1) Kubbe Türkiyye'de tedbîr aldı;
Gazvetü'l-Hendek_için Peygamber!..
[ Bakınız: Türkiye Diyânet Vakfı İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ’nde “HENDEK” maddesi ]
2) "Akıl", mânâca "köstek"dir, tutar nefsi;
Günah, münker, yasak yollarda gitmekden!.
[ Bakınız: Elmalılı Hamdî YAZIR(Merhùm) HAK DÎNİ KUR’ÂN DİLİ (9 ciltlik eski basım) Cilt I sahîfa 84 ve 566 ]
3) Sünnî; zulüm ve zâlime baÅŸ-kaldırır diye;
Kurbânıdır ve korkusudur diktatörlerin!..
ABD ve AB; küresel ve bölgesel diktatörlüklerine karşı çıkan sünnîleri ve sünnîliÄŸi düÅŸman îlân etmiÅŸler; "devlet teslim olunca milletin de teslim olup silâh bırakması gerekir; buna uymayanlar teröristtir" tezlerini, baÄŸlılarına kabûl ettirmiÅŸlerdir. ( Haçlı zâlim!.. Etme teklif Türk'e teslîmiyyeti; / Müslüman, teslîm olandır çünkü Kur'an, Sünnet'e!.. Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün ) [ İtalyan kadın hâkim Clementina Forleo; 21.4.2005 günü açıkladığı 69 sayfa karar gerekçesinde “savaÅŸ ya da iÅŸgàl zamanlarında resmî ya da askerî hedeflere saldıran militanların terörist sayılamayacağını” belirtti. Ocak ayındaki karârında da, İtalya’da, Iràk için ‘intihar komandoları toplanmasına yardım eden müslümanlar’ hakkındaki dâvâyı düÅŸürmüÅŸtü. (22.4.2005 târihli VAKİT gazetesi) ] ABD; İtalyan hâkimin; "İtalya'da, Iràk için intihar komandoları toplanmasına yardım eden müslümanları suçsuz bulan" KAPI GİBİ karàrını görmezden gelip, bu hususta bâzı söylentilerden bahisle Sùriye'ye emirler dikte etmeÄŸe çalışması, kurt-kuzu masalını hatırlatıyor!.. ABD; 17 Eylül 2004 tarihli GÖZCÜ(SÖZCÜ)'nün yazdığına göre bizimle ilgili "Dînî Özgürlükler Raporu" yayınlamış.. Bu rapora göre "Türkiye İnanç MozayiÄŸi" ÅŸöyle imiÅŸ: Sünnî müslümanlar: Büyük çoÄŸunluk; Alevî: 5 – 12 milyon arası; Ermeni ortodoks hıristiyan: 65 bin; Musevî: 25 bin; Rum ortodoks hıristiyan: 3 bin; Bahâî: 10 bin; Sùriyeli ortodoks hıristiyan: 15 bin; Yezîdî: 5 bin; Protestan ve çeÅŸitli mezheplerden hıristiyan: 3 bin. [(Tesettür, Kur'ân kursu, katsayı sorunları yalnızca sünnî vatandaÅŸları ilgilendirmektedir.) (VAKİT 9 Nisan 2006'dan: …"Kur'ân eÄŸitimine yaÅŸ sınırlaması" 16 AÄŸustos 1997 tarihinde DSP, ANAP ve DTP'nin çabaları sonucunda kabùl edilen 8 yıllık kesintisiz eÄŸitimle birlikte getirilmiÅŸti. ….. ANAP'tan Cemil Çiçek ile Ali CoÅŸkun, tasarıya red oyu vererek, ihrâcı göze almış oldular. ANAP'da muhafazakâr geçinen Esat Bütün, Yusuf Ekinci, Ataullah Hamidi, Halit Dumankaya, Adem Yıldız, Abdullah Akarsu, Mehmet Keçeciler, Agâh Oktay Güner ve Eyüp Aşık gibi isimler tasarıya kabul oyu vererek, İmam Hatiplerin kapanmasına rıza gösterdiler. ….. Bu projenin din eÄŸitimini engelleyeceÄŸini söyledik, ancak bu porogram, Pentagon'a ait olunca, maalesef baÅŸarılı olamadık) NOT'UM: Yurdumuzda büyük çoÄŸunluÄŸu teÅŸkil eden sünnîlere getirilen engeller sürdüÄŸü müddetçe ABD, bizi, "stratejik ortak" kabùl edecektir.
