Etiket: Gençlik Marşı

• Cuma, Temmuz 21st, 2017

 MUSAMMATLAR:

YAŞ KIRKI BULDU

Yaş kırkı buldu.. geçti bahârım, gönül kırık;

Besbelli eski rengini kaybetti günlerim…

Ben saklasam da, anla ki, mâzîyi özlerim..

Mâzîde hep kırıldı tomurcuklarım.. yazık!..

 

Bir fayda var mı herkese açmakda derdimi?..

Zannetmeyin ağardı değirmende saçlarım!..

Pek muzdarîb isem.. derim: öyleyse ben varım!..

Buldum kederli olduğum_anlarda kendimi…

 

Yâ Rab; mukadderat beni sarmış ecel gibi;

Atmış diyâr-ı gurbete yalnızca gövdemi!..

Gezdim bin_ızdırabla geçen yıl mahallemi;

Bir çehre kalmamış tanıdık.. hepsi el gibi!..

 

Söylersiniz hayâtımı ey eski şarkılar:

“Çıkmaz derùn-ı dilden_efendim, muhabbetin!..”

Zevkindeyiz ne çâre hayâliyle sohbetin!..

Hâlâ gözümde neş’esi, gül-gül hayâli var!..

 

Yaprak sürüklenir gibi gitmem uzaklara;

Uçmaz gönül kuşum, ne zamandır kırık kafes!..

Yaş kırkı buldu.. kalmadı arzù, emel, heves..

Kâfî değil mi kâmil_isen bunca hâtıra?..

 

Sen nerdesin gözümdeki toz-penbe gözlüğüm?..

Tik-taklarınla zulm_ediyorsun sen_ey saat!..

Bir, çok-bilinmeyenli muammâ idin, hayat;

Derken, çözüldü, bak daha kırkında kördüğüm’..

 

         VEZNİ: Mef’ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün

02.07.1966   AĞRI

 

                              ÂŞİNÂ

Derd-âşinâ bulunmayacak, belli, derdine;

Kâmil odur ki yetmelidir kendi kendine!..

 

Her zevki, hazzı, neş’vesi, her tavrı nev-zuhùr!..

Kàbil mi böyle çevrede bulmak biraz huzùr?..

 

Şi’rinle, mùsıkıyn_ile bir-hayli başkasın;

Kim var ki derd ü neş’eni bir nebze anlasın?..

 

Hâricden_umma hiç ne tefekkür, ne haz, ne his;

Hergün kapan biraz daha dünyâna ey nefis!..

 

Zevk-âşinâ bulunması kàbil mi zevkine;

Sensin unutma zevkine zevk-âşinâ gene!..

        VEZNİ: Mef’ùlü fâilâtü mefâîli fâilün 

       

          BOĞAZ’A  GİRERKEN

Erken.. henuz sabah.. Boğaz’ın medhahindeyiz;

Genc-ihtiyar.. güvertede toplandı yolcular…

Gurbet; senin, henuz daha korkunc_elindeyiz;

Gönlümde yâre açmada pençen vakit, vakit;

Gözlerde ince bir duman_olmuş bugün ümit…

 

Kurşun minâreler, yalılar şehridir dünün;

Mahmur bakışlı, uykulu hâliyle muhteşem!..

Hasret; nöbet, nöbet beni ürpertiyor bugün;

Bir anda duydum_aşkımı, hicrânı, neş’emi;

Sür’atli git.. biraz daha sür’atli, ey gemi!..

 

Silkin de çık şu sislerin_ardından_ey şehir;

Vuslat diyârı sevgili İstanbulum.. görün!..

Yâ Rab; ne muhteşem, bu ne kuvvetli sevgidir :

İstanbul_aşkı dağlasa gurbette bağrımı;

Hicrân_unutturur bana billâhi yârimi!..

       Vezni: Mef’ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün

         (Askerlik için İkizdere’den ayrılıp, Tırabzon yoluyla

           İstabul’a varırken gemide yazılmıştır. Haziran 1955)

                            HASTA

Terden_ıslanmış_ipek saçları düşmüş yüzüne;

Bakıyor gözleri mahzun, mahzun…

Evde her nesnede bir gizli meyil var hüzne;

Bir çocuk, fıskıyesiymiş havuzun!..

Ne kadar gamlı bu akşam, ne kadar rengi soluk;

İnce bir ter bürümüş çehresini…

Hani neş’en?.. Ateşin verdiği bir huysuzluk,

Çevirir giryeye billûr sesini…

  VEZNİ: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)

           TAHMİS-i GAZEL-i Râsih          

Hüsn-i ânın kahr eder hayrâaan hayrân_üstüne;

Can fedâdır.. eyle sen fermâaan fermân_üstüne!.

Va’d edersin bunca dem hüsrâaan hüsrân üstüne;

“Süzme çeşmin; gelmesin müjgâaan müjgân üstüne;

Urma zahm-ii sînemee peykâaan peykân üstüne!..”

Beklerim mutlak cevâbın.. zarfınaa yazdım: BEDUH!..

Gönlümün sultânıdır; gönlün nasîbii deşt ü kûh!..

Haste-îî hicrân-ı yârim.. merhem olsun ol semùh..

“Rîze-ii elmâs eker her açtığıı zahmee o şùh;

Lûtfu vâr olsun.. eder ihsâaan ihsân üstüne!..”

Vuslatın her ânı hazdır.. eyliyor yıllar mürùr..

Dil kulundur.. bin defâ affeylesen eyler kusùr;

Şevk-i cânân olmayıncaa her taraf zindân olur!..

“Dilde gam var.. şimdilik lûtfeyle gelmee ey sürùr;

Oolamaz bir hânedee mihmâaan mihmân üstüne!..”

Vermesin Rabbim zevâl.. dâim duâ et, Devlete;

Yâaar!.. derken n’eyleyim mahkûm edildik uzlete!..

Derd-i hicrandan bunaldık, tâlib_olduk rıhlete;

“Yâaardan mehcùr iken düşdük diyâr-ıı gurbete;

Deeehr gösterdii yinee hicrâaan hicrân üstüne!..”

Bildiğim; Câhit, senin ömrün serâpâ fırtına!..

Kurtuluş yok.. bence, paslanmış kılıç sığmaz kına!..

On yılaa mahkûm edip, yurdun sürerken şarkına;

“Hem mey_içmez, hem güzel sevmez demişler hakkına,

Eylemişler Râsih’ee bühtâaan bühtân üstüne!..”

                                                          16.12.1965

    Not: Bir Gazel’in her beyitinin evveline, aynı vezinde ve kàfiye düzeninde

ve konuyu bütünleyen 3 mısra eklenmesiyle ortaya çıkan nazım şekline

TAHMİS denir. (2 mısra’ eklenmişse TERBİ’ denir.)

 
                                GENÇLİK MARŞI
 
            Bir meş’ale, sönmez bir_ateş var içimizde;
            Ey genç; yürü her ân atanın açtığı izde!..
            Her engeli aş ülkün_için dağda, denizde;
            Ey genç; yürü her ân atanın açtığı izde!..
 
            Aç bağrını, yansın; süzülen terleri saç da;
            Kartallar_alevden yuva kursun her_ağaçda…
            Ardında bütün milletin.. al-sancağı aç da,
            Ey genç; yürü her ân atanın açtığı izde!..
 
            Yurdun bir_ağaçtır.. dalı sen, yaprağı sensin;
            Sînende doğan gün, bütün_akşamları yensin!..
            Şân uğruna Mehmet’den_akan kanlar_ödensin;
            Ey genç; yürü her ân atanın açtığı izde!..
 
            Türküz.. Bize bir sevgili var; ismi, zaferdir;
            Cânânını düşmanlara terk_etmeyen_erdir!..
            Türküz.. Bize durmak, bin_ölümden de betedir;
            Ey genç; yürü her ân atanın açtığı izde!..
 
               Vezni: Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün
 
 
 
                         BENİMDİR! (Çifte vezin örneğidir)
 
        Gülüm gonca vermiş, sakın görmeyin!..
        Bu dünyâda güller, güzeller benim!
        Sever, okşarım ben.. hesap sormayın;
        Gülüm râzı benden ve eller benim!
 
        Sizindir bu demler, bugünler sizin!..
        Sizindir şerefler ve şanlar sizin!..
        Kadehler, şaraplar, çemenler sizin..
        Şakàik, karanfil ve güller benim!
 
        Sesin pek güzeldir.. uçup dönme.. git!..
        Bu yerler benimdir.. senin sanma.. git!..
        A bülbül!.. çok oldun.. sakın konma.. git!..
        O kökler, o yaprak, o dallar benim!
 
        Bilirsin.. değildir sebepsiz yasım;
        Uzak dur.. uzak dur, küsüm ben.. küsüm!..
        Bu günler, bu yüzden hüzündür sesim!
        Bu mızrap benimdir, bu teller benim!
 
        Ne yapsan çıkarmam gönülden seni!..
        Hudutsuz seraptır bu aşkın sonu!..
        Tutuştur da bir gör şu donmuş kanı;
        En_içten şiirler, masallar benim!
 
        Ne mümkün.. yazaydım, ozanlar gibi?
        Bu KOŞMAm, canından bezenler gibi!
        Hesapsız sorarsın üzenler gibi:
        Muhammes, rubâî, gazeller benim!
 
        Bütün gün hayâl kur, şiirler doku;
        Ağırdır demezsin hayâtın yükü..
        Duyarlar!.. A Câhit; yavaştan, de ki:
        Benimdir hayâlî visâller, benim!
NOT 1) Bu şiir çift vezinlidir: Aruz Feùlün feùlün feùlün feùl , Hece 6+5 duraklı (Koşma)
         2) İstanbul Tan matbaası 1969 baskı tarihli şiir kitabım Aruzun Söylettikleri’nin 82-83. sahîfalarından alınmıştır. 
 
 
 
                               FARKIMIZ
         a.  Türk’ün, yabancı şi’rine vardır teveccühü..
           b.  Mazrùfu hoş görün.. bizim_olmuşsa his, fikir…
           a.  Mahzùru yok, İtalya’da yapsam tenezzühü :
           b.  Her mevsimin güzel yönü vardır.. tadan bilir!..
           c.  Yaz, kışla ilk ve sonbaharın farklı lezzeti…
           b.  Beyhùde üzme kendini.. aslında hepsi bir!..
           c.  Benzer her_âdemin de fotoğrafda sùreti..
           d.  “Aydın” denilmesin bana.. ben bir münevverim
           c.  Eyler alâkadar beni yalnızca siyreti!..
           d.  “Fırsatçıdır!” dedirtmeyerek, dâvet_isterim;
           e.  Aslà yabancı meclise koşmam.. çekingenim!..
           d.  Şöhretse, vız gelir bana.. san’atda yok yerim!..
           e.  Şen-şakrağım.. abus değilim, “dîde-rùşen”im..
           f.  Garbın nazım şekilleri vermiş buruk tadı;
           e.  Mazrùf İtalyan’ınsa da öz, muhtevâ benim…
 
           f.  Câhit de yazdı.. Terzarima‘ymış bunun adı!..
                 Vezin: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
                                                 C İ N A S
                 Açma söz bal ve petekden… Bekle;
                 Arı gelsin ve alışsın kovana!..
                 Meyve, et, sebze ve yağ.. ev malıdır..
                 Süt sağıp dolduruverdin kovana!..
                 Yazdı yazmakda basın.. Hâkim Bey;
                 Ver cezâ köylüyü köyden kovana!..
                  Kaçdı maktùlü vuran kàtiller;
                  Savcı el koydu, delildir, kovan’a!..
                            Vezin: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilün(fa’lün)     20.08.2009            

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..