• Cuma, Temmuz 21st, 2017
     1984’de; Dr. Metin ERÄ°Åž’in sâhibi olduÄŸu BOÄžAZİÇİ dergisi, Meclisimeb’ùsan caddesinin set üstündeki idârehânesinde, haftada bir gün, yazarları olarak tanışma ve sohbet toplantılarımız olurdu. Muhterem Dr. Metin EriÅŸ; büyüğümüz Tahsin BanguoÄŸlu’nun hâtıralarını teype kaydederdi. Ben de, eve dönüşümde,1984 ECE (cep) Takvimime ÅŸu sözlerini not etmiÅŸim:
      Almanya’da tahsîlimde “Fonetik Sertifikası” almıştım. Ankara’da Konservatuar kurulunca Alman hocalar getirildi. Bunların garip istekleri oluyordu. Meselâ: [ “ı” sesinden vaz geçemez misiniz.. onun yerine “i” sesi ile yetinilemez mi? ] dediler. Bir diÄŸer sözleri: [ Türk çocuklarının gırtlağı Türk ses sistemine göre.. Ä°lkokul mezunları bile opera söyleyemiyorlar! ] Ben de; ninni dinliyorlar, ondan! dedim. Mùsıkî, Türkün ikinci dilidir! dedim. Hindemith: [Türk halk mùsıkîsinin dünyâda eÅŸi yok.. aman bunları derleyin!] derdi. 1938’de Anadolu’ya Derleme hey’etleri gönderildi. Necil Kâzım, H.B.Yönetken.. ile ben de Batı-anadolu’ya gittim. Alaturka yasak, Halk mùsıkîsi serbest idi. Vasfi Rıza anlattı: – Toplanıp ehl-i hevâ, herbiri bir saaaz çalar! – dendiÄŸi gibi, Vasfi Rıza ve arkadaÅŸları Ankara’da gizlice fasıl yaparlarmış. Atatürk haber almış.. baskın yapmış; fakat sonra yumuÅŸamış, kendisi de dinlemiÅŸ…
      1936’da Şükrü Kaya imzâsıyla Alaturkanın yasaklandığı Vâlîliklere, Kaymakamlıklara ta’mîm edilmiÅŸti…
      Dil kongrelerinden birinde (1936?) Atatürk, çevresinde dolaÅŸan Ãœlkü’yü göstererek: “Bu çocuk gramer mi okudu? Gramere ne lüzum var!” deyince Maârif Vekîli derslerden grameri kaldırdı…
       1984 Cep takvimimin 19 Mayıs Cumartesi sahîfasından:
       Prof. Dr. Tahsin BanguoÄŸlu’nun Vaniköy’deki yalısına gidildi. Bizim Amcazâde grupundan olanlar: Cahit Atasoy, Haydar Sanal, Ahmet Alpöz (ve eÅŸi), Bn.Atasoy, Aykan, Ahad, Nevzat Pamukçu, Kemânî Kemâl Yücebıyık. Ayrıca: Kemânî Yılmaz Özer, Kanùnî Erol Deran ve eÅŸi Sevim Deran, Prof.Dr.Muharrem Ergin de orada idiler. “Yùnus Emre’ye SesleniÅŸ” baÅŸlıklı ÅŸiirimi Prof.Dr.BanguoÄŸlu ve Prof.Dr.Ergin’e sundum.
        1984 Cep takvimimin 14 Hazîrân Perşembe sahîfasından:
        17.30’da BoÄŸaziçi Dergisi’nde buluÅŸuldu ve YÖK hakkında görüşüldü. Cahit Atasoy, Fikret DeÄŸerli, Prof.Dr.Tahsin BanguoÄŸlu, Prof.Dr.Mehmet Kaplan, Prof.Dr.Muharrem Ergin, Prof.Dr.Ä°brahim KafesoÄŸlu….. vardı. 19.30’da hep birlikte iftar için Sultanahmet Konak Oteli’ne gidildi; kameriyesinde iftar edildi.. Hâfız Selâhaddin bey Kur’ân-ı Kerîm tilâvet eyledi, Âdem Erim Sofra duâsını okudu. Bu arada “Yùnus Emre’ye SesleniÅŸ” şiirimi Prof.Dr.Mehmet Kaplan’a verdim; dikkatle okudu ve: Arùzu iyi kullanıyorsunuz, dedi. Bu iftara (Petrol vakfından) Aydın Bolak ve eski Kültür bakanlarından Avni Akyol da geldiler. 8-10 kiÅŸi arasında ben de Aydınlar Ocağı DerneÄŸi’ne üye oldum. Toplam üye sayısı takrîben 85 imiÅŸ.
