Karşı vâdîden göründük, esdi mahşer rüzgârı!..
Köhnemiş surlarla çarpıştık, boyandık al kana;
Yılmadık hiç.. benziyorduk kükreyen bir aslana!..
Vermeyiz aslà aman biz.. yar bilir, ağyar bilir;
İşte sinmiş surların ardında bin yıllık şehir!..
At sürüp ummâna doğruu, dağdan_indirdik gemi;
Fâtih_olduk.. varsın artık kan götürsün gövdemi!..
Öldük_öldürdük amansız, sanki esdik yel gibi;
53 gün sonra coçtuk, şehre girdik sel gibi!..
Ey şehîd asker!.. Senin, kalbinde türben milletin!..(*)
Şanlı Fâtih; çık da bir bak makberinden ülkene;
Sallanır hep 5 asırlık diktiğin bayrak gene!..
1943
(*)
Şehit düştükleri yerlerde Fâtih’in yaptırdığı
Sekban mezarları, Ordu Caddesi genişletilirken,
geceleri dozerle sökülüp Yenikapı’dan denize
dökülmüştür. Lâleli Baba’nın kabri de, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi binâsının / evlenme Dâiresi’nin arkasındaki mescidin bahçesine nakledilmiştir. (Bu beyit, 1975’de ilâve olunmuştur.)
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün