D- Türk Mùsikîsi Edebiyatı Orta ve Yüksek Öğretim Seviyesi İçin Nasıl Programlaştırılabilir?

Son Güncelleme: Cuma, Temmuz 21st, 2017 | Kategori: TÜRK MUSIKÎSİ| Etiketler:

     

Türk Mùsikîsi Edebiyatı Orta ve Yüksek Öğretim Seviyesi İçin Nasıl Programlaştırılabilir?

 

       “Türk mûsikîsi edebiyâtı”, dar mânâsıyla “Türk mûsikîsi repertuarı” demektir. Buna “Türk mûsikîsi genel(1) tarihi”, “biyografiler”, “menkıbeler”, “enstrüman metodları”, sözlü eserlerde “güfte veya metin şerhleri” gibi konuları da eklersek Türk mûsikisi edebiyatı, literatürünün tarifini tamamlamış oluruz.

 

       Çeşitli öğrenim seviye ve kademelerinde müzik öğretiminin başarıya ulaştırılabilmesi, Türk musikisi edebiyatı unsurlarından ölçülü bir genişlikte ve programlaştırılmış olarak yararlanılmasıyla mümkündür.

 

       Türk mûsıkîsinin metodik öğretimine ilk defa geileceği ve yeterince müzik öğretmeni bulunamayacağı dikkate alınarak her seviye ve kademede öğretim progeamları yıllık, aylık, haftalık olarak ve detaylı bir şekilde belirlenmelidir.

 

       Müzk ders programları hazırlanırken yalnızca ilk, orta, yüksek öğrenim seviyeleri ve sınıf kademeleri değil; çeşitli meslek okulları, sanat okulları, orta ve yüksek seviyede dînî-islâmî eğitim-öğretim yapan müesseseler, konservatuarlar.. mevcudiyeti dikkate alınmalı ve bunlar için programlar geliştirilmelidir.

 

       Köy ve kasabalarımızdaki okullarımızın müzik öğretiminde, halk mûsikisi edebiyatı ürünlerine öncelik, ağırlık verilmelidir. (Genel öğretimde köy-şehir-kasaba için ayrı müzik kitapları düşünülmemeli, her konu için çok sayıda örnekler verilerek yerine göre seçim, öğretmenlerin takdirlerine bırakılmalıdır.)

 

       Millî kültürümüzün ihmâl edilemez bir unsuru olan Millî mûsikîmiz ve Batı müziği, aynı program, kitap ve derslerin içinde öğretilmelidir.

 

       Türk Edebiyâtı, Sanat Tarihi, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” gibi kültür ağırlıklı dersler, müzik dersi ile irtibatlandırılmalıdır :

 

         Dîvân edebiyatında :  Metin şerhleri öğretilirken, büyük bestekârlarımızca bestelenmiş ve müzik kitabına girmiş şiirlere öncelik tanınmalıdır.   (Halk edebiyatı örnekleri de böyle seçilmelidir.)

 

         Sanat tarihinde : Türk musikisi devirleri, ekolleri çerçevesi içinde Türk musikisi tarihi anlatılmalıdır.

 

         “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” ders kitaplarında : Türk musikisi müfredat programlarında ve bunlara uyularak hazırlanmış müzik kitaplarında sözü geçen “ilâhî” ve benzeri formdaki dinî eserler (bir kısmı notası ile) tanıtılmalıdır.

 

       Yazılacak Türk musikisi ders kitapları, daha önce tesbit ve temin edilmiş ders programlarına uygun görüldüğü takdirde kabul ve tavsiye olunmalıdır.

 

       İlkokullar, Ortaokullar, Liseler için birer kitap yazılmalı, bu kitapların sınıflara göre bölümleri olmalıdır.

 

       Türk musikisi öğretimi için gerekli programlar ve bunlara uygun ders kitapları kabul edilmeden önce, yurdumuzda ve bütün dünyada tek ilmî otorite olan İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın tasvibi, hiç olmazsa mütalâası alıkmalıdır.

 

       Müzik kitaplarında notalar Arel-Ezgi-Uzdilek sistemine göre yazılmalıdır.

 

       50 yıldan bu yana bütün nota yayınları ve Konservatuar, TRT repertuarı Arel-Ezgi-Uzdilek sistem ve notasyonuna göre tesbit edilmiştir. “Türk musikisi sistemi ve aralıkları, “Türk musikisinde anadizi” ve bunlarla ilşkili olarak “Notasyon” üzerinde son yıllarda farklı görüş ve teklifler ileri sürülmüştür. Bütün bu akademik meselelerin görüşülüp görüşülmemesi, görüşülecekse çözümü hususlarının takdiri, tek ilmî otorite olan İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’na aittir. Bu böyle iken; öğretim programları ve bunlara uygun ders kitapları hazırlanırken bu konuların ileri sürülmemesi gerekir; aksine fikir ve davranışları, bir “engelleme” olarak değerlendirmekte mazurum.

 

       Türk musikisi öğretimi için; Türk musikisi edebiyatı ürünleri, program ve kitap, öğretmen unsurları yanı-sıra bir de sazlar konusu mühimdir. Bu konu sayın Cinuçen Tanrıkorur tarafından işlendiğinden üzerinde durmuyor; mandolin gibi Batı müziğine özel sabit perdeli sazlardan kaçınılması gerektiğini kaydetmekle yetiniyorum.

