiliyor. 180 boyunda, o zaman 45 yaÅŸlarında, sükûtî, aÄŸzında piposu.. kumu, betonları, demirleri.. kontor ediyor. Yakın yerlere beni de gütürüyor. Ben de, İstanbul`dan, Temelden Çatıya baÅŸlıklı kitap getirttim, bilgimi arttırıyorum. SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirme özel daire baÅŸkanı (Genel müdür diye anılması, benim soyadımın unutulması.. hâfıza kaybını ifâde eder!) Dr.Abdurrahman Soyaslan ÅŸeker hastası ve perhiz yapmaz.. sık sık MuÅŸ`a gelir, gezer, sohbet eder..   Bir geliÅŸinde, öÄŸleden sonra: Bana bir araba ver, Ankara`ya döneceÄŸim; dedi. (Saat 24`e kadar varamazsınız ve sıkıyönetim dolayısıyla Ankara`ya giremezsiniz!) dememe raÄŸmen, müdürlük ÅŸöförümüz ReÅŸat Ülgener`den, en hızlı ÅŸöförümüzün Bozo Nihat olduÄŸunu öÄŸrenip onunla yolcu ettim ; 23.45`de Ankara’ya varmışlar.. Dr.Abdurrahman Soyaslan, teklîfini kabûl ettirmiÅŸ: SaÄŸlık ocağı personeli ve SaÄŸlık evi ebesi, lojmanlarında kahve cezvesinden terliÄŸine kadar her ÅŸeyi hazır bulacaklar; diÅŸ mâcunu ve diÅŸ fırçasıyla gidecekler!.Lojman demirbaÅŸ ve mefrûÅŸâtını; saÄŸlık çalışmaları için gerekli âlet ve ilâçları taşıyıp yerleÅŸtirmek ; sobalarını kurdurup kömürlerini taşıtmak.. saÄŸlık müdürlüÄŸünün görevi.. Ve sâbık müsteÅŸarın buyurdukları gibi, mükemmel bir açılış oldu. Bina ihâleleri îlânı 28 Åžubat 1962`de yapıldı ve 100`ün üstündeki binanın tamâmı 1 AÄŸustos 1963 günü faâliyete geçti. Bunun ÅŸerefi Vâlî ErtuÄŸrul Süer`e, Mühendis Bekir Berker`e, DoÄŸunun fedâkâr müteahhitlerine ve SaÄŸlık müdürlüÄŸü personeline âittir. B.Berker çok dikkatli ve titizdi. Hasköy SaÄŸlık ocağı inÅŸaatını kontrolünde ben de vardım. 10-15 kilo aÄŸrlığındaki beton büzleri başı hizasına kadar kaldırıp yere bıraktığında çoÄŸunlukla parçalandıklarını görünce, hepsini imhâ ettirdi. Müteahhidin îtiraz mercii, İl bayındırlık müdürlüÄŸü idi; müdür Z.O. teknikerdi. Müdürlük, mütahhit lehine karar verirse, biz de Erzurum`daki lâboratuara müracaat edebilirdik; fakat hiç gerekmedi. Müteahhitler Mühendisimizi ÅŸikâyetle görevden alınmasını istedikçe Vâlîmiz benden bilgi alır ve istekleri reddedilirdi. Ankara`dakiler; Dr.Cahit Öney`in çalışmalarını inkâr etmiÅŸler.. Buna karşılık mahallî gazeteler ne diyor? Cevâbı, dipnotda(5 )..Vâlî bey, birgün bana: Bu sefer ÅŸikâyet sebebi ciddî.. nurcu olduÄŸu iddia ediliyor dedi. Ben de: Namaz kılmaz, cumaya bile gitmez.. nurcu olmasına imkân yok, deyince iknâ oldu.      8 Vâlî ile çalıştım; ErtuÄŸrul Süer, Nâzım Üner ve Ahmet Paftalı mükemmel idiler. ErtuÄŸrul Süer benim çalışmalarıma kıymet verirdi; evvelce görev yaptığı Kütahya’ya götürmüÅŸdü.. orada, tekerlekleri boyumdan yüksek iÅŸ makinalarını, halkın Adnan Menderes’in develeri dediÄŸi taşıyıcıları görmüÅŸtüm. Bir kere de Bayındırlık Bakanlığını gezdirmiÅŸti: Salonlar koridorlar birbirine deÄŸercesine yakın masalarla dolu idi; yüksek mühendisler burada, İllerdeki bayındırlık müdürlerinin gönderdikleri belgelerden kat`î hesap çıkarıyorlardı. DoÄŸu İllerindeki bayındırlık müdürleri tekniker idi ve bir kısmı mahallî halktan olan ve partilere sırtını dayamış inÅŸâat müteahhitlerine söz geçiremiyorlardı. Nitekim; Ben, AÄŸrı SaÄŸlık müdürü olarak EleÅŸkirt saÄŸlık merkezini ziyaret ederken öÄŸlen vakti ÅŸiddetli bir deprem (Varto depremi) oldu; ertesi sabah ilk yardım malzemesiyle MuÅŸ’a hareket ettim. Varto Yatılı bölge okulunun toz-toprak yığını haline geldiÄŸini, onun yakınındaki saÄŸlık ocağının sapasaÄŸlam olduÄŸunu gördüm. Bu okul, saÄŸlık ocağımızla aynı tarilerde inÅŸâ edilmiÅŸti.. yapıda yuvarlak dere taÅŸlarının ve kalitesiz kumların kullanıldığı ÅŸâyiaları çıkmıştı.. yaz tatili sebebiyle okul boÅŸ olduÄŸundan ölüm olmamıştı. AÄŸrı’ya Bitlis üzerinden dönerken Mercimekkale, İl merkezi ve Hasköy saÄŸlık ocaklarında da hasar olmadığını bizzat gördüm. İl merkezine baÄŸlı Åžeyhyusuf köyünde yeraltı su seviyesini ölçen jeolog hanım, bu köyde binâ yapılmaması gerektiÄŸini bildirmiÅŸ; veteriner ve zirrat müdürleri bunu kabûl etmemiÅŸlerdi. Buradaki saÄŸlık ocağımızın da yıkılmadığını öÄŸrendim. Muhterem vâlîmiz Ertığrul Süer ile Mühendis Bekir Berker’e hayır duâlar ettim. Vâlî bey beni TBMM’ne de götürmüÅŸtü; BaÅŸbakanlık müsteÅŸarı MüezzioÄŸlu’nun baÅŸkanlık ettiÄŸi müsteÅŸarlar toplantısını, uzaktan görmüÅŸtüm. 1-2 defa KöÅŸke dâvet etmiÅŸti; âilece görüÅŸmüÅŸtük; kahvelerimizi bizzat ikrâm âlîcenablığında bulunmuÅŸtu. Refîkası M. Hanımefendi, ilkokul öÄŸretmeni idi. KöÅŸkdeki samîmî sohbetimizde ÅŸunları anlatmıştı: [ Ben dâimâ vicdânıma ve kànunlara riâyetle icrâat yaparım; partili-partisiz herkes fikrini söyleyebilir, fakat karar bana âitdir. Ben de seçim sandığında oyumu kullanırım, fakat icrââtımda partizanlık yapmam. 1960 öncesinde, tarafsızlığımı görenler beni merkeze aldılar, buna bakan CHP’liler beni partilisi gördü ve MuÅŸ’a vâlî oldum, haksız teklifleri her reddediÅŸimde puan kaybettiÄŸimi ve sonunda gene merkeze alınacağımızı eÅŸim ve ben biliyor isek de dürüstlükden ayrılamayız. ]   İkimizin aynı zamanda tasfiye edilmemiz mânîdar deÄŸil mi?  Bir kadrolaÅŸmayı göstermiyor mu?     

 

 

MuÅŸ Köy Ebe Okulu oÄŸrencilerini 23 NÄŸsan geçiy törenı için yetiÅŸtiren

Beden eÄŸitimi oÄŸretmenleri H.Mediha Öney

:

 

    

 SaÄŸlık müdürlüÄŸü personel sayısı gittikçe arttı: Mithat Kotan: Nâci Özkan’a yardımcı oldu ve mallar geldikçe depo-anbar sebebiyle Abdülbâri Korkmaz, Necâti  Kalsın.. vazîfe aldılar. Pilot bölge çalışmalarının baÅŸlamasından 1 ay kadar önce İl merkezinde ÅŸu hekimler vardı: (MuÅŸ’a geliÅŸ sırasıyla) Dr.İbrâhim Öztürk(Merkez hükûmet tabibi), Dr.İrfan Özer(Verem SavaÅŸ Dispanseri tabibi), Göz Müt.Op.Dr.Aysel Uçakan(Devlet Hastanesinin tek tabibi ve BaÅŸtabibi), Dr.DoÄŸan Benli(Sıtma SavaÅŸ tabibi). Dr.İbrahim Öztürk, Dr.İrfan Özer ve Op.Dr.Aysel Uçakan’ın muayenehaneleri vardı…                                                                

       1 AÄŸustos 1963 günü hastaneler, dispanserler, savaÅŸ baÅŸkanlıkları, saÄŸlık ocakları ve saÄŸlık evleri TAM KADRO ile göreve baÅŸlayacaktı. MüsteÅŸar bey’in emir ve tensibleriyle Ankara’da kurs gördüm.Verilen 39×29 eb’âdında(boyutlarında) karton belgede ÅŸunlar kayıtlı :  T.C. SAÄžLIK VE SOSYAL YARDIM BAKANLIÄžI   HIFZISSIHHA OKULU  SAYI:20         6242 Sicil numaralı Dr. Cahit Öney’in 18/6/1963 tarihinden 20/7/1963 tarihine kadar “Adaptasyon” kursuna katılmış olduÄŸuna dair belgedir. 50 TL damga pulu ve 1 TL.lik Kızılay(?) pulu ve yukarıdaki fotoÄŸrafım üzerinde okulun mühürü…                     Bu kursda  Dr. Muzaffer Akyol, mikrobiyoloji ve epidemiyoloji konularında bilgiler sunmuÅŸdu. Kursun adı “adaptasyon(?) kursu” ise de, 11 gün sonra baÅŸlayacak pilot bölge çalışmalarını nasıl yürütmem gerektiÄŸi husûsunda – zerre kadar bilgileri olmadığından-  söz edilmedi.  SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesinin nasıl yürütüleceÄŸini, benim çalışmalarımı gözlemleyerek(!)   -MüsteÅŸar bey, sayın Dr.Z.Ö’ye, 2 defa sorduÄŸu “pilot bölge çalışmalarının deÄŸerlendirilmesi” sorusuna verdiÄŸi cevapda îtirâf eder- ve Cumartesi-Pazar gün ve geceleri evimde mumlu kâğıda yazıp teksir ettiÄŸim SAÄžLIK BÜLTENLERİMİ okuyarak genelge-yönerge çıkarmışlar; beni unutturmak için adımı bile anmamışlardır. Bu gerçekleri bilip de susanlara yazıklàr olsun!..      Bu kurs, çok gecikmiÅŸ olduÄŸundan, MuÅŸ’daki son rötuÅŸları yapmamı engellemiÅŸti; faydasından çok daha fazla zararı dokunmuÅŸdu. SaÄŸlık ocakları ve SaÄŸlık evlerinin demirbaÅŸ, mefruÅŸat ve sarf malzemelerini, benim yokluÄŸumda, SaÄŸlık müdürlüÄŸünün fedâkâr personeli taşıtmış ve  yerleÅŸtirmiÅŸler… Emir kuluyuz.. “Bu zamanda 1 ay MuÅŸ’dan beni, her ne sebeple olursa olsun uzaklaÅŸtırmanız çok hatâlı olur!” demek mümkün mü? Pilot bölgede görev alacak saÄŸlık, yardımcı saÄŸlık personeline “mahrûmiyet bölgesi tazmînâtı, gezi tazmînâtı, te’mîninde güçlük çekilen personel tazmînâtı..” gibi yan ödemelerle her ay, 3 maaÅŸ almış gibi olacağı belirtiliyordu ve kudretli müsteÅŸarımız, burada görev alacaklara, 3 yıl sonra ayrılmak isterlerse “batıda bir İl’e nakil” vaadinde bulunuyordu. Bu kurs sırasında; Bakanlıkda ZâtiÅŸleri Genel Müdürü Dr.Hicran Gözüm’ü ziyâret ettim. “Bu kurs müddetince bana vekâlet eden Dr.İbrahim Öztürk, MuÅŸ’dan ayrılmak üzeredir ve Aydın’daki pederi hastadır; batıda bir İl’e tâyin yaparsanız, MüsteÅŸar bey’in vaadi inandırıcı olur!” dedim; hemen İzmir SaÄŸlık müdürü olarak tâyîni çıktı!..

