A- Türk Dil Kurumu ve YÖK Başkanlığı 20.04.2014 Muhterem Başbakanımız , (27.02.2014 Uğur Işılak’ın seçim şarkısı);14 AYASOFYA) ,(28.11.2013 Dışişleri bakanımızın soyadı) ,(21.11.2013 Anlaşmalı özel hastaneler) , (TDK 19.11.2013), 12.10.2013 KÜLTÜRÜMÜZ REHİNDE 18.09.2013 Hibrit devlet konservatuarı

Son Güncelleme: Cuma, Temmuz 21st, 2017 | Kategori: TÜRK DİL KURUMU| Etiketler:  | Tags: , ,

     Muhterem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan,
     6 yaşındaki Suriyeli çocuk İstiklâl Marşımızı hatasız okuyor da, Site’min bu sahîfasında defalarca hatırlatmama rağmen, TRT’nin hiç olmazsa sadece Haber spikerleri Dışişleri Bakanımızın soyadını DaVİTOĞLU diye okumakta ısrar ediyorlar. TRT Başspikeri ve yardımcısını size şikâyet ediyorum, efendim. Dr. M. Cahit Öney 20.04.2014  
                                     **************
 UĞUR IŞILAK’IN AK PARTİ SEÇİM ŞARKISI BAŞARILI İDİ
                                                                         Dr. M. Cahit ÖNEY
       Ankara’da; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin, 30 Mart 2014 Yerel seçim beyannamesini açıkladığı 19.02.2014 tarihli toplatıda dinletilen “Seçim şarkısı” başarılı idi.
        Bestede; vurma sazlar yerrine, ritmli bir şarkı için telli-mızraplı saz seçilmesi, başarıyı sağlayan faktörlerden biri olmuştur.
        CD çoğaltımında, Tonmaisterin; sözlerin daha iyi anlaşıimasını sağlayacağı muhakkaktır.
         Ben de küçük bir teklifte bulunayım: DümtekeDümteke.. lerde, mısra sonlarındaki Dümteke’ler, DümTek yapılırsa güfte daha belirgin olur, sanırım.
          Aranjörü tekrar tebrik ediyorum.  20.02.2014
                                                                  -:- 
AK Parti 30.03. 2014 Yerel Seçim Şarkısı özelliklerine ilmî bakış
 Bu konuda son söyleyeceğimi peşînen ifâde edeyim:
       Ezgisi ister Kazakistan halk türküsünden alınmış, ister Kazakistanlı bir bestekâra âit olsun bir Türk bestecinin ARANJMAN yapmak için izin almak mecbùriyeti yoktur(1).
       Aranjman sâhibi, eserini istediği gibi kullanabilir(2).
       Müzikolog olmayanlardan bazıları, aranjmanla intihâl’i birbirine karıştırmaktadır İntihâl, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 71. maddesi 3. fıkrasında târif edilmiştir(3).
      Ancak; Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti: “Söz konusu ezgi, hâlen Millî marşımız olarak çalınmaktadır.” şeklinde îtirâzî bir yazı gönderirse, hiçbir şekklde kullanılmamasını sağlamamız gerekir.
      Konumuz dışında kalan aranjman bilgileri ayrıca verilmiştir ve verilecekdir. 23.02.2014
___________________________
(1)
    A- 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” 6. maddesi 4. fıkrasına göre “aranjman” musiki eseridir.
      B- “Güftesi yabancı dilde olan eserin ezgisini -tahrif etmeden- müstakil bir beste yapmak” diye ilmen tarif edilen aranjmanın, ezgi sahibinden izinle alınmış olması mecbùriyeti kanunda yoktur. İzin gerektiren haller 80. madde 1. fıkrasında şöyle sıralanmış olup aranjman yer almamış ve tarif de edilmemiştir “Bir eseri özgün bir şekilde yorumlamak, tanıtmak, anlatmak, çeşitli bir biçimlerde icra etmek”
      C- Cezayı gerektiren konular maddelerinde de “aranjman” yer almamaktadır.
(2) 
     5846 Madde 24- Bir eserden, doğrudan doğruya yahut, işaret, ses veya ses nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
(3)
    71. maddeden: Başkasına ait bir esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan (….)
   
   
      Uğur Işılak‘ın Seçim Şarkısı ezgisinin, Kazakistanlı bir bestekâra âit olduğu ileri sürülerek polemikler sırasında, “intihâl”, “aranjman” gibi terimlerden söz-edildi.
      Bu 2 terimi açıkladıktan sonra, misaller sunacağım:
      İNTİHÂL:  Bir sanatçının eserini, diğer bir sanatçının,kendisinin gibi tanıtmasıdır. Burada böyle bir durum yoktur; dombraya kadar açıklanmış idi.
      ARANJMAN:  “Düzenleme” anlamı bilindiğine göre, bir sanatçının, kendi eserini düzenlemeyeceği, sahibi bilinen veya bilinmeyen(folklorik/anonim) bir eseri düzenleyebileceği gayet tabiidir; yayınlarken, kendisinin “düzenleyen” olduğunu belirtmesi gerekli ve yeterlidir. 2 Örnek kâfî gelecektir:
       I- 20.04.2008 TARAF gazetesi’nde Ayşe Hür’ün verdiği örneklerden: Gençlik Marşımız “Dağ başını duman almış” İsveç’den; Ayten Alpman’ın “Memleketim” şarkısı Yahudilerden, “Çırpınırdı Karadeniz” Ermenice aslından’dır (Bu makale internet’de mevcuttur.) Her 3 eser de, san’at değeri olan aranjmandır. 
      II- 29.06.1974 tarihli Milliyet gazetesinde çıkan haberden: [ 9. Eğitim Şurası Hacettepe Rektörlük binasında başladı. Fakat, Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı bir sürpriz yaptı ve programda sadece İstiklâl Marşı söyleneceği yazılı olduğu halde, koro, konsere başladı: Kâtibim aranjmanı (Adnan Saygun), Fincanı taştan oyarlar aranjmanı (Ulvi Celâl Erkin), Karadeniz Oyun Havası aranjmanı (Ferit Tüzün). Koro Muzaffer Arkan yönetiminde idi. Reisicumhur Fahri Korutürk orada idi ve hoşlandığı belli idi. ] Aranjman diye bildirilen yapıtlar, aranjman değil, “tahrîfen intihal” örnekleridir. 21.02.2014
AK Parti 30.03.2014 Yerel seçim Şarkısının Hukùkî Yönden İncelenmesi 22.02.2014
      Konumuz ile ilgili kanuni maddeler:
       5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” kabul tarihi 5.12.1951 ise de; 8.2.2008 tarihli “Ek ve Değişiklikler” ile güncelleştirilmiştir.
      
        Yer ve zamandan kazanmak için, kanunun adı yerine numarası kullanılacaktır.
        