AB'ye gelince.. O da; sünnîleri ilgilendiren "türbanla ve son olarak da sakalla yüksek tahsîlin engellenmesi gibi" konularda devletimizi haklı ve buna karşılık, bölücülük dâhil her dâvâda devletimizi haksız buluyor!.. Bak: 11 no.lu açıklamadaki 2 beyit..
4) Çıkmış Ebù Hanîfe hapisden ve hastadır;
Der: GASB edilmemiÅŸ bir_arâzîde defnedin!
A) ( "İslâmda fıkhî MEZHEBLER TARİHİ" yazan: Prof. Muhammed Ebu Zehra, çeviren: Doç. Dr. Abdülkadir Åžener, HİSAR YAYINEVİ İst.1978 2.baskı sahîfa 238'den: ) [ O, ölmeden önce, gasbedilmiÅŸ veya Halifenin gasbettiÄŸi ileri sürülen bir yere defnedilmemesini vasiyet etmiÅŸtir. ]
B) ( "EBÛ HANÎFE" yazan: Prof. Muhammed Ebû Zehra, çeviren: Osman KeskioÄŸlu, ÜÇ DAL NEÅžRİYAT İst.1959 sahîfa 88'den:
[ Bütün rivayetler Ebû Hanîfe’nin Hayzuran mezarlığının gasbolunan kısmına gömülmeyip, gasbedilmemiÅŸ olan kısmına defnedilmesini vasiyet ettiÄŸinde müttefiktirler. Bu vasiyet hapishane haricinde yapılmıştır. ] NOT: " CÂMİ' " kelimesiyle baÅŸlayan 2 beyit de, bu bilgiler ışığında yorumlanmalıdır.
5) Sünnî; (vatan savunması farz oldu!) dendi mi;
Vermez, ölür de düÅŸmana bir tek çakıltaşı!..
[ İstiklâl Savaşı öncesinde Denizli Müftüsü Ahmed Hulûsî Efendi'nin fetvâsı: "Her ne bahâsına olursa olsun Yunanlılara karşı koymak gerekir. Yunanlıların iÅŸgàl eylediÄŸi memleketler halkı için kavgaya giriÅŸmek farz-ı ayın'dır. İşgàle uÄŸramayan memleketler halkı için farz-ı kifâye'dir. Ben fetvâ veriyorum: Hiç bir müdâfaa vâsıtası olmayan bir müslümân dahî yerden üç taÅŸ alarak düÅŸmana atmaya mecburdur. 16.5.1919, Denizli Müftüsü Ahmed Hulûsî Efendi" 11.4.2004 YENİ ÅžAFAK'da Sâdık Albayrak'ın yazısından.. ]
NOTUM: Yukarıdaki fetvâ, CİHÂD FETVÂSI'dır!.
[[[ DİPNOTUM: 03.02.2008 tarihli AKİT’in 6. sahîfesinde, Ayhan BİLGİN’in Millî Mücadele ve dindarlar baÅŸlıklı yazısından: [ (…..) Biliniz ki, Yunan çapulcularının İzmir’e çıkacağının öÄŸrenilmesinden sonra, Yunan iÅŸgaline karşı çıkılmaması emri veren İzmir Valisi iÅŸbirlikçi İzzet Bey’e ilk isyanı, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi baÅŸlatmış ve yine Milli Mücadele’nin ilk kıvılcımları olarak deÄŸerlendirilmesi gereken ÅŸu tarihi sözleri söylemiÅŸti: “Vali bey!.. Bu sakalım kanımla kızarabilir ama bu alna, Yunan alçağını sükûnetle selamlamış olmanın karasını sürerek Huzùr-u İlahiye çıkamam.” Yunan silahlı kuvvetlerinin 15 Mayıs 1919’da İzmir’de karaya çıkmasından 4 saat sonra yani aynı gün Denizli Müftüsü Ahmed Hulusi Efendi de, Ulu Cami’deki Sancak-ı Åžerif’i asılı olduÄŸu yerden “tekbirler” ve “salât-u selamlar”la alarak, halkın toplandığı “bayram yeri”ne gelip, heyecan içerisinde bekleÅŸen halka ÅŸu tarihi konuÅŸmayı yapmıştı: “Muhterem Denizlililer!.. Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir.. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihânettir! Vatana karşı irtikâb edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı mümkün deÄŸildir. Cihad, tam manasıyla teÅŸekkül etmiÅŸ dini farîze olarak karşımızdadır. HemÅŸehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebaamız Yunan’a biz maÄŸlup olmadık. Onlar, öteki düÅŸmanlarımızın vâsıtasıdır. Yunan’ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne mânâya geldiÄŸini, İzmir’de ÅŸu birkaç saat içinde irtikâp edilen cinayetler gösteriyor. Silahımız olmayabilir, topsuz, tüfeksiz sapan taÅŸları ile de düÅŸmanın karşısına çıkabiliriz! İstiklâl aÅŸkı, vatan sevgisi haysiyet ÅŸuùrumuz ve kalbimizdeki îmân ile mücâdelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uÄŸurda canını verenler ÅŸehit, kalanlar gàzîdir. Bu mutlak olarak cihâd-ı mukaddestir. Sizlere, vatanımızı düÅŸmana teslim etmekten baÅŸka çaremiz olmadığını söyleyenler, düÅŸman esâreti altında olanlardır. Onlar irâde ve kararlarına sâhip deÄŸildirler. Bu vaziyette onların emir ve fetvâsı aklen ve ÅŸer’an câiz, makbul ve mùteber deÄŸildir. MeÅŸrù olan münhasıran vatan müdâfaası ve istiklâl uÄŸruna cihaddır. Korkmayınız… Meyus olmayınız… Bu livâ-yı hamd’in altında toplanınız ve mücâdeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak CİHÂD-I MUKADDES FETVÂSINI îlân ve tebliÄŸ ediyorum.” (…..) Bu konuda gerçekleri öÄŸrenmek ve belgelere dayalı bilgi sâhibi olmak isteyenler için, Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu’nun “Milli Mücâdele Din Adamları” isimli iki ciltlik büyük emeklerle hazırlanmış eserini okumaları bile yeterlidir. (…) ]]]
Sünnî halkın, iÅŸgalci düÅŸmana karşı-çıkış sebeplerini incelerken, MaraÅŸ'ı KahramanmaraÅŸ yapan olayları kısaca anıp yorumlamak gerekmiÅŸtir: EK: 02.03.2008 günkü KahramanmaraÅŸ Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) resmî internet sitesinde (www.ksu.edu.tr) “Sütçü İmam Olayı” baÅŸlıklı yazının tamamı, bu konunun sonundadır.
Ermeni milisleriyle takviyeli Fransız ordusu 29 Ekim 1919 günü MaraÅŸ'a girer.. Müslüman-sünnî halk, evlerine kapanmıştır. İlk Cuma günü erkekler câmie toplanınca, cemâatden biri: "-İmàm efendi!. Kalede Fransız bayrağı varken kılınacak cuma namâzı sahîh olur mu?" diye seslenince, câmi' cemâati, "İslâm diyârındaki!" Fransız bayrağını indirmek için kaleye hücùm ederler; halk direniÅŸi sonunda 11 Åžubat 1920 günü Fransız ordusu MaraÅŸ'dan çekilir. Uzunoluk hamamı/Sütçü İmam'ı ile de hatırlanan MaraÅŸ'ın, "kaledeki düÅŸman bayrağına tepki olayını inceleyip, alınması gereken dersleri ortaya koyalım: 1) Bayrağımız indirilip de yerine düÅŸman bayrağı çekilince oradaki sünnî müslümanlar üzerindeki farz-ı kifâye, farz-ı ayn'a dönüÅŸmüÅŸtür!. 2) İşgalci düÅŸman, MaraÅŸ'da, kurnazca davranıp, kaledeki bayrağımıza dokunmasaydı ne olurdu?.. Sünnî için asl olan hürriyettir; düÅŸman iÅŸgàli altında olmamaktır; bayrak ise bir semboldür, iÅŸgalci düÅŸman -günümüzde ABD'nin Irak'da yaptığı gibi- bayraÄŸa dokunmasaydı dahî câmi cemâati içinden hiç olmazsa 1 kiÅŸi ortaya atılıp hür olmadıklarını söyler idi. 3) Günlük gazetelere yansıdığına göre, Irak'da iÅŸgal güçleri ve yardımcıları, -cihâda kışkırtıyorlar- düÅŸüncesiyle sünnî imamları öldürüyorlarmış!.. EÄŸer doÄŸru ise çok yanlış.. Dünyâda hiç bir "câmi' imâmı" kalmasa bile, sünnî erkekler her biri âilesi içinde imâm olduÄŸundan, vatanlarının iÅŸgàl altında bulunduÄŸunu ve esir sayıldıklarını idrâk edecektir. Mevcut sünnîlerin onbinde biri bile bu gerçeÄŸi ortaya atsa dinamit fitillenecektir.