    

 
 
   MuÅŸ SaÄŸlık müdürlüÄŸüm sırasında, SaÄŸlık hizmetlerinin yürütülnesinde bana yardımcı olan MuÅŸ milletvekili Sait Mutlu’yu da hürmetle anarım(6). Kendisi, daha önce bu İlde Özel idare müdürlüÄŸü  yapmış olduÄŸundan memurların hallerinden anlıyorlardı. Hülâsası; memurlara tazyik, karışan yoktu. Fakat, 1963 kış aylarında CHP, devlet içinde söz sahibi olmak için, tarafsız memurları tasfiyeye baÅŸladı; çünkü bu parti, tarafsız deÄŸil solcu-marksist memur istiyordu;  Atatürkçülük-devrimcik-çaÄŸdaÅŸlık aldatıcı sloganları; (düÅŸükler, kuyruklar, gerici yobazlar, devrim-inkılâp düÅŸmanları!?..) ise infâzı yapılması gerekenkerdi. Biraz da kendimden söz edeyim.. Bana kimse (düÅŸük-kuyruk-gerici yobaz) diyemezdi.. (Karşı devrimcilik)e gelince. Bu soruya, (DEVRİM)in târîfine, (Atatürkçülük) maskesi altında gizlenen gerçek târîfine göre karar verebilirdim. Devrimin gizlenen târîfini ise, önceleri abonesi ve 1955’den îtibâren yazarı olduÄŸum MUSİKİ MECMUASIndan öÄŸrenmiÅŸtim:

    Ercüment Berker’in; 1 Kasım 1957 tarih, 117 sayılı Musiki Mecmuası’nda çıkan (–Devrim    . ve Musiki- SİYAH ve BEYAZ)baÅŸlıklı yazısından: [ (Dostum Nurettin Åžazi KÖSEMİHAL`in  .11.1.1957 tarihli Cumhuriyet`de neÅŸrettiÄŸi DEVRİM VE MUSİKİ makalesi münasebetiyle açık hasbihal.)  Devrim ocaklarının, BeyoÄŸlu lokalinde tertiplediÄŸi..   …….  Diyorsun ki:

(Devrim demek bir toplumun ekonomik üretim tekniklerinden, örflerinden, adetlerinden, geleneklerinden tutun da en yüksek deÄŸerlerine, zevkine kadar her ÅŸeyin deÄŸiÅŸmesi, altüst olması, yerine yeni tekniklerin, kuralların, deÄŸerlerin konulması demektir.)  ….... ] .   .NOTUM: 1945’lerden îtibâren; marksist edebiyatçılarımız, karikatüristlerimiz, basın mensûbu.. san’at ve ahlâkla ilgili en yüksek deÄŸerlerimizi yok etmiÅŸler; bu çalışmalarında da Yugoslavya’dan, Bulgaristan’dan, dış mihraklardan ödüller, destekler almışlardır. (Yapmak gerekli Konya’yı kültürde baÅŸÅŸehir; / İstanbul öldü.. rûhuna İhlâs ve Fâtiha!.) beyitimin açıklamasında, ahlâken düÅŸtüÄŸümüz çukurun vehâmetine bir misâl kaydetmiÅŸtim!.. Hâtıralarıma, kaldığım yerden devâm ediyorum:  Evet.. 1963 bahârına kadar, siyâsî baskı görmeden çalışırken, tarafsız deÄŸil de kendilerine uÅŸaklık edecek karakter arayan partili ve mahallî güçler harekete geçtiler.. Merkez hükûmet tabibimiz, toplamı 1.500 TL, bugükü deÄŸeri yaklaşık 3.000 YTL (pansuman malzemesi) satın alınmasını istemiÅŸti. 2490 sayılı kànùna göre eksltme için îlândan sonra (saÄŸlık müdürü, muhâsebe müdürü, Belediyeden bir yetkili) olarak toplanmıştık. Eksiltme için gelen Ecz.Ekrem KarşıdaÄŸ’la görüÅŸürken, içeri giren C.H.P. gençlik kolu baÅŸkanı C.Ç., kendisinin de eksiltmeye gireceÄŸini söyledi. Eczacı olmadığına göre ve bir eczacıdan alınmış noter tasdikli bir yetki belgesi ibrâz edemediÄŸine göre bu eksitmeye giremeyeceÄŸini söyledim. Isrârı üzerine de, ÅŸifâhen söylediklerimi bildiren (pazarlık komisyonu  3 imzâlı zabtı) yazarak kendisine verdim; isterseniz, VâliliÄŸe bu satınalmanın geçersiz sayılması için dilekçe ile mürâcaât edersiniz ÅŸeklinde yol da gösterdim. Îtirâzını vâlîlik reddetdi. Bu kerre; 10-15 maddelik bir ihbar ve ÅŸikâyet dilekçesini SaÄŸlık bakanlığına postaladı. Sâyesınde, memûriyet hayâtımda ilk defâ müfettiÅŸ tarafından soruÅŸturuldum. Sonunda suçsuz görüldüm.. O sıralarda MuÅŸ’da inÅŸâat hamallığımı ve   Pilot bölge çalışmalarımı baÅŸlatıp yoluna koymam için bana 15 ay kadar tahammül ettiler.. 1964 Hazîran ayı ortalarında, Pilot bölge çalışmalarının bitiÅŸi olan 31 Temmuz l964’ü beklemeden, AÄŸrı saÄŸlık müdürlüÄŸüne tâyînimi çıkardılar; (parti sicil dosyamı?) AÄŸrı senatörü Salih beye(7) gönderdiler. O tarihde MuÅŸ’un merkez nüfûsu 12 bin, AÄŸrı’nın 24 bin idi. MuÅŸ’un köhne lojmanında yılda 7 ayın 24 saati gaz sobası ile ısınmaya çalışırdım; AÄŸrı’da lojman yeni yapılmıştı, kaloriferli idi ve kömür masrafını da devlet ödüyordu. Bunlara raÄŸmen, izzet-i nefs sâhibi olarak îtirazda bulunmadım; ihtisas lisan ve branÅŸ imtihanlarını kazanıp ihtisâs için memleketim olan İstanbul’a yerleÅŸtim ve hepsinden önemlisi, 2 oÄŸlum İstanbul’da tahsil imkânı buldular. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin; (Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler!) beyitindeki hikmeti çok geç anladım ve MuÅŸ’dan ayrılmanın bana verdiÄŸi üzüntüyü yersiz buldum. Soldakilerin, atanmışa nasıl baktıkları mâlûm.. SaÄŸdaki bâzı büyüklerimizin de kibir ve edep dışı davranışlarına ÅŸâhid oldum..

 

Yıl 1965… SaÄŸlık bakanı Dr.Faruk SÜKAN,büyük daÄŸları da ben yarattım, der gibi davranışlar içinde doÄŸu illerinde saÄŸlık teftîÅŸi yapıyor.. doktorları azarlamalar; teftiÅŸ sırasında dinleme âletiyle hastayı muâyene edip, müdâvî tabîbi ile tartışmalar ve (sen bunları görmüyor musun?) diye azarladığı saÄŸlık müdürlerine (ÅŸamar oÄŸlanı) muâmelesi.. Ertesi gün benim başıma geleceÄŸi için; Van saÄŸlık müdürü arkadaşım, (MuÅŸ’da âilece görüÅŸtüÄŸümüz sıtma savaÅŸ tabîbim) Dr.DoÄŸan Benli’ye sorduklarıma, telefonla ÅŸu cevâbı alıyorum: (Hastaları muâyene ediyor.. bu hastaya Beduz ver diyor; doktor teÅŸhis ve tedâvî hususûnda îtirâz ederse saÄŸlık müdürü azar iÅŸitiyor!) Beduz, Fransızcada B12 vitamini demek… AÄŸrı devlet hastanesindeki arkadaÅŸlara durumu anlattım, ne derse, benim hatırım için (bâÅŸüstüne !) diyeceklerine söz verdiler.. Telefonla, DoÄŸubeyazıt hastanesi baÅŸtabîbi ve tek tabîbi Op.Dr.Burhânettin Kuzucu aÄŸabeyime de ricâda bulundum ise de, (inÅŸallah teÅŸhîs ve tedâvîme karışmaz !?) cevâbını aldım. Bodrumu badana ettirmesini istedim; personelim yok! Dedi.. SaÄŸlık müdürlüÄŸünden personel gönderip alelacele badana iÅŸini de hallettim.. Sayın bakanımızı gece yarısı Hamur ilçesi SaÄŸlık ocağı önünde karşıladım. AÄŸrı’ya gelip yattık. Birkaç saat sonra, 09.00`da hastânemiz teftiÅŸ gördü.. hekim arkadaÅŸlar, benim hatırım için Beduz teklîfi baÅŸta, her emrine (bâÅŸüstüne !) dediler.. sayın bakan, hastane giriÅŸ kapısında baÅŸhekim ve mütehassıs arkadaÅŸlarla tokalaÅŸtı, tebrîk ve teÅŸekkür etti. Nihâyet DoÄŸubeyazıt hastanesi teftîÅŸi baÅŸladı.. Operatör Dr. Burhânettin Kuzucu temiz kalpli bir âile babası.. eski tâbîr ile serîu`l-infiâl.. Kendisine saygısızlık eden kim olursa olsun, ona misliyle karşılık verir.. (sen !) diyene, kim olursa olsun, (sen !) diye baÅŸlayan bir cümleyle mukàbele eder.. Üst kata çıktık.. bakanın yanında baÅŸhekim, kaymakam Râfet Üçelli, beledye aÅŸkanı var.. İkinci sırada müsteÅŸar yardımcısı Dr.Recep Heybeli ile Tedâvî kurumları genel müdürü Dr.Osman YaÅŸar.. üçüncü sırada saÄŸlık müdürü fakıiyr ü hakıiyr!.. Bakanla baÅŸhekimin konuÅŸmaları : – Bu hastada ne var?  -Siroz!.. –Bu hastaya Beduz vermemiÅŸsin?.. Lüzum görmüyorum!.  – Hastayı yatırdın.. siroz teÅŸhisi koydun.. bu hastalığın tedâvîsi mümkün olnadığına göre taburcu etmen gerekirdi; yoksa SEN,tedâvîsi husûsunda keÅŸifde mi bulundun?   – Ben hastayı sokaÄŸa atayım, SANA telgraf çeksin, SEN de müfettiÅŸ gönderesin deÄŸil mi?..      – Ver bakayım ÅŸu dinleme âletini… Bu hasta siroz deÄŸil, peritonit tüberküloz.. Recep bey.. bir de siz muâyene edin!.. – Evet beyefendi!.  Dr.Recep beye bir de reçete yazdırdıktan sonra Bakan bey: – SaÄŸlık müdürü gelsin!.. – Buyrun efendim!..– Bu reçetedeki ilâçlar sizde var mı? – AÄŸrı verem savaÅŸ dispanserimizde var..  – Bu reçetedeki ilâçları derhâl getirtin..  –BâÅŸüstüne!.. Bir ara, neden îcâb etti hatırlamıyorum; bakan sordu ve baÅŸhekim öfkeden mosmor cevaplandırdı:     – Bu hastanede mikroskop var mı?..   – Var.. bodrumda!.. ambalajını bile açmadım!  -Ne demek bu?  – Bakteriyoloji mütehassısı gelirse açılır!..     Bakan, fenâ halde öfkelenmiÅŸ bir ÅŸekilde  bağırır:  – Bodruma iniyoruz!. SaÄŸlık müdürlüÄŸü personeli bodrumu tertemiz etmiÅŸ; duvarları, tavanı beyaz badana ile ışıl ışıl.. Aksilik bu ya: akÅŸamdan sabaha bir örümcek tavandan yere ağını kurmada!.. Bakan bey aradığı fırsatı yakaladı!. – Osman beeey!..Bu örümcekli hastaneyi derhâl kapatın!.. Genel müdürden önce Belediye baÅŸkanı sesini yükseltti: – Hastanemiz, tek doktoru ile ilçenin ihtiyâcını karşılamaya çalışıyor; biz sizden mütehassıslar beklerken kapatmaktan bahsediyorsunuz!.. Çıkış haklı ve çok daha mühimi, çıkışan Belediye baÅŸkanı!.. Bakan bey tornistan ederek seslendi: Osman bey.. bu hastâneye âcilen 1 dâhiliye, 1 mkrobiyoloji.. mütehassısı gönderin!.. Osman bey, not defterine emirleri yazıp, bâÅŸüstüneyi çekiyor!..    TeftiÅŸ hey’eti AÄŸrı’dan Kars’a geçiyor!..  AÄŸrı ili, SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirildiÄŸi bölgede ve buraya, mürâacat edip de mukàvele imzalayan gelebiliyor.. Bu durum karşısında, bakan`ın (ÅŸu ÅŸu hekimleri tâyin edin) demesi aldatmaca, kandırmaca ve bunu oradaki herkes biliyor.. Yorumunu, yazdıklarımı okuyanlara bırakıyorum.              Bakandan bir misâl verdim; bir de vâlîden misâl vereyim:    (Neler çektim, neler cânân elinden!)     Evet.. memûriyette ve özellikle saÄŸlık müdürlüÄŸünde çekmediÄŸim kalmadı!.. İsmi lâzım deÄŸil, son vâlîm öfkeli, küfürbaz, kavgacı idi.. Müdîrân olarak ben ve defterdâr yüksek tahsilliyiz.. Bir gün, masamda çalışırken, büyük bir gürültü ile salona çıktığımda, millî eÄŸitim müdür vekîlinin merdivenden yukarı doÄŸru kaçtığını, vâlî beyin de onu kovaladığını gördüm.      

Etnografya Müzesi`nden Anıkabir`e

   Bir gün makàmına gittiÄŸimde, neÅŸ`e içinde bana: Gel müdür gel.. bir soru soracağım.. bakalım bilecek misin?.. Zekât keçisi ne demek?.. Vâlî beyin 5-6 misâfiri var ve hiçbirini tanımıyorum. Sorusunun cevâbını bizzat kendisinin vermek istediÄŸini hissederek; (bu hususda sathî bilgi sâhibiyim) deyince, baÅŸladı keyifle anlatmaya: Köylü; sürüsünden zekât vermek için; sıska-uyuz bir keçiyi seçer… Senin zekât keçisi kılıklı büyüÄŸün geliyor.. git, karşıla!..  Vâlî bey, kim-ne zaman geliyor, nerede karşılayım?.. Zâtıâlîniz gelmiyecek misiniz? Deyince: Bakanın geliyor.. belediye baÅŸkanıyla Horasan`da karşıla.. ben topçu uçağı ile Hınıs’a gideceÄŸim.. geç gelirim.. yemeÄŸi bensiz yersiniz..        Belediye reîsi Cevdet Elçi ile, SaÄŸlık Bakanı Dr.Edip SomunoÄŸlu`nu Horasan’da karşıladık.. Giderken, çirkin benzetmesi hâriç, vâlînin söylediklerini C.Elçi`ye nakletmiÅŸtim.. SaÄŸlık bakanı; bizleri makam arabasına aldı. Ben ÅŸöförün yanına yerleÅŸtim.. belediye baÅŸkanı benim sağımda.. Bakan ile Hamido arkada oturuyorlar..   [ Malatya Milletvekîli Hamit FendoÄŸlu, Hamido diye anılırdı. 17.4.1978 günü, Malatya Belediye BaÅŸkanı Hamido, Ankara`dan postalanan paketi açarken, içindeki bombanın patlamasıyla öldü. Çetin Altan`ı, emekli paÅŸa Sıtkı Ulay`ı TBMM`nde dövdüÄŸü söylenmiÅŸ/yazılmış idi. ]  Bakan sessiz ve umursamaz görünüyor ise de Hamido, öfkeli.. Bize suâller soruyor:

Vâlî bey niye gelmedi?.. Bu iÅŸin sonunda fırtına kopabilir, düÅŸüncesiyle ben susuyorum, BaÅŸkan cevap veriyor: Topçu uçağı ile Hınıs`a gitmek üzere hazırlık yapıyordu.. Yol da uzun, yolculuk da.. Hamido bir soru soruyor, cevâbını alınca 10-15 dakikalık sükûttan sonra diÄŸer bir suâl geliyor.. EleÅŸkirt`e yaklaşınca AÄŸrı Dağı göründü ve Hamido: İşte bizim Everestimiz.. diyerek havayı yumuÅŸatmaya çalıştı ise de biraz sonra: Bakan bey!.. bu bize hakarettir.. geleceÄŸimizi biliyordu.. İl dışına, Hınıs`a gitmek için İçiÅŸleri bakanlÄŸondan izin aldığını da zannetmiyorum ; demesine raÄŸmen, Bakan bey, her halde bizlerin mevcûdiyetini  güÅŸünerek sessizliÄŸini koruyordu. AÄŸrı`ya geldik..Bakan bey, vilâyet telsizcisini çağırarak ÅŸu emri verdi : Vâlî bey İl dışına çıkmak, Hınıs`a gitmek için izin almış mıdır ? Cevâbının Van vâlîliÄŸine bildirilmesi.. İçiÅŸleri bakanlığından sor. AkÅŸam yemeÄŸimizi, İl merkezindeki bütün hekimlerin iÅŸtirâkıyle lokantada yedik.. Bakan beyi, Van-AÄŸrı sınırındaki Dedeli`ye kadar tâkîb ettik.. Karşıdan, Vanlılar geldi.. Herkes arabalarından indi.. Bakan bey bize Allaha ısmarladık demek nezâketinde bulundu.. o sırada bir memur, Bakana yaklaÅŸarak, AÄŸrı vâlîsinin izinsiz İl dışına çıktığını bildiren bir telsiz aldıklarını bildirdi.

     

 

 

AĞRI'da KOLERA TEDBİRLERİ :

GüneydoÄŸu Pasifik'deki Celebes Adaları'ında baÅŸlayan kolera salgınının yurdumuzu tehdîd etmesi üzerine, Ankara'dan telefon emri ile DoÄŸuzeyzıt ilçemizde, gerekli tedbirleri almak üzere görevlendim. Bu 15 günlük görev sırasında bir akÅŸam, Sarısu SaÄŸlık ocağından bir haber geldi: Bir hstada, dindirilemeyen ishal varmış!.. DoÄŸubeyazıt merkezinde Hastanenin tek hekiminden baÅŸka kimse yok.. Bakterioloji laboratuarı ve hattâ faal mikroskop bile yok. Kolera vak'ası ise, yıldırım telgrafla ihbârı mecbùrî hastalıklardan!.. Hemen Sarısu'ya gidip hastayı muayene ettim. 2 ÅŸiÅŸe sreptomisin'i bir bardak su içinde eritip hastaya içirttim. (Bu toz ilâç, 1 ÅŸiÅŸe içinde 1 gram olarak bulunurdu. Serum içinde eritilip kilo başına 15 miligramı kalçadan adale içine enjekte edilirdi. İçirilecek ise, kilo başına 45 mgr.) O geceyi hastanın yanında yatarak geçirdim.. Hasta iyileÅŸmiÅŸ ve kolera olmadığı anlaşılmıştı!.

      1964(65?) Yaz aylarında bir gün, MüsteÅŸârımız Dr. Nusret FiÅŸek; saÄŸlık hizmetleri sosyalleÅŸtirilmiÅŸ 4 ilin saÄŸlık müdürlerini (Dr. Cahit Öney, Dr. DoÄŸan Benli, Dr. İrfan Özer, Dr. Hüseyin PolisoÄŸlu) Van'da bir araya getirdi. Toplantıda Verem SavaÅŸ Genel Müdürü Dr. Hamdi Açan da vardı. "tanışma ve sohbet seviyesindeki" toplantı devam ederken, salonun açık duran kapısında, yeÅŸil-kırmızı buluz etek giymiÅŸ genç bir hanım, bizleri görmekten ziyade, bizlere görünmek pozunda gözüktü; durup bekledi. MüsteÅŸarımız ÅŸu açıklamada bulundu: Bu meslekdaşımız Dr. Türkân Saylan; Lepra savaÅŸ hekimi olarak canla baÅŸla çalışmaktadır. Yakınlarına yaklaşılmaktan korkulan hastalarının ellerini sıkmaktan bile çekinmemektedir.
Bir ara, Dr. Hüseyin PolisÄŸluna sert itirazda bulununca, müsteÅŸarımız da genel müdüre sert çıkıştı ve "Benim buluduÄŸum bu toplantıda, Bakanlığı temsil eden kiÅŸi genel müdürden de önce saÄŸlık müdürüdür"  dedi. Fakat Dr. Açan, sert konuÅŸmasına devam etmekten çekinmedi. Türkiye Verem SavaÅŸ Vakfının, güçlü ve Prof. ünvanlı yöneticileriyle Dr. Hamdi Açan'ın arası çok iyi idi.. MüsteÅŸarın, hükûmetle arasının pek de hoÅŸ olmadığı konuÅŸuluyordu!..      

Hemen MuÅŸ hâtıralarıma dönüyor, saÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesini nasıl tatbîka baÅŸladığımı anlatıyorum:

1 AÄŸustos 1963`den itibaren, anlaÅŸmalı saÄŸlık ve yardımcı saÄŸlık personeli yerleÅŸti. Tıbbi sekreterler, otolarıyle ÅŸöförler göreve baÅŸladı.

Ev halkı tesbit füÅŸleri, kiÅŸisel saÄŸlık fiÅŸlerinin hazırlanabilmesi için, saÄŸlık ocağı tabipleri, baÄŸlı köylerinin krokilerini yaptılar; evlerin kapılarına yaÄŸlı boya ile numaralarını yazdılar.

Bu arada, 3 cevherli saÄŸlık memuru arayıp buldum; onlarla Müdürlükde (İstatistik ve deÄŸerlendirme bürosu) kurdum; teksir makinesi ve mumlu kağıt ile (SaÄŸlık bülteni) yayınına baÅŸladım(8) ve saÄŸlık ocaklarına dağıttım. Bu bültenin içinde her ne varsa hepsini kendim düÅŸünüp tesbit ettim ve geceleri, hafta tatillerinde evimde yazdım, teksir ve dağıtım iÅŸlerinde saÄŸlık memurlarım yardımcı oldular. MuÅŸ`da bir de panel düzenlemiÅŸtik.. ModeratörlüÄŸünü ben yapmıştım; panelist arkadaÅŸlarım MuÅŸ SaÄŸlık grupu BaÅŸkanı Psikiyatrist Dr.Hasan Behçet Tokol, Ana-çocuk saÄŸlığı baÅŸkanı, Verem savaÅŸ baÅŸkanı, Sıtma savaÅŸ baÅŸkanı, Lepra savaÅŸ baÅŸkanı(Cildiye mütehassısı Haydar bey) hizmetleriyle ilgili konuÅŸmalar yaptılar.. Dinleyici kitle, dağıttığımız kâğıtlara sorularını yazdılar.. bunları konularına göre tasnîf ederek arkadaÅŸlarıma dağıttım ve onlar cevaplandırdılar.. bu soru pusulalarını da saklamıştım!..

SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesine karşı çıkanlar elbette oldu. Fakat en enteresanını anlatayım: Bakanlıkda, SaÄŸlık iÅŸleri genel müdürlüÄŸüne baÄŸlı savaÅŸ baÅŸkanları, ellerindeki yetkikerin uygulama ile ilgili bölümlerinin SaÄŸlık iÅŸleri sosyalleÅŸtirme özel daire baÅŸkanlığına geçtiÄŸini bir türlü hazmedemediler. Ankara’dan gelen Ana-Çocuk saÄŸlığı baÅŸkanı, o tarihte Özel idareye ait Köy ebe okulunu gezmiÅŸ, bana gelerek kanalizasyon çalışmıyor, dedi; Van`da ise, Sosyalizasyon çalışmıyor! DemiÅŸ. Ayrıntıya gireyim: Evvelce Sıtma savaÅŸ Diyarbakır`a, Trahom savaÅŸ Gaziantep`e.. baÄŸlı idi. Aynı köye bazan 3 ayrı baÅŸkan, birbirinden habersiz olarak aynı günde kendi otolarıyla giderdi. Åžimdi ise, SaÄŸlık grup baÅŸkanımızın yaptığı programa göre 4  savaÅŸ baÅŸkanımız 1 oto ile köye gidiyor ve ziyaret günü de ilgili saÄŸlık ocağı tıbbi sekreterince önceden muhtara bildiriliyordu.. Evvelce köye giden savaÅŸ tabibi, ben sâdece ÅŸu hastalara bakarım derken, ÅŸimdi, SaÄŸlık ocağı tabibi de ziyarete katıldığından köydeki her hasta hekimini buluyordu. Bir faydası da; bulgular kiÅŸisel saÄŸlık fiÅŸlerine yazılıyor ve saÄŸlık ocağı tabibi,  konusunda uzman hekimlerden bilgi ediniyordu. Bir de kendimden bahs edeyim: Kış sona erip yolu açılınca bir köye gittiÄŸimde, muhtar, evine davet ediyordu.. ben ise, önce mezarlığa gidelim, deyince muhtar ve yanındaki köylüler ÅŸaşırıyordu.. Mezarlıktaki küçük boydaki taze kabirleri muhtardan, köy saÄŸlık evi ebesi ve saÄŸlık ocağı tabibinden hesabını sorunca iÅŸin ciddiyetini kavrıyorlardı. Bu ihmalin en küçük cezası, ödenmiÅŸ gezi tazminatlarının vali onayıyla geri alınması idi. Vâlîmiz ErtuÄŸrul Süer, köy yollarının kapanmaÄŸa baÅŸladığı sırada muhtarlar toplantısı yapıyordu, müdürler olarak muhtarlardan beklediklerimizi bildiriyorduk. Ben de; çocuklarda görülen kızamık-boÄŸmaca gibi hastalıkların derhal saÄŸlık ocağı ve köy ebesine ihbarını tenbih ediyordum. Merkez köyde, AÄŸrı’da böyle bir köye ebeyi götürüp muhtara misafir ediyorduk. Ebe, hasta çocukları bir deftere kaydediyor, akÅŸamları ateÅŸlerini ölçüyor, 38’i bulanlara, pnömoniye çevrmesin diye antibiyotik enjekte ediyordu.

1964 Haziranının ortasında, müsteÅŸar beni Ankara`ya çağırdı ve AÄŸrı`ya tâyin ettiÄŸini söyledi; yalnızca (takdîr zâtıâlînizindir) dedim. Bu ânî nakil saÄŸlık hizmetlerinin geleceÄŸini karartan, günümüzde dejenere görüntü veren büyük bir darbe olmuÅŸtur Günümüzde, (ev hekimliÄŸi) ihtiyacı!!!… için yeni bir organizasyon gerekmesi bunun delîlidir!!!… Haziran 1964 ortasında, saÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi hizmeti Van, AÄŸrı, Bingöl illerine teÅŸmil edilmiÅŸ; İl sayısı dörde (altıya deÄŸil, dörde) çıkmıştır. MuÅŸ pilot bölge çalışmalarının ilmî deÄŸerledirilmesi yapılmamıştır. Ben MuÅŸ`dan ayrıldıktan sonra, kimse bu deÄŸerlendirmeleri yapamazdı ve yapamadı!!!… FiÅŸek bey’in de baÅŸarılı bulduÄŸu pilot bölge tatbîkàtında, hastanelerin baÅŸhekimleri, saÄŸlık grupu baÅŸkanı idi ve bu husus; hizmet-içi eÄŸitim, koordinasyon.. bakımlarından gerekli idi.. onu da deÄŸiÅŸtirmiÅŸler..  

Benim ileriye dönük projelerim, düÅŸüncelerim berhavâ olmuÅŸtur.

İstanbul saÄŸlık ocakları, (semt polikliniÄŸi) görünümündedir.                       AÄŸrı`ya mantıksız, zamansız, ânî naklimin sebebini ÅŸöyle yorumladım:  Görevden alınacağını zannetti ve sevdiklerini onurlandırdı!!!…  

MuÅŸ çalışmalarımın mükâfâtını deÄŸil, mücâzâtını gördüm :

12 inÅŸaat müteahhidinin 1ci tertip ödeme bordrosunu mâliyeye götüren Z.Bozkurt geri geldi ve (Maliye bakanığından genelge gelmiÅŸ, yüzde 3 tasarruf bonosu kesintisi yapılmayacakmış; müteahhitler yılsonu gelir vergisi ödemelerinde bildirip ödeyeceklermiÅŸ…) 1964 kışında Sayıştay murakıpları geldi. AÄŸrı’da iken bana 300 bin TL zimmet tebliÄŸ edildi. Maliye bakanlığının tamimi kanuna aykırı imiÅŸ. MuÅŸ muhasebe müdürü Bedri Aydın, müteahhitlerden, ödediklerini bildirir belgeleri toplayıp ibrâz etti de 2 yıl süren azaptan kurtulduk.  Allah(CC) Bedri Aydın`dan razı olsun.

Z.Ö.`nün, N.FiÅŸek’le yaptığı söyleÅŸide, Prof.Dr.Cevat Geray; 1963`de MuÅŸ`da (toplum kalkınması semineri)nde bulunduÄŸunu anlatıyor.. Ocak 1964'deki bu seminer, bir sıkandalın son perdesi idi.. anlatayım : Evvelce bahsettim.. Nusret FiÅŸek ; MuÅŸ`un aynı köylerinde SaÄŸlık ocağı yanında Ziraat, Veteriner tesisleri de yaptıracağını, bu toplum kalkınması projesi için gerekli 90 milyon lirayı nasıl olsa bulacağını düÅŸünerek, HİNDİSTAN`dan bu konuda mütehassıs kimseleri dâvet etmiÅŸti. Parayı bulamadı, proje yattı ise de, misâfirlere (gelmeyin !) denilemedi.. HİNDİSTAN`dan gelen yetkililerce İngilizce konuÅŸmalar yapıldı, tercüme edildi. Bu seminerin katılabildiÄŸim oturumunda not tuttum… Masraflar nasıl karşılandı, Allah bilir!..    [ Bu konuda geniÅŸ bilgi, yazının sonundaki Ek-1'dedir. ] 

MüsteÅŸarımın, (hizmete yansıyan!) hatâlarını da kaydediyorum :

Pilot bölgede verilen yan ödemeler çok iyi idi; bütün hekim, hemÅŸire, saÄŸlık memuru, ebe kadroları dolmuÅŸtu. Bazı kaymakamların (köy ebesi benden fazla alıyor!) ÅŸeklinde itirazları kulağımıza geliyordu. Fakat 1-2 yıl sonra bu sızlanmalar son buldu: maaÅŸlar yükselmiÅŸ, yan ödemeler aynı kalmıştı. Mâliyeciler müsteÅŸarımızı kandırmış, yan ödemeler maaÅŸlara indekslenmemiÅŸti.. Sonunda saÄŸlık ocakları boÅŸaldı.. 

