Etiket: D.Mehmet DOÄžAN

• Cuma, Temmuz 21st, 2017
MİLLÎ KÜLTÜRÜMÜZÜN ÖZÜ BU WEB SİTEDEDİR
(Neden ANKARA’da TÃœRK Musikisi Devlet Konservatuarı 35 yıldır kurulAmamaktadır?)
 TÃœRKÄ°YE’de 19 Batı müziÄŸi devlet konservatuarı ve biri mühmel 3 TÃœRK musikisi devlet konservatuarı?
     İktidar, kavga-gürültüyle edilmiş meşgul;
     Solcular yön veriyor milletimin kültürüne!..
        VEZÄ°N: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün) 
   
   Yılmaz, Titiz, Talay, KarakaÅŸ, Cem, Güner, Günay…
   Teslîm edildi çağdaşa Kültür Bakanlığı!..
           VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün      
  ( Mesut Yılmaz, M.Tınaz Titiz,.M.İstemihan Talay, Ercan Karakaş, İsmail Cem,,A.Oktay Güner, Ertuğrul Günay )
  Uyma şeytâna sakın.. aklını devşir başına;
  Kültürün SOYLUsu varken, ne gerek ÇAĞDAŞına?!..
      Vezni: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)  
       
    

                       İSTİKLÂL  MARŞI                                          

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun_üstünde tüten en son_ocak!..
O, benim milletimin yıldızıdır.. parlayacak!..
O, benimdir.. o, benim milletimindir ancak!..
Çatma, kurbân_olayım çehreni, ey nazlı hilâl;
Kahramân_ırkıma bir gül!.. ne bu şiddet, bu celâl?..
Sana olmaz, dökülen kanlarımız sonra, helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!..
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın, bana zincir vuracakmış?.. Şaşarım!..
Kükremiş sel gibiyim.. bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları.. enginlere sığmam, taşarım!..
Garb’ın_âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim_, îman dolu göğsüm gibi serhaddim var!..
Ulusun, korkma!, nasıl böyle bir_îmânı boğar
“Medeniyyet?” dediÄŸin tek diÅŸi kalmış canavar?!..
Arkadaş!.. Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper_et gövdeni; dursun bu hayâsızca akın..
DoÄŸacaktır, sana va’dettiÄŸi günler, Hakk’ın;
Kim bilir.. belki yarın, belki yarından da yakın!..
Bastığın yerleri “toprak?” diyerek geçme, tanı;
Düşün_altındaki binlerce kefensiz yatanı!..
Sen şehîd oğlusun_.. incitme, yazıktır, atanı;
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı!..
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?..
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan.. şühedâ!..
Cânı, cânânı; bütün vârımı alsın da Hüdâ,
Etmesin, tek, vatanımdan beni dünyâda cüdâ!..
Rùhumun, senden_İlâhî, şudur_ancak emeli:
Değmesin mâbedimin göğsüne nâ-mahrem_eli;
Bu ezanlar -ki şahâdetleri dînin temeli-
Ebedî, yurdumun_üstünde, benim, inlemeli!..
O zaman.. vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;
Her cerîhamdan_, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rùh-i mücerred gibi yerden, na’şım..
O zaman, yükselerek ArÅŸ’a deÄŸer belki, başım!..
Dalgalan, sen de şafaklar gibi, ey nazlı hilâl!..
Olsun_artık dökülen kanlarımın hepsi helâl!..
Ebediyyen; sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet,
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!..
Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
                                            ************************* 
İSTİKLÂL MARŞIMIZ ve MEHMED ÂKİF ERSOY İLE İLGİLİ MEVZÙÂT:
Ä°STÄ°KLÂL MARÅžININ KABUL EDÄ°LDİĞİ GÃœNÃœ VE MEHMET AKÄ°F ERSOY’U ANMA GÃœNÃœ KAKKINDA KANUN :
       Kanun numarası 5649, Kabul târîhi 04.05.2007 ve Madde sayısı 4’dür.
Madde 1 – Her yıl 12 Mart, Ä°stiklal Marşımızın kabul edildiÄŸi günü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma günüdür. Anılan günde bütün kamu kurum ve kuruluÅŸlarının öncülüğünde halkımızın ve sivil kuruluÅŸların iÅŸtiraki ile anma törenleri düzenlenir.
Madde 2 – Ä°stiklal Marşının kabul edildiÄŸi günü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma törenleri ile ilgili yönetmelik, bu Kanunun yayını tarihinden itibaren dört ay içinde İçiÅŸleri, Milli EÄŸitim ile Kültür ve Turizm bakanlıklarınca müştereken çıkarılır.
Madde 3 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 4 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Ä°STÄ°KLAL MARÅžININ KABUL EDÄ°LDİĞİ GÃœNÃœ VE MEHMET AKÄ°F ERSOY’U ANMA GÃœNÃœ HAKKINDA YÖNETMELÄ°K
       Resmî Gazete 07.03.2008  / 26809 (6ncı ve 8inci maddeleri aşağıdadır:
Madde 6 – Anma gününde;
a) Konferans, seminer, sempozyum ve panel gibi bilimsel toplantılar,
b) Şiir, kompozisyon ve resim yarışmaları ile ödül törenleri,
c) Seyirlik sanatlar ve müzik dinletileri,
ç) Sergiler,
d) Ä°stiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy’un fikir, sanat ve ÅŸahsiyeti ile ilgili yazılar ve benzeri etkinlikler
düzenlenebilir.
Madde 8 – Bu Yönetmelik hükümlerini İçiÅŸleri, Milli EÄŸitim ile Kültür ve Turizm bakanları müştereken yürütür.
MEHMET AKÄ°F YILI
BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan, 28 Aralık 2010 Salı günü, AK Parti Grup Toplantısı’nda, 2011 yılını, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile alınan kararla “Mehmet Akif Yılı” olarak kabul ettiklerini açıkladı. 
  
                                    *************************************** 
11.06.2016 tarihli görüşüm. HALKIMIZ, Ä°STÄ°KLÂL MARÅžIMIZI NÄ°HÂVEND MAKAAMINDA OKUYOR’.. Ä°stiklâl Marşımızın notası donanımda (Si bemol-Mi bemol) yazılı iken; Batıcı müzikologlarımız, (hem minör gamın hem de Nihâvend makamında ortak görünümde notadan kurtulmak için, (çocuklar 1 ses pest olarak daha rahat okurlar) bahanesiyle Sol minör notayı deÄŸiÅŸtirdiler. Halbuki; Minör diziler insanlarda üzüntülü, acınacak, yıkılmışlık.. duygularını uyandırır ancak Majör dizileri ise Metânet, güçlülük, zafer.. duygulaını uyandırır. Nihâvend makaamı ise: kendine ve çevresine güven, metânet, sabır, sebat, direnç.. duygularını güçlendirir. Mehmet Âkif Ersoy da Ä°stiklâl marşını bu düşüncelerle yazmış,TBMM’nde dinleyip KànunlaÅŸtıran Milletvekillerimiz de minör duygularla deÄŸil, coÅŸku içinde karar vermiÅŸlerdir.         

İSTİKLÂL MARŞIMIZIN  BESTESİ?..

            YENÄ° akit gazetesi 12 Aralık 2010 Pazar, sahîfa 2’de, D. Mehmet DoÄŸan‘ın “Ä°stiklâl Marşı kurtuldu mu?” baÅŸlıklı köşeyazısından:
      [[ (…..) Merhum Ä°stiklâl Marşı ÅŸairimizi vefatının 50. yıldönümünde (1986) düzenlediÄŸimiz bir sempozyumda müzik konusundaki otoritesi tartışılmaz üstadlarımızdan Cinuçen Tanrıkorur bu ızdırabı uzun uzun izah etmiÅŸti.
      Cinuçen bey Ä°stiklâl Marşı bestesinin deÄŸiÅŸtiÄŸini göremeden gitti. Dört sene önce, Mehmet Âkif’in vefâtının 70. yıldönümünde düzenlediÄŸimiz bilgi şölenine yaÅŸayan bir mûsiki ustamız ısrarla katılmak istedi. Biz de buyur ettik. Bakın söylediklerine:
       “Yalnızca iki kıt’ası müziklendirilmiÅŸ olan ÅŸiirin sekiz mısraındaki 117 hecenin 53 tanesinde prozodi hatası mevcuttur. Kelime gruplarının naÄŸmeye denk düşmesi demek olan periyot hatası ise 13’tür. Türkçe okuma kurallarına ters düşen vurgu hatası 14’tür. Budanmış veya kelime gruplarından doÄŸan anlamsız hece veya hece gruplarının sayısı ise 12’dir.” (Reha SaÄŸbaÅŸ’ın bildirisi, Türkiye Yazarlar BirliÄŸi’nin 2007 yılında basılan Mehmet Akif Ersoy Bilgi Şöleni bildiriler kitabında mevcuttur).
        Bu kadar kusurlu bir besteyi nasıl doğru dürüst okuyacaksınız ve neresini düzelteceksiniz?  (Konu önemli, yarın da devam edeceğiz.)  ]]
       D. Mehmet DOÄžAN’ın, 13 Aralık 2010 Pazartesi YENÄ° akit gazetesi 2. sahîfasında çıkan, “Ä°stiklâl Marşı’nı kurtarmak!” baÅŸlıklı köşeyazısından: [[ (…..) Konuyla ilgili görüşlerimi, 6 Aralık günü Türkiye Yazarlar BirliÄŸi Ä°stanbul Åžubesi’nin Edebiyat Mevsimi programının açılışında yaptığım konuÅŸmada, “Ä°stiklâl Marşı’nın metniyle uyuÅŸmayan bu besteden kurtulmak için bu fırsatı deÄŸerlendirebiliriz. Büyük bir Ä°stiklâl Marşı Besteleme Yarışması açabiliriz. (…..)
       Ä°stiklâl Marşı, 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edildikten sonra bir beste yarışması da açılmış. 22 eserin katıldığı bu yarışmadan 4 eser seçilmiÅŸ. Seçilenlerden birincisi Ali Rifat (ÇaÄŸatay) Bey’e, dördüncüsü de ÅŸimdi hükümetin telif haklarını kamulaÅŸtırmaya karar verdiÄŸi Zeki (Ãœngör) Bey’e aitmiÅŸ.
       Ä°lk sırada bulunan Ali Rifat Bey’in bestesi 8 ay icra edilmiÅŸ. Bu arada, Osman Zeki Bey, M. Kemal PaÅŸa’nın eÅŸi Latife Hanım‘ı devreye sokarak kendi bestesini icra ettirmeye baÅŸlamış. (…..) Konuyla ilgili olarak 1940’larda Bursa milletvekili Osman Åževki UludaÄŸ ÅŸunları yazıyor:
       “Zeki Bey’in bestesinde herkesin gördüğü prozodi (tecvit) hataları vardır. Åžiirin ölçüsünü, yani aruzu dikkate almayan bu beste bize ÅŸunu anlatıyor ki, Zeki Bey, güfteyi manasına ve ölçüsüne riayet ederek bestelememiÅŸ, aksine olarak Karmen Silva ÅŸarkısından faydalanarak yaptığı bestesini Akif’in ÅŸiiri ile güftelendirmiÅŸtir. (…..)
       Ä°stiklâl Marşı’nın bestesinin telif sorunu, yetkililere altın bir fırsat sunuyor. Cesaret gösterip geniÅŸ katılımlı bir beste yarışması yapılabilir. Böylece Ä°stiklâl Marşı’mızın sözlerinin tesirini sıfırlayan bu sakil besteden kurtılabiliriz!  ]]
                                    * * * * *  
 
       İstiklâl Marşımızın yeni baştan bestelenmesi gerektiği konusuna kısaca temâs edeceğim.
       İstiklâl Marşı müziğinin kusùrunu Osman Şevki Uludağ merhum hülâsaten bildirmiş:
Prozodi (tecvîd) hatâları... Prozodi ile tecvîd terimleri (prozodi bilgileri ile tecvîd bilgileri) birbirinin tıpatıp aynı deÄŸildir. Mùsıkîmizde kullanılacak tecvîd bilgileri(*) (=geniÅŸletilmiÅŸ prozodi bilgileri) Osmanlı Türkçesi’nin âhengini, arùzla yazılmış güftede vezin-usûl imtizâcını(uyuÅŸumunu) saÄŸlar ve eseri zevk-i millî(**) tasvîb eder(onaylar).
 
