Dr.Cahit ÖNEY
En kısa târîfi ile şiir, “mısra’lara bölünmüş sözün tezyîni” demektir. Buna benzer olarak mûsıkîyi de “sesin tezyîni” şeklinde târîf edebiliriz.
Şiirin bu kısa târîfini açıklamak için “tezyîn: ziynetlendirme, süslemek, bezemek..” deyimi üzerinde durmak gerekir.
Mısrâların tezyîni şu şekilde yapılagelmiştir: Kàfiye (uyak), vezin (tartı, ölçü) ve nesirde (düzyazı’da), nazımda (şiirde) kullanılan Edebî San’atlar (Mecâz, Ta’rîz, Tekrîr, Teşbîh, İstiâre, Teşhîs, Telmîh, İktibâs, Tezâd, Tenâsüb, Kinâye, Cinâs, Tevriye, Akis, İştikak.. ) Edebî san’atlar; kàfiyeli-kàfiyesiz, vezinli-vezinsiz.. yerli-yabancı her türlü şiirde(ve edebî mensûr eserlerde, hitâbette, hattâ sıradan konuşmalarda) bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılırlar.
Şâirler; kàfiye, vezin, edebî san’atlarla yetinmemişler; “mehâret” lerini başka yollarda da denemişlerdir.Târîh düşürme, Lebdeğmez (içinde b, f, m, p, v harfleri bulunmayan kelimeleri kullanma), Akrostiş bunların başlıcalarıdır. Bunlara “Edebî mârifetler” veyâ; tasavvufdaki mârifet ile karıştırmamak düşüncesiyle “Edebî mehâretler” diyebiliriz.
Akrostiş, genel ve basit olarak “mısrâların ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır” şeklinde açıklanabilir.
2400 yıllık geçmişi olan Akrostiş, klasik şiirimizde “Muvaşşah” terimiyle yer almıştır. Halk şâirleri Satranç da demişlerdir.(1)
Akrostiş’in ilmî incelemesi şu sistematiğe göre yapılabilir :
1. Harf akrostişi
3. Kelime akrostişi
b) Katmerli kelime akrostişi (2)
1 a) Sıralı harf akrostişi
Beyit esâsına göre yazılmamış şiirlerde mısrâların ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.
Rûhumda bu şeb hicr-i visâlin yanıyorken
Mecnun gibi “Leylâ!” diyerek hep seni andım
Zerrin saçının üstüne gönlüm kanıyorken
Yaprakları solmuş kuru bir gül gibi yandım
Her şeyde senin hüsnünü gördüm de inandım
Bîmen Şen tarafından Hüzzâm makàmında ve Şarkı formunda bestelenmiş bu güftenin mısrâlarının ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda REMZİYE kelimesi elde edilmektedir.
Firkatin aldı bütün neşve-i tâbım bu gece
Ağlamaktan yine zehr oldu şarâbım bu gece
Taşdı peymâne-i gam, kalmadı şekvâya mecâl
Mihverimde dolaşır leşker-i endûh u melâl
Hep senin aşkın ile böyle harâbım bu gece
Bîmen Şen tarafından Hicâz makàmında ve Şarkı formunda bestelenmiş bu güftenin mısrâlarının ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda FÂTIMA kelimesi elde edilmektedir.
BİLMEM KAÇINCI EN SON
Oysa birgün geleceksin, biliyorum
Yorgun bir akşam vakti kapıma
Alnımda düşüncelerimin kelepçelendiği an.
Kahrımdan ölüme yaklaşarak nefes nefes
Acılarımın tüketildiği o zaman ortasında
Hatıraların yarım kalan aralığında
Ruhsuz, isteksiz o dilekle.
Oysa birgün geleceksin, biliyorum
Lâcivert bir akşam da olsa böyle yorgun
Mutluluk sözlükte bir kelime
Umutların ötesizliğinde.
Yarım kalmış arzularla eşit.
Oysa birgün geleceksin, biliyorum
Ruhsuz, isteksiz o dilekle.
Denizler kadar engin boşalmışlığım,
Elimde değil sensiz yaşamak;
Geceler yaklaşıyor ölüme doğru.
İliklerime kadar doluyum seninle,
Lâkin öyle kolay değil yeniden başlamak.
Mas-mavi bir akşam da olsa böyle yorgun.
Aşkın kaldı gözleri bende;
Hatıraların tükettiği o mesafelerde
Ve bitmeyen sonrasızlığın;
Oysa birgün geleceksin, biliyorum.
“Limanlar gibi gemilerin demirleyecek” diyorum.
Umutların ötesizliğinde;
Yarınlar ve yarınların kaygularında,
O sınırları beklenilecek duygularda,
Ruhumu temizleyecek büyük ölümüm
Ulu çınarlardan rüzgârlara estirecek
Mas-mavi bir akşam da olsa böyle yorgun.(3)
Böylesine uzun ve özel mesajlı harf akrostişlerine genç
şâirler îtibâr etmekte ve yazıişleri müdürlerini atlatarak
neşrine muvaffak olmaktadırlar.
1 b) Atlamalı harf akrostişi
Beyit esâsına göre yazılmış şiirlerde beyitlerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.
Ârızı görse felek mihr bırakmaz âye
Zerre zerre kılar ânı bırakır sahrâye
Leblerin aksin alıp bâğa girer her dem sû
Reşkden kàn içirir berg-i gül-i rânâye
Yeridir aksine âyîne demir bend ursa
Ne için karşı durur sen kimi bîhemtâye
Bulduğu yerde hasedden gün urur sâyene tığğ
Ki refiyk olmaya sen mâh-ı melek-sîmâye
Oka peykan dikilir gamzen için peyveste
Dokunur ta’ne oku kàşın ucundan yâye
Lâl-i nâbın sıfat-ı şehd-i musaffâdır liyk
Acı etmiş anı safrâ-yı hased sahbâye
Yâr salmazsa FUZÛLÎ sana meylin ne aceb
Nice meyletmek olur sen kimi bir rüsvâye
Bu atlamalı harf akrostişinden ALÎ BÂLÎ elde edilmektedir.
Bunun bir tesâdüf olmadığı şu ikinci gazelden anlaşılmaktadır:
Âşık oldum yine bir tâze gül-i ra’nâye
Ki salar âl ile her dem beni yüz gavgàye
Let urub kàleb-i fersûdemi geh habs kılar
Geh serâsîme vü üryan bırakır sahrâye
Yüzümün kànı ile sînemi âl ettim ki
Âlet-i san’at ola ol büt-i bîpervâye
Bu ne işdir ki bizi iğne gibi inceldip
Salar iplik kimi her dem bir uzun sevdâye
Ayağın bağlamış âvârelerin san’at ile
Yok nihâyet ser-i kûyunda gezen şeydâye
Laht laht olmuş iken gamze direfşîni çekip
Çâre-sâz olmadı bir gün ten-i gam-fersâye
Yaka çâk ideni başmak kimi sâlur ayağa
Ey FUZÛLÎ bak anın ettiği istiğnâye
Bu “atlamalı harf akrostişi”nden de ALÎ BÂLÎ elde edilmektedir.
Fuzûlî dîvânı bâzı nüshalarında ilk gazelin ikinci beyiti, “Leblerin” yerine “Sûretin” ve ikinci gazelin ikinci beyiti, “Let” yerine Muşt” kelimesiyle başlamaktadır. Nüsha farklarının değerlendirilmesinde Akrostiş yardımcı olmuştur.
Hasan Çelebi ‘nin (1546-1614) Tezkire-i şuarâsında Fuzûlî için kaydettiği “Her vâdîde iktidârı vâr şâir-i nâmdârdır” değerlendirmesinde muvaşşah gazellerinin de rolü olduğu ileri sürülebilir.
2. Hece akrostişi
Mısrâların ilk heceleri yukarıdan aşağıya okunduğunda
bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.
Âh edip seyrederiz yalnızca
Türlü dertlerle bükülmüş belini
Kimi derdinde safâsında kimi
Yere düşsen tutacak yok elini 06.05.1997
C.Öney
Bu “hece akrostişi”nden çıkan mesaj, AH TÜRKİYE’dir.
3 a) Tekrarlı kelime akrostişi
I II III IV
[ Sanma şâhım ][ herkesi sen ][ sâdıkàne ] [ yâr olur ]
[ Herkesi sen ][ dost mu sandın ][ bil ki ol ] [ ağyâr olur]
[ Sâdıkàne ][ bil ki ol ][ âlemde bir] [ dildâr olur ]
[ Yâr olur ][ ağyâr olur ][ dildâr olur ] [ serdâr olur ]
Yavuz Sultan Selim (4)
I. sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda ilk mısrâ; II. sütun yukarıdan aşağıya okunduğumda ikinci mısrâ; III.sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda üçüncü mısrâ ve IV.sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda dördüncü mısrâ tekrarlanmış olmaktadır.
Aşağıdaki 2 dörtlükte hem “tekrarlı akrostiş”, hem de “sıralı harf akrostişi” vardır:
I II III IV
[ Öylesin ki ][ nim-nigâhın ][ etmez insaf ] [ yâreler ]
[ Nim-nigâhın ][ bî-karardır ][ dem gelir ][ ihyâ eder ]
[ Etmez insaf ][ dem gelir ][ birden kızar ][ eyler beter ]
[ Yâreler ][ ihyâ eder ][ eyler beter ][ dünyâ değer ]
C.Öney
I II III IV
[ Öfkelenmiş ][ nazlı yârim ][ eylemez kâr ][ yalvarış ]
[ Nazlı yârim ][ hasta gönlüm ][ dağlamak ][ tek kurtarış]
[ Eylemez kâr ][ dağlamak ][ vazgeç yeter ][ cânım barış ]
[ Yalvarış ][ tek kurtarış ][ cânım barış ][ bitsin bu kış ]
C.Öney
3 b) Katmerli kelime akrostişi
I II III IV
[ Öksüz ettin ] [ bîmecâlim ] [ cân ü dilden ] [ inledim ]
[ Neylesin ki ] [ çâre yoktur ] [ kahr olup ] [ inler gönül ]
[ Elbet inler ] [ ağlarım ] [ yıllarcadır ] [ ben gülmedim ]
[ Yâr için ] [ dildâr için ][ ağyâr için ] [ ey gomca gül]
C.Öney
4 sütun yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla okunduğunda
iknci bir dörtlük ortaya çıkmaktadır :
Öksüz ettin, neylesin ki elbet inler yâr için
Bî-mecâlim, çâre yoktur, ağlarım dildâr için
Cân ü dilden kahrolup yıllarcadır ağyâr için
İnledim, inler gönül, ben gülmedim, ey gonca, gül
Arûz vezniyle “katmerli kelime akrostişi” yazmak ve belirli bir estetik düzeye ulaşabilmek hayli güçtür.
Halk şâirleri akrostişe “satranç” demektedirler. Bir örnek :
Bir kişi ezelden olursa ârif
Ezelden ârifler olmalı zarif
Olursa olmalı ârifte mârif
Ârif, zarif, mârif kaldı kenara
Âşık, ozan bulur ancak bu nehri
Ozan bulur ilmi ile bu şehri
Ancak bu ilimle dalarım bahri
Nehri, şehri, bahri oldu mekâra
İSRÂFİL gerçekten ileri yalan
Gerçekten ileri düzgünce dolan
İleri düzgünce kurmalı plân
Yalan, dolan, plân döndü hünkâra
_____________________________
(*) İSLÂMÎ EDEBİYAT isimli dergi Ocak-Şubat-Mart 1999 Sayı 28’den yazılmıştır.
KERKÜK VAKFI’ndan Ata Terzibaşı ’nın; “Fuzûlî’nin İki Gazelinin Tarlan tarafından yapılan Şerhindeki Yanıltılar” başlıklı yazısından: (…) “Fuzûlî Dîvânı Şerhi” eserinin 2005 tarihinde yayımlanan dördüncü baskısından bir nüshayı bana göndermek lûtfunda bulunan sayın hemşehrim Prof. Dr. Suphi Saatçi kardeşimize…. (…) O, her iki gazelini, çoğu zaman dükkânına uğradığı ve Ali Bali adında bir başmakçı güzeli hakkında söylemiştir. Nitekim bunları divan edebiyatında (muvaşşah) denilen akrostiş sanatıyla yazmıştır.
…. (suretin) …. (leblerün) …olacaktır. Bu yazı, Kerkük’de çıkan KARDAŞLIK isimli derginin Nisan-Haziran 2006 tarih, 30. sayısından alınmıştır. Yazının bütünü için tık’layınız: http://kardaslık.org (KERKÜK VAKFI)
(1) Halk şâirleri, Müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün vezniyle yazdıkları şiirlere de “Satranç” demişlerdir. [[ Ek-2007: Halk şâirlerimiz, bâzı arùz kalıplarına isim vermişlerdir:
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün ( /.// /.// /.// /./ ): Dîvân veyâ Dîvânî; Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün) ( ..// ..// ..// ../ ): Selîs; Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün ( ./// ./// ./// ./// ): Semâî; Mef’ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün ( //. .//. .//. .// ): Kalenderî; Müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün ( /../ /../ /../ /../ ): Satranç; Müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün(//.// //.// //.// //.//): Vezn-i âher ]]
(2) Sınıflandırma ve isimlendirme tarafımdan yapılmıştır.
(3) Bu şiir, vaktiyle çıkan DEFNE isimli bir dergiden alınmış ve şâirinin ismi saklı tutulmuştur. Bu derginin diğer bir sayısındaki “Onaltıncı Yılımız” başlıklı 11 mısrâlı şiirde de özel mesajlı akrostiş mevcuttur.
(4) 1950 yılında, merhûm Ârif Sâmi Toker yönetimindeki Üniversite Korosunda, merhûm Fahri Atun, Yavuz Sultan Selîm’in kıt’ası gibi bir kıt’a yaparsam arùza hâkimiyetime inanacağını ve -şüphelerden kurtulmak için- harf akrostişi de olmasını istedi. Bir haftada 2 kıt’ayı yazıp kendisine verdim.
NOT: “Tekrarlı kelime akrostişi” ve “katmerli kelime akrostişi”ne PALİNDROMİK ŞİİR denmektedir. GOOGLE, örnek olarak Yavuz Sultan Selîm’in “Sanma şâhım..” diye başlayan kıt’asını vermiştir.GOOGLE’da “Palindromik kelime”, “Palindromik cümle”, Palindromik şiir”, “Palindromik sayılar” konularını inceleyiniz.