 

Bir gün, makàmında bana karşı ÅŸöyle söze baÅŸladı: Malazgit ve Bulanık İlçelerine kış aylarında Bitlis, Van, AÄŸrı ilçelerinden geçerek gidiyorsunuz deÄŸil mi?..                 Cümlelerini soru ile bitirmediÄŸi takdirde hiç aÄŸzımı açmayacağımı biliyordu. Susmama sebep: Bana hiçbir zaman danışmadan karar aldığını ve konuÅŸmalarının karar tebliÄŸi ÅŸeklinde olduÄŸunu anlamıştım. Mantık dışı bir ÅŸey söylese bile, isyân etmemek için, içimden: Kerâmet buyurdunuz efendim, isâbet buyurdunuz efendim, diyerek acı bir tebessümle yetiniyordum.Sözlerini, sumeninin üzrindeki 2 zarfla oynayarak ÅŸöyle sürdürdü: Bu konuda mektuplar da alıyorum… Filânca arkadaşınızı, Bulanık ve Malazgirt’de size vekil olarak yetkilendirmeye karar verdim, ne diyorsunuz?.. Bu 2 zarfın sahibini biliyordum.. resmî arabayla arasıra Van`a kaçamak yaptıkları kulağımıza gelen kiÅŸilerdi.. Fakat; her fikrine, daha doÄŸrusu karârına cevâbımı tekrarladım: Takdir zâtıâlînizindir. Bakan beyden randevu almıştım, dedi ve Ord.Prof.Fahrettin Kerim Gökay`ın huzûruna çıktık. Bakan, sebeb-i ziyâretimizi biliyordu.. Hekimin soyadını iÅŸitince,endîÅŸe ile koltuÄŸunda doÄŸrularak: Sakın onlardan olmasın,dedi. Bir edebiyatçıyı kasdetmiÅŸti. Hayır efendim! cevâbımla sükûn buldu. Bir suâl daha sordu: Evvelki bakanlığımla ilgili olarak, Bulanık`dan bana defâlarca telgraf çekip keresteleri soruyorlar.. bunlar kimdir ve maksatları nedir?.. – Siyâsî muârızlarınızdır, efendim; cevâbıma karşılık, – Ben de öyle düÅŸünmüÅŸtüm, dedi. Hani bir ÅŸarkı vardır: (Her gece barda / Gönlüm hovarda / Çalsın sazlar, oynasın kızlar / Hayda hayda di hayda!.) MüsteÅŸar bey, hekimlerden uygunsuz kiÅŸiler çıkmayacağına sâfiyetle inanıyor.            Birgün, vekîlim, Bulanık`dan telefon etti ve: MuÅŸ`a geliyorum.. benzin almak üzere 20 bin lira çekeceÄŸim, dedi. SaÄŸlık grup baÅŸkanı Dr.Hasan Behcet Tokol’a, ben buna tahammül edemem, deyip Varto’ya kaçtım.. Bir iki gün sonra kokusu çıktı: Parayı alır almaz Van’a gitmiÅŸ; geçmiÅŸ gün, paranın tamâmını veya bir kısmını kumarda kaybetmiÅŸ.. Bulanık Kaymakamı bana, yakında tutuklanabileceÄŸini telefonla bildirdi. Pilot bölgenin ÅŸerefi söz konusu olduÄŸundan İl merkezinde bütün hekimler toplandı ve parayı ödeyeceÄŸimizi bildirmem huhûsunda bana yetki verdi. Bulanık Petrol Ofisi sâhibine telefon edrek: 20 bin liralık benzin faturası kesip doktor beye verin, para bende ve hemen gönderiyorum, dedim; hamamın nâmûsu böylece kurtuldu.. Bu çok hafif kalır.. (Turpun büyüÄŸü torbada!) derler ya, ÅŸimdi anlatacağım olay çok vahim: Yollar kapanacağından, müdürlük ÅŸöförüm ReÅŸat Ülgener’le, makam arabamız külüstür jeep`le Bulanık`a gittik. DönüÅŸte, yolum üzerinde ve Bulanık’a 5-10 km mesafede bir köye uÄŸradım.. Kızamık salgını var; ilgi gösteren yok!. MuÅŸ`a döner dönmez durumu telefonla anlatıp hemen köye bir ebe yerleÅŸtirmesini istedim. Zihni beyin îkàzı ile, bir de mufassal telgraf çektim. 1964 bahârında, yollar açılır açılmaz bu köyün mezarlığını ziyâretimde 15 kadar küçücük ve tâze (halk tabiriyle üzerinde henüz ot bitmemiÅŸ) mezar tesbît ettim. Bakanlıkla yazışmamız vâlî imzâsıyla olması gerekirken; MuÅŸ saÄŸlık müdürlüÄŸünden, Zâta mahsus-Çok gizli iÅŸâretli taahhütlü zafla durumu doÄŸrudan bakanlığa bildirdim ve takdîrini bakanlığa bıraktım!.. Yardımcımı, MuÅŸ’daki arkadaÅŸlarım arasından bana seçtirmesi gerekirken karakùÅŸî ve tam mânâsıyle tepeden inme emrinin sonucunu, zâtâ mahsus yazım önüne geldiÄŸinde belki anlamıstır.. sonraki görüÅŸmelerimizde bu konuyu hiç açmadı!..

Yapılması noksan kalanlara devâm edeyim :

Evvelce, Merkez hükûmet tabîbi seferberlik tecilli idi. (Yeni nizam)da saÄŸlık müdürü mü, merkez saÄŸlık ocağı 1. tabîbi mi, Merkez saÄŸlık grup baÅŸkanı mı seferberlikde tecilli sayılacaktır. Buna benzer bir durum    –saÄŸlık müdürü yardımcısı yoksa- kimin vekâlet edeceÄŸinin, o zamanlar belirsiz bırakılmasında da söz konusudur.                           

Bu mevzuda  son cümlem Prof.Dr.Zafer Öztek`e : 

Nusret FiÅŸek tarafından söylenenleri araÅŸtırmadan ve bulduklarınızı dipnotlarda belirtmeden yayımlamanız hiç de şık olmamıştır!!!…

10 Eylül 2006 Cumartesi                                       ________________________________________________________________

( 5 ) “Åžark Telgraf”isimli mahallî gazetenin 13 Eylül 1962 PerÅŸembe târihli nüshası  ön sayfasındaki, Mehmet Orhan AKSOY’un, “Örnek insanlardan biri (Dr. Cahit Öney)” baÅŸlıklı yazısı:

Feryatlara kulak tıkama ve didin..

Didin doktor ufukların nurlara açılacak..

Kurtulan her hayatta payı olup CAHİT’in

Ebediler içinde mutlak yeri olacak.

              Siirt vilayetinin (…) kazasında bir doktorun çok nahoÅŸ olan hareketlerini köylülerden iÅŸitmiÅŸtim. Bu hareketler mesela hastaya zamanında gereken bakımı yapmama, acil vakalara çabuk el koymama v.s. Hatta biri bana (Bizim doktor ilaçlardan  ala para alıyor) diye dert yandı. Tabi bunun ne derecede doÄŸru olduÄŸunu bilmiyorum. Kırk günlük bir tekamül kursuna giiden bu doktor zavallı kasabayı üç ay kadar doktorsuz bıraktı. Tifolulardan geçilmiyordu. Hastalık gittiçe bulaÅŸtı, çoÄŸaldı, velhasıl halk memnun deÄŸil bu zattan.

         Bu bir nümune. Bir de bunun zıd nümunesi var ya ondan misal verelim. Birkaç günden beri vazifeli olarak MuÅŸ vilayetinde bulunuyorum. Tabii bu ilk geliÅŸimde bazı kimselerle görüÅŸtüm. Bir ara hükümet binasında ilerlerken SaÄŸlık müdürlüÄŸü dairesini hatırladım. Sordum öÄŸrendim ve müdürün dairesine gittim, içeri girdim. Tanıştık, yer gösterdi oturdum. Her gün gibi bugün de bir hayli iÅŸi vardı. Yine de benimle sohbet etmeyi sormayı ve sorularıma cevap vermeyi ihmal etmiyordu. Gelen gidenin hattı hesabı yoktu. Her içeri gireni tatlı konuÅŸmasiyle  merhamet ve vazife severlik duyguları geliÅŸmiÅŸ vicdan azabından korkan bir insanın tarziyle memnun edip uÄŸurluyordu. Muayene bile ediyor hastaları…

Bir ara sordum    – İşleriniz sizi yoruyor mu?  Ellerini evvela oÄŸuÅŸturdu sonra masaya dayayıp konuÅŸtu.     – Yorulmaz olurmuyum hiç. Ama yine memnunum.     Hem ondan fazla mesuliyetli iÅŸleri üzerine alan bir kimse yorulmaz olur mu?

       Kendi kendime “Elbet yorulursunuz” dedim. Bir insan kendisine  -varol, Allah seni başımızdan eksik etmesin- dedirtti mi yorulmak hem vazifesi hem hakkıdır.

       Åžansı var MuÅŸluların. Sizin de ÅŸansınız var Sayın Doktor Cahit Öney. Yarası bütün milletin kalbinde derin izler bırakan bir topluluk içinde vazife yapmakla ÅŸanslısınız. Öpülmeye deÄŸer mukaddes ellerin var. Çünkü o eller milletimin gözyaÅŸlarını dindirmeye uÄŸraşıp halkımızın yarasına tesiri mutlak ilaçlar sürüyor. Vatanına sadık insan, sana bütün bir Türkiye sesleniyor. 

        – Ellerin dert görmesin..Varlığın yok olmasın..