 

       Türk musikisi öğretimi programları hazırlanırken dikkate alınması gerekli hususlardan bir kısmını, kısa paragraflar hakinde belirttikten sonra ve asıl konuya girmeden önce, akla gelmesi muhtemel bir soruyu cevaplandırmak istiyorum :

 

       “Türk musıkisi edebiyatı unsurları-örnekleri; çeşitli konu ve seviyelerdeki okullarımızd Türk musıkisi öğretimini mükemmelen karşılayabilecek yeterlikte midir?”

 

       Bu soruyu cevaplandırabilmek için, tebliğime girerken yaptığum “Türk musikisi edebiyatı” tarifinin unsurlarını birer birer gözden geçirmek gerekir :

 

         Geniş manasıyla Türk musikisi tarihi bilgilerimiz;

         Türk musikisi ile ilgili biyogrsfiler;

         Türk musıkisiyle ilgili menkıbeler;

         Türk musikisi enstrüman metodları;

         sözlü eserlerde güfte ve metin şerhleri

Yönlerinden Türk musikisi edebiyatı; çeşitli konu ve seviyedeki bütün okullarda “öğretim yapılabilecek derecede” yeterlidir. Zaman kaybetmemek için bunlar üzerinde durmuyor ve “Türk musikisi repertuarı” mevzùunda fikirlerimi açıklamak istiyorum :

 

       Türk musikisi repertuarı yaklaşık 20.000 ve Türk halk musikisi repertuarı ise, gene yaklaşık olarak (derlenmemişler dahil) 100.000’dir. Kemiyet (nicelik) yönünden yeterlilik tartışılamaz ise de keyfiyet (nitelik) yönünden; pedagoji, çocuk psikolojisi dikkate alındığında durum nedir, inceleyelim :

 

       Türk musikisi ve Türk hak musikisi eserleri (besteleri), günümüze kadar “estetik” kaygularla meydana getirilmiştir. Bütün bu bestslsrimiz olgun insana seslenir. Ancak hemen belirselim ki bu yaş 23-25 değil, 13-15’dir. Çobanlık yapan bir çocuk bile babasının sazından duygulanır. Hele 1-2 asır öncesine kadar, henuz 15 yaşında bir “okumuş” ise, aruz vezninde şiirleriyle bir “divan” tertip edecek seviyeye gelir; Klasik Türk musikisi zevk, bilgi ve kültürünü alırdı(x).

       Ancak modern eğitim; işitme – ilgilenme – esinlenme – örnekleme ve hocadan talebeye gayrı ilmî, şifâhî bilgi aktarımı ile yetinemez. İşte bu düşüncelerdir ki, İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim görevlileri, 10 yılı bulan kuruluşun hemen ilk yılında “didaktik” ve “eğitici” örneklerini Türk musikisi edebiyatı repertuarına hediye ve ilâve etmişlerdir:

         “Didaktik” örnekler olarak: Solfeje yeni başlayacaklara temrinler, alıştırmalar.. İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı solfej öğretmenleri tarafından, diziler-makamlar ve usuller dikkate alınarak yeterince örnekler verilmiştir(xx). Bunlardan yararlanılabilir veya müzik kitabı yazacaklar, benzeri örnekler sunabilirler.

         “Eğitici” örnekler olarak : Türk büyüklerinden, tarihimizin önemli gün ve haftalarından, çocuklarımıza verilmesi gereken (vatan ve bayrak sevgisi, kardeşilik, millî birlik ve beraberlik, büyüklere saygı, temizlik, tutumluluk.. gibi) duygu ve davranışlardan; çocuğun ilgileneceği (top, bebek, salıncak, dere, kuş, çiçek, ağaç.. gibi) nesnelerden bahseden 100 kadar okul ve çocuk şarkısı, Türk musikisi repertuarımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. (Bunların yarısı M.Cahit Atasoy’a aittir ve 26 kadarı da yayımlanmıştır.)  Haydar Sanal’ın yayımlanmak üzere bulunan ve nota örnekleri veren;  <<Çağımızda millî musiki eitimi ve çocuklarımıza okul şarkıları>> başlıklı kitabı, ilk ilmî inceleme olacaktır(xxx) .

Bu bilgilerden sonra, Türk musikisi edebiyatının, çeşitli konu ve seviyedeki bütün okullarımızda müzik öğretimi için yeterli olduğuna inanmak gerekir. (Türk musikisi çocuk korolarımızın, yakın bir gelecekte seslerini duyurmak üzere kuruluş hazırlıklarını sürdürdükleri sevindirici haberini de, bunun bir delîli olarak kaydediyorum.)

 

       Türk musikisi repertuarından bilinçli olarak eitimde yararlanabilmek için, onun duygu imkânlarını gözden uzak tutmamak gerekir :

 

       Muârızlarının bâzan “ağlatıcı”, bâzan “göbek attırıcı”, bâzan da “afyon gibi uyuşturucu, uyutucu” diye küçümsedikleri musikimiz, bütün ruh hâllerini yansıtır ve telkinde bulunur.

