Kategori Arşivi: TÜRK MUSIKÎSİ

• Cuma, Temmuz 21st, 2017
                        27 Mayıs 1960
Üst’e isyân eyleyenler bir kazan kaldırdılar;
İftirâ, şiddet, zulüm, nefret saçıp saldırdılar!..
Sustular mâkable şâmil, zulm eden kànunlara;
Suçludur her başmuharrir 60 – 61 yılı!..
Sustu vicdanlar ve îdâm oldu Adnan  Menderes;
Bir nedâmettir ki eylerler şefâat Butto’ya!..
Ordinaryus verdi fetvâ: Suçlamazsan suçlusun!..
Oldu hayfâ ol devir Dârülfünun Dârülcünun!..
Menderes îdâmı beklerken, prostat yokluyor!..
Kim bu âdem?.. Ordinaryus bir hekim.. Dr. Tavat!..
… AÇIKLAMALAR> Beyitlerin vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün    Fetvâcı: Sıddık Sâmi  …
                              Rubâîler
Etrâfını cellâtlasarmış.. gidiyor!..
Sırtında beyaz gömleği varmış.. gidiyor’..
Zincirli bilek, sırtı dönük, boynu bükük..
Türk milleti!.. Kısmet bu kadarmış.. gidiyor!..
Kim kırdı ümit verdiğimiz son dalı da?..
Son hâtıra boş kubbede bir hoşca sadâ!..
Gün, Onyedi Eylül’dü, Yıl Altmışbir’di;
Evlâd-ı vatan, düştü şehîd İmralı’da!,,
Önemli Not:
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün  beyiti sayfasının 1/2 alt bölümünde, 27 Mayıs 1960’la ilgili geniş bilgiler mevcuttur.
         Olur mu?.. Böyle olur mu?..
Üzgündü, bir tuhaftı o günlerde hâlimiz;
Düşman bilindi gençlere devlet ricâlimiz!..
Mahzende lîme lîme edilmişti etleri;
Mutlak, satıldı kıyma yapılmış cesetleri!,,
Heyhat; değildi Debrede, İşkodra, Hanya’da;
Duyduk: Ceset ceset kuyular vardı Konya’da!..
Gerçek mi, iftirâ nı?.. nasıl söylemiş dili?..
Rabbim.. demiş ki, Harbiye imhâ edilmeli’..
Meclis seçince yetkili Tahkik Komisyonu;
Tez geldi bir bahar günü uydurmanın sonu!..
Bir darbe, bir duman ve temelden bir inhidam!..
Binlerce ses: ( Tükür, koma vur.. işte intikam!..)
Gark oldu bir musîbete binlerce âile..
Evlât, torun da suçlu.. ne ibretli hâile!..
Bir zümrenin felâketi kànunla sağlamır;
Dinlenmez îtiraz.. buna, sessizce ağlanır!,,
Kurtulmamış muhâkemeden bir köpek bile!..
İthâm için sebep diye, ölmüş bebek bile!..
Vaktâki anlaşıldı inandırmaz en safı;
Baktık.. hemen kesildi yüzüç milyonun lâfı!..
Sâkıtların adamları kazmış denir tünel;
Bir bir arandı boş yere sâhilde han, otel!..
Hâlâ geçer kitaplara.. bilmem, niye?..
“Millî irâde düşmanı!”, “Sâkıt!”, “Düşük!” diye?..
Andım teker teker nice meşhur hukukçuyu..
Sâlim Başol, Savaş, Egesel, Özden, Öktem’i!..
     VEZNİ: Mef,ulü failatü mefailü failün
                                                             **********************
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA(x), ÜST-KİMLİĞİMİZİN “TÜRKÇE KONUŞUR” OLMADIĞINI, “MÜSLÜMANLIK” OLDUĞUNU 19 HAZİRAN 1934 TARİH 2510 SAYILI İSKAN KANUNU İLE TESCİL ETMİŞTİR.  23.04.2017
19 Haziran 1934 tarih 2510 sayılı İSKAN KANUNU, Türkçe konuşamayan  fakat Müslüman olan Boşnak ve Pomakların yurdumuza göç, teb’a değiştirilmelerini kabul; ailece Türkçe konuşan, vaktiyle Ortaasyadan gelmiş fakat Hıristiyan olmuş Gagavuzlara bu hakları vermeyerek yurdumuzda yaşayan Türk, Kürt, Lâz, Âzerî, Çerkez,  Gürcü, Arap, Arnavut, Boşnak ve Pomakların Müslümanlıklarını ÜST-KİMLİK olarak tescîl etmiştir.
(x) İskan Kanunu 19 Haziran 1934 tarih 2519 sayılıdır.
     Soyadt Kanunu 21 Haziran 1934 tarih 2525 sayılıdır.
     TBMMsince  24 Kasım 1934’de Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ATATÜRK soyadı   verilmişt,r.
     NOTUM (Cahit Öney) > Namaz kıldıran’ın, Kore Tugay Komutan Tuğgeneral Tahsin Yazıcı (Manastır 1892 -17 Şubat 1971 Ankara) ve arkasındakilerin de Tugay Kurmay Başkanı Yarbay Selâhattin Tokay ile 241. Piyade Alay Komutanı Albay Celâl Dora oldukları görüşündeyim.
                                                         …………………………………
     
