Türk Şiirinde Akrostiş

Son Güncelleme: Cuma, Temmuz 21st, 2017 | Kategori: TÜRK MUSIKÎSİ| Etiketler:

 
     Akrostiş ve çeşitleri(*)

  

                                                  Dr.Cahit ÖNEY

 

              En kısa târîfi ile şiir, “mısra’lara bölünmüş sözün tezyîni” demektir. Buna benzer olarak mûsıkîyi de “sesin tezyîni” şeklinde târîf edebiliriz.

         Şiirin bu kısa târîfini açıklamak için “tezyîn: ziynetlendirme, süslemek, bezemek..” deyimi üzerinde durmak gerekir.

Mısrâların tezyîni şu şekilde yapılagelmiştir: Kàfiye (uyak), vezin (tartı, ölçü) ve nesirde (düzyazı’da), nazımda (şiirde) kullanılan Edebî San’atlar (Mecâz, Ta’rîz, Tekrîr, Teşbîh, İstiâre, Teşhîs, Telmîh, İktibâs, Tezâd, Tenâsüb, Kinâye, Cinâs, Tevriye, Akis, İştikak.. )     Edebî san’atlar; kàfiyeli-kàfiyesiz, vezinli-vezinsiz.. yerli-yabancı her türlü şiirde(ve edebî mensûr eserlerde, hitâbette, hattâ sıradan konuşmalarda) bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılırlar.

 Şâirler; kàfiye, vezin, edebî san’atlarla yetinmemişler; “mehâret” lerini başka yollarda da denemişlerdir.Târîh düşürme, Lebdeğmez (içinde b, f, m, p, v harfleri bulunmayan kelimeleri kullanma), Akrostiş bunların başlıcalarıdır. Bunlara “Edebî mârifetler” veyâ; tasavvufdaki mârifet ile karıştırmamak düşüncesiyle “Edebî mehâretler” diyebiliriz.

  Akrostiş, genel ve basit olarak “mısrâların ilk harfleri yukarıdan  aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır” şeklinde açıklanabilir.

2400 yıllık geçmişi olan Akrostiş, klasik şiirimizde “Muvaşşah” terimiyle yer almıştır. Halk şâirleri Satranç da demişlerdir.(1)

 

       Akrostiş’in ilmî incelemesi şu sistematiğe göre yapılabilir :

 

       1. Harf akrostişi

           a) Sıralı harf akrostişi

           b) Atlamalı harf akrostişi

        2. Hece akrostişi

        3. Kelime akrostişi

            a) Tekrarlı kelime akrostişi

            b) Katmerli kelime akrostişi (2)

 

        1 a) Sıralı harf akrostişi

 

     Beyit esâsına göre yazılmamış şiirlerde mısrâların ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.

             Rûhumda bu şeb hicr-i visâlin yanıyorken

             Mecnun gibi “Leylâ!” diyerek hep seni andım

             Zerrin saçının üstüne gönlüm kanıyorken

             Yaprakları solmuş kuru bir gül gibi yandım

             Her şeyde senin hüsnünü gördüm de inandım

 

      Bîmen Şen tarafından Hüzzâm makàmında ve Şarkı formunda bestelenmiş bu güftenin mısrâlarının ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda REMZİYE kelimesi elde edilmektedir.

 

 

              Firkatin aldı bütün neşve-i tâbım bu gece

              Ağlamaktan yine zehr oldu şarâbım bu gece

              Taşdı peymâne-i gam, kalmadı şekvâya mecâl

              Mihverimde dolaşır leşker-i endûh u melâl

              Hep senin aşkın ile böyle harâbım bu gece

 

       Bîmen Şen tarafından Hicâz makàmında ve Şarkı formunda bestelenmiş bu güftenin mısrâlarının ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda FÂTIMA kelimesi elde edilmektedir.

               İmtidâd-ı aşkıma çeşm-i siyâhındır sebeb
               Hüsnüne meftùn isem mest-i nigâhındır sebeb
               Sarhoş oldum bâde-i aşkından içdim şübhesiz
               Aç o billur sîneni gel olma artık muhteriz
               Nâle vü efgànıma çeşm-i siyâhındır sebeb
   
        Artaki Candan tarafından Hicâz makàmında, Ağıraksak
usùlünde bestelnmiş bu güftenin mısra’larının ilk harfleri
yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda İHSÂN kelimesi
elde edilmektedir.

 

        BİLMEM KAÇINCI EN SON

 

        Oysa birgün geleceksin, biliyorum

        Yorgun bir akşam vakti kapıma

        Alnımda düşüncelerimin kelepçelendiği an.

        Kahrımdan ölüme yaklaşarak nefes nefes

        Acılarımın tüketildiği o zaman ortasında

        Hatıraların yarım kalan aralığında

        Ruhsuz, isteksiz o dilekle.

        Oysa birgün geleceksin, biliyorum

        Lâcivert bir akşam da olsa böyle yorgun

        Mutluluk sözlükte bir kelime

        Umutların ötesizliğinde.

        Yarım kalmış arzularla eşit.

        Oysa birgün geleceksin, biliyorum

        Ruhsuz, isteksiz o dilekle.

        Denizler kadar engin boşalmışlığım,

        Elimde değil sensiz yaşamak;

        Geceler yaklaşıyor ölüme doğru.

        İliklerime kadar doluyum seninle,

        Lâkin öyle kolay değil yeniden başlamak.

        Mas-mavi bir akşam da olsa böyle yorgun.

       Aşkın kaldı gözleri bende;

        Hatıraların tükettiği o mesafelerde

        Ve bitmeyen sonrasızlığın;

        Oysa birgün geleceksin, biliyorum.

        “Limanlar gibi gemilerin demirleyecek” diyorum.

        Umutların ötesizliğinde;

        Yarınlar ve yarınların kaygularında,       

        O sınırları beklenilecek duygularda,

        Ruhumu temizleyecek büyük ölümüm

        Ulu çınarlardan rüzgârlara estirecek   

        Mas-mavi bir akşam da olsa böyle yorgun.(3)

       

             Böylesine uzun ve özel mesajlı harf akrostişlerine genç

         şâirler îtibâr etmekte ve yazıişleri müdürlerini atlatarak

         neşrine muvaffak olmaktadırlar.

 

 

               1 b) Atlamalı harf akrostişi

 

                      Beyit esâsına göre yazılmış şiirlerde beyitlerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.

 

          GAZEL-İ  MUVAŞŞAH

 

           Ârızı görse felek mihr bırakmaz âye

           Zerre zerre kılar ânı bırakır sahrâye

 

           Leblerin aksin alıp bâğa girer her dem sû

           Reşkden kàn içirir berg-i gül-i rânâye

 

           Yeridir aksine âyîne demir bend ursa

           Ne için karşı durur sen kimi bîhemtâye

 

           Bulduğu yerde hasedden gün urur sâyene tığğ

           Ki refiyk olmaya sen mâh-ı melek-sîmâye

 

           Oka peykan dikilir gamzen için peyveste

           Dokunur ta’ne oku kàşın ucundan yâye

 

           Lâl-i nâbın sıfat-ı şehd-i musaffâdır liyk

           Acı etmiş anı safrâ-yı hased sahbâye

 

           Yâr salmazsa FUZÛLÎ sana meylin ne aceb

           Nice meyletmek olur sen kimi bir rüsvâye

 

          Bu atlamalı harf akrostişinden ALÎ BÂLÎ elde edilmektedir.

       

      Bunun bir tesâdüf olmadığı şu ikinci gazelden anlaşılmaktadır:

 

           GAZEL-İ  MUVAŞŞAH

 

            Âşık oldum yine bir tâze gül-i ra’nâye

            Ki salar âl ile her dem beni yüz gavgàye

 

            Let urub kàleb-i fersûdemi geh habs kılar

            Geh serâsîme vü üryan bırakır sahrâye

            

            Yüzümün kànı ile sînemi âl ettim ki

            Âlet-i san’at ola ol büt-i bîpervâye

 

            Bu ne işdir ki bizi iğne gibi inceldip

            Salar iplik kimi her dem bir uzun sevdâye

 

            Ayağın bağlamış âvârelerin san’at ile

            Yok nihâyet ser-i kûyunda gezen şeydâye

 

             Laht laht olmuş iken gamze direfşîni çekip

             Çâre-sâz olmadı bir gün ten-i gam-fersâye

 

             Yaka çâk ideni başmak kimi sâlur ayağa

              Ey FUZÛLÎ bak anın ettiği istiğnâye

 

       Bu “atlamalı harf akrostişi”nden de ALÎ BÂLÎ elde edilmektedir.

       Fuzûlî dîvânı bâzı nüshalarında ilk gazelin ikinci beyiti, “Leblerin” yerine “Sûretin” ve ikinci gazelin ikinci beyiti, “Let” yerine Muşt” kelimesiyle başlamaktadır.  Nüsha farklarının değerlendirilmesinde Akrostiş yardımcı olmuştur.

        Hasan Çelebi ‘nin (1546-1614) Tezkire-i şuarâsında Fuzûlî için kaydettiği “Her vâdîde iktidârı vâr şâir-i nâmdârdır” değerlendirmesinde muvaşşah gazellerinin de rolü olduğu ileri sürülebilir.

 

        2. Hece akrostişi

 

            Mısrâların ilk heceleri yukarıdan aşağıya okunduğunda

bir sözün, mesajın ortaya çıkmasıdır.

 

             Âh edip seyrederiz yalnızca

             Türlü dertlerle bükülmüş belini

             Kimi derdinde safâsında kimi

             Yere düşsen tutacak yok elini           06.05.1997

                                                                                          C.Öney

          

        Bu “hece akrostişi”nden çıkan mesaj,  AH TÜRKİYE’dir.

        PALİNDROMİK ŞİİRLER

 

        3 a) Tekrarlı kelime akrostişi

 

        I                       II                    III                 IV

[ Sanma şâhım ][ herkesi sen    ][ sâdıkàne   ]  [ yâr olur   ]

[ Herkesi sen  ][ dost mu sandın ][ bil ki ol   ]  [ ağyâr olur]

[ Sâdıkàne      ][ bil ki ol         ][ âlemde bir]  [ dildâr olur ]

[ Yâr olur      ][ ağyâr olur      ][ dildâr olur ]  [ serdâr olur ]

                                                                                    Yavuz Sultan Selim (4)

 

        I. sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda ilk mısrâ;  II. sütun yukarıdan aşağıya okunduğumda ikinci mısrâ; III.sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda üçüncü mısrâ ve IV.sütun yukarıdan aşağıya okunduğunda dördüncü mısrâ tekrarlanmış olmaktadır.

 

        Aşağıdaki 2 dörtlükte hem “tekrarlı akrostiş”, hem de “sıralı harf akrostişi” vardır:

 

    I                         II              III                    IV

[ Öylesin ki  ][ nim-nigâhın ][ etmez insaf  ] [ yâreler      ]

[ Nim-nigâhın ][ bî-karardır  ][ dem gelir     ][ ihyâ eder ]

[ Etmez insaf  ][ dem gelir    ][ birden kızar ][ eyler beter ]

[ Yâreler      ][ ihyâ eder    ][ eyler beter   ][ dünyâ değer ]

                                                                                                                                   C.Öney

 

      I                         II               III                     IV

[ Öfkelenmiş   ][ nazlı yârim    ][ eylemez kâr ][ yalvarış   ]

[ Nazlı yârim   ][ hasta gönlüm ][ dağlamak  ][ tek kurtarış]

[ Eylemez kâr ][ dağlamak  ][ vazgeç yeter ][ cânım barış  ]

[ Yalvarış     ][ tek kurtarış   ][ cânım barış ][ bitsin bu kış ]

 

C.Öney

 

         3 b) Katmerli kelime akrostişi

 

   I                          II                  III                    IV

[ Öksüz ettin ]  [ bîmecâlim    ] [ cân ü dilden ] [ inledim     ]

[ Neylesin ki  ]  [ çâre yoktur ] [ kahr olup    ] [ inler gönül  ]

[ Elbet inler   ]  [ ağlarım   ] [ yıllarcadır  ]  [ ben gülmedim ]

[ Yâr için    ]  [ dildâr için    ][ ağyâr için    ]  [ ey gomca gül]

                                                                                                                                  C.Öney

      4 sütun yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla okunduğunda

      iknci bir dörtlük ortaya çıkmaktadır :

 

       Öksüz ettin, neylesin ki elbet inler yâr için

       Bî-mecâlim, çâre yoktur, ağlarım dildâr için

       Cân ü dilden kahrolup yıllarcadır ağyâr için

       İnledim, inler gönül, ben gülmedim, ey gonca, gül

 

      Arûz vezniyle “katmerli kelime akrostişi” yazmak ve belirli     bir estetik düzeye ulaşabilmek hayli güçtür.

      Halk şâirleri akrostişe “satranç” demektedirler.  Bir örnek :

            SATRANÇ

             Bir kişi ezelden olursa ârif

             Ezelden ârifler olmalı zarif

             Olursa olmalı ârifte mârif

             Ârif, zarif, mârif kaldı kenara

 

             Âşık, ozan bulur ancak bu nehri

             Ozan bulur ilmi ile bu şehri

             Ancak bu ilimle dalarım bahri

             Nehri, şehri, bahri oldu mekâra

 

             İSRÂFİL gerçekten ileri yalan

             Gerçekten ileri düzgünce dolan

             İleri düzgünce kurmalı plân

             Yalan, dolan, plân döndü hünkâra

                                              İsrafil TAŞTAN

 

         _____________________________

 

                (*) İSLÂMÎ EDEBİYAT isimli dergi Ocak-Şubat-Mart 1999 Sayı 28’den  yazılmıştır.

                      KERKÜK VAKFI’ndan Ata Terzibaşı ’nın; “Fuzûlî’nin İki Gazelinin Tarlan tarafından yapılan Şerhindeki Yanıltılar” başlıklı yazısından: (…) “Fuzûlî  Dîvânı Şerhi” eserinin 2005 tarihinde yayımlanan dördüncü baskısından  bir nüshayı bana göndermek lûtfunda bulunan sayın hemşehrim Prof. Dr. Suphi Saatçi kardeşimize….  (…) O, her iki gazelini, çoğu zaman dükkânına uğradığı ve Ali Bali adında bir başmakçı güzeli hakkında söylemiştir. Nitekim bunları divan edebiyatında (muvaşşah) denilen akrostiş sanatıyla yazmıştır.

 …. (suretin) …. (leblerün) …olacaktır. Bu yazı, Kerkük’de çıkan KARDAŞLIK isimli derginin Nisan-Haziran 2006 tarih, 30. sayısından alınmıştır. Yazının  bütünü için tık’layınız:  http://kardaslık.org      (KERKÜK VAKFI)      

            (1) Halk şâirleri, Müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün vezniyle yazdıkları şiirlere de “Satranç” demişlerdir. [[ Ek-2007: Halk şâirlerimiz, bâzı arùz kalıplarına isim vermişlerdir:

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün ( /.// /.// /.// /./ ): Dîvân veyâ Dîvânî; Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün) ( ..// ..// ..// ../ ): Selîs;  Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün ( ./// ./// ./// ./// ): Semâî;  Mef’ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün  ( //.  .//.  .//.  .// ): Kalenderî;  Müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün ( /../  /../  /../  /../ ): Satranç; Müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün(//.//  //.//  //.//  //.//): Vezn-i âher ]]

            (2) Sınıflandırma ve isimlendirme tarafımdan yapılmıştır.

            (3) Bu şiir, vaktiyle çıkan DEFNE isimli bir dergiden alınmış ve şâirinin ismi  saklı tutulmuştur. Bu derginin diğer bir sayısındaki “Onaltıncı Yılımız” başlıklı 11 mısrâlı şiirde de özel mesajlı akrostiş mevcuttur.

            (4) 1950 yılında, merhûm Ârif Sâmi Toker yönetimindeki Üniversite Korosunda, merhûm Fahri Atun, Yavuz Sultan Selîm’in kıt’ası gibi bir kıt’a yaparsam arùza hâkimiyetime inanacağını ve  -şüphelerden kurtulmak için-  harf akrostişi de olmasını istedi. Bir haftada 2 kıt’ayı yazıp kendisine verdim.

NOT: “Tekrarlı kelime akrostişi” ve “katmerli kelime akrostişi”ne PALİNDROMİK ŞİİR denmektedir. GOOGLE, örnek olarak Yavuz Sultan Selîm’in “Sanma şâhım..” diye başlayan kıt’asını vermiştir.GOOGLE’da “Palindromik kelime”, “Palindromik cümle”, Palindromik şiir”, “Palindromik sayılar” konularını inceleyiniz.

(Visited 29 times, 1 visits today)

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..


RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz. Both comments and pings are currently closed.

Comments are closed.