       Musiki eserlerimizin, insan ruh ve davranışları üzerinde başlıca 3 çeşit te’sîri vardır :

         Yalnızca yüksek estetik haz uyandıran eserler (gàye – müzik). (Yüzlerce misâlden 2’si: Aziz Dede’nin Yegâh Sazsemâîsi ve Dede Zekâî Efendi’nin “Söyletme beni” sözleriyle başlayan Ferahnâk-Hafif-Beste’si.)

         Çok defa iyi, bazıları da kötü duyguları tahrîk eden eserler (vâsıta-müzik). Örnekler..  İyiye vâsıta : (Düğünde, ibâdetde, askere moral vermekde, yağlı güreşde, çocuğu ninni ile uyutmada, çocuğu eğitmede..)  Kötüye vâsıta: Meyhânede..

 

Musikimizin bu özelliğinden yararlanarak : Zeybek, hamâset duygularını; Mehter, askere sevgi ve güveni; Rumeli Türküleri, sınır dışında kalmış soydaşlarımızı unutmamayı; dînî eserler, İslân dînine karşı duyulan alâkanın güçlendirilmesini.. sağlar veya geliştirir.

       Bu çeşitli te’sirleri doğuran faktörler : Güfte, form, makam, usûl, üslûp, tavırdır.

 

A)   Türk musikisi edebiyatı, İlköğretim seviyesi için nasıl programlaştırılabilir?..

       Ana esas; “ilköğretimden beklenen gayeye” katgıda bulunabilmektir!.. İlköğrenimden beklenen; 5 yıllık emek sonunda :

         Vatanını, milletini, bağımsızlığını, bayrağını, Türk büyüklerini seven ve sayan;

         Millî birlik ve beraberliğin temeli Atatürk ilkelerini kavramış ve benimsemiş;

         Dilimizi; bilinmesi mecbûrî olan kànunlarımızı anlayabilecek kadar öğrenmiş;

         Doğru ve sür’atli okuyan, hatâsız yazan – konuşan;

         Millî kültürümüzü, tarih ve coğrafyamızı ana hatlarıyla bilen;

         Teknolojide çok ilerlemiş milletlerin kültürü ile tarih ve coğrafyaları hakkında kısa, fakat özlü bilgilere sâhip;

         Dilekçesini yazabilecek, köy ihtiyar hey’etine üye olabilecek, seçim sandığı başında görev yapabilecek kadar sosyal bilgilere vâkıf;

         Başkalarını da düşünen; yardımlaşma, bağışlama duyguları olan; an’anelerine sâhip, mutlu bir âile kurup çocuklarını yetiştirebilecek bilgi ve görgüde;

         Belli bir düzeyde ziraat, veteriner, sağlık, aritmetik bilgileri edinmiş..

Az-çok standard seviyede vatandaşlar yetiştirmektir..

       Mezunlarının pekçoğunun ortaöğrenimine devâm edemeyeceği gerçeği, ilköğretim ve öğrenimin önemini ortaya koyar.

       İlkokul me’zùnu; dinlediği ninnilerden îtibâren haşırneşir olduğu Türk musikisi hakkında “bilgiler” kazanmakla kültürünü genişleteceği bir yana; ezberletilecek “eğitici besteler – türküler”, “iyi vatandaş” olabilmesi için hayat-boyu kendisine telkinde bulunacak ve çocuklarını terbiyede rehber, slogan olacaktır.

       İlkokul müzik kitabı, evvelce de kaydettiğimiz gibiTürk ve Batı müzikleri için ortak olmalı ve öğretmenin, köye-yöreye göre örnek seçebilmesi için bol ve çeşitli eser vermelidir.

       İlköğretimden başlanarak, bütün öğretim çeşit ve seviyelerinde : Türk musikisi (ve Türk halk musikisi) ile Batı müziğinin hepsinin birer kıymet olduğu, hepsinin de ayrı ayrı sevenleri bulunduğu, gerçekte müzik olarak hepsini takdîr etmek gerektiği, millî kültürümüzün önemli bir bölümü olan millî musikimizi sevmenin, yaşatmanın, geliştirmenin ve bir millî kültür mîrâsı oldukları için şu veya bu düşünce ile değiştirilmeden, tahrif edilmeden gelecek nesillere devredilmesinin ise millî görevlerimizden olduğu fikri işlenmelidir.

       İlkokullar müzik kitabında Türk musikisi edebiyatı elemanlarının ne ölçüde programlaştırılması gerektiği aşağıda kısaca zikredilmiştir :

     Türk musikisi (ve Türk halk musikisi) repertuarı: 

                Okula henuz başlamış bir Türk çocuğunun, basit ve muayyen de olsa bir repertuarı mevcuttur!.. Öğretmen 1 inci sınıfta öğrenciler arasında küçük bir anket yaparak (ninni, tekerleme, müzikli oyunlar dâhil) hangi şarkı, türkü ve ezgileri bildiklerini anlamalı ve ilk yıl, bunları işlemekle dolmalıdır. Eğer bunların sayısı çok az ise, öğretmen bunlara benzer makam veya dizi ve usûllerde diğerlerini eklemelidir.

                 İlk sınıfta hemen nota ve solfej öğretimine başlanmayarak çocukların müziğe “ürkütücü bir ders” şeklinde bakmamaları, bil’akis, oyun-neş’e-eylence gibi karşılamaları, müziği sevmeleri hedef alınmalıdır.

                 Çocuklar birlikte söylerlerken, öğretmen el işâretiyle veya ayakla tempo tutarak <<öncelikle ritm duygusu>>nu vermeğe çalışmalıdır. (İstklâl Marşı ve diğer gerekli millî marşlar.. öğretilirken, 4 üncü veya 5 inci sınıflardan 3-5 öğrenci dâvet olunmalıdır.)

                 Geçen yıllardanberi çalışan ‘okul öğrenci korosu’ varsa, 1 inci sınıf öğrencilerinden üstün yetenekli 1-2’si de aralarına katılmalıdır.

                  İkinci sınıfta, geçen yılki repertuar geliştirilerek, öğretim yukarıdaki esaslar dâhilinde yürütülmelidir.

                     Üçüncü sınıfta, yukarıda yazılanlara ilâveten, bir eser okunduktan sonra: “ – Çocuklar, şimdi ne okuyalım?.” Diye (gerekiyorsa hepsine ayrı ayrı) sorularak “dizi, makam” duyguları kontol edilmeli, teoriye kaçmadan geliştirilmelidir.

         Üçüncü sınıf sonuna kadar; bir eser okunduğu sırada taşkınlık yapanlar, hatâ gürültü çıkaranlar azarlanarak küstürülmemeli; oyun-neş’e-eğlence atmosferi bozulmamalıdır.

                     Dördüncü sınıfta, ilk haftalarda; geçen yıldan hatırlarda kalanbasit ezgiler iyice ezberlendikten sonra bunların notaları hep birlikte ve tekrar tekrar deşifre edilmelidir.

         Alfabemizi öğretirken işe, temel harflerle kısa cümleler düzenleyerek başladığımız ve kelimelere bölmeyi sonraya bıraktığımız gibi bir yol tutulmalıdır. Örnek olarak, portede ek-çizgiler, anahtarlar, değiştirme işâretlerinin bütünü; nüans, metronom işâretleri, bir yetişkine öğretildiüi gibi peşpeşe değil, bu ezbere bildikleri basit eserlerde geçtikçe açıklanmalıdır. Bu <<küçük, bilgilerin=”” birikimi=”” metodu=”” sa=””>>nun başarıya ulaşabilmesi, pek az yenilikler getiren örnek eserlerin çok ustaca seçilip sıralanmasına bağlıdır. Öğretim yılının son 2 ayında, deşifre edilen eselerin makam veya dizisine kısa solfejlere geçilmelidir. Bu solfej alıştırmalarının (temrinlerin) ilkler, 5’li veya 4’lüler belirtilecek şekilde ve birbirini takib eden notaların aralığı da ikili olmalıdır. Bazı batutalarda, aynı isime ve birbirinin yarı veya 2 katı değerindeki notalar peş-peşe getirilmelidir. Eserlerde, bir plân gereği ortaya birer birer çıkan yenilikler, nota altındaki dipnotta veya karşı sayfada, öğrencilerinde anlayacağı bir seviyede açıklanmalıdır. </küçük,>

         Önceden seçilip ezberletilmiş eserlerin ve temrinlerin solfeji hep birlikte yapılarak, öğrencilerin mahcup olup müzikten soğumalarına sebebiyet verilmemelidir. Önce de kaydedildiği gibi öğrenciler müzik dersini, bir oyun-neş’e-coşku saati gibi görüp arzular olmalıdırlar. (Tek başına solfeji, özendirici örnekler olarak öncelikle öğretmen yapmalı ve sonra da, başaracaklarına güvendiği öğrencilerden istemelidir.)

                       Beşinci sınıfta, öğrencilere çeşitli formlarda ve estetik değerleri yüksek, icrâsı zor olmayan eserler belletilmelidir. Bu sınıf müzik öğretim ve eğitiminde tutulacak yol, aynen 4 üncü sınıf için anlatılanlar gibidir.

                       Türk musikisi edebiyatının (dar manasıyla eser notaları ile temrinlerin)  ne şekilde programlaştırılıp hangi metodla öğrencilere öğretilmesini sınıf, sınıf anlattıktan sonra; <<İlkokullarda Müzik Kitabı>>nın tertib planını vermeğe çalışayım :

 

                       İlkokullarda müzik kitabının tertib planı benim kanâatimce şöyle olmalıdır :

                       Bölüm I –  İstiklâl Marşı

                                          Öğrencilerin okula başlarken evlerinden getirdikleri  ninni, müzikli tekerleme veya oyun, türkü.. notaları ile bunların benzerleri.

                       Bölüm II –  2 inci sınıfda geçilecek eserlerin notaları.

                       Bölüm III –  3 üncü sınıfda geçilecek eserlerin notaları.

                       Bölüm IV –  4 üncü sınıfda geçilecek eserlerin ve ilâveten temrinleri notaları.

                       Bölüm V –  5 inci sınıfda geçilecek eserlerin, temrinlerin notaları.