Katılanlar (BOĞAZİÇİ Dergisi Temmuz 1984:) Prof.Dr.Süleyman Yalçın, Prof. Dr.Muharrem Ergin, Prof.Dr.Tahsin Banguoğlu, Prof.Dr.A.Yüksel Özemre, Ahmet Kabaklı, Profesör Dr.Muharrem Miraboğlu, Sabri Ülker, Orhan Özokur, Murat Ülker, Nihat Bozkurt, Necâti Bozkurt, Erk Yurtsever, Prof.Dr.İbrahim Kafesoğlu, Prof.Dr.Mehmet Kaplan, Prof.Dr.Mehmet Bilge, Gültekin Tarı, Gürbüz Azak, Doç.Dr.Fevzi Samuk, Dr.Cahit Öney, Prof.Dr.Sabahattin Zaim, Doç.Dr.Necati Ağıralioğlu, Uğur Derman, Aydın Bolak, M.Cahit Atasoy, Âdem Erim, Vahap Karahasanoğlu, Doç.Dr.Taner Karahasanoğlu, Doç.Dr.Tevfik Ertüzün, Dr.Metin Eriş, Altan Deliorman, Zekeriya Erdim
      BOÄžAZİÇİ’nin 3üncü yılı.. Turing Otomobil Kurumu’nun Sultanahmet’deki Konak Oteli Çiçek serasında verilen iftar yemeÄŸi ile kutlanmış oldu.
Tahsin BanguoÄŸlu’nu tanıtıcı bir Not: Kadir MısıroÄŸlu’nun Ä°stanbul-1971 baskı tarihli ve LOZAN baÅŸlıklı eseri 1inci cildi 321inci sahîfasından, aynen:(…Tahsin BanguoÄŸlu’nun 1965 senesi Kıbrıs görüşmeleri dolayısıyla Millet Meclisi’nde söylediÄŸi gibi “Biz, çocuklarımıza Lozan Muahedenamesini alkışlatırız ama, onlara bunun içinde ne olduÄŸunu öğretmeyiz. Ä°stikbalde Türk çocuklarının Lozan muahedenamesini reddedecekleri muhakkaktır.”)
     CELÂLEDDÄ°N ÖKTEN merhùm (Tırabzon 1882 – Ä°stanbul 21 Kasım 1961)
     Celâleddin Hoca (Celâl Hoca) merhùm, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda Ä°stanbul’un Lise ve Orta dereceli okullarında öğretmenlikler yapmış, 1947’de Vefa Lisesi Felsefe öğretmenliÄŸinden emekliye ayrılmıştır.
       Celâl Hoca merhùmun “Medenî Bilgiler” hocalığı da vardır:
        KabataÅŸ Erkek Lisesi’nin, 1937-1938 ders yılı sonuna kadar, aynı binâda “Orta bölümü” vardı. 1939’da yalnızca Lise bölümü kaldı. Müdürü: Nuri Onur; müdür muâvinleri Sıtkı bey, Nurettin bey.. idi. Celâl Hoca; KabataÅŸ Erkek Lisesi Ortaokul 8. sınıfında, 1938’de “Medenî Bilgiler” dersini öğretirdi. “Medenî Bilgiler” kitabından,
öğrencilerinin ezberlemelerini ÅŸart koÅŸtuÄŸu cümle, “Zengin bir hâtıra mîrâsına sâhip bulunan..” diye baÅŸlayan “milletin ta’rîfi” idi.
