Son Güncelleme: Cumartesi, Temmuz 22nd, 2017 | Kategori: Çeşitli| Etiketler:
L) Müfteilün müfteilün fâilün veznindekiler:
Yâ Mütekebbîrü Azîzü’l-Hakîm…
“Bismi İlâhi’r-Rahimâni’r-Rahîm!..”
... Dîvân Edebiyâtı şâirleri, arùzla ifâde edebilmek için,
Besmele-i şerîfi, yukarıda tırnak içinde gösterildiği gibi yazarlardı.
– | –
Müzikologlarımıza NOT:
Bir şarkımızın güftesi; Müfteilün fâilün müfteilün fâilün veznindedir:
(Müfteilün fâilün şeklinde yazanlar da olmuştur)
Geçti muhabbet demi, ağla gönül yan gönül
Ağla gönül yan gönül, mihnete katlan gönül
Dökme sakın gözyaşı, kopmaya tùfan gönül
Ağla gönül yan gönül, mihnete katlan gönül
(Beste:Şükrü Tunar, Güfte:?, Makam:Uşşak, Usul:Curcuna)
ARÙZ VEZNİ (ÖĞRETİCİ BİLGİLER) :
( Örneklerin büyük çoğunluğu güftelerden seçilmiştir. )
GİRİŞ
ARÙZ ŞİİRDEN ZEVK ALMAK, yüksek derecede klasik edebiyat bilgi ve kültürü edinmiş olmakla mümkündür. Yüksek derecede edebiyat bilgi ve kültürü edinememiş olanlar ise protest, popüler, geçmişde örneği olmayan yapıtlardan hoşlanırlar. Geçmişimizde örneği bulunan şiirler hece vezninde de olsalar elbette makbùlümüzdür. 1943’denberi yalnızca aruz vezninde şiir yazan bir kimse olarak, şâirin hayal gücü ve şiir iç âhengini yakalama konusunda misâli, yanlış anlaşılmamam için halk şiirimizden veriyorum: Atem tutem ben seni / Şekere katem ben seni.
Yüksek derecede klasik bilgi ve edebiyat kültürü verecek hocalarımızın çok azaldığını belirtmek için, Prof.Dr.İ.Ü’in, TÜRK DİLİ dergisinin Ağustos 1993 târîhli 500. sayısında çıkan makàlesinden bir paragraf aktarıyorum:
Burada kendimi soyutlamadan konuyla ilgili bütün üniversite üyelerine sormak istiyorum: Aruzla yazılmış bir şiirin veznini ilk mısraından yahut ilk beytinden duyabiliyor muyuz? Yoksa açık kapalı işaretleriyle vezin bulmaya mı çalışıyoruz? Bir de mezun ettiğimiz Türk dili ve edebiyatı öğretmeni adayı olan öğrencilerimize bakalım. (……)
Günümüzdeki durumu belirtmek için ben de şunları ilâve ediyorum:
Bugün, aruzla yazan şâirlerimizin -ki çoğunlukla güftelerini görebilmekteyiz- hiçbiri Edebiyat fakültelerimizde okumamışlardır. Türk Dil Kurumu da, tasfiyrciliği sürdürmekle şiir dilini yok etmiştir.
Yazımda işâretler
1- “kâmil” kelimesindeki “â”; “k” harfini (“kef” harfini) uzun okutur.
2- “kàide” kelimesindeki “à”; “k” harfini (“kaf” harfini) uzun okutur.
3- İki kelime arasındaki ( _ ) ulama = liyezon = vasl yapıldığını bildirir.
ULAMA‘ya misâl (Şâir; ulama yapıp yapmamakta hürdür.) :
“Bir yer ki sevenler, sevilenlerden_eser yok”
“sevilenlerden eser yok;”, “sevilenlerde neser yok” şekliyle değerlendirilir.
Vezin: Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün
“Senden_öğrendim cefâkâr olmayı”
“Senden öğrendim”, “sende nöğrendim” şekliyle değerlendirilir.
Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilün
İMÂLE: Kısa bir heceyi uzun okumak ve uzun bir heceyi daha uzun (ilki uzun ikincisi kısa 2 hece kabul etmek) demektir.
KISA HECEYİ UZUN OKUTAN İMÂLE: Örnek olarak Fuzùlîden bir mısra:
Beniii candan usandırdııı, cefâdan yâr usanmazmııı
Vezin: Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
Kelime sonundaki imâleler kusur sayılmaz; “vurgu imâlesi”dir.
UZUN HECEYİ 2 HECE SAYDIRAN İMÂLE: Örnek, Fuzùlîden bir beyt:
Deeerd çok, hemdeeerd yok, düşmen kavî, tâlih zebun;
Dooost bîpervâ, felek bîraaahm, devran bîsükûn!
Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
“Feryaaad ki feryâdıma imdâd edecek yok!”
Vezin: Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün
Şâir; “derd, hicr, yâr, dost, aşk.. ” gibi uzun bir heceyi, ilki uzun ve ikincisi kısa imâleli yapmak istemez ise ya bu kelimeye sesli harf bir takı ekler (aşka, dostu.. gibi) veyâ bu uzun heceden sonra gelen kelimenin ilk harfinin sesli olmasını sağlar (hicr âlemidir, aşk âteşi.. gibi)
Mısra’ sonundaki kısa heceler uzun sayılır. Misâl: “Ey çerh-i sitemger dil_i nâlâne dokunma” Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün
ARÙZ KALIPLARI ve EFÂİL ü TEFÂÎL:
Arùz vezinleri; Kısa, uzun-çokuzun hecelerin bir araya gelmesiyle, efâil ü tefâil denen kalıp parçacıkları. bunlar da birbirini izleyerek mısraı oluşturan arùz kalıbını meydana getirir. [ Türk mùsıkîsinde de, kısa, uzun – çokuzun süreli darblar (vuruşlar) da usulleri oluşturur: 13/8 te ke te kââ düüüüm düüüüm Nîmevsat gibi. Usullerle Aruz kalıplarındaki benzerliği görenler; birinin diğerinden yararlanarak ortaya çıktığını tattışmışlarsa da, gerçek: bunların, elsine-i selâse’nin (Arabça, Farsça, Türkçe’nin) âhenginden, fonetiğinden kaynaklandığıdır. Türk Dil Kurumumuz, dilimizdeki, uzatılmış sesli harfli heceleri bulunan kelimeleri tasfiye etmekde; bunu sağlamak için, “kesme, aksan grav” gibi telâffuz işâretlerini kullanmamakda ise de bu faâliyet filolojik değildir. Bu ideolojik çabalama, klasik şiirimiz güftelerinde geçen kelimeler ve arùz bilgisi sâyesinde boşa çıkmağa mahkûmdur. İleride, örnekler sunulacaktır. ]
Arùz kalıp parçacıklarını açıklarken, uzun heceler ( – ) veya ( / ) işâretiyle; kısa heceler ise ( . ) nokta ile gösterilmektedir.
Efâil ü tefâil denen kalıp parçacıkları 1 heceli, 2 heceli, 3 heceli, 4 heceli, 5 heceli olabilirler.
FA’……… ( – ) veyâ ( / ) Yalnızca Rubâî mısraı son hecesinde görülür (x)
FEÙL….. ( . – ) veyâ ( . / )
FA’LÜN.. ( – – ) veyâ ( / / ) (mısra’ sonunda ve “feilün” yerine kullanılır.)
FEİLÜN… ( . . – ) veyâ ( . . / ) (Sondaki feilün, fa’lün olabilir.
FEÙLÜN ..( . – – ) veyâ ( . / / )
FÂİLÜN….( – . – ) veyâ ( / . / )
MEF’ÙLÜ .( – – . ) veyâ ( / / . )
MEF’ÙLÜN ( – – – ) veyâ ( / / / ) Rubâî’de; sekt-i melih‘de(xx) kullanılır.
FEİLÂTÜN ( . . – – ) veyâ ( . . / / ) Başdaki Feiâtün’ü şâir Fâilâtün yapabilir.