[ Müslümanların; insanlara, insanlığa düÅŸmanlıkları aslà yoktur. 20.yy'da faÅŸizm ve nazizm yok olduÄŸu gibi 21.yy'da da emperyalizm ve siyonizm son bulacak; insanlar birbirini boÄŸazlamaktan kurtulacaktır. ]
1927'de Atatürk, -o zamanki deyimlerle Reîsicumhùr Gàzî Mustafa Kemâl- Türk GençliÄŸine Hitâbesinde ÅŸöyle diyor: [ … Cebren ve hîle ile azîz vatanın bütün kal'aları zabtedilmiÅŸ, bütün tersânelerine girilmiÅŸ, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köÅŸesi bilfiil iÅŸgàl edilmiÅŸ olabilir. Bütün bu ÅŸerâitden daha elîm ve daha vahîm olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidâra sâhib olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyânet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidâr sâhipleri, ÅŸahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyâsî emelleriyle tevhîd edebilirler. Millet, fakr u zarùret içinde harâb ü bîtâb düÅŸmüÅŸ olabilir.
Ey Türk istikbâlinin evlâdı!. İşte bu ahvâl ve ÅŸerâit içinde dahî vazîfen, Türk İstiklâl ve Cumhûriyetini kurtarmakdır. Mühtâc olduÄŸun kudret, damarlarındaki asîl kanda mevcûddur!.. ]
Fransız ÅŸarkıyatçı Gilles Keppel: "CİHÂD, İSLÂM'IN HİDROJEN BOMBASIDIR" diyor (VAKİT 27.05.2005 s.11'den yazılmıştır.).
İlk Anayasamızın adı KANUNU ESASİ’dir (Kànùn-i esâsî’dir) ve 7 Zilhicce 1293 – 1876 tarihlidir; 119 maddedir; birinci tertip Düstur’un Cilt:4 Sah. 4-20’sinde kayıtlıdır. 1908 İkinci meÅŸrùtiyetinde yeni bir anayasa hazırlanmamış, eskisinde deÄŸiÅŸiklikler yapılmış ve 2. tertip Düstur Cilt:1 Sah. 638’de yer almıştır.
BaÅŸlığı ÅŸöyledir: 7 ZİLHİCCE TARİHLİ KANUNU ESASİNİN BAZI MEVADDI MUADDELESİNE DAİR KANUN 5 Åžubat 1327 – 8 AÄŸustos 1325 (1909) Hey’et-i Ayan Kararnamesi MEVADD-I MUADDELE(=feÄŸiÅŸtirilmiÅŸ maddeler) …. (Kısa alıntılar>) Madde – 3 Saltanat-ı Seniyye-i Osmaniye Hilâfet-i kübrâ-yı İslâmiyeyi hâiz olarak sülâle-i âli Osmandan usûlü kadîmesi vechile ekber evlâda aittir. (…) ÅŸer’-i ÅŸerîf ve kanùni esâsî ahkâmına riâyet ve vatan ve millete sadâkat edeceÄŸine yemîn eder. Madde – 6 (…) Madde – 7 ……. kuvâ-yı berriye ve bahriyenin kumandası, harp îlânı, musâlâha akdi, …….. alel-umum muâhedat akdi hùkuk-u mukaddese-i pâdiÅŸâhîdendir. (…… )
(PâdiÅŸah Vahîdeddîn, 1.Cihan Harbi gàliplerinin dayattığı Sevr metnini tasdîk etmemiÅŸ, muâhede-antlaÅŸma olmasını önlemiÅŸ; Büyük Nutuk’da Atatürk’ün belirttiÄŸi gibi, proje – taslak olarak târîhe geçmesini saÄŸlamıştır. Bu gerçekler; Kuzey Irak’daki öÄŸrencilere yanlış bilgiler verildiÄŸini; Le Figaro’nun da, gerçekleri gizlediÄŸini ortaya çıkarmaktadır)
6) MehmetçiÄŸin Çanakkale Harbi'nde sözleri :
Allah rızâsı varsa, savaÅŸ, Türk'e farz olur!..
Sonunda, büyük alimlerden olan İbni Kemal; “PadiÅŸahım, bir maruzatım var” dedi.