 

    NOTUM: Siirt’in bir İlçesinin tek doktorunu 40 gün süreli bir kursa çağırıyorlar.. Tifo salgını çıkıyor.. halk çâresiz.. İşte o devirlerin SaÄŸlık bakanlığının büyük hatâları: Kursa neden çağırıyor? Kendisini iÅŸ yaptı diye göstermek için!. O ilçenin tek hekimini kursa çağırmanın halk saÄŸlığına verdiÄŸi zararları idrakten âciz toplum saÄŸlıkçıları??!!. Beni de  Adaptasyon kursuna (sözüm ona adaptasyon?) zamansız çağırdıkları gibi.. kurs ve kursiyer sayısını 1 adet arttırdılar ya.. onlar bunu baÅŸarı hânelerine kaydetmiÅŸlerdir. Sosyalizasyonu kabul etmeyenler ayrılmışlar;saÄŸlık müdürü olarak adlî otopsiye gittiÄŸimden haberleri var mı?  (SaÄŸlık Yönetimi) hocalarımıza bir örnek, kötü örnek veriyorum: MuÅŸ’da, 1.AÄŸustos 1963 günü SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi pilot bölge çalışmaları baÅŸlayacak.. SaÄŸlık ocakları ve Köy saÄŸlık evleri inÅŸaatı bitmiÅŸ, hepsi bomboÅŸ, mefrûÅŸat, demirbaÅŸ ve sarf malzemeleri SaÄŸlık müdürlüÄŸünce taşınıp yerleÅŸtiriliyor.. SosyalleÅŸtirmeyi kabul etmeyen hekim ve yardımcı saÄŸlık personeli İl ve İlçe merkezleri Varto, Bulanık, Malazgrt’i 1963 baharından itibâren birer ikiÅŸer terk ediyorlar. 12 bin nüfuslu İl merkezinde poliklinik yapan 2 hekime, az da olsa, makamında saÄŸlık müdürü de katılıyor.. 3 İlçede ise hiç hekim kalmamış(9).. Bunu (gören) müsteÅŸar bey ve sosyalleÅŸtirme özel daire baÅŸkanı, bu il ve ilçelerine 3 aylık geçici görevle, 31 Temmuz 1963’de son bulacak hizmeti saÄŸlamadıkları gibi, ben saÄŸlık müdürünü de Ankara’da 18.6.1963 – 20.7.1963 tarihleri arasında sözüm onlara Adaptasyon kursuyla pasifize ediyorlar. Zavallı aÄŸzı var, dili yok MuÅŸ halkı.. hiç sesleri çıkmıyor!.. Bu bir sabotaj mı?. Tabîîdir ki deÄŸil !. Nedir ya ?..  Cehl-i mürekkeb !..      Böyle bir rezâlet batı ÅŸehirlerimizden birinde yaÅŸansaydı; müÅŸteÅŸarı, bakanı.. istifâ etmek zorunda kalırlardı.. SaÄŸlık müdürü Dr.Cahit Öney, Naci Özkan, Zihni Bozkurt, Mithat Kotan, Abdülbâri Korkmaz, Necati Kalsın, ReÅŸat Ülgener 40 parça olurcasına çalıştılar da sayın müsteÅŸar:  Açılış güzel oldu!  buyurabildi. [ Mayıs 1964'de personel durumu, yazı sonundaki Ek-2'dedir. ]   Sayın müsteÅŸar, İl merkezinde deÄŸil de Bulanık ilçesinde görevli hekimi saÄŸlık müdürüne yardımcı tayin ediyor.. Hiç izin kullanmadım: Bana vekâlet etmek için İl merkezine gelmeye kalkışır diye.. 1963 müsteÅŸarına göre  SaÄŸlık Yönetimi İl saÄŸlık müdürlüÄŸünde baÅŸlar, saÄŸlık ocağında biter! VerdiÄŸim misâller göstermektedir ki, SaÄŸlık Yönetiminin baÅŸlangıç noktası müsteÅŸar ve onun bakanlıkdaki istiÅŸâre elemanlarıdır(danışmanlarıdır)!.   Åžubat 1962 – AÄŸustos 1963 tarihleri arasında çekdiklerim yazmakla bitmez..   Kesif saÄŸlık çalışmaları yanında, dersler boÅŸ geçmesin diye ve Vâlî bey’in ısrarları sonucu, 1962-63 öÄŸretim yılında MuÅŸ Lisesi son sınıf edebiyat ÅŸûbesinde fizik öÄŸretmenliÄŸi ve Köy Ebe Okulumuzda türkçe öÄŸretmenliÄŸi yaptım..[ Yazı sonundaki Ek-3'e bakınız. ]KabataÅŸ Erkek Lisesi fen ÅŸûbesinden Pek iyi derece ile mezundum ve bildiklerimi unutmamıştım.

MuÅŸ hâtıralarıma ÅŸu cümlelerle son veriyorum : SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi mevzûâtına büyük katkılarım olacaktı.. Kayıp, milletimindir.. Fakat; İstanbul`da milletime hizmete devâm ettim: Türkoloji kongrelerinde 5 ve İ.T.Ü. Türk  Musikisi Devlet Konsevatuarı sempozyumunda 1 tebliÄŸ; İstanbul Aydınlar Ocağı’nda 1 konferans, Selçuk(Konya) Üniversitesi Türk musikisi konservatuarında 1 konferans verdim. 8 çalışmam; Musiki mecmuası ve İslâmî Edebiyat dergisinde yayımlanmıştır. (Musiki hakkındaki ilmî araÅŸtırmalarının   TAMÂMINI neÅŸredebilen tek kiÅŸi olmakla övünürüm. )

 

Prof.Dr.Zafer Öztek ve arkadaÅŸlarının, MuÅŸ pilot bölge çalışmaları tarihçesini  objektif bir ÅŸekilde inceleyeceklerini umarım!..

________________________________________________________________

 

(5) “KitaplaÅŸmamış yazılar III’’ den:

         Z.Ö. Bu terimin sosyalleÅŸtirmenin baÅŸarısında önemi var diyorlar.

         N.F. Var tabii. Onun için vurguladım baÅŸta. Bunun sosyalizmle alakası yok. Türkiye’de pek çok insan komünizmi de sosyalizmi de bilmez ama, karşıdır. Ben her ikisini de bilirim, ama taraftar deÄŸilim. Türkiye’ye uyacağı fikrinde deÄŸilim. Onu da söyleyeyim. Niçin uymaz Türkiye’ye? Sosyalizmin baÅŸarılı olabilmesi için yüksek derecede disipline ihtiyaç vardır. Türk kültüründe bulunmayan ÅŸey de disiplindir. Sosyalist diye geçinenlere çok söylemiÅŸimdir. “Birgün iktidara gelseniz Marks’ın Lenin’in kemikleri sızlar’’ demiÅŸimdir. Bu lafı söyledim diye beni çok protesto ediyorlar.

Prof.Dr.Mümtaz EKER’in   “Nusret FiÅŸek Hocamız ve EÄŸitilmiÅŸ Akıl“ baÅŸlıklı yazısından:   

BildiÄŸiniz gibi Dr.FiÅŸek Hocamız bürokrasiden ayrılarak akademik yaÅŸama geçti. SaÄŸlık politikası konusundaki fikirlerini sizlerle paylaÅŸtı. Nüfus ve sosyal bilim konusundaki fikirlerini bizlerle tartıştı. Bunların uçmaması için onları yazılı metinler haline getirdi. Hepimizin aydınlanmasında, ufkumuzun geliÅŸmesinde bu metinlerin ne derecede önemli olduÄŸunu vurgulamama gerek yok sanırım. Ancak 12 Eylül döneminde bu metinlerden seçilen parçalar yine “Sözde Atatürkçü“ler tarafından bu kez “komünizm propagandası“ yapmakla suçlandı. Sıkıyönetim komutanlığının yazılı emri ile soruÅŸturma geçirdi.

           Prof.Dr.Gazanfer AKSAKOÄžLU’nun “Çok Yönlü Önder: Nusret FiÅŸek“ baÅŸlıklı yazısından:

Bu eÅŸsiz insana çaÄŸdaÅŸ olmaya layık olamayanlar, toplumumuza saÄŸlığı, barış ve rafahı çok görenler, onu sırasıyla Bakanlık, Üniversite ve Tabipler BirliÄŸi’nden uzaklaÅŸtırmaya kıyabilmiÅŸler, bunu becerebilmiÅŸlerdir. KurduÄŸu Hıfzıssıhha Okulu, Toplum HekimliÄŸi Enstitüsü’ne baÄŸlı Etimesgut ve Çubuk SaÄŸlık EÄŸitim ve AraÅŸtırma Bölgeleri birbiri ardınca kapatılmış, yetiÅŸtirdiÄŸi halksaÄŸlığı uzmanları insangücü kıyımına uÄŸramışlardır.       

(6) Muhterem Sait Mutlu’nun bir mektubu aÅŸağıdadır :

Sayın Müdürüm,

       1962 yılında MuÅŸ ve mülhakatında yapılması kararlaÅŸtırılan inÅŸaat ve tesisler hakkında biraz olsun ÅŸimdiden bilgi vermeyi faydalı buldum.

       Ziraî istihsal miktarını artırmak ve iasihsal unsurlarından olan iÅŸ gücünün vasıflarını yükseltmek yollarını araÅŸtırırken tabiatıyle ziraat eÄŸitimi yapmak, Milli EÄŸitim seviyesini yükseltmek ve saÄŸlık hizmetleri üzerinde durmak gayesiyle MuÅŸ’umuz pilot bölge olarak kabul edilmiÅŸtir.

       Mevzuubahis üç hizmetin MuÅŸ’ta birleÅŸtirilmesi bir Kültür Merkezinin teessüsü ve  (Community developpment) in nüvesi olmak vasfından baÅŸka sayısız faydalar saÄŸlayacağı muhakkaktır.

       Yekûnu ( 21.762.000 ) liraya baliÄŸ olan bu tesis ve inÅŸaatta malî imkânsızlıklar yüzünden 1962 yılında belki (14) Milyon liralık kısmı yapılabilecektir.

       Gerek Planlama dairesinde, gerekse alakalı Bakanlıklar nezdinde bu konu üzerinde her üçümüz hassasiyetle durmakta, durumu adım adım takip etmekteyiz.

       Bu konuları mahallinde tekrar bir tetkike tabi tutmak üzere Planlama dairesi sayın MüsteÅŸarının yakında MuÅŸ ve mülhakatına gelmesi ihtimali vardır. Sayın MüsteÅŸarın teÅŸrifleri yalnız muhiti görmek, mütasavver inÅŸaat ve tesislerin yerini görerek bilgisini takviye etmekten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

Etnoğrafya Müzesinden Anıtkabir`e

       Yapılacak iÅŸleri maliyet bedelleri de gösterilmek üzere aÅŸağıya alonmıştır.                                                                                                                 

2-                 Üç Merkezde Bölge Okulu (Tarım, SaÄŸlık, Veteriner) İnÅŸaat maliyeti 9.300.000 lira.

3-                 Dokuz yerinde SaÄŸlık, Tarım ve Veteriner tesisleri. İnÅŸaat maliyeti     2.280.000 lira.

4-                 İstimlak bedeli (Tahmini)                                                                              820.000 lira

5-                 İlk Tesis Masrafları                                                                                     3.162.000 lira.

6-                 Merkezin ana yollara baÄŸlanması                                                              5.600.000 lira.

       Yapılacak bu tesis ve masrafların Bakanlıklar itibariyle sarf edilecek miktarın blançosu :

A) Tarım Bakanlığı :                          İnÅŸaat için :       2.280.000

                                                              İlk tesis ms.:      2.832.000

                                                                                          5.112.000 lira

B) Milli EÄŸitim Ba.  :                           İnÅŸaat                 8.340.000

                                                               Ä°nÅŸaat tesis ms.     330.000

                                                                                           8.670.000 lira

C) SaÄŸlık Bakanlığı :                            İnÅŸaat için          1.200.000 lira

D) Bayındırlık Bk.   :                            Yol                      5.600.000 lira

       Ayrıca, Tarım Bakanlığına baÄŸlı Toprak Su Umum Md. ce sulama temini ve kanal ıslahı için de,

MuÅŸ’un Alizurum, I nci Åžimlak, Bulanığın Pulur –Mirbar- Åžeyhyakup, Vartonun Karaköy köylerinde

Başlanacaktır.