KUYUYA DÜŞMÜŞ YAVRU KÖPEK NASIL KURTARILIR?
Verilmiş bilgiler: Kuyu 30 metre derinliktedir; çapı 30 cm.dir; sarkıtılmış kamera ile gözlenebilmektedir.
        25cm çapında bir plâstik leğenin üst kenarına eşit aralıkta 3 delik açılıp, buralara 60ar cm uzunluğunda birer ip bağlacak ve yukarıdaki üçları bir araya getirilip düğümlendikten sonra 70 metrelik bir ipe bağlacak, içine kıyma konduktan sonra aşağıya sarkıtılacaktır. Sarkıtmadan önce, leğenin yan duvarına/duvarlarına, yavrunun girebileceği büyüklükte kapı açılabilir. Kamera ile gözetlenebildiğne göre, diğer tedbirler alınacaktır. 17.02.2017 İRDELEMESİ: (İrdellemenin sebebi, benzeri olaylarda yararlanılmasını sağlamaktır.) (Yeni bilgiler, 16.02.2017 tarihli Hürriyet ve eki Kelebek’den alınmıştır.)
Beykoz’daki 61 metre derinlik, 30 cm çapındaki susuz,metruk sondaj kuyuusun dibinde 13 gün geçiren 3 aylık ve 14.5 kilo ağırlığındaki Kangal köpeği. sonunda boynuna ilmek geçirerek çekilip sağ ve sağlam olarak kurtarılmıştır, En değerli buluş, sürekli olarak bir kamera ile takip edileblmesidir. Bu bilgileri evvelce bilse idim, şu tavsiyede bulunurdum: 5cm çaplı hortumla, 1 hafta boyunca mıcır dökünüz; köpeğin zemîni yükselecek ve (soradan “kuyu” adı verilen yarvru, tehlikesizce çıkarılmış olacaktır. Bir inşaat mühendisi, mıcırın numarasını ve günün hangi saatlerde hızının ne olması gerektiğini hesaplayabilir ve en büyük yardımcısı kamera olacaktır. 
2017 Yılbaşı Gece kulübü baskınının düşündürdüğü:
     Gece kulübü baskını; “Korunması gereken yer seçimi” tahmini” evvelce anlaşılmış ise de; alınan tedbirler yetersiz kalmıştır. Bundan böyle kapısına 1 polis konmakla birlikte, 20-30 metre uzağında ikinci bir polis onu gözetlemektedir. Üçüncü bir polis de her ikisini görebilmelidir. Eğer isthbarat saldırıyı haber vermişse, kapıya polis konmamalı ve içeride sağ ve sol tarafta polisler yer almalıdır.
Binanın/mahallin yan ve arka kapıları varsa, onlar da korunmalıdır. 01.01.2017
15 Temmuz 2016 DARBESİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:
1- “Tekrar saldırırlar mı?” diye düşünüp kuruntuya kapılmayalım!.. Devletimiz gereken tedbirleri almıştır. İstiklâl marşımızın ilk kelimesi KORKMA!dır.
2- Darbeyi anlar anlamaz, devletimizin temelini ve ortadireğini teşkîl edenler ağır silâhlı hâinlerin karşılarına dikilmişler; Nâmık Kemâl’n, (müfteilün müfteilün fâilün vezninde) [ Altı da bir, üstü de birdir yerin / Arrrş yiğitler vatan imdâdına ] mısralarında belirttiği gibi atılıp derhâl hadlerini bildirmişlerdir. Minârelerde salâlar verilmesi, geceleri kandillerin yanması da, Başkomutanın bildirdiği târîhe kadar aksamamıştır.
3- “Vatan!, Bayrak!, Millet!, Devlet!” tehlikede denince, Yudumuzda; canını, malını fedâ gereken hâlde, ilk safta yeralanlar, pederşâhî âilelerimizin erkek evlâdıdır!.. TDK bu terimi “ataerkil” diyerek tahrîf etmiştir. “Peder”in karşılığı “Ata” değil, “Baba”dır ve Pederşâhî” deyimi, “Baba hâkimiyetindeki” demektir. TDK, “Baba-erkil” dese gerçekçi olurdu. Sırası gelmişken, “Çağdaş” Türk âilesiyle değil de, unutturulmak istenen “S0ylu” Türk âilesini, misallerle anlatayım: Çağdaş Türk âilesi: Erkek ve hanım evlenince, 2 kişi, bir âile oluşturmuş olur ve erkekle kadın, eşittirler!.. Önce şu erkek – kadın eşitliğini inceleyelim: Bu fikre morfolojji, psikoloji, anatomi, endokrinoloji, histoloji güler!. “Soylu” Türk âilesi geniştir: âile reîsi erkek olup, danışmanları babası ve annesidir; gelin ise, kayın vâlidesi sağ olduğu müddetce “Gelin hanım”dır; kaynanasına “Hanım anne” der, davranışlarında onu taklîd, eder; çocuklarını eşinin, hanımannesinin, beybabasının istedikleri gibi yetiştirir. Çocuklara isim koyma hakkı da babaya âittir. “Soylu” değil de “Çağdaş”lıkta Dünyâ birinciliği müseccel İngiliz âilesine göz atalım: Kadın – Erkek, tıbbî olmasa bile hukùkî bakımdan birbirine eşittir. Hanımannesi belirsizdir. İşte kaynak: 21.05,1998 AKİT gazetesi: “Uluslararası Aile Planlama Federasyonu’nun araştırmasına göre; gayrımeşru ilişkilerden doğan çocuklar İngiltere’de %87(Dünya rekoru), ABD %82, Almanya %58, Japonya %10”
4- 1965 tarihli Kat Mülkiyeti Kanunu; Yurdumuza çoook zarar vermmiştir. Konuyu değiştirmeden belirteyim ki; 200 metrekarelik bir daire bile “Soylu âileyi” barındıramaz. Osmanlı devrinde “apartman”a, “yehudhâne” denirdi.   

Adını internet’te arayıp bulamadığım TRT Türk Sanat Müziği müdürünün dikkatlerine sunuyorum 05.08.2015:

Türk klâsik müziği, sanat müziği, tasavvuf müziği, mehter müziği, halk müziği neşriyatında en önemli husus; Repertuar Kurulu onay tarih ve numarasını taşıyan NOTA‘ya istisnasız, tam olarak riayettir. Notalar; öncelikle kullanılacak çalgıları ve ses sanatçılarını ilgilendirir. Türk musikisi 24 sesli olduğundan, batı müziğinin 12 ses verebilen çalgıları yer alamaz, bunlara ödeme yapılmışsa, usulsüzdür!  Bu çalgıların ikisinden misal vereyim. Piyano ve akordeonun siyah tuşlarından çıkan sesler 4,5 koma aralıklı ince veya kalın seslerdir; bizim musikimizde ise 4,5 aralıklı ses yoktur. Misâli biraz daha genişleteyim: Hicaz, Nihâvend  eser NOTAlarında, farklı yazımda Si-bemol yazılıdır ve ikisi de, batının si-bemolünden farklı ses verir.  BATERİNİN DE, MUSİKİMİZDE  YERİ YOKTUR; Musikimizi dejenere etmeğe çalışanlara idarî ağır cezalar verilmesi, ÖDEMELERİN geri alınması beklenir.Devam edecek 05.08.2015

Türk Musikisi Üzerine İki Konferans

“Hüseyin Sadettin Arel”  “Musiki Mecmuası’nın ek yayınıdır.”

13×20 b0yutlu ve 40 sayfalık broşürün arka kapağından: “ Para ile satılmaz. Musiki Mecmuası’nın 50. Yayın yılı münasebetiyle okuyucularına hediyesidir. “  Sayfa 3’deki, Etem Ruhi Üngör’ün Temmuz 1997, Acıbadem imzalı SUNUŞ yazısından: “ ….. İzmir Türk Ocağı’nda H. Sadettin Arel tarafından iki konferans verilmiştir. Bu konferanstan sonra konferans metni, 7-16 Temmuz 1927 tarihlerindeki Vakit Gazetesi’nde yayınlanmıştır. ….. “

20. sayfada başlayan İKİNCİ KONFERANS metninden bazı cümleleri, köşeli parantezler içinde naklediyorum: Sahifa 23’den 2 cümle: [ Hakikaten musikiyi terakki ettirmek demek, dâhi bestekâr yetiştirmek demektir. ….. Yalnız şunu söyleyeyim ki biz bestekârlarımıza dehâ veremeyiz; fakat zekâlarını yükseltecek bilgiler vermeye mecburuz. ]  Sayfa 24’den: [ Acaba bu bilgiler hangileridir  [ Garp Tekniği    Garp musikisinin tekniği olmak üzere başlıca sekiz fen görüyoruz ki onlar da şunlardır: mebâdii musiki, armoni, kontrpuan, kanon, füg, kompozisyon, enstrümantasyon, orkestrasyon. ]  [ Musikinin İlk Bilgileri  “Mebâdii musiki dediğimiz fen …  Armoni   “Armoni”, muhtelif ve müteaddit seslerin akor denilen uygu halinde hem-zaman olarak işittirilmesine müteallik kaidelerden bahsederr. <s.25’den> Müsikimizin şimdiye kadar armoniye mâlik olamayışı unun en büyük fakrini teşkil etmektedir. … Armoni, garpten iktibas mecburiyetinde bulunduğumuz ilimlerden bizim musikiye tatbiki en müşkül olanıdır. Çünkü Garp armonisi. Oktavı (yani sekizli aralığını) oniki musavi kısmına taksim eden gam tampere (muaddel dizi) esasına müstenittir. Halbuki geçen defa arz ettiğim gibi sekizli aralığı yirmidört gayrı musavi kysma taksim edilmiştir. Oniki musavi taksimatlı bir diziye mahsus olan b.r ahengin yirmidört gayrı musavi taksimatlı bir diziye uygun gelemeyeceğinde bir şüphe yoktur. Şu halde armoniyi musikimize tatbik için musikimizin sekizli taksimatında bir tadil icra etmek ıztırarındayız. …… ]

H. S. Arel, Armoni’den sonra, 26 – 30. Sayfalarda Kontrpuan, Kanon, Füg, Kompozisyun, Enstrümantasyon, Orkestrasyon tarif ve faydalarını anlatmakta ve bestekârlarımızın, bunları öğrenip uygulayarak dünyaya musikimizi benimsetebileceğine inanmaktadır.

Kanaatim: Hüseyin Sadettin Arel; Ord. Prof. Dr. Salih Murat Uzdilek ile tanışıp görüştükten sonra, fikirlerini değiştirmiştir.

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..
Kategori: TÜRK MUSIKÎSİ  | Comments off