      Ä°stiklâl Marşımızın ÅŸiiri, Feilâtün feilâtün feilâtün feilün veznindedir. BaÅŸdaki Feilâtün, Fâilâtün olabilmektedir; sondaki feilün de fa’lün olabilmaktedır. 1inci mısra’: Fâilâtün feillâtün feilâtün fa’lün veznindedir. 2nci mısra’ : Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün veznindedir. 3üncü mısra’ : Feilârün feilâtün feilâtün feilün veznindedir. 4üncü mısra’ : Feilâtün feilâtün feilâtün fa’lün veznindedir. Vezni bu ÅŸekilde olan ÅŸiirleri “ÅŸarkı formunda” bestelemek kolay ise  de(***), “marÅŸ formunda” bestelemek mehâret ister!..
     Bestelenecek ÅŸiir önce dikkatle incelenir; her mısra’da, gerekli yerlerine virgül, noktalı virgül, nokta konarak sekte, vakf yerleri ve vurgu heceleri tesbît edilir. Bu vecîbeleri Åžarkı formunda yerine getirmek, erbâbınca kolay ise de, MarÅŸ formu mehâret ister!..
     Bu 2 paragrafta belirttiğim hususlar, makamdan ziyâde hangi usùlün daha uygun olacağını tesbît için uzun araştırma ve denemeler gerektirir. Bu usûl; nîmsofyân veyâ sofyân olabilir; yürüksemâî de düşünülebilir.
 
Bu vezinle ÅžARKI yapmak kolay, MARÅž yapmak zordur. Çünkü; MARÅž’da “tek heceye tek nota” tahsîs edeceksiniz!..Türk mùsıkîsi bestekârları, çocuk ÅŸarkılarında “tek heceye tek nota” uygulamışlardır.   Notası  bu web sitede   olduÄŸu için kendimden misâl vereceÄŸim: Vezin: Feilâtün mefâilün feilün  Şâir; Feilâtün’ü istediÄŸi mısra’da Fâilâtün ve feilün’ü fa’lün yapabilme hakkını kullanmış:

                                KARAKIŞ  (Şiir ve beste: C.ÖNEY) 

      Ova. daÄŸ, yayla karla kaplanmış;       >  Feilâtün mefâilün fa’lün
      Bembeyazsın.. adın niçin karakış?      >  Fâilâtün mefâilün feilün
      Kar ve buz sarkıyor saçaklardan..       >  Fâilâtün mefâilün fa’lün
      Dinleyin mùsıkîyi rüzgârdan!..           >  Fâilâtün mefâilün fa’lün
      Nabzı varmış meğer dağın, derenin..  >  Fâilâtün mefâilün feilün
      Ya hayat kalmamış, ya uyku derin!..   >  Feilâtün mefâilün feilün
      Çatılar karla yüklü, heybetli!..             > Feilâtün mefâilün fa’lün
      Pınarın, çeşmenin tutuldu dili!..          > Feilâtün mefâilün feilün
      Ova, daÄŸ, yayla karla kaplanmış         > Feilâtün mefâilün fa’lün
      Ne kadar var bahâra ey karakış?..       > Feilâtün mefâilün feilün    
     Bestekâr; Millî marşımızın milletimizce sevilmesi ve dünyânın her yerinde çalınabilmesini düşünerek Mâhùr, Acemaşîrân, Nihâvend makamlarından birisini; kompozitör ise, aynı sebeplerle Do-majör, Fa-majör, Si-bemol-majör, Sol-majör’den birisini seçmek durumundadır. 
 
     Hatâlarının listesini yaparak “Ä°staklâl Marşı ÅŸiiri yeniden bestelensin!” diyen ünlü bestekârlarımızın, devletçe bir yarışma açılmasını beklemeden; üzerinde fikir yürütme/tartışma baÅŸlatmak maksadıyla; Ä°stiklâl Marşı ÅŸiirinin MarÅŸ formunda seslendirmeÄŸe müsâit gördükleri 2 kıt’asını seçip deneme yapmalarını ve notasını yayınlamalarını tavsiye ederim. Bu ÅŸekilde,5 bestekâr nota  neÅŸretse,  Türk mùsıkîsi  konservatuarlarımız  uzmanlarımızdan kurdurulacak bir inceleme heyeti ya bu bastelerden birisinin Ä°stiklâl marşı kabùlünü teklîf eder, veyâhut da bu 5 bestekârdan birisine “beste sipâriÅŸ edilmesini” teklîf edebilir.    
 
     Hâlen okunmakta olan bestede “tâmîrât ve tâdîlat!“la yetinmek emr olunursa; vals’e benzetmemek ÅŸartıyla semâî usùlü denenebilir. (Her 2 usùl de 3 zamanlı ise de; semâide ilk darb, valsde son darb güçlüdür.)
                            ÖRNEKLEMELİ ELEŞTİRİ  (12.09.2012)
                                                               Dr. Cahit ÖNEY     
       Ä°stiklâl marşımız; prozodi hatâları yönünden, konservatuarlarımızda bir örnek olarak incelenmesi gereken bir eserdir. Ä°nceleme sonunda, ÅŸu acı sözleri esirgemememiz gerekir ki, mùsikîşinâslarımız, bestekârlığın, hafife alınacak bir san’at olmadığına inansınlar: “Cehl-i mürekkebden, sehl-i mürekkeb hâsıl olur! C.ÖNEY” Yâni; katmerli bilgisizlikten, katmerli hatâ doÄŸar!..
       İstiklâl marşımızın az hatâlı tek bölümünü inceliyorum:
       Ä°stiklâl marşımızın, az hatâlı tek bölümü; ikinci kıt adaki “Çatma kurbân olayııım”dır. “Uzun heceye uzun ve kısa heceye kısa süreli nota/ezgi kuralı”nın, öncelikle istisnâsını hatırlayalım: “Bir kelimenin kısa olan son hecesi, veya 1 kısa heceden ibâret kelime; “vurgu imâlesi/uzatması” sayılarak, uzun hece kadar uzatılabilir. Fuzùlî’nin: “Beniii candan usandırdııı, cefâdan yâr usanmaz mı?” mısraı ile C.ÖNEY’in: “Ne günlerdiii o birlikteee geçen demler seninle “Åžebâbet; bir hayâl oldun rebâbın, gülÅŸeninle” beytindeki uzatmalar imâle hatâsı deÄŸil, makbùl sayılan “vurgu imâlesi/uzatması”dır. Ä°stiklâl marşımızdaki “Çatma” kelimesinin “ma” kısa hecesinin uzun olarak deÄŸerlendirilmiÅŸ olduÄŸunun doÄŸruluÄŸunu belirttikden sonra (Çatma kelimesi, ünlem ifâde etmektedir), hatâsına geçelim:
       “Çatma kurbân olayımmm”da duraklamak hatâdır; “Çatma kurbân olayım çehreni”de duraklamak gerekirdi. Nitekim, yukarıdaki, Ä°STÄ°KLÂL MARÅžI baÅŸlıklı ÅŸiirde/güftede de virgül, “çehreni” kelimesinin evvelinde/öncesinde deÄŸil, sonrasındadır!.. “Çatma kurban olayım” deyip de nefes alsanız; muhâtabınız/karşınızdaki: “Beni azarlama!” diyor sanır ve “EstaÄŸfirullah efendim.. size çattığımı nereden çıkardınız!” der. DoÄŸru okuyunca, sizi dinleyen: “Sizi üzen nedir, efendim?” diye sorar.  [ “Çatmak” fiili çeÅŸitli anlamlarda kullanılabilir: “KaÅŸlarını çatmak” , “Silâh çatmak”, “Birisine çatmak”, “Belâya çatmak” .. ] Bestekâr; güfte sâhibinin ne demek istediÄŸini çok düşünüp çözmelidir. Örnek olarak: Biraz yukarıda yazılı beytimde geçen “seninle” kelimesiyle sevgiliye deÄŸil, ÅŸebâbete/gençliÄŸe hitab edilmektedir/seslenilmektedir. Åžunu da ekleyeyim: Beytimde; “edebî san ‘ atlardan teÅŸbîh/benzetme deÄŸil, mürsel mecâz/benzere gönderme san’atı kullanılmıştır. (Mürsel mecâz konusunda, site’mde geniÅŸ bilgi verilmiÅŸtir.)        
                                                                                                                      
 
_______________________________________________________________________
(*) Bestekâlık(kompozisyon) ilmini hatâsız uygulayabilmemiz için; Tecvîd ilminin “tefhim”, “terkik”, “mahrec”, “medd ve çeÅŸitleri”, “sekte”, “vakf” lüzùm ve kàideleri hakkında bilgili olmamız gerekir. Bu konular, bu web-site’mde açıklanmıştır:
1. SEB’A-Ä° AHRUF>Ä°slâm âlimlerine   2. TÃœRK MÙSIKÃŽSÄ°>Eser tanıtımı sayfa II (Ä°slâm’da mùsıkî)
   
 
(**) Mehmed Âkif Ersoy, “Åžerîf Muhyiddîn’e” baÅŸlıklı ÅŸiirinde şöyle demektedir:
 
          Melez, soysuz, şerefsiz, parçalardan başka şey yok hiç;
          Ne düşkün zevk-i millî.. besteler piç, şâheserler piç!..
             VEZNİ: Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
 
 
(***) Örnekleri:
 
         Feilâtün feilâtün feilâtün feilün vezninin sonundaki feilün’ü, şâir,
         fa’lün yapabilir. Fuat Hulûsi Demirelli’nin bu vezinde yazdığı ÅŸiiri
         Sâdeddin Kaynak, Şarkı formunda bestelemiştir:
 
Gecemiz kapkara sâkî sun_elin nùr olsun >Feilâtün feilâtün feilâtün fa’lün
 
                                             * * * * *
          
          Feilâtün feilâtün feilâtün feilün vezninin başındaki Feilâtün’ü, şâir,
          Fâilâtün yapabilir. Mehmet Çınarlı’nın bu vezinde yazdığı ÅŸiiri Cinuçen
          Tanrıkorur, Şarkı formunda bestelemiştir:
 
 Bilmeyenler başımız göklere ermiş sanacak>Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün
 
                                             * * * * *   
 
                     Şâir; Feilâtün feilâtün feilâtün feilün vezninin başındaki Feilâtün’ü
             Fâilâtün; sondaki feilün’ü de fa’lün yapabilir: Notası bu web-sitede bulunan
             ÅžARKI’nın ÅŸiiri ve bestesi bana âittir:
 
 Gelecektin bana.. cânım, o sözün n’oldu senin>Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
 Geçti yıllar ne yazık penbe yüzün soldu senin >Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün
 Pek harâbım güzelim gayrı elinden feryâd       >Fâilâtün feilâtün feilâtün fa’lün
 Hastayım kimsesizim istediğin oldu senin        >Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün
 
                                       * * * * * * * *
 
         Mefâilün feilâtün mefâilün feilün vezninin sonundaki feilün’ü, şâir,
         bâzı mısra’larda fa’lün yapabilir: Orhan Seyfi Orhon’un bu vezinde
         yazdığı şiiri Ali Rıfat Çağatay, Şarkı formunda bestelemiştir:
 
 Sarâhaten acabâ söylesem darılmaz mı  > Mefâilün feilâtün mefâilün fa’lün
 Darılmak_âdeti bilmem ki çapkının naz mı  > Mefâlün feilâtün mefâiün fa’lün
 Desem ki ben seni.. yok dinlemez ki hiddet_eder >Mefâilün feilâtün mefâilün feilün
                                                    *
Mef,ùlü fâilâtü.. : arùzun kemânıdır;
Müstef,ilün : davul, feilâtün : kemençesi!..
“Evzân içinde raks!” ile şâir gezer durur;
Tebdîl-i vakf ü sekteye uy bestekâr isen!..
       Evet.. Şâirler, bilerek değil de, semâî olarak (duymakla ve klasik eserleri bellemekle edinmiş olarak) vezin içinde kalıpçık değişikliklerini (farkında olmadan) yaparlar. Bunu isbât için ilk beytimi kaydetmiş bulunuyorum. Önce; beyetin genel mânâsını ve sonra da analizini sunayım:
          “Mef,ùlü fâilâtü mefâilü fâilün” arùz kalıbı, bütün duygularımızı, bir kemân gibi, “arùz estetiÄŸi eÄŸitimi” görmüş kiÅŸilere anlatmamızı saÄŸlar. “Müstef,ilün” arùz kalıpçığı, Türk dilini bilen herkese “çıplak-açık-ortak” gerçekleri tebliÄŸ edebilir. Mehmed Âkif merhùmun çok kullandığı vezinlerden “Mefâilün feilâtün mefâilün feilün” “kıssa-hikâye-sohbet” konularında faydalıdır. Mehmed Âkif’in çok kullandığı vezinlerden “Feilâtün feilâtün feilâtün feilün” ise heyecan uyandıran, duygulandıran ve halkımızın büyük kısmının ilgisini çeken bir kalıptır. (Bestekârlarımızın, mùsıkî usulleriyle ilgili vezin tercihleri, bir bitirme ödevinde 15-16 sayfa tutan araÅŸtırmamda görülebileceÄŸi gibi çok uzun olduÄŸundan söz-etmiyorum.)
        Beytin kısaca analizi:
Bu beyt tek bir vezin kalıbından oluÅŸmasına karşılık, bu kalıptan olmayan kalıpçıklar zikredebileceÄŸini göstermek gàyesyle yazılmış ve bu da, edebiyatımızda tek örnektir: Bu beytde geçen “müstef,ilün” ve “feilâtün” kalıpçıklarıyla, hem ana-vezin bozulmamış ve ayrıca ÅŸu deÄŸiÅŸik ÅŸekil de, telmîhen, işâret olunmuÅŸtur: “Müstef,ilün feul, feilâtün mefâilün” Böyle bir bakışla takti’, “Mef,ùlü fâilâü mefâîlü fâilün” vezni içindeki kelimelerde “vurgu” yönünden farklılaÅŸmaÄŸa sebep olur ve bu hâli. ikinci beytde, “evzân içinde raks” deyimi ile vasıflandırdım. “Evzân”; “vezn”ler demektir ve bu hâlin; hemen her arùz kalıbı için de geçerli olduÄŸunu ifâde etmektedir. Bu hâl; Ä°stiklâl marşımızın güftesinde kullanılan “Feilâtün feilâtün feilâtün feilün” kalıbında da görülmektedir: Arùzun kàidelerinden birine göre, şâir; mısra’ başındaki “feilâtün”ü, istediÄŸi mısra'(lar)da “fâilâtün” yapabilir ve aynı ÅŸartla sondaki “feilün”ü “fa’lün” yapabilir. “feilün” “fa’lün” olunca mısraın hece toplam sayısı 1 adet azalmış olur; özellikle uzun ÅŸiirlerde, bu “Feilâtün feilâtün feilâtün feilün” kalıbı, 4 çeÅŸit kalıp gibi kullanılmaktadır: 1) Feilâtün feilâtün feilâtün feilün, 2) Feilâtün feilâtün feilâtün fa’lün, 3) Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün, 4) Fâilâtün feilâtün feilâtün fa’lün.. Buna; Ä°stiklâl marşımızdan örnekler veriyorum: A- Feilâtün feilâtün feilâtün feilün: (3.O, benim milletimin yıldızıdır.. parlayacak) ve 7. mısra’ B- Feilâtün feilâtün feilâtün fa’lün: (4.O, benimdir.. o, benim milletimindir ancak)   C- Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün: (2.Sönmeden yurdumun_üstünde tüten en son_ocak) ve 5., 6. mısra’lar  D- Fâilâtün feilâtün feilâtün fa’lün: (1.Korkma!. Sönmez bu ÅŸafaklarda yüzen al sancak) ve 8. mısra’lar.  Aruz kalıbının 4 çeÅŸit kullanılmış olması; aynı melodi ile seslendirilmiÅŸ 2 kıt’a bulunması sebebiyle bestakârın iÅŸini zorlaÅŸtırır.   2 kıt’anın da aynı melodi ile seslendirilmiÅŸ olması, ikinci ve çok daha büyük bir zorluÄŸa sebebiyyet vermektedir: Bestekârlıkda dikkate alınması gereken önemli hususlardan biri de, kelimelerin, ölçü çizgisini aÅŸarak bölünmesi hâlinde baÅŸarıyı arayıp bulmaktır ve bununla karşılaÅŸmak kaçınılmaz ise, hele bu bölünme yeri “düm”e isâbet ediyorsa çok önem vermek gerekir. Bunun mâlûm örneÄŸi : [ Kız sandalı kaaaal BÄ°M gibi ooooy NAT ma dümende ] dir.  “Ä°stiklâl Marşı” konumuzdan -biraz- uzaklaÅŸarak ÅŸu görüşlerimi de arz edeyim: ı- Bestekâr; Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün vezni ile Senginsemâî, Yürüksemâî, Türkaksağı, Aksak, Curcuna usullerineden hangisinin uyuÅŸumunun bu güftede daha baÅŸarılı olacağını araÅŸtırmayı ihmâl etmiÅŸ, iÅŸi aceleye getirmiÅŸtir. ıı- Bestekâr; BÄ°M ve Nat hecelerine birer nota yerine ezgi görevlendirerek vurguyu – ÅŸarkı formunda!- yumuÅŸatabilirdi. ııı- 60 küsur yıl önce, bir bestekârımız, Musiki Mecmuası’ndan aldığı benim, birbirinden ayrı 4 mısra’lı güftemin son mısraını -bu sebeple- atmış ve nakarat olarak 2ci mısraı tekrarla yetinmiÅŸ idi.  ıv- Beste formunda klasik eselerimiz, bu sebeple, 2 kıt’alı deÄŸildir; 4 mısra’dan ibârettir. muarabba’dır!!.. v- Sadeddin Kaynak; “Åžarkı sözü” özelliÄŸindeki metinleri – Yanık Ömer , Leylâ bir özge candır ‘ da görüldüğü gibi– klasik-dışı ÅŸekilde bestelemiÅŸtir. O; sahîfalarca bir metni de besteleyebilecek ÅŸekilde yetiÅŸmiÅŸtir. Çünkü bir hâfızdır; Uzunları dâhil Sùreleri; Mevlidi seslendirmiÅŸtir.      Bestekâr bilmelidir ki… Bir bestekâr vezinli-vezinsiz (güfteyi, ÅŸarkı sözünü, lâkırdıyı..) bestelemeÄŸe karar verdiÄŸinde öncelikle nerelere virgül-nokta-noktalı virgül-ünlem veyâ soru işâreti konması gerektiÄŸini titizlikle araÅŸtırıp yerine getirmelidir. Bu işâretler sâyesinde hangi kelimelerin hangi hecelerinde vurgu yapılacağı, hangi hecelere (durak, güçlü, durak yedeni, güçlü yedeni “evet güçlü yedeni”) ve kaç ses uzunluk birimi tahsîsi gerektiÄŸi; sazpayı yerleri.. vs. belirlenebilecektir. Bu husus, ÅŸiir okumak konusunda da çok mühimdir. Bir misâl vereyim: “Çanakkale Şehitleri’ne” okunurken, “gece mehtâbı” diyenler (isim tamlaması) yapanlar, anlayarak dinleyenleri güldürmekte ve “gündüz mehtâbı” da var mı” diye düşündürmektedir.
Açıklamak için, şiirin bu bölümünü okumak şarttır:
       Ey bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
       Gökten_ecdâd, inerek, öpse o pâk alnı, deÄŸer!.. ( ……. )
       “Bu taşındır!..” diyerek Kâbe’yi diksem başına;
       Rùhumun vahyını duysam da geçirsem, taşına!..
       Sonra, gökkubbeyi alsam da ridâ nâmıyle;
       Kanayan lâhdine çeksem, bütün_ecrâmıyle;
       Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan;
       Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam, oradan:
       Sen bu âvîzenin_altında, bürünmüş, kanına;
       Uzanırken, gece, mehtâbı getirsem yanına;
       Türbedârın gibi, tâ fecre kadar bekletsem;
       Gündüzün fecr_ile âvîzeni lebrîz etsem;
       Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana;
       Yine “birÅŸey yapabildim!..” diyemem hâtırana!..
Şâir; daha bir mezarda bile yer bulamamış ÅŸehidlerimize; günün çeÅŸidli vakitlerinde: (gece, fecr, gündüzün, akÅŸamları) ne gibi hizmetler sunarak türbedarlık yapabileceÄŸini anlatıyor. “Gündüzün” demiÅŸ iken, “gece” demesi ve “geceleyin” dememesi, “vezin zarùreti”nden.. (Bir ÅŸiirde, aynı kategoriden kelimeleri bir araya getirmeye “tenâsüb san’atı” denmektedir.)
       Siyâsî partiler, spor kulüpleri; kuruluÅŸları için, genellikle marÅŸ formunda ileride besteletmek üzere “güfte yarışması” açmakta; yüzlerce ÅŸiir arasından birisini seçmek için kurdukları jüriyi, YANLIÅž OLARAK edebiyatçılardan, ÅŸairlerden seçmektedirler. Bu jüri üyelerinin 3’de 2’sini bestekârlar ve beste tekniÄŸini bilen teorisyenler/hocalar teÅŸkil etmelidir. MarÅŸ güfteleri seçiminde Mef’ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün vezninde olanların veyâ Feilâtün feilâtün feilâtün feilün (baÅŸdaki Feilâtün’ün Fâilâtün ve sondaki feilün’ün fa’lün yapılmamış olması ÅŸarttıyla), Müstef’ilün müstef’ilün, Müfteilün müfteilün gibi  vezinlerde olanların tercih edileceÄŸi, iÅŸin başında duyurulmalıdır.
                                                                                   DEVAM EDECEK    
     
                       

                                                             

Ä°lgiliMakaleler:

  • Ä°lgili Makale bulunamadı!..