Acil Polikliniklerimiz , (Yoğunbakımda yer yok!) YOĞUNBAKIM TEFTİŞİ

Son Güncelleme: Cuma, Temmuz 21st, 2017 | Kategori: Prof. Dr. Recep AKDAĞ| Etiketler:

SAYIN SAĞLIK BAKANIMIZA :
 

Âcil polikliniği/Hariciye servisi/Ameliyathâne/Yoğunbakım (Reanimasyon)`un âmiri ve sorumlusu hariciye servisi ŞEFİdir. (Yoğunbakımımız müsait değildir) gibi sözlerle hastaları kapıdan çevirmek(*) kabul edilemez; bir yetersizlik olsa bile, yeterli hastanelerle görüşüp/anlaşıp resmî sevk işlemiyle ve hekim refakatinde ambulansla yollanması genelgeyle hastanelere ve kamuya duyurulmalıdır.

Devlet hastaneleri; anesteziyologların, (operatörlerin de işine gelen!) hâkimiyet ve keyfîliğinden kurtarılmalıdır.

 

Yoğunbakım’da defter tutuluyor mu ?!? (24.09.2007)

[[ Bilgisayar moda ise de, bâzı konu ve servislerde yetersiz ve hattâ, yolsuzluklara, keyfî tasarruflara, ihmâllere imkân vermesi bakımından çok zararlıdır. Devlet hastaneleri âcil polikliniklerinde defter tutuluğu gibi, ameliyathânelerde defter tutulduğu gibi, Yoğunbakım’da da defter tutulmalı ve hastaların giriş-çıkışları –saat, dakika göstererek yazılmalıdır. Başhekimler, normal teftişlerde müfettişler bu defteri incelemekte midir??. Âcil durumlarda, salâh durumunda olan servise gönderlerek yer açılmalıdır.

 

SAYIN SAĞLIK BAKANIMIZ: Yukarıda arz ettiğim 2 konu üzerinden 4 yıl geçmiş olmasına rağmen Devletin bizzat yönettiği hastanelere âcilen îkazda bulunulmadığı, akabinde de yönetmeliklere geçirilmediği anlaşılmaktadır. Her 2 konuya da birer misâl verirken hastanelerin, şahısların isimlerini vermiyorum.

1) İnternet’de “Amelayathanede doktor kavga sı” başlığı altında kayıtlı habere göre: Aralık 2011’de Anesteziyolog ( “hasta su içmiş” diyerek ) Operatörün ısrârına rağmen narkoz vermeyi reddedince durum basına aksetmiştir. Yukarıda arz etmiştim: 27 Temmuz 2005 Çarşamba günü bir hastanemize “bağırsak düğümlenmesini gösteren raporlu filmle” yatmıştım. Narkoz hekimi: “Ben bu hastaya narkoz vermem, verirsem masada kalır!” demişti ve Cumartesi günü mecbùren Amerikan Hastanesi’ne gidip ameliyat olmuştum. Aradan 6 yılı aşkın zaman geçti ve hamd olsun ayaktayım!..

2) Gene Aralık 2011’de; MİLLİYET’in yazdığına göre; Menenjit hastası, Denizli’den, bir üst hastaneye sevk edildiği halde, “Yoğun bakımda yer yok!” denilerek geri çevriliyor ve vefât ediyor. “Yoğun bakımda yer yok!” sözü özel hastanelerde kovulma ile sonuçlanır!.. Ayrıca, telefonla sorulmadan neden sevk ediliyor?

MUHTEREM BAKANIM: Bu önemli 2 konunun ve gündüz – gece polikliniklerdeki aksayan durumun; poliklinikde ileus gibi kat’î teşhis konmuş hastaların günlerce hariciye servisinde bekletildikleri aşağıda, delilleriyle anlatılmış ve nâçizâne tavsiyelerde bulunulmuş iken durumda maalesef bir değişiklik yok!..

 

Âcil poliklinikleri için çok önemli not: 20.04.20.11

 
Mürâcaat eden hastaya: Yoğunbakım’da yer yok, başka
hastaneye gidin!” demekle yetinilmemeli ve bu durum/tavsiye, âcilpolikliniği defterine işlenmeli ve defterin bu bölümü hastaya veyâ refâkatindekine imzâlatılmalıdır. Şikâyeti tahkîke gelen müfettiş, ancak bu takdirde bir kanâate varabilir.
 
