Ä°STANBULLU ÇOCUKLARIN 1931’DE MÃœZÄ°KLÄ° OYUNLARI

Son Güncelleme: Cuma, Temmuz 21st, 2017 | Kategori: TÜRK MUSIKÎSİ| Etiketler:

Ä°STANBULLU ÇOCUKLARIN 1931’DE MÃœZÄ°KLÄ° OYUNLARI

 

               Notalarıyla vermeye çalışacağım bu müzikli oyunlar konusuna girmeden önce, aşağıdaki bilgilerle vaktinizi alacağım:             

   A) BildireceÄŸim müzikli oyunlar, 1931 Ä°stanbulunda kırsal bölge sayılabilecek Küplüce mahallesinde oynanmıştır. Ãœsküdar ilçesi Beylerbeyi nâhiyesinin(bucağının) bu mahallesi Mektep sokağı 8 numaralı evimizde otururken, 1931’de, 3 sınıflı 48inci ilkokuluna baÅŸlamıştım. Evlerimiz, yaklaşık olarak aralarında 50 – 70 metre boÅŸ arâzî kalmak üzere, 200 – 500 metre çapında bir çenberin üzerinde sıralanmışlardı ve dâire alanı ise gene boÅŸ arâzî idi. Bu evlerden her birinin, yarım dönüme yakın bahçesi vardı. Hiç biri kirâcı deÄŸildi; evsâhibi idi. Aile reisleri mâliyede veya belediyede memur idiler. Kadınlar arasında çalışan, yalnızca, ilkokul öğretmeni annem idi. Yaz tatillerinde, kız ve erkek çocukları, ayrı ayrı gruplar hâlinde müzikli oyunlarla zevkli saatler yaÅŸarlardı. Çocukların yaÅŸları 6 – 12 arasında idi. Kızlar; yeterli sayıya ulaÅŸamamış-  larsa veya anneleri;     “-küçük kardeÅŸine de bakacaksın!” demiÅŸse, 4 – 5 yaşındaki kızlar ve 4 – 6 yaşındaki erkekler, ablalarına katılırlardı.

Ä°stanbul’un diÄŸer kırsal mahallelerinde, erkek çocukları, aynı müzikli oyunları oynamışlardır; kız çocukları konusunda ise  bilgim yoktur. (1931-1936 yıllarında, Feriköy/Ä°stanbul’da da kız çocuklarının, sözü geçen “ezgili oyun”u aynı ÅŸekilde oynadıklarını tesbît etmiÅŸ bulunuyorum.)

  

 

               1) “Aç kapıyı bezirgânbâşı” kızlar için müzikli oyun..

 

   Uzun boylu 2 kız çocuÄŸu, aralarında 1 metre mesâfe olmak üzere ve yüzleri biribirine karşı, ayakta durmaktadırlar; kollarını ileriye ve yukarıya doÄŸru uzatmışlardır, orta parmakları biribirine deÄŸmektedir. Bu ÅŸekilde, bir kapı sembolize edilmiÅŸtir ve bu 2 kızdan biri “bezirgânbâşı”, diÄŸeri de yardımcısıdır. Ä°kisi arasından bir yol geçmektedir ve kapıya 3 – 5 metre uzaklıktaki kızlar, uzun boylusu önde olmak üzere, yüzleri kapıya doÄŸru, tek sıra dizilmiÅŸlerdir. Sayıları az ise, en arkada, 4 – 6 yaÅŸlarında erkek kardeÅŸleri yer almıştır. Åžu ezgiyi 2 defa okuyarak, yavaÅŸ yavaÅŸ kapı önüne gelip dururlar: “Aç kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı”  Kapıdaki 2 kız, cevap olarak, 2 defa ÅŸu ezgiyi okurlar: “Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin?” Kapı önünde tek sıra dizilmiÅŸ ve yerindesayar durumda bekleÅŸen kızlar, gene 2 defa ÅŸu ezgiyi okurlar: “Arkamdâkî yâdigâr olsun, yâdigâr olsun!”  Ezgi son bulunca, kızlar yürüyüşe geçip kapıdan içeriye girerler. Bezirgânbâşı, en sondaki çocuÄŸu, bir eliyle çekip, arkasına yerleÅŸtirir; bu çocuk da, iki eliyle bezirgânbaşıyı belinden tutmaktadır. Birerlekol(tek sıra) yürüyen kızlar, arâzînin durumuna göre saÄŸa veya sola doÄŸru dönüp, yarım elips ÅŸeklinde yürüyerek ilk baÅŸlangıç durumuna gelirler. Bu arada bütün kızlar 3  ezgiyi birlikte okurlar. BaÅŸlangıç yerine gelince, 1 – 2 dakika dinlendikten sonra ezgili yürüyüşe geçerler; kapıdan geçince, bu defa en arkadaki çocuk, bezirgânbaşının yardımcısının olur. Tek sıra  yürüyen kızlar 2 kiÅŸi kalana kadar oyun devâm eder; “yâdigâr”ların yarısı bezirgânbaşının, diÄŸer yarısı ise yardımcısının arkasına dizilmiÅŸlerdir.

 

 

  [[   KÂZIM KARABEKİR paşanın okul şarkısı :  VATAN  İÇİN

 

Okul şarkısının güftesi(sözleri):

Alnımın teriyle / Gözümün feriyle / Çalıştım, uğraştım / Her müşkülü aştım / Çekiç, bıçak, dester, makas gurûr ile işlesin / Makinalar, tatlı sesler rûhumuzu beslesin / İşte hayât, işte emel / Vatan  için sağlam temel.

 

AÇIKLAMALAR:

Ä°stiklâl Harbimiz yıllarında, annemin halası Seher hanım (1885? –  1945?)  AÄŸrı ilinin DoÄŸubeyazıt ilçesi Telçeker (eski asıyla Sürbahan) köyünde öğretmen iken, Kâzım Karabekir paÅŸa (1882-1948), baÅŸlattığı ve ÅŸahsen yürüttüğü “ilkokullar kültür faâliyeti” cümlesinden olarak, Sürbahan köyü öğrtmeni Seher halaya ve talebelerine, programlanan müsâmerenin bir parçası olan, yukarıda sözleri yazılı okul ÅŸarkısını öğretmiÅŸ ve ayrıca; “Alnımın teriyle” derken, saÄŸ elin bükülmüş işâret parmağı ile öğrencilerin, alınlarının terini silmelerini ve “Gözümün feriyle” derken de gözlerini kapatıp, her iki elin bükülmüş iÅŸaret parmaklarını, göz kapakları üzerinde içden-dışa gezdirmelerini… bu ÅŸekilde, ÅŸarkıya  canlılık verilmesini tenbih etmiÅŸ.. Müsamere günü köye gelmiÅŸ, izlemiÅŸ ve memnun kalarak Seher halayı ve talebelerini tebrik etmiÅŸ.  Seher hala Ä°zmit’de, oÄŸlu Celâleddin bey(Ä°zmit Barosu baÅŸkâtipliÄŸinde emekli olup, 1969?’da SSK NiÅŸantaşı Hastanesi’nde prostat kanserinden vefat etmiÅŸtir. Tek çocuÄŸu Mebûre hanım ise, daha  evvelki yıllarda Almanya’da yerleÅŸmiÅŸ idi) yanında yaÅŸar ve 2 – 3 yıldabir ziyaretimize gelir ve bu olayı anlatırdı.  Åžarkının adı, tara-  fımdan yakıştırılmıştır. AÄŸrı SaÄŸlık Müdürü iken, DoÄŸu’dan gelmesi muhtemel kolera salgınına karşı tedbirleri bizzat yürütmek  üzere 1965 yılında, MüsteÅŸar Dr.Nusret FiÅŸek tarafından, DoÄŸu-  beyazıt’da 15 gün çalışmakla görevlendirilmiÅŸtim. Bu ilçeden Ä°ran sınırındaki Gürbulak kapısına giden yolun üzerindeki Telçeker(Sürbahan) köyünde çalışmalarım sırasında, yaÅŸlıların, Seher halayı ve müsâmereyi hatırladıklarını gördüm.

 

“VATAN İÇİN”Ä°N  DÄ°NLETÄ°SÄ° :          

                                                                                                                                              

DEVÂM EDECEK EDECEK

  

(Visited 164 times, 1 visits today)

Ä°lgiliMakaleler:

  • Ä°lgili Makale bulunamadı!..


RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz. Both comments and pings are currently closed.

Comments are closed.