FÂİLÂTÜN ( – . – – ) veyâ ( / . / / )
MEFÂİLÜN ( . – . – ) veyâ ( . / . / )
MEFÂÎLÜN ( . – – – ) veyâ ( . / / / )
MÜFTEİLÜN ( – . . – ) veyâ ( / . . / )
MÜSTEF,İLÜN ( – – . – ) veyâ ( / / . / / )
MÜTEFÂİLÜN ( . . – . – ) veyâ ( . . / . / )
MÜFÂALETÜN ( . – . . – ) veyâ ( . / . . / )
(x) Bknz : Bu web site’mde ŞİİRLERİM > Rubâî nazım şekli
(xx) Bknz : Bu web site’mde Mehmed Akif ERSOY > Sekt-i melih
ARÙZ VEZİNLERİNDEN (KALIPLARINDAN) MİSÂLLER :
Misallerin güftelerden/şarkı sözlerinden seçilmesine gayret edilmiştir.
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün:
Şâir; istediği mısra’larda başdaki Feilâtün’ü Fâilâtün ve sondaki feilün’i fa’lün yapabileceğinden; bu vezin şöyle yazılır:
Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
Hercümerc ettiğin_edvâra da yetmez o kitâb;
– . – – . . – – . . – – . . –
Fâ i lâ tün fe i lâ tün fe i lâ tün fe i lün
Seni ancak ebediyyetler_eder i s t î â b
. . – – . . – – . . – – – –
Fe i lâ tün fe i lâ tün fe i lâ tün fa’ lün (Mehmet Âkif Ersoy)
Sen bu âvîzenin_altında, bürünmüş, kanına,
Uzanırken, gece; mehtâbı getirsem yanına!.
[ Arùz bilmeyen büyük çoğunluğumuz, “âvîze” kelimesini doğru telâffuz edemiyor!.. Türk Dil Kurumumuz, klavyede mevcùd, Fransızların tamâmını kullandığı telâffuz işâretlerine dargın olduğu için: Dâvut’a Davut deniyor; “vak’a”ya vakaaa ve hâtıra’ya ise hâtıraaa deniyor. Doğru telâffuzu “sâha” iken “sahâ” diyenler var. Hâcettepe’ye Hacettepe dedikleri gibi… ]
Âb ü tâbıyle bu şeb hâneme cânan geliyor
– . – – . . – – . . – – . . –
Feilâtun (Fâ i lâ tün) fe i lâ tün fe i lâ tün fe i lün
Bekledim fecre kadar gelmedin_âh işte güneş dee doğdu
– . – – . . – – . . – – . . – – – –
Fâ i lâ tün fe i lâ tün fe i lâ tün fe i lâ tün fa’ lün
Şimdi hâtırda mıdır âşık_ı nâlân acaba
Çîn-i geysùsuna zencîr-i teselsül dediler
Feilâtün feilâtün feilün
Şâir; istediği mısra’larda başdaki Feilâtün’ü Fâilâtün ve sondaki feilün’ü fa’lün yapabileceğinden bu vezin şöyle yazılır :
Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün fa’lün
Söyle ey mutrib_i nâzende edâ
– . – – . . – – . . –
Fâ i lâ tün fe i lâ tün fe i lün
Ne imiş aşk_u muhabbet, sevdâ
. . – – . . – – – –
Fe i lâ tün fe i lâ tün fa’ lün
Bakmıyor çeşm-i siyeh feryâde
Not: Siyah>siyeh, padişah>padişeh, nigâh>nigeh.. olarak da kullanılmıştır.
Bezm-i uşşâka niçün gelmezsin
Âşıkà rùyini göstermezsin
Kuzucâğım ne kaçarsın benden
Ayrılır mıı bu gönül hiç senden
Ne çıkar böyle tegàfüllerden
Ayrılır mıı ………………………
Feilâtün(Fâilâtün) mefâilün feilün(fa’lün)
O kadar çok değildi önce siyâh
Reng-i âhım mı çökdü gözlerine
Bin cefâ görsem_ey sanem senden
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün:
Geçdi zahm-iii tîr-i hicrin tâ dil_-iii nâşâdıma
– . – – – . – – – . – – – . –
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
Sîneler aşkınla inler dîdeler mahmùr olur
– . – – – . – – – . – – – . –
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
Fâilâtün fâilâtün fâilün
Buu gönül nee gülde nee gülşendedir
– . – – – . – – – . –
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
Sendedir dîvâne gönlüm sendedir
– . – – – . – – – . –
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
Muntazır teşrîfinee hâzır kayık
İnce yaşmaklaa bu cum’aa seyre çık
Pek revâdır sevdiğim ettiklerin
Geçdi âlâm-ıı firâkın cânıma
Gel benim âhù bakışlım yânıma
Bâis_olmaa nâle-ii efgànıma
Gel benim …………………………..
Mefâilün feilâtün mefâilün feilün:
Şâir; istediği mısra’larda feilün’ü fa’lün yapabileceğiden; bu vezin şöyle yazılır:
Mefâilün feilâtün mefâilün feilün(fa’lün)
Dönülmez_akşamın_ufkundayız vakit çok geç
. – . – . . – – . – . – – –
Me fâ i lün fe i lâ tün me fâ i lün fa’ lün
Sarâhaten acabâ söylesem darılmaz mııı
. – . – . . – – . – . – – –
Mefâ i lün fe i lâ tün mefâ i lün fa’ lün
Nedir bu cevr ü tegàfül zaman zaman güzelim
. – . – . . – – . – . – . . –
Mefâ i lün fe i lâ tün mefâ i lün fe i lün
Misâliniii ne zemîn üüü zemâaan görmüşdür
. – . – . . – – . (- .) – – –
Mefâ i lün fe i lâ tün me fâ i lün fa’ lün
Güfte kitabı fihristini, içindekiler’ini düzenleyen, beste’nin başındaki “Ah”, “Yâr” gibi kelimelerin güfteye mi âit veya “lâfz-î terennüm” mü olduğunu, ancak arùz biliyorsa ayırd edebilir. Nota altında da, güfte girişindeki bu sesleniş lâfzî terennüm ise, parantez içinde yazılır:
(YÂR) Misalini ne zemin ü zeman görmüşdür
Hemîşe dilde suhen elde sâââzkârımdır
Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün:
Ey çerh-i sitemger dil_i nâlâne dokunma
– – . . – – . . – – . . – –
Mef’ ù lü me fâ î lü mefâ î lü fe ù lün
Hicr_âlemidir etdiğim_efgàne dokunma
– – . . – – . . – – . . – –
Mef’ ù lüme fâ î lü me fâ î lü fe ù lün
Yldızlı semâlardaki haşmet ne güzel şey
Müştâk-ı cemâlin gece gündüz dil_ü şeydâ
Lâyık mı sanaa buu dil_i sevdâ-zede yansın
Mef’ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
Vur pençe-ii Alî’deki şimşiiir aşkına
– – . – . – . . – ( – . ) – . –
Mef’ ù lü fâ i lâ tü me fâ î lü fâ i lün
Hicranla sîneçâk ü garîb üü mükedderim
Göksuu yolunda kaldı hazînâne gözlerim
Lûtfen aceb gelir mi diyee ol semenberim
Göksuu yolunda ………………………………..
Şeb tâ seher akar su gibii çağlar_ağlarım
Hùn-ii ciğerle zahm-ı dilii dağlar_ağlarım
Cânâ firâk-ı aşkın_ilee sùzinâkinem
Hasret-fezâ-yı gamzen_ilee sîneçâkinem
Tâkey tegàfül_ey şeh-i eşheb süvâr-ı nâz
Ümmîd-i pâyimâlin_eder râh-ı hâkinem
Bir kerre iltifâtın_ilee hurrem_olmadık
Bîgâne denlü sohbetinee mahrem_olmadık
Etvârımız müsellim_i erbâb_ı tab’ iken
Yalnız senin yanında şehâ âdem_olmadık
MEF’ÙLÜ MEFÂİLÜN FEÙLÜN
Pâbùsuna ermek_üzre ey yâr
– – . . – . – . – –
Mef’ ù lü me fâ i lün fe ù lün
Hâk oldu rehinde âşık-ıı zâr
Ey âşıka hasm olan cefâkâr
Maksùduna nâil_olmadın mı
Bîçâre gönül yorulmadın mı
Gel eylenelim bu şeb berâber
Nâz etme güzel bakışlı dilber
Eğlence gerek bu nevbahâre
Aldanma bu dehr-i bîkarâre
Ömrün çekilir mi belâsı
Olmazsa eğer dem-ii safâsı
Her bir bakışında neş’e buldum
Mef,ùlü mefâîlün mef,ùlü mefâîlün
Meyhâneyi seyrettim uşşàka mutâf olmuş
– – . . – – – – – . . – – –
Mef’ ù lü me fâ î lün mef’ ù lü me fâ î lün
Teklîf ü tekellüfden sükkânı muhâl olmuş
Bir neş’e gelip meclis bir havf ü hilâf olmuş
Gam sohbeti yâd olmaz meşrebleri sâf olmuş
Âşıksa keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koymaa kadehii elden söz pîr-i mugànındır
Mefâîlün mefâîlün
Senin aşkınla nâlânım
Kerem kıl nazlı cânânım
Bu âlâmım bu efgànım
Kerem kıl nazlı cânânım
Bîmen Şen’in Rast / Semâî / Şarkı’sı
Sanaa lâyık mı ey gül-ten
Çevirdin rùyinii benden
Kusùr ettiyse efkende’n
Atâ senden hatâ benden
Gel_ey tavrıı melek âde
Mükemmel meclis_âmâde
Niyâz eyler bu üftâde
Banaa bir bâde ver sâde
Efendim gûş-i efgàn et
Benii ağlatma handân et
Keren kıl vasla şâyân et
Ne emrin varsa fermân et
MEFÂÎLÜN MEFÂÎLÜN MEFÂÎLÜN MEFÂÎLÜN
Çözülmee zülfünee ey dilrübâ dil bağlayanlardan
. – – – . – – – . – – – . – – –
Me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün
Kaçınmaa âteş_ii aşkınla bağrın dağlayanlardan
Düşer mii ictinâb etmek senin çün ağlayaniardan
Sirişk-ii çeşmimin bak farkı var mıı çağlayanlardan
Şımartılmış, korunmakdaa dokuz can katleden zâlim
. – – – . – – – . – – – . – – –
Me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün
Suçum yok der; utanmazmış kızarmazmış Ne ten yâhu
. – – – . – – – . – – – . – – –
Me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün me fâ î lün
Dil_ii zârım demâdem cevr-i yâr-ii firkatin söyler
Budur mu’tâd-ı âşık kiimi görsee hasretin söyler
Senii hükm-ii ezel âşùb-i devrân etmek istermiş
Benii bahtım gibii zâr üü perîşân etmek istermiş
Meğer sâkî-i devrânın füsùn-ıı işveden kasdı
Benii bir câm ilee rüsvâ-yı devrân etmek istermiş
Mefâîlün mefâîlün feùlün
Kamer-çehree perî-rù tende cânım
. – – – . – – – . – –
Me fâ î lün me fâ î lün fe ù lün
Nigârım dilberim rùh-ii revânım
. – – – . – – – . – –
Me fâ î lün me fâ î lün fe ù lün
Takıldıı kaldı gönlüm zülf-i yâre
Aman doktor bu derdee yok mu çâre
İlâc ölmek midir buu dilfikâre
Aman doktor …………………………….
Görüncee gerdenindee çifte hâli
Gönül sevdii hemen ol gülnihâli
Figàn eyler iken bülbül misâli
Cefâyaa kalmadıı gönlün mecâli
Silindii sîneden tasvîr-i hâli
Gözümden sevdâsı çıkdıı hayâli
MEFÂİLÜN MEFÂİLÜN MEFÂİLÜN MEFÂİLÜN
Süzüp süzüp de ey melek o çeşm-i nîîîmhâbını
Neden ya rağbet_etmemek dağıtmağaa sehâbını
MÜSTEF’İLÜN MÜSTEF’İLÜN
Âmed nesîmî suuubhdem
– – . – – ( – . ) –
Müs tef i lün müs tef i lün
Tersem ki âzâreş küned
– – . – – – . –
Müs tef i lün müstef i lün
Ben âşık_oldum bir güle
Hiç iltifât etmem müle
Benzer o goncaa sünbüle
Hiç iltifât etmem müle
Hacı Ârif Bey’in Nihâvend / Curcuna Şarkı’sı
Mahmur güzel gàyet güzel
Reftâr-ı dilsin bîbedel
Sevdim senii ben tâ ezel
Reftâr-ı dilsin bîbedel
Dede Efendi’nin Rast Şarkısı
Va’d eylemişdin ey perî
Bir bùsenii çoktan beri
Var mıı bunun şimdii yeri
Üzdün benii dünden beri
İzzet gibii ey şîvekâr
Etsen nolaa feryâd ü zâr
Bîhùde çekdim intizâr
Üzdün benii ……………..