YOĞUNBAKIM TEFTÎŞİ NASIL YAPILMALIDIR ?
 
Bir Sağlık bakanlığı müfettişi, “yoğunbakım şikâyeti” incelemesini lâyıkıyla yapabilmesi için, Teftiş kurulu başkanlığınca kendisine, hangi çeşit ameliyat geçirmiş hastanın normal olarak ne müddet Yoğunbakımda kalacağının listesinin verilmesi gerekir. Fıtık, apandisit ameliyatlıLARı.. günlerce Yoğunbakımda kalmışsa, bu, kabùl edilemez. Kendimden misâl vereyim: İleus ameliyâtımda, ince bağırsak son bölümü, kalın bağırsağımın tamâmı, Sigmoid’in başlangıcından bir parça, ÖZEL HASTANEDE, saat 15’de başlayan ameliyatla alındığı halde. 24 saat sonunda, serviste, yatağımda, refâkatimdekilerle konuşuyor idim. (Biyopsi raporum bu sitede, bir evvelki bölüm sonunda mevcut olup, opere bağırsak bölümleri, -uzunlukları da bildirilerek- sayılmaktadır. Evet.. Sağlık bakanlığı müfettişleri, YOĞUNBAKIM TEFTİŞİNİ bu bilgiler ışığında yapmalıdır.)
 
*****************
 
SAĞLIK BAKANLIĞI HASTANELERİ ÂCİL POLİKLİNİKLERİ REFORM BEKLİYOR: (27 Ocak 2011 ekidir.)
Sağlık Bakanlığı âcil polikliniklerinde, gündüz ayrı, gece ayrı aksamalar vardır.
1) Gündüzleri, branş poliklinikleri faal olduğundan; hastalar, geceye nisbetle âcile az yüklenmektedirler. Geceleri ise branş poliklinikleri çalışmadığından, hastalar, şikâyetleri ne olursa olsun, âcil’e mürâcaat etmektedirler. [ İşçi-memur, gündüz çalıştıklarından, akşam evlerine geldiklerinde, hasta gördüklerini hastaneye götürmek zorundadır. Bu sebeple, âcil poliklinikleri, gece polikliniği? olmaktadır. ] ÇÂRESİ: Mâdemki ANABİLİM dalları vardır, geceleri de poliklinik yapmalıdırlar. Ancak bu taktirde, âcil polikliniği normal çalışma imkânına kavuşur.
 
2) Branş polikinikleri (anabilim dalları poliklinikleri) sayıları 2-3 katına çıkarılmalıdır. Uzman sayısı, fazlasıyla mevcuttur: (Misâl: İhtisas veren hastanelerimizde ortalama 20 dahiliye uzmanı mevcuttur. Yatan hastaların ziyâretini=viziti saat 10’da bitirirler; çünkü bu saatte ilaç ve yemek istekleri eczaneye, mutfağa gitmeğe mecburdur. Saat 10’dan sonra 3-5 uzman polikliniklere, asistanlarına yardıma gider; 3-5 uzman da yatan hastalar için “kat nöbeti” tutsa, 10 uzman istirahattedir!.. “Poliklinik binasında, muayene odası az gelir” denir ise de, bâzı odalar ardiye olarak kullanılmaktadır.)
 
3) Gündüz ve gece, âcil polikliniklerinde; GEREKTİĞİNDE elektro, röntgen filmi çekilebilmeli, biyoşimik analizler yapılabilmelidir (Özel hastaneler Âcil’i böyle çalışmaktadır!!..) “Hastane inşaat projesi/planı” hazırlanırken, a) Âcil polikliniği geniş olmalıdır b) Laboratuarlar âcil polikliniği çevresinde ve iştirakli olmalıdır. c) Âcil polikliniği yakınında asansör bulunmalı; gerektiğinde bu asansörle ameliyathane yakınına ulaşılabilinmelidir.
 
4) Âcil; “müdâhalesi gecktirilmemesi gereken hastaları” DOĞRUCA amelliyathaneye sevk edebilmelidir. Yoğunbakımda boş yer yok ise, nisbeten iyi durumda olan servise gönderilerek yer açılmalıdır. “Yoğun bakımda yer yok, hasta alamayız, narkoz vermeyiz” diyen Özel hastane hekimi yoktur. Böyle davranan hekimler, hastanelerde çalıştırılmamalıdır.
…………………………………………………………………………………..
 