       Keyfiyeti malumaten arzeder, saygılarımı sunarım.

                        29.12.1961

                                                                                                                Sait Mutlu

                                                                                                           MuÅŸ Milletvekili     

                                                                                                                  (İmzası)

       Yukarıda sayılan ve üç Bakanlık tarafından müÅŸtereken yapılacak tesislerin ve inÅŸaatların yerleri

Sunlardır :

1-      KızılaÄŸaç nahiyesi,

2-      Til nahiyesi veya civarı,

3-      Ebulbahar köyü

4-      Kaagıl veya civarı

5-      Nurettin civarı

6-      Yaramış köyü civarı

7-      Üstükran nahiyesi

8-      Tepeköy veya Çarbuhur

      Bu mahaller kesin olmayıp su, yol ve ziraat demonstrasyonun müsait arazi bakımından yerinde yapılması gereken nihai tetkiklerde kolaylık saÄŸlaması maksadıyle tesbit edilmiÅŸtir.

       Ayrıca dört mahalde tarım ve saÄŸlık hizmetleri birleÅŸtirilecektir ki bu noktalar Liz nahiyesi, Åžeyhyakup, merkezde evra  Ziyaret veya miÄŸididir.

 

(7) AÄŸrı’da 2 gazete vardı. SaÄŸcıların MESULİTET’i, Solcuların HAKİMİYET’i…

Mesuliyet’in BaÅŸyazarı: Celal BaÅŸer.. Bu gazetede benim ÅŸiirlerim  ve Müdüriyet saÄŸlık memurlarından İsmet Erdem’in yazı ve ÅŸiirleri çıkıyor..Hakimiyet’in BaÅŸyazarı Süreyya Önay.. AÄŸrı’ya, tayinimle birlikte dosyam(?) gelince Senatör Salih bey’in evinde yapılan toplantılarda, yıpratma kampanyası baÅŸlatma kararı alınıyor ve bu gazetede aleyhimde yazılar çıkıyor; fakat zamanla müsbet çalışmalarımın semeresini verdiklerini görünce beni takdire baÅŸladılar. Süreyya Önay’ın 6 Temmuz 1966 ÇarÅŸamba günlü nüshasında çıkan “SaÄŸlık Müdürümüz” baÅŸlıklı uzun baÅŸyazısından cümleler aktarıyorum:

[ Mütehassıs hekimlerimizden sonra SaÄŸlık Müdürümüz Cahit Öney de ihtisas yapmak üzere AÄŸrı’dan ayrılmak üzeredir. (…) Kabul etmek lâzımdır ki bir teÅŸkilâtı kurup geliÅŸtirmek ve ona çekidüzen vermek güçtür. Eski hükümet tabipliÄŸinin yerine bugünkü saÄŸlık teÅŸkilatının kurulması Cahit Öney’in eseri olmuÅŸtur. Her bir personeli baÅŸka yerden gelmiÅŸ, ayrı tip ve ayrı karakterli olan kiÅŸiler arasında güzel bir ahengin kurulması ve tesanüdün geliÅŸtirilmesi bu zatın emeklerinin karşılığı bulunmaktadır. (…) Öney ile mesai arkadaÅŸlarının ahenkli çalışması zan ederiz ki Sosyalizasyon tatbikatının yapıldığı bütün illere taÅŸ çıkaracak ÅŸekilde geliÅŸmiÅŸ bulunmaktadır. (…)  … ÅŸimdi de saÄŸlık müdürünün ayrılması gibi bir neticenin eklenmesi saÄŸlık teÅŸkilatının belini kıracak ve idari randımanı tamaman düÅŸürecektir. (…) … münferit hadiseleri alarak kendisini en acı surette tenkit ettik; fakat bu vazifeli insan hiç bir zaman bu acı tenkitlerimizden dolayı yılmadı ve nezaketini bozmadı. (…) Gitmek üzere olduÄŸu bir zamanda  kendisini taktir etmemiz ve bunu naçiz sütünlarımızda açıkça beyan etmemiz bir vicdan borcudur. (…) AÄŸrı için çalışan ve ÅŸeref, haysiyet sınırları içinde vazife gören insanlara ne mutlu. ]

Hakimiyet’in 26 Ocak 1966 ÇarÅŸamba günkü haberi: [ SaÄŸlık Müdürü ihtisasa mı gidiyor. (…) Bilhassa doÄŸu illerindeki çocuklarımızın kader hastalığı olan kızamık ve boÄŸmacanın tahribatının önüne geçilmesi için bizzat Müdürlük olarak almış olduÄŸu çok yerinde tedbirler çok nâmüsait hava ÅŸartlarında dahi hastalık çıkan köyleri ve mahalleri bizzat takipte, gerekli tedbirleri yerinde almada gösterdiÄŸi titizlik sayesindedir ki bulaşıcı hastalıklardan ölümler geniÅŸ çapta önlenmiÅŸtir.  ( …… ) ]

11 Ocak 1966 Salı günkü Hakimiyetin manÅŸeti [ Kolera hastalığının Türkiye’ye geçmesi önlendi.

[ (…) Tedbirlerin alınışında bizzat baÅŸ…

  

AÄŸrı’da, Milletvekili Nevzat Güngör’den destek görmüÅŸtüm; kendisini hürmrtle anarım.

    

(8) SaÄŸlık Bülteni ile, 1 AÄŸustos 1963 tarihinden itibaren SaÄŸlık ocakları ve Köy saÄŸlık evleri personelini bilgilendirirken; SaÄŸlık Bakanlığı’na da, Vali imzasıyla raporlar sunuyordum. İşte bunlardan biri :

 

MUÅž KLAVUZ BÖLGE ÇALIÅžMALARI HAKKINDA  RAPOR      MuÅŸ : 19.10.1962

       I- GİRİŞ:

            5/4/962 tarih,6/352 sayılı olup 19/7/962 tarihinde Resmi Gazete ile yayınlanan Kararname ile MuÅŸ İli, saÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi konusundaki plânın tatbikatına rehber olmak üzere klavuz bölge addedilmiÅŸ; tatbikata MuÅŸ’da 1/3/962 tarihinden itibaren baÅŸlaması kabul edilmiÅŸ  ve mukavele ile

istihdam edilecek personele verilecek ödenekler yayınlanmıştır. (Hukukî durum baÅŸlıklı son bölümde izahat verilmiÅŸtir.)

            BaÅŸbakanlık Devlet Plânlama TeÅŸkilâtı MüsteÅŸarlığı ise MuÅŸ Klavuz Bölge çalışmalarına (MuÅŸ, Klavuz Bölge olarak tesbit ve ilân edilmediÄŸi tarihlerde) iki yıldanberi hususî bir ilgi göstermiÅŸtir:

            222 sayılı İlköÄŸretim ve EÄŸitimi Kanununun 9.ncu maddesinde kayıtlı (henz bir ilkokul açılmamış olan, biribirine yakın birkaç köyün bulunduÄŸu yerlerde veya evleri ve ev grupları dağınık olan köylerde gündüzlü,yatılı,pansiyonlu bölge okulları ve gezici okullar açılabilir)  224 sayılı SaÄŸlık Hizmetlerinin SosyalleÅŸtirilmesi Hakkındaki Kanunda kayıtlı (SaÄŸlık Ocağı beÅŸ ilâ onbin kiÅŸinin ihtiyacını karşılayacaktır)  4481 sayılı Kanunda Ziraat öÄŸretiminden vatandaÅŸların istifadeleri hususunda buna muvazi katıtları ihtiva etmesi üzerine adı geçen teÅŸkilât Koordinatör sıfatıyle EÄŸitim,SaÄŸlık,Ziraatten ibaret üç çeÅŸit hizmetin bir elden ve biribirlerini destekler tarzda idaresini öne sürmüÅŸtür. Bu üç çeÅŸit hizmetin bir arada yürüyeceÄŸi mahallere (Kültür Merkezi) adı verilmiÅŸtir. Bu tatbikattan elde edilecek faydalar ÅŸu ÅŸekilde özetlenmiÅŸtir:

1-                 Yatırmdan tasarruf, istimlâk hususunda para ve zamandan tasarruf,

2-      Hizmetler arasında koordinasyon saÄŸlanması,

3-     Muhit üzerine etkileme gcünün artması,

4-     Her üç tesisde ayrı ayrı kütphaneler, toplantı salonları.. yerine birer adedi ile iktifa,

5-     Memurlar bir arada topluca yaÅŸayacakları cihetle mahrumiyet faktöelerinin azalması,

6-     Memur lojmanlarından tasarruf,

7-     Nakil vasıtalarından ortaklaÅŸa istifade imkânı,

8-     Biribirlerinin görevine vekâlet etme imkânı.

MuÅŸ Vilâyetinin nüfusu ve bir ocağın beÅŸ ilâ onbin vatandaşın ihtiyacını karşılayacağı dikkate alınarak MuÅŸ Vilâyetinde 20 SaÄŸlık Ocağı açılması  ve 8 mahalde Milli EÄŸitim, SaÄŸlık, Ziraat hizmetlerinin bir arada; 4 mahalde SaÄŸlık ve Ziraat hizmetlerinin bir arada ve mütebaki 8 mahalde de SaÄŸlık hizmetlerinin tek başına yürütülmesi kararlaÅŸtırılmıştır. Buna göre MuÅŸ Vilâyetinin 8 yerinde üçlü tesis, 4 yerinde ikili tesis, 8 yerinde de yalnız SaÄŸlık tesisi (SaÄŸlık Ocağı) yapılacaktır. Sözü geçen 20 mahallin tedkik ve tesbiti için Devlet Plânlama TeÅŸkilâtı MüsteÅŸarlığı mümessilleri, ilgili Bakanlık yetkilileri MuÅŸ Valisi Ahmet GümüÅŸlü baÅŸkanlığında Vilâyetin bütün Kaza ve Nahiyelerini ve köylerinden bir kısmını 23 – 28 Mayıs 1962 tarihleri arasında gezmiÅŸler; 29.5.1962 günü son toplantıda gerekli müÅŸterek raporu tanzim etmiÅŸlerdir. Aynı heyet, 47 adet Köy SaÄŸlık Evinin mahallerini tesbit görev ve yetkisini MuÅŸ SaÄŸlık, Milli EÄŸitim, Veteriner ve Ziraat Müdürlerinden kurulacak bir heyete bırakmıştır. Ve 47 mahallin seçimi de bu heyet tarafından yapılmıştır

II- YAPILACAK İNŞAAT VE İHALE İŞLEMLERİ :

      İhaleye çıkarılan inÅŸaat; 20 SaÄŸlık Ocağı, 47 SaÄŸlık Evi, 24 Tabib lojmanı ve 102 personel lojmanından ibarettir. (102 personel lojmanı dışında, 47 SaÄŸlık evi ile aynı çatı altında 47 personel lojmanı daha yapılmaktadır.)