PadiÅŸahın; “Efendi, ne isteÄŸin varsa hiç çekinmeden söyle” demesi üzerine İbni Kemal, cevabı merak edilen soruyu ÅŸöyle sordu:
“Askerler merakta, bütün halk sokaÄŸa dökülmüÅŸ, sizi alkışlamayı beklerken siz hâlâ ÅŸehre girmezsiniz. Bunun sebebi hikmeti nedir?”
Yavuz ÅŸu ÅŸahane cevabı verdi: “Efendi, sen bizi hâlâ tanıyamadın mı? Biz; ÅŸan, ÅŸöhret ve alkış toplamak için deÄŸil, Allah’ın rızasını kazanmak için savaşırız! ]
7) Teklif bütün hukukçu, siyâsî, bürokrata :
"Hılfû'l-fudûl"a dâvet_edersem, gelir misin?..
8) Körler diyârı sâkiniyiz.. fitne bilmeyiz..
Kim çâha düÅŸse, bizlere, Yùsuf tanıttılar!..
9) Devlet silâh bıraktı.. yenilmiÅŸti ordusu;
Farz oldu ehl-i sünnete millî mücâdele!..
10) "Silâh bırak!" dedi devlet, savaÅŸtı sünnîler;
Fedâ-yı cân ile kurtuldu Anteb, Urfa, MaraÅŸ!.
VEZİN: Mefâilün feilâtün mefâilün feilün(fa,lün)
11) Tutman gerek kıyâmete-dek güçlü, devleti;
Rabbim tamâma erdirir İslâmı.. nùrunu!..
Dîn-i mübîn-i İslâmı kıyâmete kadar koruyacağını Cenâb-ı Hakk(CC) 24/35,36 ve 61/8. âyet-i kerîmeleriyle mü'minlere müjdelemiÅŸtir. Sünnî; "Devlet-i ebed-müddet", "Dîn ü devlet" konularına hep böyle bakmıştır: 16.yy. Celâlî isyanlarından 1826'ya ve günümüze kadar sünnîler hep devletin yanında olmuÅŸlardır. DiÄŸer bir beyit :
Der ki Sünnî: "Åžehîd ol uÄŸrunda;
YaÅŸasın Devlet-ii ebed-müddet!..
12) Esme ey bâd esme, aÄŸyârın gözünden kıl nihân;
Âşık-ıı bîdâr için mâni` deÄŸildir dâmeni!..
Bu beyitin ÅŸerhi, tasavvùf ehlince mümkün, sâir kimseler için müÅŸkildir!.. “Âlem-i ukbâda, Cenâb-ı Hakk’ın cemâlini, ancak, bu fânî dünyâda rızâsını kazanabilmiÅŸ olanlar görebileceklerdir.” sözüm; beyitimin ÅŸerhinde anahtar cümle deÄŸerindedir.
– | –
KahramanmaraÅŸ Sütçü İmam Üniversitesi’nin www.ksu.edu.tr internet sitesinde 02.03.2008 tatihinde çıkan “SÜTÇÜ Ä°MAM OLAYI” baÅŸlıklı yazının tamamı aÅŸağıdadır:
[[ SÜTÇÜ Ä°MAM OLAYI
Mondros Mütarekesi taksim projesine göre; Antep, MaraÅŸ ve Çukurova bölgesi Fransız iÅŸgal bölgesi olarak taksim edilmiÅŸti. 2 Åžubat 1919’da çoÄŸunluÄŸu Hintli askerlerden oluÅŸan İngiliz askerleri MaraÅŸ’ı iÅŸgal etmiÅŸler ve ÅŸimdiki Ticaret Lisesi’nin yanındaki kışlaya yerleÅŸmiÅŸlerdir. 29 EKİM 1919 tarihine kadar bu bölgede kalan ingiliz askerleri, Ermenilerin sürekli baÅŸvuruları ve bu yönde giriÅŸimleri sonucu Fransz askerleri ile yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸlerdir. MaraÅŸ halkının, bu yer deÄŸiÅŸtirmeye mani olmak için yaptığı baÅŸvurular ise, o sırada Osmanlı hükümetinin zayıf oluÅŸu ve yöneticilerin ligisizliÄŸi nedeni ile baÅŸarılı olamamıştır. Yüzbaşı Jülie komutasındaki öncü birlikler, Ermenilerin taÅŸkınlıkları ve tezahüratları arasında Åžeyh Adil mevkiinden ÅŸehre girmiÅŸlerdir. Öncü kuvvetlerden bir gün sonra, 2000 kiÅŸilik gönüllü Fransız lejyoneri Ermeniler, Fransız ve Cezayirli askerlerden oluÅŸan birlikler yine Ermeni tezahüratları, Ermeni kadınların muhabbetli alkışları arasında ÅŸehre girdiler. Åžimdiki Ticaret Lisesi civarına yerleÅŸtiler.