Hastanelere özerklik verilmesi”nin sonu felâket olur!.. (30 HAZİRAN 2010 EK’i: Devlet hastaneleri, ÖZERK olurlarsa, bâzı âcil vak’aları kapıdan çevirmeğe ilâveten, bâzı hastaları da, üniversite hastaneleri gibi, 1 YIL tedâvî ile uğraşırlar. ) Tamâmen bir başka konu: Nöbetçi hâkim tutukluları serbest bırakabilir; nöbetçi hekim ise hastaları taburcu edemez!
 
Ameliyathaneleri çalışır hale getirmek için, yanödemeleri (performans) gibi kriterlerle belirlemek hem faydasız ve hem de Hazîneyi zarara sokmak demektir .MUHTEREM SAĞLIK BAKANIMIZ!.. lütfen yazdıklarımı inceletiniz: Âcil polikliniği/Hariciye servis(ler)i / Ameliyathane ve yoğunbakım/reanimasyon BİR BÜTÜNDÜR; hepsinin mutlak âmiri HARİCİYE ŞEFİ`dir; yoğunbakım, bu zincirden koparılıp kendibaşına buyruk hâle getirilemez!.. Hastanelerimizde, âcil nöbeti tutan hariciye mütehassısına, yoğunbakım anabilim dalı ünvânı verilmiş narkoz mütehassısı haber yolluyor: Hariciyeye âcilen ameliyat olacak hasta yatırırsanız, narkoz versek bile, yoğunbakıma kabul edemeyiz, çünkü yer yok!.. İşte yeni bir misâl: 16 Eylül 2007 tarihli Vakit gazetesinden aktarıyorum: … bir gazetede dün “Gazeteci Şişli Etfal’de can çekişerek öldü” başlıklı yazısında, gazeteci Faruk Zambak’ın Şişli Etfal Hastanesi âcil servisine solunum sıkıntısı nedeniyle başvurduğu, yoğun bakımda boş yatak olmaması nedeniyle gerekli müdahalenin yapılmayarak hayatını kaybettiğinin iddia edildiği bildirildi. Söz konusu yazı üzerine Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın talimatı ile Şişli Etfal Hastanesi’nde Bakanlık Teftiş Kurulu tarafından inceleme başlatıldığı kaydedildi. Özel hastanelerde neden yoğunbakımda yer yok, denmiyor? Sorusunu tekrarladıktan sonra şunu belirteyim: Eğer yoğun bakımda bir defter tutulmayıp da; mevcut hastaların giriş-çıkış saat ve dakikaları yazılmamışsa ve bu (bilgisayar değil de) defter kayıtlarıyla amelayat defteri kayıtlarını karşılaştırmak imkânını bulamamışsa, ne yapsın Bakanlık müfettişi?.. Anesteziyoloji’nin, cerrâhîden müstakil anabilim dalı olması sonucu Yoğunbakım’ın keyfîliğinin ârızaları düzeltilmedikçe bu olaylar devâm eder: haber7com 14 Mayıs 2008 18:51 (1) Dün, Gebze’de üzerine kaynar su dökülen 8 aylık Rabia hastane hastane dolaştırıldı. (2) Bugün, Halkalı’da 14 aylık Sıla kaynar çay suyu ile haşlanınca dolaştırıldığı 4 hastane, “yoğunbakım dolu!” diyerek kapıdan geri çevirdi. TEM Hospital, 8.500 YTL peşin aldıktan sonra yatırdı. Bilmem kaçıncı defa yazdım ve yazacağım: ÖZEL HASTANELERDE NEDEN “YOĞUNBAKIMDA YER YOK!” DENMİYOR DA DEVLET HASTANELERİNDE DENİYOR???????????? Diğer bir gerçek: Hastanelerde en fazla yorulan ve YIPRANAN da operatörlerdir. Röntgen mütehassısları, yıllık izinlerinden ayrı olarak 4 hafta şua izni almakta ve ayrıca yılda 3 ay kıdem kazanmaktadırlar; aynı haklar, hariciye mütehassıslarına YIPRANMA TAZMİNATIolarak tanınmalıdır. [ Aynı hakların diğer bazı branşlara (Göz mütehassıslarına?) da tanınması düşünülebilir. ] Bu şekilde de, Hazîneye bir külfet de yüklenmiş olmayacaktır!..[ 20 Nisan 2011 Çarşamba EK’i: Performans kriterinin, fayda sağlayamayacağını yukarıda arz etmiştim; nitekim, dün ve bugünkü, bâzı hastanelerde sağlık personelinin, iş-bırakımı tepkilerinde dile getirdikleri, özellikle “performans uygulaması” olmuştur. ]