67 yerdeki bu inÅŸaat, 14 bölgeye ayrılarak, 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde 23.24.25/8/1962 tarihlerinde kapalı zarf usulü ile eksiltmeye çıkarılmış ve 10 bölgenin ihalesi yapılmıştır. Bu tarihlerde satışı mümkün olmayan tesisler, 2490 sayılı Kanunun 40.cı maddesi gereÄŸince 2.9.1962 günü ikinci defa kapalı zarf usulü ile eksiltmeye çıkarılmış; bu tarihtr de 4 Bölgeden 2’sinin satışları mümkün olmuÅŸtur. 2 eksiltmede ihaleleri mümkün olmayan 2 İnÅŸaat Bölgesi 2490 sayılı Kanunun 46.cı maddesi R fıkrası gereÄŸince 1/10/1962 tarihinde pazarlığa vazedilerek bunlardan birisi satılmış, diÄŸeri için emaneten inÅŸa kararı istihsal olunmuÅŸtur. Emaneten inÅŸa edilecek bu bölge esasen 2 saÄŸlık evinden ibarettir ve daÄŸlık bir bölgede bulunduÄŸu, bu sebeple satılamayacağı düÅŸüncesiyle küçük tutulmoÅŸtur. (İnÅŸaat bölge numaralarını, bölgeye dahil mahallerin adlarını, mukavele tanzim tarihlerini gösterir çizelge Rapor sonuna eklenmiÅŸtir.)

III- İNŞAAT KONTROL TEŞKİLATI :

       SaÄŸlık ve Sosyal Yardım ve Bayındırlık Bakanlıkları arasında varılan anlaÅŸma icabı, SaÄŸlık tesisleri inÅŸaatını kontrolla görevli teknik personelin temin ve tayini Bayındırlık Bakanlığınca yapılmakta ve ücretleri SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca ödenmektedir. Teknik personelin Bayındırlık Bakanlığından gelen tayin emirleri incelendikte Vilayetimizde bir Yüksek inÅŸaat mühendisi tarafından temsil edilecek  „“MuÅŸ SaÄŸlık Tesisleri İnÅŸaatı Kontrol Fen Heyeti MüdürlüÄŸü“ kurulduÄŸu; 1 Yüksek Mimarın Kontrol AmirliÄŸi görevinde bulunacağı, ayrıca 7 adet Mühendis veya tecrubeli Fen Memurunun Kontrol MühendisliÄŸi yapacağı; teÅŸkilatta 20 adet de sürveyan bulunacağı anlaşılmıştı. Buna raÄŸmen Yüksek mühendis ve mimar tayin edilememiÅŸ ve 7 mühendis veya tecrubeli Fen memuru yerine de 1 Mühendis ve 6 tecrubesiz, mektepten yeni mezun Tekniker gönderilmiÅŸtir.

IV- KONTROL TEÅžKİLATININ KARÅžILAÅžTIÄžI GÜÇLÜKLER :

1.      İŞİN FAZLALIÄžI :

Sözü geçen mahallî heyet, sadece 47 köyün ismini tesbit ettiÄŸinden bu 47 köydeki inÅŸaat yapılmaya müsait  arazinin seçimi; vaziyet planı tanzimine,yer teslimine,arsanın tapuya tesciline esas olacak krokinin tanzimi kontrol teÅŸkilatına verilmiÅŸtir. Bu teÅŸkilat ise, uzun zaman Müh.Bekir Berker’  den ibaret kalmıştır. DiÄŸer 6 tekniker ise daha sonraları iltihak etmiÅŸlerdir.

İhaleleri müteakip, Vilayetin her tarafına serpili 60’ı mütecaviz inÅŸaat mahallini; Kazalar, nahiyeler ve köyleri; yer teslimi, röper verilmesi, temellerin görülmesi gibi mücbir sebepler dolayısı ile tek teknik personel Müh.Bekir Berker tarafından tekrar tekrar gezilmiÅŸtir. Aynı zat; vazifeye baÅŸladığı andan itibaren Fen Heyeti MüdürlüÄŸü,Kontrol amirliÄŸi ve kontrol mühendisliÄŸi

Görevlerini tek başına yapmak zorunda kalmıştır. (Sürveyanlar hariç, teknik personelin vazifeye baÅŸlayış tarihlerini gösterir çizelge iliÅŸiktir.  Ek-)

2.      PROJELERDEKİ NOKSANLIKLAR :

25/8/1962 tarihindeki ilk ihaleleri müteakip projelerin bedelsiz olarak Bayındırlık Bakanlığınca verileceÄŸi öÄŸrenilmiÅŸ ve bu projeler 10/9/1962 tarihinde vürud etmiÅŸtir.

Projeler Bayındırlık Bakanlığınca tanzim edilirken MuÅŸ’un iklim ÅŸartları, birinci derecede zelzele bölgesi oluÅŸu gerektiÄŸi kadar dikkate alınmamış; binnetice, inÅŸaatı tuÄŸladan brikete çevirme, tavan tabliyelerini 16 santimetre kalınlıktan 10 santimetreye indirme, personel lojmanlarının ikiÅŸer ikiÅŸer birleÅŸtirilmesi, çatı meylinin %30’dan %40’a çıkarılması gibi konularda müracaat ve teebbüsat bazı günler inÅŸaatı yavaÅŸlatmıştır.

3.      KONTROLDA AÅžIRI TİTİZLİK :

Vazifeye baÅŸladığındanberi ve halen Fen Heyeti MüdürlüÄŸünü de tedvir eden Müh.Bekir Berker, peyder pey teknikerlerin tayin edilmelerine raÄŸmen, tecrubesizlik ve liyakatsizliklerinden bahisle Fen Heyeti MüdürlüÄŸünden Sürveyanlığa kadar bütün hizmetleri tekbaşına görmeÄŸe devam etmiÅŸtir. Resmi tatil günü, gece-gündüz demeden çalışmasına raÄŸmen iÅŸler yavaÅŸlamıştır; çünkü bir tarafta yer teslimine giderken diÄŸer bir iÅŸ yeri röper için, bir baÅŸkası briket muayenesi için.. sıraya girmiÅŸlerdir. Bazan da müteahhitlerle briketlerin granülometri, briketin dozajı, betonun dozajı gibi konularda, Bayındırlık MüdürlüÄŸünün hakemliÄŸine müracaata kadar giden anlaÅŸmazlıklar çıkmış ve anlaÅŸmazlık halledilene kadar 60’ı mütecaviz inÅŸaat mahallinin kontrolü durmuÅŸ, faaliyeti yavaÅŸlamıştır.

4.      MÜTEAHHİTLERİN İŞİ GECİKTİRME NİYETLERİ :

İnÅŸaat hitam tarihi 20/2/1963 olmasına raÄŸmen bazı müteahhitlerin kısa bir çalışmadan sonra faaliyetlerini tatil ve gelecek yıla talik etmek istedikleri sezilmektedir. Bunun için bir kısmı, muvakkat teminatını kat’îye çevirmek için azamî müddet olan 15.ci günü beklemiÅŸlerdir. Bir kısmı ise iÅŸ programı tanzim ederken beton dökme iÅŸlemini kasden don mevsimine, yılbaşına tesadüf  ettirmiÅŸlerdir.(Bu gibi iÅŸ programları müteahhitlerine tashih ettirilmiÅŸtir.) Bazıları da, mukavele tanzimini müteakip yer teslimi iÅŸlemini geciktirmektedir.

5.İNŞAATIN DURUMU :

           Fen Heyeti MüdürlüÄŸünden, her ayın 1. ve 15.ci günleri , „“İnÅŸaat mahalli“  „“İş plânına göre             

   InÅŸaatın hangi safhada olması gerektiÄŸi“   „“İnÅŸaatın hangi safhada olduÄŸu“  „“Gecikme varsa                                    sebepleri“  sütunlarını havî çizelge tanzim edilip gönderilmesi talep edilmiÅŸ; fakat tekitlere raÄŸmen bu çizelge alınamamıştır. Bu sebeple bu Rapor’da, saÄŸlık tesisleri inÅŸaatının hangi safhada bulundukları hakkında ayrı ayrı bilgiler verilememiÅŸtir. Ancak, Valilikçe yapılan gezilerde,inÅŸaatın yer tesliminden tavan tabliyesine kadar çeÅŸitli safhalarda bulunduÄŸu; vasatî olarak pencere alt seviyesinde olduÄŸu neticesine varılmıştır.

    Yalnızca 4 bölgede 1.ci istihkakları yarınki 20/10/1962 tarihinde ödenecektir.

  6.İNÅžAATI SÜRATLENDİRMEK İÇİN ALINAN TEDBİRLER :

1) 9/10/1962 günü Vali Ahmet GümüÅŸlü baÅŸkanlığında, SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı SosyalleÅŸtirme Dairesi BaÅŸkanı Dr.Abdurrahman Soyarslan, SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Müdürü, Bayındırlık Müdürü, MuÅŸ SaÄŸlık Tesisleri İnÅŸaatı Kontrolu Fen Heyeti MüdürlüÄŸünü tedvir eden Müh.Bekir Berker, Müteahhitler ve mühendislerinin iÅŸtirakleriyle yapılan toplantıda; Fen Heyeti MüdürlüÄŸü ile bütün müteahhitler arasında zuhur eden  ve iÅŸleri paydos etme derecesine varan (briket,çimento ve inÅŸaat demiri temini) konularındaki anlaÅŸmazlıklar halledilmiÅŸ; keyfiyet bir protokolla da tesbit ve teyid olunmuÅŸtur.

2) Fen Heyeti MüdürlüÄŸünce, kontrol mühendisi pozisyonundaki teknikerlere, Bayındırlık Bakanlığı kontrol teknik personel talimatnamesinde kayıtlı yetki ve sorumlulukların kabulü; Müh.Bekir Berker’in yalnızca Fen Heyeti MüdürlüÄŸü ve Kontrol AmirliÄŸi görevlerini yapmakla iktifa etmesi talep ve temin olunmuÅŸtur.

3) İş programları, işleri tacil maksadıyla tadilen tasdik edilmiştir.

4) Görülen hataların, inÅŸaatı durdurmadan izalesi cihetine gidilmesi Fen Heyeti MüdürlüÄŸünden talep olunuÅŸtur.

5) Çalışmada kolaylığı temin için 3 odalı bir daire, kâtip ve büro levazımı ile Fen Heyeti MüdürlüÄŸü emrine tahsis edilmiÅŸtir.

6) Mesai verimini artırmak maksadıyla, teknik personelin maruz kaldıkları mahrumiyet faktörlerini azaltıcı tedbirler alınmıştır.

7) İnÅŸaatın sür’atle yürümediÄŸi görülerek çalışmaların bir yüksek mühendis tarafından teftiÅŸ ettirilmesi, 17/10/1962 tarih, SaÄŸlık 2275 sayılı Tel. Yazı ile Bayındırlık Bakanlığına arzedilmiÅŸtir. 

İlgiliMakaleler:

Kategori: MUÅž`da SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirilmesi (1961-64)  | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,  | Comments off