Öğrencilerine, dosdoÄŸru insan olmak için “Ä°ÅŸi gücü hiyle!” kiÅŸilere uymamak gerektiÄŸini sık sık telkîn ederdi.
Ara sıra da olsa: Sandalyada bağdaş kurarak ders anlatır, başında takke ile otururdu; enfiye kullandığı söylenirdi.
      YAÄžMUR YARINEVÄ°’nin 1962’de neÅŸrettiÄŸi “CELÂL HOCA” baÅŸlıklı 94 sahîfelik eserde Ali Fuad BAÅžGÄ°L, Emin IÅžIK, Selâhaddin KAYA, Nurettin TOPÇU, Mahir Ä°Z, Ali Ulvi KURUCU, Cevdet SOYDANSES, Kemâleddin NOMER, Halil Ziya ERCE, Mustafa DURMUÅž, Zübeyir KOÇ hocalarımızın hatıraları ile; Celâl Hoca’nın Tercüme eserlerinden parçalar’ı(x) mevcuttur. Â
         Kul hakkına riayet eden milliyetperver, Ä°stanbul türkçesini ve telâffùzunu öğreten bir Lise hocası olarak iz bırakan Celâl Hocamıza “Cemâlûllà h’ı rü’yet” ihsân buyurulmasını duà ederim.
(x) RESÛL-Ä° EKREM EFENDÄ°MÄ°ZÄ°N SIDKINA DELÂLET EDEN MU’CÄ°ZÂT VE ÂYÂTININ BEYÂNI (s. 85 -86)
       – Ä°mam Gazâlî’nin “Ä°hyâ” adlı eserinin ÅŸerhi olan “Ä°thaf” dan –
       HAZCILIK (HÉDONÄ°SME) (s.87 – 89)
       – Domecq’in “Ahlâk” adlı   eserinden
                 Yılmaz ÖZTUNA (20 Eylül 1930 Ä°stanbul – 9 Åžubat 2012 Ankara)
                                                  (VEFÂTININ ARDINDAN …)
      10 Şubat 2012 târîhli Türkiye gazetesinden alıntılar:
Sahîfa 1’den: [ CUMHURBAÅžKANI GÃœL: Kültürümüze zenginlik kattı
Öztuna’yı “Büyük Tarihçi” diye tanımlayan Gül, “Fikirleri, yazıları ve kitaplarıyla kültür hayatımızı zenginleÅŸtiren Yılmaz Öztuna’yı her zaman saygıyla hatırlayacağız” dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN: Hizmetleri kalıcı olacak
Yılmaz Öztuna’nın milletimize büyük hizmetleri olduÄŸunu belirten BaÅŸbakan, “Kendisi, eÄŸitim, kültür, sanat ve medya camiamızda silinmez izler bıraktı” dedi.
BAKAN DAVUTOÄžLU: Yeni nesil onun izinden gidecek
Öztuna, sadece Türk basını deÄŸil, tarihçiler için de abide bir ÅŸahsiyetti. Öztuna’nın eserleri ile yetiÅŸen nesiller, onun izinden gidecekler.
UÄžURLUYORUZ
Yılmaz Öztuna, bugün Fatih Camii’nde cuma namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilecek.
MANŞET: TÜRK TARİHİ ÖKSÜZ KALDI ]
Sahîfa 3’de Rahim ER’in “Yılmaz Öztuna” baÅŸlıklı köşe-yazısından:
Yılmaz Öztuna’yı kaybettik. Cenab-ı Hak, rahmet ve maÄŸfiretiyle muamele eylesin. (…..)
Tam ismi Abdullah Tahsin Yılmaz Öztuna’dır. (…..) Velûd bir kalem olarak nesillere tarihi sevdirdi.
Fakat, bir akademik ünvanı olmadığı için akademik çevreler fazla rağbet göstermediler. Halbuki akademik çalışma, hadisenin işçilik tarafıdır. O işçiliği tefekkür tezgâhlarından geçirecek üst bakışa gerek vardır.
      Yahya Kemal, Peyami Safa, Erol Güngör, Kemal Tahir, Necip Fazıl, Ömer Öztürkmen… gibi bazı isimlere iÅŸte nihayet Yılmaz Öztuna da dahil oldu.
      Arkada kalan Mehmet Niyazi, Sezai Karakoç, Yurdagün Göker, Kadir MısıroÄŸlu, Yavuz Bülent Bakiler gibi bazı isimler ise 70’i geçmiÅŸ vaziyetteler.
      Bizim çığlığımızsa vadilerde yankılanmaya devam ediyor.
      – Ekonomik kalkınma tamam! Şükran duyuyoruz.
      Lakin, fikri kalkınmaya dayanmayan maddi kalkınmalar kalıcı olamaz.
      Bu gitmiş ve yaşı kemale ermiş değerlerin yerini ne ile, nasıl ve ne zaman dolduracaksınız?
      Bizi duyan var mı?
      Derdimizi anlayan bulunur mu?
Sahîfa 12’de Nuri ELÄ°BOL’un “Tarihi sevdiren adam…” baÅŸlıklı köşe-yazısından:
 (…..)
 Bugün Ayasyoya Hünkâr Mahfili ibadete açılmışsa onun sayesindedir.
 Bugün Topkapı Sarayı Hırkâ–i Saâdet Dairesi’nde yeniden Kur’ân-ı kerim okunuyorsa onun sayesindedir.
 Peygamber ocağı olarak bilinen ordumuzun kuruluş tarihi yanlış biliniyordu. Bugün kutlanan gerçek tarih onun sayesindedir.
 (…..)
                                                                                                                   ********
10 Åžubat 2012 târîhli akit gazetesi s.14’deki KÃœLTÃœR SANAT sahîfasından:
TYB Şube Başkanı Muzaffer Doğan:
(…..) Hem Osmanlı’yı sevdirmiÅŸtir, hem de Osmanlı Tarihini… Çok kimseler bilmez ama bir büyük ilim ve iman adamı EÅŸref Edib Fergan’ın da damadıydı. (…..)
Doç,Dr.Erhan Afyoncu:
(…..) Halka tarih kitaplarını sevdirmesinin yanında en büyük hizmeti hiç şüphesiz Hayat Tarih Mecmuası’dır ki, 1965’ten 1982’ye kadar yayınlanmıştır. (…..)
KÜLTÜR SANAT sahîfasının manşeti: Tarih öksüz kaldı
KÜLTÜR SANAT sahîfasında manşet-altı kaberi:
Sultan II. Abdülhamid’in her kesim tarafından tanınmasını saÄŸlayan tarihçi Yılmaz Öztuna (82) akciÄŸer kanseri sebebiyle tedavi gördüğü Güven Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Dün sabah saatlerinde vefat eden Öztuna’nın 3-4 gündür hastanede tedavi gördüğü öğrenildi. Hastane yetkilileri, Öztuna’nın ileri derecede akciÄŸer kanseri sebebiyle vefat ettiÄŸini belirtti. Yılmaz Öztuna, bugün Ä°stanbul’da topraÄŸa verilecek.
(…..)
ÖZTUNA’NIN ÖZ GEÇMİŞİ
20 Eylül 1930 Ä°stanbul doÄŸumlu olan Öztuna (…) 1950 Eylül’ünden 1957 Temmuz’una kadar Paris’te kalan Öztuna, Paris’in büyük kütüphanelerinde çalıştı. Paris Ãœniversitesi Siyasal Ä°limler Enstitüsü’nde Sorbonne’da Fransız Medeniyeti kısmında, Alliance Française’nin yüksek kısmında okuyan ve Paris Konservatuarı’na devam eden Öztuna’nın, 13 yaşında ilk makalesi ve 15 yaşında ilk kitabı basıldı.
  1969’da Adalet Partisi’nden Konya Milletvekili seçilen Öztuna’nın aldığı görevler ve tarihleri şöyle:
  Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nda denetleme kurulu üyesi, repertuvar kurulu üyesi(x), eÄŸitim kurulu üyesi (Ocak 1966 – Kasım 1981), Kültür Bakanlığı’nda bakan baÅŸmüşaviri (1974 – 77), Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda kurucu yönetim kurulu üyesi(x) ve Türk Musikisi Korosu’nda kurucu yönetim kurulu üyesi (1975’den beri), YayKur (Yaygın Yüksek Öğretim) üniversitesinde Osmanlı siyasi ve medeniyet tarihi öğretim üyesi (1975 -1978), Milli EÄŸitim ve Kültür bakanlıklarında 1969’dan beri pek çok ihtisas kurulunda üye ve baÅŸkan oldu. 1974 – 1980 arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ansiklopedisi olan ve Milli EÄŸitim Bakanlığı’nca yayınlanan Türk Ansiklopedisi’nin genel yayın müdürü olarak “K” harfinden “T” harfine kadar olan ciltleri yayınladı.
  Bazı kitap ve yazıları çeÅŸitli dillere tercüme edilen Öztuna, dünyada ilk defa Türk Musikisi Tarihi Kürsüsü’nü kurdu(x). “Büyük Türkiye”, “Osmanlı Cihan Devleti”, “Büyük Türk Hakanlığı” gibi son yıllarda çok kullanılan tarihi ve siyasi tabirler de Yılmaz Öztuna’ya aittir. Ayasofya Hünkar Mahfili’nin ibadete açılması ve Topkapı Sarayı’nda Hırka-i Saadet Dairesi’nde Kur’an okunması, 1000 Temel Eser, Ankara Devlet Konser Salonu ve Ä°stanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin Türk Musikisi’ne açılması gibi fikirler ve realizasyonlar da Yılmaz Öztuna’ya aittir.
  Türk Kara Kuvvetleri’nin ve Deniz Kuvvetleri’nin evvelce yanlış olarak kullanan yıl dönümlerinin bugünkü doÄŸru baÅŸlangıç tarihleri ile kullanılması da Yılmaz Öztuna’nın giriÅŸimleri sonucu olmuÅŸtur.
(x) C.Öney’in notu: Orta tahsillilerin BaÅŸbakan bile olabileceÄŸi yurdumuzda; Dünyada ilk defa Türk musikisi Devlet Konservatuarı kurulacağı/öğretim yapacağı düşünülmeden; Türk sanat musikisi, özellikle Türk halk musikisi yüksek bilgileri tartışmasız bilinen deÄŸerlere.. en baÅŸta da: “TRT repertuar Kurulu üyeliÄŸi” , “Türk musikisi devlet konservatuarı KURUCU yönetim kurulu üyeliÄŸi” dikkate alınmadan, “KÃœRSÃœ KURAN/KURDURULAN” Yilmaz Öztuna’ya “kürsü baÅŸkanlığı = ana bilim baÅŸkanlığı” verilememesi için gerekli “hukùkî” düzenlemeler yapıldı. [ Vefat günü yazdığım beyit: “Târih ve mùsıkî, edebiyyât… Eser veren / Gerçek deÄŸerdi.. etti vefat Yılmaz Öztuna!..” VEZNÄ°: Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün ] Â
Vefatının ardından dostları Yılmaz Öztuna’yı anlattı
Ä°ktisatçı Prof. Dr. Nevzat YalçıntaÅŸ: (…) Yılmaz Bey’le çok eski senelerde Ä°stanbul’da büyük tarihçi Ä°smail Hami DaniÅŸmend’in sohbet meclislerinde tanıştık. ilk müracaat ettiÄŸim tarihçiydi.
Tarih Filozofu Prof. Dr. Şahin Uçar: Osmanlı kültürüne, müzikolojiye ve daha pek çok şeye vakıftı.
Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. İlber Ortaylı: Şimdi merhum dostumla alakalı bu haftaki yazımı yazacağım.
Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. Metin Hülagü: Kalıcı eserler bıraktı, eserleriyle yaşayacaktır.
Cumhuriyet dönemi Tarihçisi Prof. Dr. Mehmet Çelik: Akademisyenlerin yapması gereken şeyleri akademisyenler yapamayınca o yaptı.
Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. Abdülkadir Özcan: Tarihçiliğimizde büyük bir yeri vardı.
Bizantinist Doç. Dr. Levent Kayapınar: Milliyetçi, muhafazakar çizginin en büyük tarihçisi oldu. Â
                                                              Â
                                                                         *****
11.02.2012 YeniçaÄŸ gazetesi s.9’dan:
      Öztuna son yolculuğuna uğurlandı.
  Ankara’da vefat eden eski milletvekili ve gazeteci-yazar Yılmaz Öztuna’nın (82) cenazesi, Ä°stanbul’da topraÄŸa verildi. BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan, Kültür ve Turizm Bakanı ErtuÄŸrul Günay ile birlikte geldiÄŸi Fatih Camisi’nin avlusunds Yılmaz Öztuna’nın eÅŸi Hatice, oÄŸlu OÄŸuzhan ve kızı Hanzade Öztuna’ya taziyelerini ilettkten sonra camiye geçerek, cuma namazını kıldı. BaÅŸbakan ErdoÄŸan ve Bakan Günay, daha sonra cemaatle birlikte Öztuna’nın cenaze namazına katıldı. Cenaze namazının ardından Yılmaz Öztuna’nın Türk Bayrağına sarılı cenazesi, Fatih Camisi’ndeki töreni müteakiben Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürülerek, burada topraÄŸa verildi.
                                                                           *****
  12 Åžubat 2012 Pazar tarihli Türkiye gazetesi; Yavuz Bülent BAKÄ°LER’in köşe-yazısından:
   Yılmaz Öztuna’ya kör bakanlar
  (…) Bazı gazetelerimiz ise, oralı bile olmamışlar. Yani Yılmaz Öztuna’nın vefatını tek satırla olsun vermemiÅŸler. İçimden; yazıklar olsun size! Yuh olsun geçmiÅŸinize, geleceÄŸinize! dedim. Bu ruhsuz, bu köksüz basınımız fahiÅŸelikten “AÅŸk yapmak, aÅŸk yaÅŸamak” diye bahsediyor. Åžununla bununla resmen metres hayatı yaÅŸayan kızlar, kadınlar ise, ar damarları patladığı için yüz binlerin, milyonların önünde ağızlarını “düzeyli bir iliÅŸkimiz var!” diye açıyorlar(*). Metres veya kapatma kelimeleri, ÅŸu geberesi performans soytarısının koluna gireli “düzeyli iliÅŸki oldular. (…..)
(*) “Anadolu aydınlanması” baÅŸarılı faâliyetleri sonucu ortaya çıkan “kıymet hükümleri farklılaÅŸması”nı ben de yadırgamış ve bu web site’min ( BEYÄ°TLERÄ°M > Mef,ùlü fâilâtü mefâîlü fâilün > sahîfa 2” bölümünde ÅŸu beytime yer vermiÅŸ idim: [ “Birliktelik” : zinâda buluÅŸmuÅŸ hanımla bey… / “Metres hayâtı”, “AÅŸk yaÅŸamak?” aynı ÅŸey!..
CEMÂL KUTAY’IN ÂMENTÃœSÃœ
20 Nisan 1980 günü, Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda, Ankara Kültür ve EÄŸitim Vakfı tarafından düzenlenen “AnarÅŸi’nin sebepleri ve tedbirler, çâreler” konusunda, saat 14.00 – 19.00 arasında düzenlenen açık oturuma 10 bin kiÅŸi katılmıştır.
KÖPRÃœ dergisi Cilt:4 Haziran 1980 tarih ve 39. sayısı sahîfa 27/29’da çıkan; Bünyamin ATEÅž’in “Åžanlı bir açık oturum” baÅŸlıklı bilgiler ve köşeli parantezler içinde cümleler naklediyorum.
Açık oturumda şu kişiler konuşmuşlardır:
Ankara Kültür ve Eğitim Vakfı Mütrvelli Heyeti Başkanı açılış konuşması yapmıştır.
[[Meseleye tarihi açıdan bakıp çareler koyabilecek bir otorite Cemal Kutay, iktisadi ve içtimai açıdan bakıp çareler koyabilecek Prof.Dr.Sabahattin Zaim, hukukı ve çeÅŸitli ideolojik açılardan bakıp çareler koyabilecek Av.Safa Mürsel ve bu meselede hem konuÅŸmasını hem de konuÅŸturmasını bilen Prof.Dr. Servet ArmaÄŸan oradaydı.]] (…….)
[[KUTAY NE DEDÄ°? Tarihçi Cemal Kutay’ın tesbitleri arasında dikkati çeken husus, Kur’an ahlâkının terkedilmesi, Osmanlı iktisat ve aile sistemine sırt çevrilmesi, tarih düşmanlığı yapılması ve Cumhuriyet devrinde harf devrimi ve dil devrimi uygulaması ile anarÅŸiye çanak tutulmasıdır.
Osmanlı âile sisteminin terkedilmesiyle birlikte milli örf ve an’anelerimiz yok oldu.Bugün dünyaya parmak ısırtan el sanatlarımız ve iÅŸlemelerimiz silindi gitti. Bugün evlenen gençlerin kısa zamanda baba ocağını terketmesi ne kadar acıdır. Harf devriminden sonra 1000 yıllık kültürümüzün üzerine bir mezar taşı kondu. Dil devrimi ile nesillerin arası açıkdı. Muallim talebesinin baba oÄŸlunun dilini anlamaz hale geldi.” Evet, bunlar Cemal Kutay hocanın görüşleri… Saat 17’ye doÄŸru konuÅŸmacılar 1. tur konuÅŸmalarını tamamlayarak 2. tur konuÅŸmalarına geçtiler. (…….) Cemal Kutay ise, kurtuluÅŸ için Kur’an ahlâkının rehber edinilmesini, Bediüzzaman Said Nursi ve benzeri ÅŸahsiyetlerin fikirlerinin, gençliÄŸin ÂMENTÃœ’sü yapılmasını, milli örf ve âdetlerimize dönülmesini istedi. ]]
     ARÄ°F SAMÄ° TOKER (1926 Gelibolu – 27.04.1997 toksulluk içinde, Balıklı Rum Hastanesi’nde, 51 yaşında ve kalp yetersizliÄŸinden)
Kendisiyle yaÅŸadıklarım (Ä°nternet’de bulunmayan bilgiler)
    1950 yılında, akrabalarımdan (Keman hocam Avni Atun merhumun kardeÅŸleri) Ferdi Atun ve Fahri Atun(merhum)la Ä°stanbul Ãœniversitesi’nin 2 korosundan birisine. Arif Sami Toker’in korosuna girmiÅŸtik. Bu koro, Beyazıt’da, Marmara Gazinosunun alt katındaki muntazam sahneli konser salonunda pazar günleri çalışıyordu. Bu bina, set üzerinde yapılmış olduÄŸundan, Beyazıt meydanı tarafındaki kapısından girince bodrum katına inmiÅŸ olurdunuz, salonun arka penceresinden bakınca, zemin katındayız derdiniz. Koro ÅŸefi hocamız, sahnede, kucağında ud, eser geçerken çalar ve söylerdi. Biz koristler: Ãœniversite öğrencileri ve Ä°stanbul Belediye Konservatuarı kız talebeleri idi: Perihan Kövenç, Abidin Gerçeker(Tıp talebesi), Ayhan Sökmen(Tıp talebesi, merhum), Ferdi Atun(Hukuk Fakültesi talebesi), Fahri Atun(Kimya Müh. talebesi, merhum) baÅŸta gelenler idik. Öğrenciler, 3-4 sırayı doldururduk.    Â
                                                                                                                                                                                                                                                                                     Â
                                                                         DEVAM EDECEK
                       Â
      Â
                                              Â
Ä°lgiliMakaleler:
Kategori: ŞİİR – MÙSIKÎ – HÂTIRALARIM
| | Comments off