MÜSTEF’İLÜN FEÙLÜN
Rùyinden_at nikàbı
Doldur şarâb-ı nâbı
Ver mutrıbaa rebâbı
Doldur şarâb-ı nâbı
Hacı Ârif Bey’in Rast şarkısı
MÜSTEF’İLÜN FEÙLÜN MÜSTEF’İLÜN FEÙLÜN
Yandıkça oldu sùzan kalb-ii şererfeşânım
– – . – . – – – – . – . – –
Müs tef’ i lün fe ù lün müs tef’ i lün fe ù lün
Hicr-ii lebinle yârin bir dil ki oldu nâhoş
– – . – . – – – – . – . – –
Müs tef’ i lün fe ù lün müs tef’ i lün fe ù lün
Cem sunsa gönlüm_etmez câm-ıı cihan-nümâ hoş
Her rùz ü şeb gönülden cânânımın cemâli
Gitmez isee efendim, benden yanaa hevâ hoş
MÜFTEİLÜN MÜFTEİLÜN FÂİLÜN
İşte adù karşıda hâzır-silâh
– . . – – . . – – . –
Müf te i lün müf te i lün fâ i lün
Aaarş yiğitler vatan_imdâdına
( – . ) . – – . . – – . –
Müf te i lün müf te i lün fâ i lün
Arş_ilerii aaarş bizimdir felâh
– . . – ( – . ) . – – . –
Müf te i lün müf te i lün fâ i lün
Aaarş yiğitler vatan_imdâdına
Nâmık Kemâl’in “Vatan Türküsü” başlıklı bu şiiri 5 kıt’adır.
adù: düşman, hâzır-silâh: silâhlanmış, felâh: kurtuluş
Olmaz _ ilâç sîne-i sad-pâreme (ULAMA: Olma zilâç)
Müf te i lün muf te i lün fâ i lün
“Çâre bulunmaz bilirim yâreme” diye devâm eden bu güfte Nâmık Kemâl’in olup; arùzu iyi bilmeyenler; “Ol ma ziii lâç (Fâilâtün) sî ne -iii sad (fâilâtün) pâ re me (fâilün) vezninde olduğunu sanırlar. İmtihan sorusu olarak da karşınıza çıkabilir. Aşağıdaki güfte de aynı özelliktedir.
Saçlarınaa bağlanalıı ey perî
– . . – – . . – – . –
Müf te i lün müf te i lün fâ i lün
Oldu dil_envâı cünun meşheri
– . . – – . . – – . –
Müf te i lün müfte i lün fâ i lün
MÜSTEF’İLÂTÜN MÜSTEF’İLÂTÜN
Meyler süzülsün meydâne gelsin
– – . – – – – . – –
Müs tef’ i lâ tün müs tef’ i lâ tün
Meclis donansın peymâne gelsin
Mahmùru nâzım cevlâne gelsin
Âhù bakışlım cevlâne gelsin
Meclis bezendii sun bâde sâkî
Çıksın gönülden dehrin meşâkı
Bir câm-ı ahmer bir câm-ı âki
Doldur a sâkî doldur a sâkî
Def’eyleyeelim dilden merâkı
Kendîne nîçün emsâl ararsın
İsmin gibii pek nâzik edâsın
Varken gönüldee bin türlü yâre
Dùş oldu gönlüm bir dil-fikâre
Etmezdim_arzù ammâ ne çâre
MÜSTEF’İLÂTÜN FÂİLÜN
Her dilden_ol meh çalmıyor
– – . – – – . –
Müs tef’ i lâ tün fâ i lün
Ö N E M L İ N O T :
“Müstef,ilâtün fâilün” ile “Müstef’ilün müstef,ilün” kalıbında, uzun ve kısa hecelerin sıralanışı birbirinin aynıdır :
Müs tef’ i lâ tün fâ i lün
– – . – – – . –
Müs tef’ i lün müs tef’ i lün
” Her dilden ol meh çalmıyor ” mısraının vezni sorulursa ne cevap vereceğiz?. Bu 2 vezinden birisi hakkında karar vermek için 2 yol vardır. Birincisi; bu iki aruz kalıbı, teoride var mıdır? Biri varsa, bu, hangi kalıptır. Ayırd etmek için ikinci yok; şiirin okunuşunu incelemektir.