        Kanunun; yarım yüzyılı aşkın sürede defalarca değişikliklere uğradığından karmakarışık bir durumda oluşu bir yana; konumuzla ilgili terimleri (aranjman ve intihali) tarif etmemiştir.
        5846’nın ismi ( …. eserleri kanunu) ise de; eserleri değil, eser sahiplerini ve faydalanacakları korumayı gaye ve hedef seçmiştir. 1. Maddesi Amaç ve Kapsam olup bunu belirtmektedir: Madde 1- Bu kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatkarların ( ….. ) ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak ( ….. )
Bu maddede geçen “yorumlayan icracı sanatkar” deyiminden aranjörü anlayıp yanılan da çıkabilir. Halbuki, çok ileride bir maddesinde; ses sanatkârı, bestekarla anlaştığı takdirde, eserin değerine halel getirmemek şartıyla yorumlayarak okuyabilir demektedir. Yani; notada yazılı olmadığı halde, “ah, of” gibi ilaveler yapabilir veya nakaratı birlikte okumağa dinleyicilerini davet edebilir demektedir. Ayrıca; 6. madde 4. fıkrasında “Musiki aranjmanı”nı mustakil musiki eseri saymaktadır. Madde 24>Eseri umumi mahallerde okumak, çalmak eser sahibine aittir ;  denilmekte olup, aranjöre hak tanımaktaır. (ARANJMAN’ın tarifini yukarıda yapmış idim.)
Kanunun, eserleri değil de sanatçıları, hiç olmazsa soylu/klasik eserler, ölümlerden sonra 70 yıldan fazla zaman geçti diye cahillere ve vandallara göz yummak milli kültür mirasımızı reddetmek demektir. Bir nisal vereyim: Bir kaç yıl önce, bir kandil gecesi, ilahilerimizin çokseslendirilerek TRT TV’den verilmesi, müslüman vatandaşları ziyadesiyle müteessir etmiştir.
Bu kanunla “Türkiye!de” benim bir şarkımı kimse Aranje edemez; Itrî’nin eserini ise aranje etmek bir yana, çokseslendirebilmektedir. Mimar Sinan’ın eserleri gibi Itrî’nin eserlerini de korumak bu kanunda olsun düşünülmeli idi. (Bu madde devam edecek)
      Sanatçılar arasındaki anlaşmazlıkları hâkimlerimiz re’sen çözemeyeceklerini anlayınca, konunun dosyasını aynı sanat konusunda doktora yapmış bilir kişilere verirler. Aynı sanat dosyasını 3 kurula da verseniz, onlar ne kadar tarafsız olurlarsa olsunlar, aynı sonuca varmayabilirler!.
     Bir müzik eserinin (özellikle sâhiplik, eserin-eser sâhibinin zarar görüp görmediği hususlarda) hukùkî incelenmesinde şunlar araştırılmalıdır: (Önce faktörler kaydedilecek, bütünün açıklanması zaman alacaktır.) ( Bir musikişinas olduğu için, Uğur Işılak’ın, 22.02.2014 tarihli AKŞAM gazetesi 12. sayfasındaki sözleri dakkate alınmıştır. ) 
     1- Müzik eserine yalnızca notanın, sıralanışı değişmemiş okunması/çalınması ile duyulan ezginin kime ait olduğunun belirlenmesi gerekir. (Aranjman=düzenleme araştırma/dava konusunda, ezginin kendisine ait olduğunu dilekçe ekinde ibrâz etmemişse, araştırılacak konu kalmamış demektir.
Işılak’ın beyânı: [ Dombra, Nogay Türklerine ait bin yıllık ezgi. Dombra ismi telli bir çalgıdan geliyor. Sahibi belli değil. Anadolu’da böyle binlerce eser var. ] Dava hâlinde, Işılak’ın, ezginin halka ait olduğunu isbatlaması istenemez; bu ezgi bana ait diyenin, halk ezgisi olmadığını, egiyi kendisinin bestelediğini isbatlaması gerekir. Tek misâli yeterli buluyorum: Yahudi halk türküsünün sözlerini Fikret Şeneş, mânâsını değiştirerek yazdı ve Ayten Alpmam da “Bir başkadır benim memleketim” diye bu beste değil de ARANJMAN’ı okudu. Aynı halk türküsü, 3-5 memlekete aynı şekilde mâl edilmiştir. Şu soruya cevap: Halk türküsü yerine bir yahudi vatandaşa ait olsa idi de dava gerekmezdi: “Çırpınırdı Karadeniz …” kimliği belli bir Ermeninin bestesidir ve Ermenice güftesi değiştirilip aranjman yapılmıştır. Her hâlin olduğu gibi bir istisnası şudur: Ezgiye, ahlâka aykırı veya manevi değeri düşürücü güfte eklenmesi.. En aşırı misâl: Bir devletin Millî marşının ezgisiyle aranjman yapılamaz(5846 madde 16 son fıkrası).
     
   2- Aranjman’ın güftesi(sözleri)
                                                ARANJMAN’IN İSTİSNÂSIZ KÀİDESİ:
        Ezgisi alınan eserin güftesi ile aranjöre âit güftenin/sözün aynı dilden olmaması, ayrı dillerden olmaları şarttır.
Kendimden misal vereyim: Ben; Şevki Bey(1860-1891)’in “Cânım gibi sevdikçe seniii gönlüm ey âfet” güfteli şarkısının ezgisini alıp da ona bir şarkısözü/güfte (tabii ki Türkçe bir güfte) ekleyip “Aranjman yaptım!” desem, cümle âlem alay eder. Fakat, Kürt vatandaşlarımızdan birinin ana diliyle söylediği bir şarkının (bu şarkıyı ister kendi bestelemiş olsun, ister Kürtlerin halk türküsü olsun) ezgisine, kendi dilim Türkçeden bir güfte yazıp eklesem Aranjman yapmış olurum. Bunun karşıiığının örneği var: Kürtçe Mevlid okunduğunu biliyoruz.
Diğer bir gerçek misâli, “Vikipedi, özgür ansiklopedi”den -kısaltarak- aktarıyorum: [ Memleketim, (…) Rabbi Elimelekh adlı geleneksel bir halk şarkısının 1972 yılında pop tarzında seslendirilmiş Türkçe aranjmanıdır. Bu aranjmanın Türkçe sözlerini Fikret Şeneş yazmıştır. (…..) Bir çok şarkıcı tarafından defalarca seslendirilmiştir. (…..) ] Bu değerli incelemede geçen “Pop tarzında seslendirilmiş aranjman” deyimi, takdîre lâyıktır.         
   3- Ezginin icrasında kullanılan çalgı/çalgılar
      Ezginin değiştirilmemesi/tahrif edilmemesi/tek sesli iken çok sesli yapılmaması/ezgi güftesi ile aranjman güftelerinin ayrı dillerden olması şartlarına mutlak/istisnâsız uymak şartı ile (bu şartlara riayetsizlik, ehli vukuf / bilirkişi kurulunca İNTİHAL sayılabilir) ; aranjör, ezgisini aldığı eserin tarzını / formunu değiştirebilir. Örnek olarak: Pop tarzında / formunda iken, aranjman marş, okul şarkısı.. yapılabilir; fakat, örnek olarak ilâhî iken aranjmanı pop şarkısı veyâ göbek havası yapmak, geniş kitleleri üzeceği, tahrîk edebileceği düşünülmelidir.
        Yukarıda açıklanan hususları dikkate almak şartı ile, aranjör; seçtiği tarza / forma hangi çalgıları uygun görmüşse, onları kullanabilir. 27.02.2014
   4- Ezgi aranjmanında tekseslilik – çokseslilik konusu
       Ezgisi alınan eser (Türk musikisi eseri) teksesli iken ezgisinden aranjmanı çoksesli yapmağa kalkışmak, ezgi notasını tahrîfe girer ve İNTİHÂL sayılnalıdır; hele, bir de tarîf edilen ezgi/nota dînî/İslâmî esere âit ise, tahrîfen intihâle; Müslüman kitleyi tahrik de eklenir. 27.02.2014      
                                * * * * *
  Hadîs-i şerîf: İşçinin ücretini alnının teri kurumadan verin.
                                         ***        
         Muhterem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi,
            Türkiye Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği gibi kuruluşların muhâlefetlerinin sebeplerini, haklı oldukları hususların da bulunduğunu bilgi ve takdirlerinize arz ediyorum:             08.12.2013
       Bu incelemede; muhâlif politikacılar, ideologlar üzerinde durmayacağım.
Devlet teşkilâtında, 1960’da başlayıp yıldan yıla artan huzursuzluğun  ana sebebi şudur: Aynı hizmeti yapanlara   farklı ücretler verilmekte ve âmir makamlar sunulmaktadır.
        Devlet memurlarına aylık takdîrinde ve emekliliklerinde son ayda aldığının yüzde kaçının verileceğinde kriterler, esaslar belli değildir. Taban aylığı, denge tazminatı, döner sermaye, performans, sınıflara(?) göre katsayılar gibi usuller  îcâd edilerek, ârızalı mâliyeye yapılan pansuman tedâvîsi, derde devâ olamamıştır.  Netîcesinde, iktidâr; %65 oy’a ulaşamamıştır!..Günümüzden bir misâl sunayım: “Hırsızı yakalayan polise 3 ilâ 6 maaş ikramiye verilecektir!?!?” A) Hırsızı 1 veya 5-10 polis yakalamıyor: Mobese’leri inceleyenler, parmak izi araştırması yapanlar, istihbârat elemanlarının çalışmaları.. İkrâmiye taksiminde sızlanmalara yol açacaktır. B) Uyuşturucu madde araştırıp bulan, kaçırılmış kişileri operasyonla kurtaran.. polislere de ikrâmiye verilmesi gereksiz midir?..
       Esas derdi anlayabilmek için, bendeniz gibi 1952’den itibâren Sağlık Bakanlığı müfettişliğine kadar, pratisyen ve uzman çalışmak; pederi, vâlidesi de memur biri olmak gerekir:
       1960’a kadar, maaş tabdîrinde tek kriter, “tahsîl süresi” idi.
 Tahsîl dereceleri ilkokul olanlar: 15 TL aslî maaş, ortaokul:20, lise: 25, 4 yıllık üniversite: 30, 4 yılın üzerinde üniversite olanlar ise 35 TL aslî maaşla göreve başlarlardı. Diğer aslî maaş dereceleri 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100, 125, 150 idi. En mühimi; bütçe imkânına göre tesbît edilen katsayı, bütün memurlara ve derecelere göre AYNI idi ve (imtiyazsız, sınıfsız) olmanın gereği idi. Orta tahsilliler 80 TL üzerine çıkamazdı; yüksek tahsilliler 3 yılda, hâkim ve savcılar 2 yılda terfî ederlerdi; Sağlık bakanlığından, yaşadığım bir örnek sunayım: Aslî maaşım 50 iken, 70 olan 2nci sınıf müfettişliğe aradaki fark tazminat olarak verilerek ve 3’lü Kararname ile tâyîn edilmiştim. 80: 1inci sınıf müfettiş, 90: Başmüfettiş, 100: müşâvir müfettiş, 125 teftiş kurulu başkanı, 150: müsteşar idi. Yan ödeme, yalnızca çocuk yardımı idi ve bütün memurlara eşit olarak verilirdi.           
                                                                                      Devâm edecek
      
       [[ Ayasofya’nın câmi’den müzeye tahvîli, Cumhuriyet Halk Partisi’nin temsilci gönderdiği Sofya Konferansı’nda kararlaştırılmıştır. ]] Bu bilgi/iddiâ, Sebilürreşad cilt:5, Sayı:25 sahîfa:398, 1952 İstanbul’da mevcuttur. Bu site’mde: Şiirlerim > Hamâsî – İslâmî şiirler > Fethin timsâli: AYASOFYA başlıklı nâçiz manzùmemin dipnotunda yıllardır kırmızı harflerle kayıtlıdır. Google > “ayasofya konferansı cahit öney” tıklandığında karşınıza çıkacaktadır. “İslâmî Edebiyat” dergisi Ocak – Şubat – Mart 2013 SAYI:60 s.14’de de görülebilir. 90’a çok yaklaşmış yaşım ve 8 yıldan bu yana süre-gelen hastalıklarım; bu bilgiyi/iddiâyı araştırmama mâni’ olmaktadır. İlgi duyanlara arz ediyorum. <01.12.2013 Pazar
                                                   ***  
Derken Barak Obaaama da, Daaavut neden demez???    28.11.2013
Söylendi Devletin Televizyonlarında hep!!!
TRT’nin hiç olmazsa sadece haberler programlarında Dışişleri bakanımızın soyadının Davutoğlu değil, Daaavutoğlu olarak telaffuz edilmesini yıllardır ve defalarca yazarak dilemekte, beklemekteyim. …
Olsun maaş helâl para.. kâfî mi sözcülük?..         28.11.2013
Cidî alâka bekliyor_elbette TÜRK DİLİ !..
Devlet ricâli hoş göre; bir nebze kalmadı,             28.11.2013
88 aded basamak çıkmışım, mecâl !..
                                                                                                                            
  Almaz nedense hiç, “değişim”den nasîbini..                 03.10.2013
“KÜLTÜR”, rehinde.. “eski hamam, eski tas” gene..
D.Mehmet DOĞAN’ın, 03.10.2013 akit gazetesindeki “Kültür ve eğitim: Eski hamam eski tas!” başlıklı  köşe-yazısından: “Türkiye’nin kültürel yapıları, hâlâ tek parti devrindeki çerçevelerini koruyarak sürdürüyor.”  … 
 
 “… toplumun kendi değerlerini tanıması, öğrenmesi…  ”  Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN (14.09.2013 17:20>    ADIYAMAN Konuşması) 
l6 Eylül 2013 Pazartesi günü okullar açılıyor  ama, lâkin, fakat…
İktidar kavga-gürültüyle edilmiş meşgul;
Solcular yön veriyor Milletimin kültürüne’..              (*)
Sandığın yılgını, yüklenmededir Erdoğan’a..              
Alıyor vaktini.. ta’yîn ediyor gündemini!..                   (*)
“Milletin kültürü?..”  taklid sayıyorlar Batı’yı..
Yerleşir aslını inkâr ile “Çağdaş” kültür’..                   (*)
Millet yabancı, aslını inkâr edenlere..
“ÇAĞDAŞ” değil de, “SOYLU” olan kültür_isteriz     (**)
Yılmaz, Titiz, Talay, Karakaş, Cem, Güner, Günay..
Teslîm edildi “ÇAĞDAŞ”a Kültür Bakanlığı!..             (**)
Çağdaşların, açıklanamaz cehli sehl ile;
Tahmîn odur ki, hâcesi, Başkâtip’in biri!..              (**)
Kültür ve mùsıkîmize şirk koşmak istiyor..
Makbùlü sence hangisi: ÇAĞDAŞ mı. SOYLU mu?..   (**)
Verdin cevap muhâlefetin her hücùmuna;
Seçmenlerin dilekleri, beklerken_ilgini!..                    (**)
Seçmen diyor ki : “Gizleme hiçbir hakıykati;
Bir bir ayıkla millete rağmen yapılmışı!..”            (**)
Kahr etmede “idhâl malı kültür” bizi, usta!..
Tedbîrini anlat.. ne diyorsun bu hususta!..                    (***)
   (*) Vezni: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
 (**) Vezni: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü f’ailün
(***) Vezni: Mef,ùlü mefâîlü mefâîlü feùlün 
                                        ****************
Muhterem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi,
     16 Eylül 2013 Pazartesi günü okullar açılacak..  ama, lâkin, maalesef..
MİLLÎ Eğitim İlköğretim’i 1 ilâ 8. sınıflarında/yıllarında, yalnızca Batı müziği öğretilecek. Müzik öğretmenlerini de; yalnızca Batı müziğini bilen ve öğreten hocalar yetiştiren Güzel Sanatlar Meslek Liseleri ile Eğitim Fakülteleri veriyor. Basımı Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2012 yılında sağlanmış [ Müzik İlköğretim 1 – 2 – 3 Öğretmen Kılavuz Kitabı ] nı formasyonu, biyografisi bilinmeyen Neşem YAŞAR yazmış..  [ Müzik İlköğretim 4 – 5 Öğretmen Kılavuz Kitabı ] nı formasyonları, biyografileri bilinmeyen Neşem YAŞAR, Metin ÇELİK, Barış Arda ŞENDAĞ yazmışlar.. [ Müzik İlköğretim 6 – 7 – 8 Öğretmen Kılavuz Kitabı ] nı formasyonları, biyografileri bilinmeyen Metin ÇELİK, Barış Arda ŞENDAĞ yazmışlar. İlköğretimde, evvelce Türk Musikisi Devlet Konservatuarı mezunları müzik öğretmenliği yapıyordu; şimdi yasak!..
        Muhterem Başbakanımız.. Yapılması gereken ÂCİL DÜZENLEME şöyle olmalıdır: 6 – 7 – 8. sınıflarda, Türk musikisi konservatuarları mezunlarınca, “Arel-Ezgi-Uzdilek sistemi, makamları, usulleri, formları, sisteme uygun çalgıları, seçkin repertuarı, târihçesi.. ile” münhasıran Türk musikisi eğitimi-öğretimi, müstakılen Milli eğitim bakanlığınca yapılmalıdır.< 22.08.2013
        
        >26.08.2013 Ek’i: 8 yıllık mecbùrî eğitim süresince Türk çocuklarına Türkiye’de MİLLÎ Eğitim Bakanlığı’nca yalnızca Batı müziği öğretmek ve Türk müziği öğrenimini, öğretimini yasaklamak bir ZULÜM’dür.
      
       İlköğretimde yavruma öğret.. “yasak!” deme;    10.09.2013
       “Çağdaş” değil de, “Soylu” olan mùsıkîmizi!..
       … Et-tekrâru ahsen  velev kâne yüzseksen …   
       Seçmen diyor ki: “Gizleme hiçbir hakıykati;
        Bir bir ayıkla Millete rağmen yapılmışı!..”
            VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün     
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI,
KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI
                          ve
TRT TSM ÇOCUK KOROLARI
Kültür ve Turizm Bakanlığı(1) Batı müziği öğretmenlerince yetiştirilip TRT’de konser veren “ÇOCUK Koroları”nın, gerçekten TSM(Türk San’at Mùsıkîsi) ile bir ilişkisi var mıdır? sorusuna cevap vermek gerekir. TSM eseri olmaları için, şu şartların tamâmına uymaları gerekir:
       1. Notası; TSM eserlerinin motası gibi hazırlanmalıdır(2)
       2- TSM denilebilmesi için, TSM 24 perdeli ses sistemi özel makamları, usûlleri ve bunu ifâde edebilecek çalgıların (kemençe, keman, viyolonsel, tanbur, ud, kànun, bendir, kudüm, davul..) kullanılmış olmalıdır. (Piyano, kitar/gitar gibi 12 perdeli Batı müziği enstrümanlarına yer yoktur.)
       3- [ TSM “Çocuk” Korosu ] yerlne [ TSM “Okul” Korosu ] denmemesi, bilenlere, acı bir gerçek’i hatırlatmaktadır:  ATATÜRK, TÜRK MUSİKİSİ YASAĞINI KALDIRMIŞ İSE DE SOL İKTİDARLARIN KÜLTÜR BAKANLARI OKULLARDA ÖĞRETİMİNİ YASAKLAMIŞLARDIR(3).
       Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, müzik EĞİTİMİ konusunda, anaprensipleri Kültür  Bakanlığından almış ve yayın, dağıtım işlerini üstlenmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı; fizik, kimya, cebir, geometri, astronomi.. milletlerarası bilimleri öğreten; MİLLÎ kültür ve san’at konularında yetkisiz, Öğretim Bakanlığı durumuna getirilmiştir.
__________________________________________
(1) “Kültür ve Turizm Bakanlığı” adı, yalnızca Turgut Özal ve AKP hükûmetleri döneminde kullanılmıştır ve kullanılmaktadır. Sol partiler hükûmetlerinde ise “Kültür Bakanlığı demekle yetinilmiştir. (Sebep ve netîceleri, Site’nin ileri sayfalarında açıklanmıştır.)
(2) TSM Çocuk Şarkısı notası sağ-üst bölümünde, kullanılan makam ve usul; üst-orta bölümünde Şarkı sözünün ilk dizesi/mısraı; sol-üst bölümünde şarkı sözünün/güftenin şâirinin ve alt satırında da bestekârın kimlikleri yazılı olmalıdır. Notanın donanımında, makàmın mâlûm değiştirme işâretleri yazılmalıdır. (Örneği, bu Site’nin ana sayfasında “ÇOK OKUNANLAR” listesi “BESTELERİMİN NOTALARI” tık’landığında ortaya çıkan 6 OKUL ŞARKISI” notalarında görülebilir.)
(3-a)  Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2012 baskı tarihli  MÜZİK İLKÖĞRETİM 1-2-3 ÖĞRETMEN KILAVUZ KİTABI, MÜZİK İLKÖĞRETİM 4-5 ÖĞRETMEN KILAVUZ K İTABI , MÜZİK İLKÖĞRETİM 6-7-8 ÖĞRETMEN KILAVUZ KİTABI’nda verilen çocuk şarkısı notalarında makam, usùl görülmemiştir/yoktur.                                 ÖNEMLİ NOT: İLKÖĞRETİM 6-7-8. SINIFLARDA, (24 perdeli Arel-Ezgi-Uzdilek sistemi, makamları, usùlleri, bestekârları ve saz ve söz eserleri, Kemençe,Keman-Ney-Tanbur,Ud-Kudüm.. çalgıları ile) MÜNHASIRAN TÜRK SAN’AT MUSİKİSİ; ehil öğretmenlerince ÖĞRETİLMELİDİR.
İstiklâl Marşı’nın notaları evvelce sol-minör iken, şimdi mi-minör olarak verilmiştir. Bestekâr neden mi-minör yazmamıştır?. Bestekâr, bir heceyi (örnek olarak kemanda) açık tele isâbet ettirmişken, transpozisyon dolayısıyle bir önceki tele parmak basılmasını hassas kulaklar reddeder.  Bir de şu var: Sol-minör yazımında, “Nihâvend!” deyip okuyanlar da oluyordu diye mi mi-minör yazılır oldu?  Çağdaşların böyle tasarrufları çok.. Örnek olarak: Hüseynî makàmında Anadolu Tükü’sü olan “Ilgaz Anadolu’nun..” marş’a dönüşmüş, makamsallığı silinmiş, çocuklar için oyun müziği yapılmış.. Bakınız: YouTube   NOT:  İstiklâl Marşı’nın neden mi-minör’e çevrildiğini Batıcılarımız şöyle savunur: Çocuklarımız  “.. o be” derken tiz.re’yi çıkaramıyorlardı; mi-minör yazımda, şimdi, 1,5 ses daha kalın “si” sesini rahat çıkarıyorlar!. Dedikleri doğru ise de, benden daha iyi bildikleri şu gerçeği ketm ediyorlar, gizliyorlar ki bu bir kandırmacadır!. Eseri mi-minör’e çevirince;, evvelce, İstiklâl Marşı’nın ilk hecesi “Kork”a âit kalın Re sesini zorlukla çıkarmakta iken, şimdi, 1,5 ses daha kalın “si”yi çıkarmalarını istiyorsunuz!.. Yaptığınızın ilmî bir tarafı olmaması, Nihâvend’i akla getirmektedir. Kaldı ki; hafta başında ve sonunda, İstklâl Marşımızı öğrencilerden değil, plâktan/CD’den dinlemekteyiz. Öyleyse, İstiklâl Marşımızın notasını niçin tahrîf ediyorsunuz?..
03.12.2013 Ek’i: Haber Türk İnternet 18 Ekim 2013 Cuma 12:10:20’den alınmadır >  
       [[ Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklâl Marşı’na yeni bir kayıt yapıldı.
                                           İŞTE YENİ İSTİKLÂL MARŞIMIZ
       Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Rengim Gökmen yönetiminde 170 sanatçıyla yapılan kayıtta, enstrüman sayısı arttırıldı ve son teknoloji ses sistemleri kullanılarak kayıt yapıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı, okullara genelge göndererek, İstiklâl Marşı’nın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından yapılan son kaydının dikkate alınmasını istedi. ]]    
(3-b) Güzel Sanatlar Fakülteleri MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI’nda PİYANO ZORUNLU ÇALGI kabul edilmiştir. ( 1 sekizlide mevcut 24 sesi veremeyen PİYANO’nun – bâzı bilgisi kıt sâzendelerin ona uyup sazlarını akord ettikleri bilindiğinden  – , Türk musikisi konservatuarlarında bulundurulması zararlıdır. ) Güzel Sanatlar Meslek Liseleri’nde Batı müziği hocaları Batı müziği çalgılarını, danslarını, formlarını, bestekârlarını.. bilmekte ve okutmaktadırlar; 25 Batı müziği devlet konservatuvarına karşılık ikibuçuk Türk mùsıkîsi devlet konservatuarı mvcuttur ve bu 2,5 devlet konservatuarı mezunlarına ve hattâ doçentlerine, profesörlerine bile, T.C. İlköğretim okullarında ders vermek evvelce mümkün iken, kültür bakanı ….. zamânında yasaklanmıştır. (www.cahitoney.org daTÜRK MUSİKİSİ bölümünde Kültür bakanlıklarınca  ve ondan çok önce TRT tarafından neler yapıldığı yazılıdır.)  Devlet merkezinde Türk musikisi devlet konservatuarı açmayı geciktirmenin sebebi: Bakanlıkların; müzik konusunda yalnızca Batı müziği devlet konservatuvarlarından görüş almalarını sağlamak idi: Merhum Etem Rùhi ÜNGÖR’ün sâhibi olduğu Musiki Mecmuası Mart 1993 tarih 440 numaralı nüshası 12-17. sayfalarında bulunan yazımdan: 5 Kasım 1986 günü Türk Edebiyatı Vakfı’nda vakıf, dernek, dergi, gazete temsilcileri iştirâkıyle “TRT Kurumu İcrââtı Karşısında Müşterek Tavır Toplantısı” yapılmıştı. Bu toplantıya ANAP TRT Komisyonu üyeleri Fecri ALPASLAN, Ali Şahin ERGİN, Ledin BARLAS katıldılar. (…) Ağrı Milletvekili sayın Fecri ALPASLAN‘a ayak-üstü şu suâli sordum: TRT’de Türk musikisi çocuk korosu, koroları teşkili için 20-30 bestekâra besteler sipâriş edilmişti ve 100 kadar beste mevcuttur. Fakat aradan aylar geçtiği hâlde bu korolar acaba neden gecikti?  Şu cevâbı aldım: “Ben bu konuyu da soruşturdum ve bana şu bilgi verilmiştir: (Çocuk hançeresi Türk musikisi makamlarını ifâde edemeyeceği anlaşıldığından bu teşebbüs iptal edilmiştir.)
İşte; Ankara’da, bir türlü Türk musikisi konsevatuarı açtırmamalarının sebebi; “Millî Türk san’at ve kültürü stratejisini, Tanzîmât uzantısı Çağdaş’ların, kendi aralarında saptama alışkanlıkları”dır. Bunların; konu her ne olursa olsun, Kànunlarda bir boşluk aradıkları, bulup uyguladıkları da bir gerçektir. Ankara’da Türk musikisi konservatuarı ismi altında kripto Batı müziği konsevatuarı kurmak da mümkümdür(Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı? ) : Üniversite senatosu karar alır ve istediği gibi bir konservatuvar kurar. Bunu ve diğer keyfî tasarrufları önlemek için, YÖK Başkanlığınca şu emir verilmelidir:
Gerekçe:
                  Türk musikisi devlet konservatuarlarında yabancı dilde terimler kullanılarak Türk musikisi ve öğretimi-öğrenimi dışında faaliyerlerle zaman, kadro, gider israfının önlenmesi.
         Yanlış anlama ve yanlış uygulamaları önlemek için, Türk musikisi konservatuarları ana bölüm ve bölümlerinin isimlerinin başında “Türk musikisi” kelimesi bulunacak, yabancı kelimeler/terimler terk edilecektir. Örnekler:
Müzikoloji Anabölümü > Türk musikisi nazariyatı anabölümü
Arel-Ezgi-Uzdilek sistemine genel bakış
       Türk musikisi perdeleri, aralıkları, 4’lü 5’liler bölümü
       Türk musikisinde usuller ve velvele bölümü
Organoloji Anabölümü > Türk musikisi sistemine uygun çalgılar Anabölümü
Kompozisyon Anabölümü > Türk musikisinde bestekârlık Anabölümü
GİBİ..   
                                                                    
İlköğretimde yavruma öğret..  “yasak!” deme;
“Çağdaş” değil de, “Soylu” olan mùsıkîmizi!..        20.07.2013
VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
Yıllarca hasretiz.. bu Hükûmette isteriz;                      03.08.2013
“Çağdaş?” değil de “Soylu!”cu kültür Bakanları!..
Vezni: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
“Tahsîli var da kültürü yok!” nesle sâhibiz;
Gördün mü mùsıkîmize âgâh olan kişi?..
VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün  …
“Meddah değil, tiyatrocu heccav gerek!” diye;        10.08.2013.
“Son yıl!”; “Yönetmelik gibi Kànun!” çıkardılar!..
VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün 
Açıklaması, Web site’min bu ana-bölümünün “Türk Dil Kurumu Benim Ana-dilimi tahrîb ediyor” sayfasındadır. KONU: Özellikle 19. ve 13. maddeleriyle 1949 tarihli, 5441 sayılı “Devlet Tiyatrosu Kuruluşu Hakkında Kanun”un günümüz problemli yönleri  
                                          *****************
HİBRİT DEVLET KONSERVATUARI GERÇEĞİ ve YÖK (17.09.2013)
 “Hibrit Konsevatuar” deyiminin tanımı ve müşahhas örnekleri
      Yurdumuzda 2 çeşit/isimde Devlet konservatuarı vardır: (Batı müziği) Devlet KonservatuVarı ve Türk musikisi Devlet Konservatuarı…
Öncelikle şunu belirteyim: Türk musikisi Devlet konservatuarları Batı müziğini de tanıtacaklardır fakat; şu hususlardan mutlaka kaçınmalıdırlar:
1- 24 perdeli Türk musikisini ifâde edemeyecek (piyano, gitar gibi) çalgıların öğretimi.. öğrencisi.. öğretmeni…
2- Armoni, kontrpuan, füg, orkestrasyon bilimlerinin öğretimi.. öğrencisi.. öğretmeni..
3- Batı müziği formları öğretimi, öğrencisi, öğretmeni ve gösterileri..
     İlk Türk musikisi Devlet konservatuarımız, maalesef bu karakterde kurulmuştur ve yeni örneği de, çok daha aşırı örneği de Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarıdır ÖZÜR ve ÖNEMLİ DÜZELTME: Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı DEĞİL, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı‘dır.(Aşırılığının sebebi, tanıtım bölümünde açıklanmıştır.)
     YÖK Başkanlığı’nın bilgilerine saygılarımla arz ederim(17.09.2013)  
                                              *******************************
ANLAŞMALI ÖZEL HASTANELER  21.11.2013
Bağkur_ anlaşmalı hastanesi 5 yıldızlı;        06,08.2013
Memurun “sandık”ı anlaşması: Tek yıldızlı?..
VEZİN: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün) 
       Muhterem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi,
       İSTANBUL’da; Emekli sandığı emeklisi memurlarla Bağkur ve SSK emeklilerinin gidebilecekleri özel hastaneler listeleri ayrıdır; lütfen karşılaştırınız. Devlet; özel hastanelerle, her 3 çeşit emekli için, eşit şartlı müşterek anlaşma imzalamalıdır.
        Hürmetlerimle arz ederim.
                                                  ********************  
Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT, Türk Dil Kurumu gibi, gelecek neslin; ecdâdına lâyık karakterde veya nihlist, dadaist, yabancılaşmış hüviyette yetişmesinde büyük önemi olan hassas kuruluşlarda menfî faâliyette bulunulduğunu  web-site’min bu bölümü “TDK Benim Ana-dilimi Tahrîb Ediyor” başlıklı sayfasında, 14 Ağustos 2011 târîhinde anlatmıştım. Bir cümlemi, kısmen aktarıyorum:  ….. Genel müdür yardımcılarının altında, her devirde etkin ve yerlerine gelecekleri de yetiştiren, “Batılılaştırmağa Çalışma Grupu” yardımcıları BAŞKÂTİPLER  ,,,,     Bu tesbîtimin son delîli, “Danıştay’a hatâlı mürâcaât” olmuştur. Bu BAŞKÂTİPLER gerçeğini, işâret ettiğim yerde okuyup incelemek gerektiğini arz ediyorum. 26.07.2013    
      
                                                                                               *******************
Vatanın hâdimidir Çerkez, Arap, Kürt, Türk, Lâz..
Et ve tırnak gibidirler.. barışır, ayrışamaz!..
Vezin: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)…       
                          *************************
          [ Ehl-i kitap olanlarımız (Ermeni, Musevi, Rum) ] hâriç, ateist olanlarımız dâhil, bütün vatandaşlarımızın, ECDADDAN KALMA KÜLTÜR MİRÂSI olarak benimseyip uyguladıkları, İSTİNCÂ’dan başka neyimiz kaldı?..
                Yetmez aslà bize dans, caz ve nikâhsız yaşamak;
                Suyu kaldır tuvaletten.. olacaksan Batılı !..
                Ol da (onlar gibi?).. gir; Avrupa’nın birliğine :
                Anla!.. Az geldi lâiklik.. bırak_istincâyı !..
                Gelecek nesli tasavvur:  2071 !!?? (X)
                Tuvaletten suyu kaldırması mümkün kuşağın !..
                Feminist, posthümanist şöyle diyor, sapkınca :
                ” – Bana âit bu beden.. istediğim haltı yerim!..”
                  4 beytin vezinleri: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
(X) 13.09.2013 EK’i :  İSTİNCÂ
 Beş buçuk yaşında çocukların en azından %1’i , istincâyı başaramayacağından, okula kâğıt mendille gidecektir ve 2071’den çok önce, 2023’de, tuvalette suyu lüzumlu görmeyen gençlerimizle ovünen aydınlanmacılarımız olacaktır. (Aydınlanma=Darvinizm+Marksizm)
          

************************************

Yeni Anayasa, Millete; “İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz” dedirtebilecek mi?
                                      
                                       Asker, Hukukçu, Mülkiye erkânı: zirvede!..
                                 KAST SİSTEMİ’nde ” PARYA ” görürler hekimleri!..
                                           Vezin: Mef´ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
                                                 
                                       Memurların sınıfları KAST SİSTEMİ’yledir…
                                 Hâlâ 960’ı çekmekte Türkiye!..
                                    Vezin: Mef´ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
             14 Ekim 2010 tarihli  Akit gazetesi s.9’da Hasan KARAKAYA’dan : Astsubaylar Derneği  9 Ekim Cumartesi günü, Ankaradaki Abdi İPEKÇİ Parkı’nda bir miting düzenlediler. (…) Mitingde konuşan Dernek Başkanı Mustafa EROL demiş ki (…) [ Subaylar emekli olduklarında maaşları yüzde 5 kesilmekte ve sıkıntı yaşamamaktadır; ancak, astsubayların, emekli olduklarında maaşları yüzde 45 azalıyor, bu durum astsubayları açlığa mahkûm ediyor. ]
Uzman hekimlerin maaşları, emekliliklerinde yüzde 70 azalıyor.
Bir kesime uygulamaya “zulüm!” dedirten kriterlerden biri de; “aleyhde, farklı ve gerekçesi îzâh edilemeyen” hükümlerdir.
     Muhterem Başbakanımız: Maliye bakanınız bilgi sundu mu?..
11.09.2013 Ek’i: Memurların ve emeklilerinin sınıflara ayrılarak farklı katsayılar tatbîki; farklı uygulanan taban aylıkları, çeşit çeşit yan ödemeler ve emekli aylıklarına yansıtılmaması.. 3 Kasım 1839 Tanzîmât fermânına (Anayasasına) bile aykırıdır.
Bir ıtıknâmedir_insâna senin kànùnun;
Bildirir haddini sultâna senin kànùnun!..
                                                                           Şinâsî
Senin anayasan; esâret altındakilere hürriyetlerini/eşitliklerini  bahşeder ve cumhurbaşkanına kadar hiçbir devletliye “mutlak dokunulmazlık hakkı” tanımaz. …
  
                                                      *************************************
                                             

CUMHURBAŞKANLIĞI KLASİK TÜRK MÜZİĞİ KOROSU MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN  BÜYÜK HİZMETİ :

       Türk Musikisi’nin klasik, halk, mehter, din ve tasavvuf dallarına ait 70.000 civarındaki sözlü ve enstrümantal eserin, toplamda 250.000 sayfayı aşan versiyonlarının notalarına, Resmî Site’sinden,  ulaşabilmekteyiz. 