31 Ekim 1919 Cuma günü akÅŸamına kadar, Fransızlarla beraber gruplar halinde ÅŸehri dolaÅŸan Ermeniler, Türk halkına ağır hakaretler ve küfürlerle mütecaviz davranışlarda bulundular.
AkÅŸam vakti, havanın kararması ile olayların sükun bulması beklenirken, Uzunoluk hamamından çıkan 3 kadın ve bohçalarını taşıyan bir erkek çocuÄŸunu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker: “Burası artık Türk memleketi deÄŸildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçesini zorla açmak istedi. Kadınlar ise bağırıp, feryat ederek yakındaki Kel Hacı’nın kahvesinden yardım istediler. Olay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Sait, “Gâvur oÄŸulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız Ermeni Lejyonerlerin üzerine yürüdü. Üzerinde silâh olmayan Çakmakçı Sait, açılan ateÅŸ sonucu ağır yaralanmıştır. Bu sırada adı İmam olan ve geçimini temin etmek için süt sattığı için Sütçü İmam olarak tanınan İmam, yanında bulunan silâhı ile ateÅŸ açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüÅŸ, diÄŸerini de yaralamıştır.
Bu olayda Çakmakçı Sait ÅŸehid düÅŸmüÅŸ, yaralanan Ermeni de ölmüÅŸtü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Åžehri terk etmeyen İngiliz ve Fransız askerleri olay yerine yetiÅŸti. Sütçü İmam ise Nalbant Bekir’den aldığı bir atla Bertiz’in AÄŸabeyli köyünde bulunan Beyazıt oÄŸlu Muharrem Bey’in yanına gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına raÄŸmen Sütçü İmam bulunamadı. Ancak olayın intikamını almak isteyen Ermeniler saÄŸa-sola ateÅŸ ederek, Zülfikar ÇavuÅŸ oÄŸlu Hüseyin’i ÅŸehid ettiler. Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye baÅŸladılar. Fransızlar da misilleme hareketlerine giriÅŸerek Sütçü İmam’ın dayısının oÄŸlu Tiyekli oÄŸlu Kadir’in ellerini ve ayaklarını arkasından baÄŸlayarak burun ve kulaklarını kestikten sonra ÅŸehid ettiler.
Sütçü İmam 1878 yılında doÄŸmuÅŸtur. Üç kız, bir erkek çocuÄŸu vardır. 31 Ekim 1919’da, düÅŸmana ilk kurÅŸunu atan Sütçü İmam, düÅŸmanın MaraÅŸ’tan kovulmasından sonra, harpteki fedakârlıklarına mükâfat olarak belediyeye odacı alınmış, bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendisine verilmiÅŸti. Bir top atımı sırasında barutun ısınan namludan erken ateÅŸ alması neticesi yandı. Alman Eytamhanesi’nde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1922 tarihinde vefat etti. Çınarlı Camii mezarlığına defnedildi. İlk kurÅŸunun atıldığı Uzunoluk meydanında 1936 yılında Belediye baÅŸkanlığı yapan Hasan Sukuti Tükel tarafından bir anıt ve çeÅŸme, 1977 yılında da Kıbrıs meydanına KurtuluÅŸ anıtı yaptırılmıştır. ]]
NOTLAR:
Bu internet sitesi yazısı, 02.03.2008 tarihli VAKİT gazetesi son sayfasında da mevcuttur.
Sütçü İmam merhùmdan bahseden beyitlerim aÅŸağıdadır :
Attı ilk kurÅŸunu çarÅŸaflı için Sütçü İmam;
Derler_ahfâdına: Türbanla girilmez okula!..
Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün
Nice yıldır bulamaz rùhu huzur, kabrinde;
“Dîn ü Devlet!” diye etmiÅŸdi cihad Sütçü İmam!..
Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
Hatâ eder mi ki kabrinde derse Sütçü İmam:
“MeÄŸerse haklı imiÅŸler bizim papazla haham!..”
Mefâilün feilâtün mefâilün feilün
Çıkacaktır gene, der, Sütçü İmam:
Âdemiyyet; ademiyyetle baÅŸa!..
Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilün