Bî-günah doÄŸdu bütün nev’-i beÅŸer.. EL-MA’SUM!.. Â
Gitti ukbâya günah yüklenerek .. EL-ME’SUM!..
Â
El-ayak, kalbi kusursuz; huyu, beÅŸ hissi tamam;
Tam yaratmış onu Hallâk özenip.. EL-MANZUM!..
Â
Kabiliyyetleri vardır ki bilinmez şimdi..
Vakti geldikçe çıkar, fark edilir.. EL-MEKTUM!..
Â
Bilir_encâmını yalnızca onun levh-ü kalem;
Cüz’ü, terkîbinin_esrârı azîm.. EL-MAHTUM!..
Â
Kimi âvâre ve beyhùde geçirmiş vakti;
Kiminin rehberi var, mürşidi var.. EL-ME’MUM!..
Â
Pek yazık; yoksa tefeyyüzde, temâyüzde gözü;
Şuna yâhud buna benzer, denilir.. EL-MERKÙM!..
Â
Müteyakkız kimi.. bilmekde, gelir yevm-i hisâb;
Eylemiş farzı edâ, kuşkuludur.. EL-MEHMUM!..
Â
Kimseler gösteremez zalimi yok bir devri;
Biliyor kimler_için rùz-i cezâ EL-MAZLUM!..
Â
Şükrü azdır, fakat_arzùsu tükenmek bilmez;
Etti dünyâ malı endîşeye gark.. EL-ME’LUM!..
Â
Tükenir, yazsa kalem sâdece hep Mim’lileri;
Anla sen!.. Çünkü nefis sâhibidir.. EL-MEHZUM!..
Â
Rabbimin merhametinden buluruz dermânı;
Ehl-i îmâna musallà da denir: EL-MERHUM!..
Â
MA’SUM: Günahsız
ME’SUM; Günahkâr
MANZUM: Ölçülü, sistematik
MEKTUM: Gizli kalmış
MAHTUM: Mühürlü, kilitli
ME’MUM: İmâma uymuş
MERKÙM: (Kaf ile) Basit adam
MEHMUM: Endîşeli
MAZLÙM: Zulme uğramı
ME’LUM: Elemli
MEHZUM: Hezîmete uğramış
MERHUM: Rahmet-i İlâhîye kavuşmuş
             Vezni: Feilâtün(Fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)