                         Marksist idâre, hâkimi san’at ve kültürün!..
          Mümkün, zamanla gelmesi, Sünnîlerin sonu!..
          … Vezni: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün …
          Sandığın yılgını yüklenmededir Erdoğan’a..
          Alıyor vaktini; ta’yîn ediyor gündemini!..
          … Vezni: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün …
                                                                                   **************************************
          Yeni YÖK KANUNU ve REKTÖRLERİN TAYİNİ
       1959 yılında, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili Dr.Lütfi Kırdar’ın teklifi, Başvekil Adnan Menderes’in inhâsı ve Cumhurreisi Celâl Bayar’ın tasdikleriyle (3’lü Kararname ile) Bakanlık müfettişliğine tâyin edilmiş emekdar bir bürokrat olarak, yalnızca “Rektörlerin tâyinleri” konusunda nâçizâne fikrimi arz ediyorum:
       Rektörlerin tâyinleri işlemleri Cumhurbaşkanı tercih-tasdik-ilânı ile son bulmalıdır.
       Rektörlerin tâyinleri hususunda, teklif, inhâ mercilerinin tercih hakları olmalıdır.
       Rektörlerin tâyinleri dosyası, her kademede (1 hafta kadar) bekletilebilmelidir.
       Rektörlerin tâyinlerinde; YÖK Başkanına, Millî Eğitim Bakanına, Başbakana, Cumhurbaşkanına görevler verilebilmesini mümkün kılabilmek için, İdâre hukukumuza bir yenilik getirmek, “4’lü Kararname” yolunu açmak gereklidir.
NOT: YÖK Başkanının kimliği, ön-teklif sahibi olarak, Bakanlar Kurulu Kararı üst-yazısında belirtilmekle yetinilecektir.
28.11.2012Ek’i > Yukarıda tarif edilen 4’lü Kararname yeniliği; öncelikle, TSK; Yürütme içinde yerini aldığında gerekli/faydalı olacaktır.
                                                                         Hürmetlerimle arz ederim.    14.10.2012 Dr.Cahit Öney
       
                                                       *
         12 Ekim 2012 Cuma                  Resmî Gazete            Sayı: 28439
                       BAKANLAR KURULU KARARI
         Karar Sayısı: 2012 / 3806
        Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın doğrudan merkeze bağlı taşra kuruluşu olan İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğünün adının Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü olarak değiştirilmesinin; adı geçen Bakanlığın 2/10/2012 tarihli ve 210404 sayılı yazısı üzerine, 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (d) bendine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
                                                                                      Abdullah GÜL
                                                                                  CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
               Başbakan
           B. ARINÇ                A. BABACAN                B. ATALAY              B. BOZDAĞ
 Başbakan Yardımcısı            Başbakan Yardımcısı        Başbakan Yardımcısı       Başbakan Yardımcısı
           S. ERGİN                F. ŞAHİN                       E. BAĞIŞ                 N. ERGÜN
                  Adalet Bakanı      Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı               Avrupa Birliği Bakanı      Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
                  F. ÇELİK                 E. BAYRAKTAR             A. DAVUTOĞLU       E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Çevre ve Şehircilik Bakanı                       Dışişleri Bakanı              Ekonomi Bakanı V.
                  T. YILDIZ               S. KILIÇ                         M. M. EKER              H.YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı    Gençlik ve Spor Bakanı          Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı   Gümrük ve Ticaret Bakanı
           İ. N. ŞAHiN            C. YILMAZ                      F. ÇELİK                   M. ŞİMŞEK
            İçişleri Bakanı                    Kalkınma Bakanı                    Kültür ve Turizm Bakan V.                      Maliye Bakanı
                                                Ö. DİNÇER               İ. YILMAZ                      V. EROĞLU
                                               Millî Eğitim Bakanı               Millî Savunma Bakanı                     Orman ve Su İşleri Bakanı
                   R. AKDAĞ                     B. YILDIRIM
            Sağlık Bakanı                Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
       İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nu Cumhurbaşkanlığı yüksek katına yücelten Cumhurbaşkanımız A. GÜL ve Başbakanımız R. T. ERDOĞAN ile arkadaşlarına, nâçizâne, hürmetlerimi arz ederim. 13.10.2012         Dr. C. ÖNEY 
  
                                         
                                                                                                                               *
                    Muhterem Başbakanımız R. T. ERDOĞAN, 04.10.2012
       AK Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri arasında “Millî Kültür, Millî San’at Çalışmalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” görememek bendenizi ve benim gibi düşünenleri mahzùn etmiştir. 04.10.2012
       NOTLAR: Dost, acı söyler!..
           On yıl tüketti.. olmadı san’atçı kadrosu;   01.12.2012
           Meçhùlü kaldı seçmeninin zevki, isteği!..
           … VEZİN: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün …   
       Devlet Millî musikimiz kuruluşları, en fazlası bir Yönetmelikle kurulmuş olup, Tanzîmât uzantısı kuruluşlar (Devlet tiyatroları, Senfoni orkestrası, Opera ve baleler) 1949>5441, 1957>6940, 1970>1309 sayılı Kanunlarla kurulmuş ve tüzel kişiliklerle güçlendirilmişlerdir. (Bir araya getirilerek bağlandıkları Kültür bakanlığı, 2003>4848 sayılı Kanunun 8, 27,31/3. maddeleri gereğince bu Genelmüdürlüklerinin icrââtına karışamamakta, isteklerini yerine getirmektedir.)
    1974-1975 konjonktüründen yararlanılarak, bilgili-görgülü Türk musikisi nazariyatçıları (Arif Sami Toker, Etem Ruhi Üngör, Sadettin Heper, A. Necdet Tanlak, Ecz.Memduh Cumhur, Dr.Abidin Gerçeker, Tanburî Emin Akan, Rüştü Eriç) kuruluş kadrosuna alınmamışlar, öğretim görevlisi dahî yapılmamışlardır. Sebep olarak da; kimine mukaddesatçı, kimine heccav, kimine solcu demişlerdir; almak zorunda kaldıklarından 2-3 değer (Yılmaz Öztuna, İsmail Bahâ Sürelsan) ise küstürülüp kaçırılmışlardır. Kasıt: Gelecek doç., prof. kadrolarını garantilemek ve kendilerinden bilgililere yer vermemek idi. 10’larca yıldır, bu yönetimi devralanlar, kendilerinden zayıflara imkân vermişlerdir. Günümüzde, “millî musikimiz nazariyâtı” hakkında yeni bir çalışma ortaya koyamadıkları için, klasik musiki eserlerimizi (intihal ve tahrîfâtı dikkate almadan) çokseslendirip sopranolara arya okutmak; Batının müziğini tercüme etmek ve öğrencilerine öğretmekten başka yapacak iş bulamamaktadırlar.
     Durumun acı tarafı; bu hususları inceleyebilecek 1-2 değer kalmış ise de, yaşları dolayısıyle, bu ağır yükü taşıyacak durumda değildirler.
Durumu; “Eski Türk Edebiyatı Yrd. Doç – Prof. derecesindeki” öğretim elemanları ile İlâhiyat Fakültesi musikimizle ilgili öğretim görevlileri birlikte çalışarak ancak tesbît edebilirler.
     MUHTEREM BAŞBAKANIMIZ:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı” başlığı; yalnızca T.Özal ve AK Parti iktidârı devrinde zarùrî görülmüştür(?);  sol iktidarlarca “Kültür Bakanlığı” ismi kullanılmıştır. Bu tasarrùfun sebebi-maksadı-meyveleri-netîceleri.. bu ana bölümün alt sahîfalarında anlatılmıştır. Yaşı 90’a yaklaşmış, kolon kanseri ameliyatlısı seçmeniniz “ÜNLÜ” olmak için değil, milletine-devletine hizmet niyyetiyle yazmakta iken, ŞAHSINIZI HABERDAR ETMEYENLERİ Size şikâyet ediyorum. 
                           *******      
                    Muhterem Başbakanımız R. T. ERDOĞAN,
      Soylu musikimizi sevenlerin, “Devlet merkezinde Türk musikisi Devlet konsevatuarı yok!” feryadlarına karşı “Opera ve baleye gerekli çalgılar, orkestralar, korist ve solistler öğretimi-eğitimi kadrolarıyla Türk müziği/Türk musikisi adını kullanarak” kripto/gizli Batı Müziği Devlet konservatuvarı açacaklara lütfen izin vermeyiniz. 26.08.2012
    
     TÜRK MUSİKİSİ ÇALGILARI MÜZESİ  ve  RAUF YEKTÂ BEY
     10 Ağustos 2009 günü; elinde 1 şişe süt ve 1 ekmekle bakkaldan evine dönerken vefât eden, “101 Türk Büyüğü” arasında yer aldığı 2 yıl önce îlân edilmiş Etem Rùhî Üngör’ün kurduğu “Türk Musikisi Çalgıları Müzesi”, milletimize emânet edilmiş ve aşağıdaki bilgiler 11 Ağustos 2009 günü bu site’min “Türk Musikisi” bölümünde en büyük puntolarla ilgililerin/SORUMLULARIN bilgilerine sunulmuştur.
      
       Bu yazımdan, aynen, aktarıyorum:
  
      [ Müzenin önemi, çalgı sayısının 750 oluşu kadar, (Abdülbâkî Nâsır Dede’nin, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin, Neyzen Tevfik’in neyleri), Sultan Abdülazîz’in lâvtası, Tanbùrî Cemîl Bey’in tanbùrunun da bu koleksiyonda bulunuşu, kıymetini arttırmaktadır.
Yıllardanberi kültürün millîsi yerine turistiğini, batılısını(=hıristiyânîsini) tercîh edenlerin ihmâli sonunda bu müze dağılırsa sorumluları işten elçektirilmeli; maddî-mânevî kayıplara sebebiyetten dâvâlar açılmalıdır.  (…)  ] < 11 Ağustos 2009 günü yazılmış, site’ye girmiştir.
      15.07.2012 ilâvem:  Rauf Yektâ Bey’in Beylerbeyi Çamlıca Caddesi’ndeki köşkünün restorasyonu yılan hikâyesine dönmese ve netîcelense idi ve 750 Türk müziği çalgısı dağılmasa idi, MÜZE, burada kurulabilirdi.
24.07.2012 EK’i :
                     Muhterem Başbakanımız,
     1- Merhùm Etem Rùhi ÜNGÖR’ün 750 çalgı ihtivâ eden koleksiyonunu vefâtından önce satın almak için pazarlıkta anlaşılamamıştır?? Merhùmun kalp hastası ve 1922 doğumlu olduğu bilinmekte idi??
       2- Vefâtının ertesi yılı 2010’da vârislerinden alınan koleksiyonun, Gülhâne Parkı’nda, bir Türk Musikisi Çalgıları Müzesi inşâsını 2 yıldır beklediği anlaşılmaktadır. Aynalıkavak’daki Çalgı müzesinin de önce Dolmabahçe Sarayı’na, sonra da Gülhâne parkına nakledilip depolandığı, harâb olduğu bilinmektedir.
        3- Etem Ruhi Üngör koleksiyonu aynen 750 parça olarak mı alınmıştır?..
Satınalma ve tesellüm sırasında, çalgıların orijinal olup olmadıklarının tesbiti için, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Yapımcılığı Bölümü’nden bir uzmanın bilirkişiliğinden bilgi alınmış mıdır?
Bâzı çalgılar alınamamışsa bunlar hangileridir?
2 yıldır süren müze inşââtı ne zaman bitecektir?
Rauf Yektâ Bey köşkü restorasyonu ne zaman bitecektir? Bu bilmediklerimiz konularda bilgi lûtfetmek, Hükûmetimizin millî mùsıkîmize verdiği kıymet ve ehemmiyetin göstergesi olacaktır!..
        Muhterem Başbakanımız!. Ecdâdımız kültür ve san’at mîrâsının tahrîb olmasını, dağılıp azalmasını âcil müdâhalenizle önlemenizi istirhâm eder, saygılarımı sunarım. 
                                            ********           
   
                                                
       (ANKARA) GAZİ ÜNİVERSİTESİ TÜRK MÜZİĞİ DEVLET KONSERVATUVARI KURULUŞU TAMAMLANMIŞ OLUP, 2012-2013 ÖĞRETİM YILI İÇİN ÖĞRENCİ MÜRACAATI BAŞLAMIŞTIR.
    Devlet merkezimizde Türk musikisi Devlet konservatuarı kurarak Milletimize hediye eden Cumhur Başkanımız ve Başbakanımıza hürmetlerimi arz ederim.  (10.07.2012)
                                                                                               
YÖK Başkanlığı Yüksek Makamı’na arz ediyorum (31.07.2012)
       Gazi Üniversitesi bünyesinde kurulan konservatuarın adı “Türk Müziği Devlet Konservatuvarı” değil, “Türk Musikisi Devlet Konservatuarı” olmalıdır.
GEREKÇELERİ:
       1- İstanbul, İzmir, Gaziantep’deki kardeşlerinin adı:  ….. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’dır.
            a) Kurucu Müdürü Porf. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR, Açılış Konuşmasındaki “Gazi Üniversitesi’nin öncülüğünde Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen bu organizasyonla sayıları sadece 4 olan Türk Müziği Devlet Konservatuvarları bir araya gelerek bu sanat gecesini hazırladılar” cümlesinde, 3 Konservatuarın isimleri yanlış bildirilmiş olmaktadır.(3 Konservatuar da; Iürk Müziği Devlet Konservatuvarı değil, Türk Musikisi Devlet Konservatuarıdır.)
               b) Muhterem Kurucu Başkan, Açılış Konuşmasında tam 14 defa “mûsikî” kelimesini kullanarak yüreğimize su serpmiştir.
               c) “Konservatuvar” deyimini 19 (Batı müziği) Devlet konsevatuvarı kullanmakta olup, bu konu, bu sahîfamın orta bölümünde anlatılmakta ise de; şunları ekliyorum:
Fransızca (…oire) yapım-eki, dilimize, büyük çoğunlukla “…uar” şeklinde girmiştir: (rezervuvar değil, rezervuar) en beliğ misâldir. Pisuar, suare, fuar, fermuar..
              Bu isim farklılığının düzeltileceğini umar; 4üncü millî mùsıkî konservatuarımızın kurulmasında çalışanlara hürmetlerimi arz ederim.
07.08.2012 EK’i :
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, ecdâdımızdan devr alınan millî kültürümüzün büyük bölümünü gençlerimize naklettiğinden(*), “alan fakülteleri“nde ilk sırada/en başta yer almalıdır. 09.08.2012 not’um> İTÜ TMDK’nın yeni 2 Anabilim Dalı/Kürsüsü için kadrolar verilmelidir: 1) Tasavvuf musikisi, 2) Divan şiirlerinden alınmış güftelerin “metin şerhleri”, nazım şekilleri, aruz vezinleri, edebî sanatlar, mazmunlar konularında bilgi verebilecek ESKİ Türk edebiyatı prof. veya doçenti ile, tavsiye edecekleri 2 yardımcı kadroları..
(*) Itrî, Kutbunâyî Osman Dede, H.İsmâîl Dede Ef., Zekâî Dede Ef. … besteleri yanında; Fuzùlî, Bâkî, Nâbî, Nef’î, Nedîm, Nâilî-i kadîm’in … güfte olarak değerlendirilmiş şiirleri de bu Türk musikisi devlet konservatuarında öğretilmekte, şerh edilmektedir.
06.08.2012> YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSEVATUVARI
      Başarılı, değerli bir araştırmacı Yrd. Doç. Dr. Arif DEMİR’in, Konservatuvar Müdürü  olarak yaptığı tanıtıcı konuşmasından (müphem gördüğüm kısımların altını çizerek) bâzı bilgiler aktarıyorum:
      [[ Konservatuvar, 2011 yılında kurulmuştur.
Türk Müziği Bölümü şu Ana Sanat dallarından oluşmaktadır: Türk Din Musikisi, Türk Halk Müziği, Klasik(*) Türk Musikisi, Orkestra ve Koro Şefliği, Piyano, Arp ve Gitar .Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar, Yaylı Çalgılar 

2. Müzikoloji Bölümü, Türk Halk Oyunları Bölümü, Etnomüzikoloji(**) ve folklor.

       Mezuniyet ve İstihdam Durumu:
       (…..) Üniversitelerde konservatuvarlar, eğitim fakültelerinin müzik bölümlerinde ve orta öğretim kurumlarında öğretim elemanı, müzik okutmanı, araştırmacı, müzik ve halk oyunları öğretmeni olabilirler.(***) ]]
 