                       Bölüm VI – İlkokul mezununun Türk musıkisi kültür repertuarı olarak seçilmiş; güzel ve icrâsı nisbeten kolay 15 kadar eserin notası.

                       Bölüm VII –  a) Kısaca musiki nazariyatı,

                                             b) Türk musikisi, Türk halk musikisi, Batı müziği örnekleri,

                                              c) Okul öncesinse müzik, öğrenciler için müzik, çocuk koroları,

    d) Müzik tarihi : İbâdet müziği, tarîkat müziği – tasavvuf müziği (mevlevî âyîn-i  şerîfleri, zikir, durak, nefes), mehter müziği, marşlar, devirler ve ekoller, fotoğraflar altında notlarla sazların tanıtılması, devir-ekol temsilcisi bestekârlarınve müzikologların fotoğraflı biyografileri,

     e) Müzik konulu minyatür klişeleri,

     f) Bibliyografya.

               Bunların hepsinden mecbur tutacak mıyız öğrencileri;          bunları bilmedikleri için sınıfta bırakacak mıyız? Hayır!

 

       Ortaokularda müzik kitabı :

                                Birinci sınıfta; İlkokul 5 inci sınıf için verilmiş beste ve temrinlerden başlayarak repertuara, icrâsı zor olmayan yenileri katılmalıdır. (Öğretim metodu, İlkokul 4 üncü sınıfda anlatıldığı gibidir.)

                          İkinci sınıfta; bir evvelki sınıf için verilen son örnekler çeşitlendirildkten sonra icrâsı zor olmayan sazeserleri de sunulmalı (birinci hâne ve teslim ile yetinilebilir) ve toplu solfej, özellikle bunlarla yapılmalıdır. ‘İlkokul 4 üncü sınıf ’ ta da anlatıldığı gibi “eski bilgilerin biraz daha takviye edilerek hatırlatılması ve azar azar yeni bilgiler kazandırılması” metoduna uygun örnekler ustaca seçilip sıralanmalıdır.

                                 Üçüncü sınıfta; İlkokul 5 inci sınıf kitabının bir benzeri olmalıdır.

 

Liselerde müzik kitabı :

                              Liselerimizin 1 inci sınıfları pek mühimdir. Çünkü çeşitli ortaokullardan gelen öğrenciler, müzik bilgileri bakımından büyük farklar göstereceklerdir; diğer dersler de ağırdır. Müzik dersinin (resim dersi gibi) ihtiyârî olduğu da dikkate alınarak ‘liselerde müzik’ kitabının 1 inci sınıf bölümü; ortaokul 1 inci, 2 nci, 3 üncü sınıflarında verilen örnek ve bilgiler seviyesini aşmamalı; yalnızca, ilâveten küçük usûllerin bir kısmını olsun geçmeğe çalışılmalıdır. (Liselerimizde, konservatuar mezunu müzik öğretmenleri bulunabileceği düşünülmüştür.)

        

                              Lise 2 inci sınıfta; seçilecek parçaların ortak karakterleri de <güzellikle i=””><küçük, bilgilerin=”” birikimi=”” metodu=”” sa=””>ve dolayısıyla icrâsı (çalınıp söylenmesi) kolay olmalı; bir müzik albümü görünümünü taşımalıdır. </küçük,></güzellikle>

                         Lise 3 üncü sınıf bölümü de ortaokul 3 üncü sınıf bölümünü andırmalıdır.

                “Liselerde müzik” kitabının tertip tablosu da ortaokullarınki gibidir.

 

                              Dînî – İslâmî ilimlerin okunduğu orta dereceli okullarda (imam-hatip okullarında)  :  İbâdet ve tarîkat – tasavvuf musikisi formları, makam geçkisi yönünden eser analizleri, solfej, küçük usûllerin vurulması öğretilmeli; saz bilgisinden kudüm, ney gibi sazlar daha fazla anlatılmalıdır. Tecvîd’in özellikle “Tahvîl-i edâ / Tahzîn-i  sadâ” mecbùriyeti ile musikinin imkânları arasındaki bağlantı üzerinde durulmalıdır.

                          Dînî – İslâmî ilimlerin okunduğu yüksek öğretim kurumlarında (eski adıyla Yüksek İslâm Enstitülerinde) de, İmam – Hatip Okulları Müzik kitapları’nın biraz daha geliştirilmişi okutulmalıdır.

 

                               Orta derecede sanat ve diğer meslekî okullarda, öğrencilerin yaşları dikkate alınıp ona göre eserler seçilmesi şartıyla, ‘İlkokullarda müzik kitabı’ seviyesinde eser hazırlanmalıdır.

 

                               Müzik öğretim ve eğitimi yapan okullar mezunları, yukarıda belirtilen programları gerçekleştirecek öğretmenleri de yetiştireceklerinden pek mühim olup, bu konu sayın Yavuz Özüstün’ün Tebliğinde incelenmiştir. Yalnızca şu temennîde bulunayım: Ankara’da, İzmir’den başlayarak bütün üniversitelerimize bağlı birer  Türk Musikisi Devlet Konservatuarı kurulması, 5 veya 10 yıllık bir planla sağlanmalıdır.

 

                                 Diğer yüksek öğretim kurumlarında (fakültelerde) :

 

a)      Özel olarak Edebiyat Fakülteleri Türkoloji bölümlerinde, ilkokullar seviyesinde de olsa solfej, makam, usûl bilgileri hatırlatılmalı ve müzik yönünden prozodi – diksiyon – entonasyon üzerinde durulmalıdır.

b)    Genel olarak : Bütün üniversitelerimizde (imkân görülen yerlerde Fakültelerimizde) birer “Türk musikisi korosu” kurulmalı, rektörlük ve dekanlıklar bu korolara salon ve koro şefi ile nota, nota sehpâsı, kitap, ses ve ışık düzeni.. temininde imkânlar sağlamalıdır.

 

              Şimdiye kadar sayılan Türk musikisi edebiyatı örnekleri içinde “çok-sesli eserlerle temrinleri” bulunmayışı her halde dikkati çekmiştir.  50 yıldır gördüğümüz ilk, orta, lise müzik kitaplarında sahîfelerle çok-sesli eser notası neşredilmiş ise de bunlar, ne öğrencinin, ne öğretmenin, birer göstermelik kadar dikkatini çekememiştir. Diğer taraftan, ‘çok sesli eserler de yapıldığına’ öğrencilerin dikkatlerini çekeceği düşüncesiyle ilk, orta, lise müzik kitaplarına 1-2 çok-sesli eser notası konulması ve bununla yetinilmesi gerektiği şahsî fikrimdir.

 

              Bstı müziğinin yüz ağartıcı yanı “çok-seslilik” iken, ilk-orta-lise Batı müziği kitaplarındaki hemen yalnızca “tek sesli Batı müziği” örneklerinin ilgi çektiği husùsu inkâr edilemez bir gerçektir. Diğer bir deyişle, yurdumuzda 50 yıldır, “tek sesli Batı müziği eğitimi” yapılabilmiştir.

              50 yıllık Batı müziği eğitiminde çocuklarımıza herşeyden önce “müzik zevki” aşılanamamış; “öğrenilmesi mümkün olmayan ürkütücü bir ders” görüntüsü silinememiştir. Operaya, sosyetik özenti dışında gidenlerin çoğunluğunu Klasik Türk musikisi âşıklarının teşkîl ettiği de gerçeklerden bir diğeridir. “Klasik Türk musıkisini sevmenin Batı müziği düşmanlığı demek olduğu” şeklindeki yanlış görüş, yurdumuzda müzik eğitimini, müzik zevkinin gelişimini baltalamıştır.

 

              Özet olarak :

 

            Millî kültür mîrâsımızın ana unsurlarından olan Türk mùsıkîsi edebiyatı ürünleri ilk, orta ve yüksek öğretim seviyeleri için programlaştırılırken, okula yeni başlayacak çocuğun evinden getirdiği çekirdek-repertuar ele alınıp, “küçük parçalara ayrılmış yeni bilgilerin devamlı eklenmesi metodu” ile ve ürkütüp bezdirmeye sebep olmadan zenginleştirilmeli, geliştirilmelidir.

05.09.2012 Ek’i :

          4+4+4 eğitimde de aynı metod kullanılmalıdır:

      66 aylık çocuğun eğitimi:

        66 aylık çocuğun eğitiminde şu kronolojik sıra gözetilmeli ve şu hususlar dikkate alınmalıdır:

       İlk 2 hafta(*), öğrencilerin birbirileriyle tanışmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerin gruplaşmaları normal görülmelidir.

       Öğretmenleri;  anneleri, babaları gibi müşfik davranmalıdır.

       İlk 2 hafta(*), okula, “uygun görülecek” oyuncaklarıyla birlikte gelmelerine müsaade edilmelidir.

       Eğer metoorolojik durum uygun ise, teneffüs süreleri biraz uzatılabilir.

       Öğretmen, çocukları, sorularıyla konuşturarak; evlerinden getirdikleri kültürel ortalama durumu, “masal, bilmece, türkü/şarkı repertuarlarını, ev içinde ve bahçede oynamış oldukları oyunları..” ilk 1 ay içinde(*) öğrenmelidir.

       Okuma öğretimine, her öğrenciye, adını yazıp göstermekle başlamalıdır. Daha sonra “anne, baba.. sıra, okul” gibi 1-2 heceli kelimelerden başlamalıdır.

       Öğretmen, öğrencilere, sorduklarına cevap vereceklerin “parmak kaldırmalarını” öğretmelidir.

       Öğretmen; sorduklarına dağru cevap verenleri alkışlatmalı, cevap veremeyenleri ise duymamazlıktan gelmeli, üzmemelidir.

       Öğretmen; haftalık-aylık müfredat programlarını okul müdürüne vermelidir.

       Karne notlarında müsâmahakâr davranılmalıdır.

       Öğrenci velîlerine de iyi davranılmalıdır ve çocuklarına, kendi çocukları gibi bakıldığına inanmaları sağlanmalıdır.

(*) Bildirilen süre değişebilir.  

      

               

            ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

                                                                                                                                                     

(1)   Türk musikisi tarihinde “genel” kelimesi, şu ayrıntılarına işaret için kullanılmıştır: (Türk tarihi, Türk kültür ve sanat tarihi içinde Türk musikisinin yeri ve kronolojik anlatımı), (Türk musikisinde devirler, ekoller), (Türk musikisi alfabesinin, nota yazımının geçirdiği gelişimler), (Türk musikisi makamları araştırması: İsimlerinin ilk defa hangi yıllarda ortaya çıktığı, ilk tarifleri, zamanla dokusunda değişiklik olup olmadığı, notasıyle zamanımıza gelen ilk örnekleri), (Türk musikisi usulleri araştırması), (Mehter müziği; ibâdet, tarîkat mûsıkîleri), (Mûsıkî eğitim-öğretim tarihi), (Sazların tarihi), (Ana dizi araştırma tarihi)…

 

(x)   (15.07.2007 târihli ilâvem: “Dün” olduğu gibi, günümüzde dahî : 6 – 9 yaşındaki çocuklarımız Kur’ân-ı kerîm’i “tertîlen” okuyabilmekte ve gerekli makamları hatâsız kullanabilmektedirler. Bu bilgi çok mühimdir: Bir kısım çağdaş batıcılarımız “Millî mùsıkîmizin (soylu mùsıkîmizin) İlkokullarda okutulamayacağını, çünkü 7-8 yaşındaki çocukların hançereleri gelişiminin, Millî mùsikîmiz makamlarını-perde aralıklarını ifâde edebilecek dereceye henuz ulaşamayacağını ileri sürmüşlerdir. Bir kısım Hibrit Türk müziği yanlısının bu gerçek-dışı, ilim-dışı iddiâları; engelleme kasıtlıdır, bahânedir ve “bir zamanlar” bunu kabùl ettirmişlerdir (bakınız: Bu web-site’deki “Mùsıkîmizde İlim-dışı Resmî Uygulamalar” başlıklı konferansım özeti.

(xx) (15.07.2007) İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’na, İlkokul (5 inci sınıf) mezunları girebiliyordu; hâlen, İlköğretimi (8 inci sınıfı) bitirenler girebiliyor.

(xxx) (15.07.2007) Merhum Haydar Sanal, 1985 yılında bu kitabında yer vermek üzere benden de çocuk şarkılarımın notasını almıştı. Hattâ:  bu şarkılarımdan birinin başlığı “Pamuk” iken, “Pamuk kedi” başlığı altında neşretmek için müsâademi almıştı. Hatırladığıma göre, maddî destek bulamadığı için neşrini ertelemişti.. Vefâtından sonra zâyi’ olduğu muhakkak..

 

 

NOTLARIM :

 

                     27 – 28 Nisan 1985 tarihlerinde Ankara Kavaklıdere Atatürk Bulvarı’ndaki Türk Dil Kurumu Konferans Salonunda, “Türk Kadınları Kültür Derneği Merkezi/ANKARA tarafından düzenlenen “Türk Gençliğinin Müzik Eğitimi” sempozyumunda sunulan tebliğler, adı geçen dernek tarafından “Türk Gençliğinin Müzik Eğitimi” başlığı altında  aynı yıl yayınlanmıştır.(Kadıoğlu matbaası – Ankara 1985)  Adı geçen kitabın ilk sayfasındaki programı, açıklamalarımı parantez içinde ve küçük puntolarla ekleyerek aynen veriyorum:

                                                PROGRAM

 

                                           27 Nisan 1985 Cumartesi

 

Açılış : Saat 10.00

Sabahat Gülay  (Konuşması s.5)

Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Başkanı

 

Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlunun konuşması (Kendisikatılamamış, konuşmasını Aytuğ İZ’AT okumuştur. S.6-8)

 

OTURUM I – 10.30 – 12.30

 

Başkan: Av. Ercüment Berker

 

1 – Ecz. Memduh Cumhur      

 “Türk Musikisi Tarihi orta ve yüksek öğrenim seviyesi için nasıl programlaştırılabilir?”  (s.99-108)  

 

2 – Dr. Alâeddin Yavaşça

      “Cumhuriyet dönemi Türk musikisinde dernek ve benzeri halk okullarının yeri ve önemi”  (s.54-64)

 

3 – Tülin Yakarçelik

      “lk ve orta öğretimde Türk musikisi ses eğitiminin ilkeleri ve uygulama yöntemleri”  (s.65-74)

 

OTURUM II – 14.00 – 17.00

 

Başkan: Yalçın Tura  (Gelmedi)

 

1 – Av. Ercüment Berker

      “Geçmişten geleceğe Türk musikisi”   (s.9-53)  

 

2 – Yavuz Özüstün

      “Ülkemiz müzik okullarında Türk musikisi eğitiminin amacı, uygulama yöntem ve sonuçları”  (s.75-98)

 

                                28 Nisan 1985 PAZAR

 

OTURUM III –  Saat 10.00 – 12.00

Başkan: Ecz. Memduh Cumhur

 

1 – Yalçın Tura  (Gelmedi)

      “Kompozisyon imkânları açısından Batı ve Türk musikisi sistemlerinin benzerlik ve farklılıkları”

 

2 – Dr.Cahit Öney

      “Türk Musikisi Edebiyatı orta ve yüksek öğretim seviyesi için nasıl programlaştırılabilir?”  (s.109-124)

 

3 – Cinuçen Tanrıkorur

      “Türk sazlarının ve saz musikisinin tarih içindeki gelişmesi   (s.125-184)

 

——————————————————————————

NOTLARIM (19.07.2007)

 

1)     Tebliğimin konusu tarafımdan seçilmemiştir; Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Merkezi 28.3.1985 tarih, 300 836 – 29945 sayılı, muhterem Cahit Öney diye başlayan yazıda belirtilmiştir.

 

2)  Benden; “orta ve yüksek öğretim seviyesi için düşüncelerim” sorulmuş iken, “ilköğretim seviyesi”nden başlamamın 2 sebebi vardı:

a)     O tarihlerde, Batıcı ve etkili muârızlarımızın “mikro aralıklara dayanan Türk    musikisi makamlarını, henuz gelişimini tamamlamamış ses organları ifâde edemeyeceğinden, ilköğretimde öğretimi-eğitimi imkânsızdır” safsatalarını kabul etmiş sayılabilirdim.

b)     İlkokul, ortaokul ve yüksek okulda müzik öğretimleri birbirinden müstakil değildir.

2)     1985 yılında ilköğretim 8 yıl değildi, 5 yıl idi.

 

 

 

EK:  Çocuk şarkıları konusunda çalışmalarım :

 

Aşağıdaki bilgiler; Nalan Leyla Goncal’ın, ”Dr.Cahit Öney’in hayatı ve sanatçı kişiliği – İstanbul Haziran 1996” başlıklı; İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bülümü “Bitirme Çalıçması” 123-124. üncü sayfalarından aynen aktarılmıştır:

 

L.G. : Çocuk veya Okul şarkılarınız?..

C.Ö. : Çocuk şarkıları 0 – 13 ve Okul şarkıları 6 – 18 yaş gruplarına hitâb eder. Çocuk ve okul şarkıları çalışmalarıma, 1 Mart 1954 tarih, 73 sayılı Musiki Mecmuası “Okuyucularla açık haberleşme” sayfasındaki bir cevapla başlamak istiyorum: “B. Dr.Cahit Öney, İkizdere. 1) Mütalealarınızda haklısınız. Gerçekten Türk musikisinin intişar ve terakkisinde mektep şarkılarının pek önemli bir rolü vardır. 2) Şiirlerin hece veya arûz vezninde olması câizdir. Bize yüzlerce şarkı güftesi lâzım. Bunlar okul şarkısı, tabiat tasvirine ait şiirler ve icap ederse aşk şarkıları olabilir. Yalnız güftelerin en az ikişer kıt’a olması, yahut gönderdiğiniz ‘Kara-kış’ta olduğu gibi müteaddit beyitli ve uzunca yazılması münasip olur. 3) Gösterdiğiniz alâkadan ve ihtiyâr etmeyi kararlaştırdığınız külfetten dolayı teşekkür ederiz.”  Bu cevaptan neler yazdığım, plânladığım anlaşılmaktadır. “Karakış”ın yayımlanmaması üzerine susmayı tercîh ettim.  1.4.1959 tarih, 134 sayılı Musiki Mecmuası “Okuyucularla açık haberleşme” sayfasındaki bir cevap da şöyledir: “Dr.Cahit Öney, Gündoğmuş. 1) Çok haklısınız. Okul kitaplarına girecek karakterde eserimiz yok. Bu noksanı şimdiden gidermeğe çalışmak lâzım. Bunu nasıl düşündünüz ise boşluğu doldurmağa çalışınız. Bu vazifeyi de siz yapınız.”   Ben, yazılarıma ek olarak “Okul şarkısı” notalarımı da gönderiyordum.  Gönderdiğim “Ankara” yayımlanmayınca gene susmaktan başka çârem yoktu.  Bu “Açık haberleşme” etkili olmuş olacak ki, Musiki Mecmuast’nın 1.8.1959 tarihli, 138 sayılı nüshası 175. sayfasında Cahit Yahşi’nin “Dere” ile “Köyümüz” başlıklarını taşıyan 2 okul şarkısı çıktı. Bunlar; Çocuk ve Okul şarkıları bestelemeğe bilinçli, hedefli olarak  ve 42 yıl önce (1954’de) başladığımın belgeleridir. Bunlardan büyük bölümünün notalarını size vermiş bulunuyorum.

 

Aynı “Bitirme Çalışması” sayfa 125 :

 

6.2. Dr.Cahit Öney’in bestelerinin notaları

 

Dr.Cahit Öney’in 24 makam, 19 usûlde ve peşrev (1), Sazsemâîsi (1), Beste (2), Nakış yürüksemâî (1), Şarkı (19), Türkü-Nefes (1), Okul şarkısı (6), Mehter marşı (1), Mersiye (2), İlâhî (12), İbâdet musikisi (2) formlarındaki 48 eserinin notaları sunulmuştur.

 

——————————— S o n ——————————————   

                                   

(Visited 72 times, 1 visits today)

İlgiliMakaleler:

  • İlgili Makale bulunamadı!..


RSS 2.0 ile yeni eklenen yorumları takip edebilirsiniz. Both comments and pings are currently closed.

Comments are closed.