“Her dilden ol meh / çalmıyor” ve “Her dilden ol / meh çalmıyor” Müstef,ilâtün fâilün” daha uygundur. Doğru karar vermek için, diğer mısra’ları da incelemek gereklidir.
Şâkir Ağa / Rast / Düyek / Şarkı :
Her dilden_ol meh çalmıyor
Ben zârın_âhın almıyor
Ferdâya gerçî salmıyor
Bendee tahammül kalmıyor
Güftenin kàfiyeleri (uyakları) “fâilün” vezninde.. Müstef,ilâtün fâilün vezninde kelimelerin bölünmemesi, bize daha uygun geliyor. Bazı notalarda ikinci bir dörtlük var!
Verdim gönül reftârına
Etmez cefâ ben zârına
Kılsam nazar ruhsârına
Ben zârın_âhın almıyor
İlk 3 mısraın vezni: “Müstef’ilün müstef’ilün” dedirtiyor ise de, 4. mısra’ “Ben zârın_âhın almıyor” Müstef’ilâtün fâilün. Şâkir Ağa’nın bestesini incelersek, “Müstef’ilün müstef’ilün” okuyuşunu tercih etmiş! diyebiliriz. İmtihanlarda, bunun benzeri sorular sorulamaz.
MÜTEFÂİLÜN MÜTEFÂİLÜN
Aman_Ahmed’im bana baksana(x)
. . – . – . . – . .
Mü te fâ i lün mü te fâ i lün
Heyecâna verdi gönülleri(x)
. . – . – . . – . –
Mü te fâ i lün mü te fâ i lün
(x) Mehmed Âkif ERSOY, 7.Kitap(GÖLGELER)
MÜTEFÂİLÜN FEÙLÜN MÜTEFÂİLÜN FEÙLÜN
Yine neş’e-ii muhabbet dil_ü cânım_etti şeydâ
. . – . – . – – . . – . – . – –
Mü te fâ i lün fe ù lün mü te fâ i lün fe ù lün
Yine bezm-i ayş ü vuslat edib_ehl-i aşkı ihyâ
. . – . – . – – . . – . – . – –
Mü te fâ i lün fe ù lün mü te fâ i lün fe ù lün
Sana cân ü dil fedâdır gönül_andelîbi gûyâ
. . – . – . – – . . – . – . – –
Mü te fâ i lün fe ù lün mü te fâ i lün fe ù lün
Yine zevrak-ıı derùnum kırılıp kenâre düştü
Dayanır mı şîşedir buu reh-i seeengsâre düştü
Reh-i mevlevîde Gàlib bu sıfatla kaldı hayrân
Kimi terk-i nâm ü şânee kimi i’tibâre düştü
O nihâl-i nâzın_âyâ, saran_âşinâsı var mı
Hele pek güzeldir_ammâ, acabâ vefâsı var mı
Sana Vâsıf_açtı râzın, kerem_eyle tut niyâzın
Bu kadar cefâ ve nâzın, a beyim safâsı var mı
MÜFÂALETÜN MÜFÂALETÜN
Ağaç mı desem kütük mü desem(x)
. – . . – . – . . –
Mü fâ a le tün mü fâ a le tün
(x) Mehmed Âkif ERSOY, 7.Kitap(GÖLGELER)
MÜFÂALETÜN FEÙLÜN
Mahâreti var o şùhun
Şikâyeti var felekden
. – . . – . – –
Mü fâ a le tün fe ù lün
(Visited 3.505 times, 1 visits today)
İlgiliMakaleler:
- İlgili Makale bulunamadı!..
RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz.
Both comments and pings are currently closed.