Türk musikisi ve Batı müziği karma yüksek öğretim müessesesi??” izlenimini veren (Ankara) YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ  TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUVARI’nın, Millî musikimize de hayırlı olmasını dilerim.
(*) “Türk musikisi” kapsamlı deyimi yerine, başına “klasik” türü kaydedilerek; “Türk sanat musikisi”, “Türk çocuk ve okul musikisi”, “Türk tasavvuf musikisi” gibi türler, bertaraf edilmiş, konu-dışı bırakılmıştır.???
(**) Etnomüzikoloji kelimesinin mânâsı/Türkçesi (pek acı, utanç verici??) olup, bu site’min TÜRK MUSİKİSİ> Etnomüzikoloji bölümünde açıklanmıştır!..(29.08.2012)
(*** 02.10.2012 ) > [ (…) “eğitim fakültelerinin müzik bölümlerinde ve orta öğretim kurumlarında (…) müzik ve halk oyunları öğretmeni olabilirler” müjdesini İTÜ TMDK verememekte iken Konservatuvarınızın, öğrencilerinize duyurması; Batı müziği Konservatuvarları ve Eğitim fakülteleriyle bir vizyon-misyon-niyet beraberliği anlaşması bulunduğunun işâreti/belgesi sayılamaz mı??.. ]
   YÖK BAŞKANLIĞI YÜKSEK MAKAMI’NA  ARZ EDİYORUM  10.08.2012
       YÖK Başkanlığı, üniversitelerden gelen “Türk Musikisi Devlet Konservatuarı açma teklifi”ni incelerken şu hususları araştırmalıdır:
       1- …Türk Müziği… değil, …Türk Musikisi… olmalıdır.
       2- …KonservatuVarı… değil, …Konservatuarı… olmalıdır.
       3- Türk musikisi çalgıları Tanbur, Kemençe, Ney, Kanun, Kudüm, Bendir çalmasının öğretileceği açıkca belirtilmelidir.
       4- Açılacak olan Türk musikisi konservatuarlarında, “Türk musikisi ana bölümleri bütünüyle faaliyete geçmeden” Arp, Kitar, Trombon gibi Batı müziği çalgılarının öğretimi yapılmayacak ve öğretim elemanı bulunmayacaktır.
        5- “Orkestra” ve benzeri Batı müziği sunuş/yönetim şekli Türk musikisinde yoktur.
        6- “Müzikoloji” ve “Etnomüzikoloji” bölümlerinde/ana-bölümlerinde ne gibi bilgi ve programlara yer verileceği, “gerekçe”de açıklanacaktır.   
               
                                                             *****
                   Itrî ve Nâbî merhùmların, 300üncü vefât yıllarında, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nda anılmalarına müsâade buyuran Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL, milletini memnùn ve minnetdâr eylemiştir.   11.Haziran.2012      
             
       Kültür; ecdattan devralınan maddî ve mânevî mîrâsın tümüdür.
                       T.C. Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN
                           İstsnbul / Kandilli Geleneksel El sanatları Merkezi açılışı
                                                                              29.05.2012
07.07.2012 akit gazetesi 8inci sahîfasında 6 sütùnu kaplayan haberin başlığı:
      
   Tanrıverdi: Eğitim bütçesi Türkiye’de birinci sırada
   ÇAĞDAŞ değil, (Tanzîmât’ın kopyalayapıştır devriminden önceki) klâsik(SOYLU) Türk edebiyâtı ile klâsik(SOYLU) Türk mùsikîsi; ecdattan devralınan maddî ve mânevî kültür mîrâsının en büyük bölümünü teşkîl ettikleri hâlde Eğitim fakülteleri ve Güzel sanatlar meslek liselerinde öğretimleri yasaklıdır; bu müesseselerde soylu edebiyatımız ve soylu musikimizi tahsil etmiş öğretim elemanı da mevcut değildir. Pedagojik formasyon bahânesiyle okullarımızda yalnızca bu müesseseler mezunları hocalık yapabilmektedir.
    Millî Eğitim Bakanlığı, ecdattan devralınan maddî ve mânevî kültür ve san’at mîrâsını çocuklarımıza devretmeği görev ediniyorsa: Eğitim fakülteleri edebiyat bölümlerinin başına Edebiyat fakülteleri Eski Türk edebiyatı bölümünde doktora yapmış öğretim elemanı getirmelidir; Güzel sanatlar meslek liseleri edebiyat bölümlerinin başında Edebiyat fakültesi Türk edebiyatı bölümünde doktora yapmış elemanlar da olabilir.  Eğitim fakülteleri TÜRK musikisi bölümü başında İTÜ Türk musikisi devlet konservatuarında doktora yapmış elemanlar olmalıdır. Güzel sanatlar meslek liseleri TÜRK musikisi bölümü başında, Ege üniversitesi devlet Türk musikisi konservatuarı doktora yapmış elemanı da olabilir.
     Âcil olarak da İstanbul ve İzmir Türk musikisi Devlet konservatuarı mezunlarının ilköğretimde (ellerinden alınmış olan) müzik öğretmenliği yapabilme hakları kendilerine iâde olunmalıdır.
[ Tanrıverdi: AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin TANRIVERDİ ]
     
   
    Yıllar boyunca seyrine bakmakla geçti hep..
    Ders müfredâtı yapmadı Talim ve Terbiye!..    09.07.2012
                          VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün
       Ârif Nihat Asya’nın BAYRAK’ına müdâhalede hassâsiyet?  …
Talim ve Terbiye Kurulu’nun “müfredat çalışma noksanı” geniş yazı, bu site’min
BEYİTLERİM>Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün>9.Bölüm’dedir.
                                                                
09.07.2012 akit gazetesi 8inci sahîfasında 6 sütùnu kaplayan haberin başlığı:
BOZDAĞ: ÇAMLICA’DA CAMİ NEDEN YAPILMASIN
Vatandaş: Devlet merkezi’nde Türk musikisi devlet konservatuarı neden açıl(a)masın
BOZDAĞ: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ;  Vatandaş: Dr. Cahit Öney                                  
                                                          *****
          
         Kelimeler arasında ayrım yapmak, kelimeleri yasaklamak, sınırlandırmak hiç kuşkusuz düşünceyi sınırlandırmaktır.
                           T.C. Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN
                              (Anayasanın Dili Sempozyumu  24.04.2012 ANKARA)
Muhterem Başbakanım;(17.07.2013)
     Kelimelerin yanlış telâffuzlarını önlemek üzere, Türk Dil Kurumu’nun, klavyelerimizde mevcut telâffuz işâretlerini kullanmayı kabùl edip yaymalı ve TRT spikerlerinin, hiç olmazsa sâdece haber spikerlerinin Dââââvutoğlu diyebilmeleri sağlanmalıdır.
Vak’a yerine vakààà, neş’e yerine neşeee, mes’ut yerine meeesut, mer’a yerine meraaa, Nef’î yerine Nefiii.. denmesi;
Sâha yerine sahaaa, hâtıra yerine hâtıraaa denmesi.. bu işâret kullanılarak önlenebilir.
Kaf ve Kef harfi karışıklığını önlemek için bir örnek: Kàbil midir Kâbil bize çok yakın demek?
Muhterem Başbakanım; ileri sahîfalarda bu konu daha etraflı olarak incelenmiştir(17.07.2013).
                   19.11.2013 Ek’i :
Takdirle karşılanmada elbette sözcülük..
Yoktur cevâbı Dil Kurumu’ndan şikâyete!..     19.11.2013
             … VEZNİ: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün 
              
                                                             Sahîfa  1
     735. Yıl Karaman Türk Dil Bayramı(x)
       Millî Eğitim Bakanımızın önderliğiyle önem kazanan ve Cumhurbaşkanımızın da şeref verdikleri “735.Yıl Karaman Türk Dil Bayramı”, bu yıl, daha büyük bir coşku ile kutlanmıştır, kutlanmaktadır.
      
      Millî Eğitim Bakanımız Ömer DİNÇER’in, 10.05.2012 günü, Ankara Tren Garı’nda yaptıkları konuşmadan, özellikle şu cümleleri kaydediyorum:
      [[ Dünyanın en eski ve köklü dillerinden biri olan Türkçe, dünyada yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulmaktadır.
       Eğer bugün bizler günde ortalama 300-400 kelimeyle kendimizi ifade ediyorsak, üstelik bu kelimeleri doğru ve güzel telaffuz etmiyor ve doğru yazamıyorsak bu büyük hazinenin imkanlarından faydalanamıyoruz demektir. ]]
       Muhterem Millî eğitim bakanımız.. Bakanlığınızca bastırılan İlköğretim ders kitaplarında; Anayasamızda, Kanunlarımızda, Tüzük ve Yönetmeliklerimizde geçen kelimeler yerine “yasa”, “ulusal”, “tümce”, “dilcik” ve benzerlerinin yer almasına sessiz kalınmıştır.
Üzerinde durdugunuz telâffuz meselesi de bir fâciadır: “vak’a yerine vakaaa”, “sâha yerine sahaaa”, “hâtıra yerine hâtıraaa” denilmesini işittikçe kahroluyorum. “Daaavut” yerine “Davut” diyen spikerin TV kanalını hemen kapatıyorum: bunu TRT haber spikeri yapsa bile..
       Türk kültür sarayımızın cümle kapısı dilimize gösterdikleri ilgiden dolayı Hükûmetimize; Karaman İli Valisi Süleyman Kahraman, Milletvekilleri Mevlüt Akgün ve Lütfi Elvan, Belediye Başkanı Kâmil Uğurlu, Prof.Dr. Turan Karataş, Dr. İbrahim Demirci. D.Mehmet Doğan beyefendilere hürmetlerimi arz ederim.(Dr. Cahit Öney) 
___________________
(Visited 13 times, 1 visits today)

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..


RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz. Both comments and pings are currently closed.

Comments are closed.