 

Bütün hastaneler cerrahi servislerinde şu araştırmaları yapmak üzere Bakanlık müfettişleri görevlendirilmelidir:

 

(ileus) gibi vak`alarda, hasta kaç gün serviste yattıktan sonra ameliyata alınmıştır.. ameliyat olmadan çıkmış ise, ki (isteğiyle!) diye kayda geçmiş olacaktır.. bunların oranı nedir?.. Bu hastalar, adreslerinden bulunup takip edilmeli ve soruşturma açılmalı, deliller yeterli ise, konuyu Adâlete intikal ettirecek işlemler başlatılmalıdır.

Bu husus, üniversite hastanelerinde de görülmektedir (Samsun Ü. Hastanesinden, yoğun bakım sebep gösterilip Ankara`ya hasta sevki, gazetelere yansımış idi.) Ameliyathânelerde, servislerde ve özellikle yoğunbakımda DEFTER tutulmalı ve hastaların kabul ve çıkışları, gün/saat belirtilerek kaydedilmelidir.

(*) Bütün tenkid ve tekliflerim Vakıf Gureba Hastanesi`ne münhasır değildir; adı geçen hastaneye bir husûmetim yoktur. Dert umûmîdir:

 

( 1 ) 1 Aralık 2005 günü, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim üyelerinden, şahsen tanışığım ERTAN ÖZKAYA kalp krizi geçirerek, arkadaşları tarafından Taksim İlkyardım Hastanesi`ne götürülmüştür. 09.30 / 16.30 arasında 7 saat tedavisine gayret edildikten sonra: (Bizde filanca alet yok; bu alet Koşuyolu Hastanesi`nde var, o da Kartal`a taşındı!) denip ambulansla yola çıkarılmış ve bu genç değer, 15 dakika sonra ambulansda vefât etmiştir. Bu olay, Milliyet gazetesinde kamu oyuna duyurulmuştur. a) Emekli Sandığı üyesi olan bu hasta, yakındaki ÖZEL bir hastaneye RESMÎ YAZI ile neden gönderilmemiştir?.. b) Gerekli âletin yokluğu 7 saat sonra mı hatıra gelmiştir? ( 2 ) 9 Şubat 2006 Perşembe günü, Bayrampaşa`da bir internet kafede bomba patlamış, yaralı polisler Vakıf Gureba`ya gönderilmiş ve Yoğunbakımda yer yok, ÖZEL Gaziosmanpaşa Hastanesi`ne gidin diye KAPIDAN geri çevrilmiştir. [ Bu arada şunu da sormaktan kendimi alamıyorum:

Ben Özel hastaneye (Özel hastaneye helâl olsun!) 11 Bin YTL ödedim; (bu vesileyle beni hayâta kavuşturan muhterem Doç.Op.Dr.Aziz Kaya`ya, hekim olduğum için indirim yapan Amerikan Hastanesi yönetimi ile bütün çalışanlarına minnetdarlığımı tekrarlıyorum). Şimdi soruyorum :

Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi`nin faturalarını polisler mi ödedi?!..
 
DEVLET HASTANELERİNDE “YOĞUNBAKIMDA YER YOK” AKSAKLIĞI DEVÂM EDİYOR! ( 02.05.2012 ),,
 
İnternet’den (02.05.2012): Olay dün öğle saatlerinde meydana geldi. Hasta olan bir kadın, (Filân) Devlet lastanesinden, “yoğunbakım servisinde yer yok” denilerek, 112 ekiplerinin yardımıyla (Falan) Devlet hastanesine gönderildi. Oradan da, “bizde de yoğunbakımda yer yok” denilerek, gene ambulasla, sevk eden hastaneye iâde olundu. Bu defâ, hasta yoğunbakım servisine alındı. Durumu öğrenip özel aracı ile hastaneye gelen eşi, “bunun sorumlusı kimdir ve nerdedir?” diye bağırarak elinde bıçağı (….)
 
Devlet hastanelerinde “yoğunbakımda yer yok!” uygulaması devam ediyor.
 
Sevk eden, sevk edilene, “sizin yoğunbakımda yer var mı?” diye sormuyor..
 
Devlet hastanelerinde “yoğun bakımda yer yok” denip geri çevirmeler sürerken, Özel hastanelere: “Âcil hastaları kabûl edeceksiniz” emri veriliyor. Özel hastanelerin: “yoğun bakımda yer yok” demeleri yasaklanmış oluyor! Özel hastane gerekirse kapatılabilir ama, Devlet hastaneleri ….

 

***************

Muhterem SAĞLIK BAKANIMIZ!.. 6242 sicil numaralı bir emektârınız olarak son bir görüşüm daha var; lütfen ilgililerine inceletiniz:

 

KONU: POLİKLİNİK KUYRUKLARINI AZALTMANIN ÇÂRESİ :

Dahiliye polikliniklerini ele alalım: Bir büyük hastanede 20`den fazla dahiliye mütehassısı vardır; bunlar, servislerinde yatan hastalarının vizitlerini saat 10.00dan önce bitirmek mecburiyetindedirler, çünkü saat 10`da hastaların ilâç tabelaları eczaneye ve yemek listeleri mutfağa gönderilmektedir. Saat 10.00`dan sonra bu mütehassıslardan 2si, 3`ü polikliniğe iner, 2 / 3 asistan da birer polikliniktedir; geri kalan 15`den fazla dahiliye mütehassısı dahiliye servislerinde akşamı ederler. Dahiliye servisleri ortalama 3 katta bulunur; durumu ağırlaşanı tedavi için her katta 2 uzman kalsa, asistanlar da hesaba katılınca 20 dahiliye polikliniği açılabilir. Diğer branşlar için de, ÂCİL İÇİN DE ,daha az oranlarda da olsa aynı şeyler söylenebilir. (Âcil polikliniğinin 1 adet olması husûsunda kànun mu vardır?.. BAŞARI; eldeki imkânları değerlendirme oranı ile ölçülür!.) Buna şu îtiraz gelecektir: (Poliklinik binasında o kadar oda yoktur!.) Büyük hastanelerin poliklinik binalarının bir kısım odaları hurda deposu.. gibi poliklinikle ilgisi olmayan konular için işgal edilmiştir. Müfettişler; poliklinik binasında kilitli bütün odaları açtırıp, durumu teftiş raporlarında belirtmelidir.

Hastane ve diğer sağlık müesseselerindeki garip/akıl dışı/yarım yüzyıldır sürüp giden bir yönetmelik hatâsını da belirteyim: Röntgen/radyoloji, biyokimya laboratuarlarında çalışan teknisyenlerin/laborantların, eczacı kalfalarının, servislerde/ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin tezkiye âmirleri başlarındaki hekimler/eczacılar değildir, başhemşiredir. Bu yardımcı sağlık personelinin imza föyleri de başhemşirededir. Hekimler bu sebeple, kendilerine yardımcı olanlara mahcup ve ilgisizdir. Hastanede toplam sayısı yüzü aşan ve çeşitli uzmanlık dalındaki hekim/eczacı yanındaki yardımcı sağlık personelinin 1 yıllık çalışmalarını bir tek başhemşirenin değerlendirebilmesi ve terfi edebilir, demesi ne derecede mümkün ve uygundur? Yönetmelikde bir değişiklik haberi geldiğinde, hemşire dernekleri Ankara`ya gidip bu haklarını(?) korurlarken, hekim ve eczacı kuruluşları ilgisiz kalırlardı. (Bunları vaktiyle yazsaydın ya!) diyecekler çıkar diye bilgi vereyim: Bu paragrafta anlattıklarımın hepsini ve hattâ daha da fazlasını(!) tam çeyrek yüzyıl önce Yeni Asya isimli gazetenin 2. sayfasında yazdım. 1981 yılı Haziran ayında, Okmeydanı Hastanesi Röntgen mütehassısı ve şuâ iznimi kullanmakta iken, SSK`dan bir başmüfettiş gelip, beni hastaneye çağırdı; kendisi çok kibar ve nazik davranmış olsa da, soruşturmaya bir tepki olarak emekliye ayrıldım; halbuki 10 yıl daha çalışabilirdim.

(Visited 17 times, 1 visits today)

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..


RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz. Both comments and pings are currently closed.

Comments are closed.